Otomobil tıpkı konut gibi bir yatırım aracına dönüştü. “Yarın daha pahalıya alacağıma, bugünden alayım elimde değerlensin” diyen tüketiciler pazarı hareketlendiriyor. Tüketicinin tercihi ise düşük modelli araçlar.
Enflasyon beklentisinin bozulması ve ekonomi yönetimine duyulan güvensizlik artık sosyolojik sonuçlar doğuruyor.Orta düzeyde gelir sahibi olan kesimler otomobil, televizyon, beyaz eşya gibi dayanıklı tüketim malları talebini erkene çekiyorlar.
Çünkü bu malları, gelecekte daha yüksek fiyattan almaktan çekiniyorlar.
Özellikle ikinci el piyasası da olan otomobilde bu davranış giderek yaygınlık kazanıyor. Otomobil sahibi olmak isteyen halk kesimleri artık otomobili bir yatırım aracı olarak görmeye başladı.
“Yarın daha pahalıya alacağıma, bugünden alayım elimde değerlensin” şeklinde özetlenebilecek bu yaklaşım, yüksek faizlere rağmen taşıt kredisi talebini de artırıyor.
Öte yandan alım gücünün otomobil fiyatları karşısında giderek erimesi de ikinci el piyasasını güçlendiriyor. Tüm bu gelişmelerin sonunda karşımıza bir sonuç çıkıyor; özellikle genç ücretliler için otomobil sahibi olmak güzel bir hayalden öteye geçmiyor.
SIFIR ARAÇ PİYASASI OLDUKÇA CANLI
Otomobil Distribütörleri Derneği’nin (ODD) verilerine göre Haziran ayında 62 bin 348 otomobil satıldı. Üstelik bu sayı taşıt kredisi faizlerinin yıllık yüzde 22’nin üzerinde olduğu dönemde gerçekleşti. Taşıt kredisi faizlerinin benzer biçimde yüksek seyrettiği (yüzde 26-28 arası) dönem olan 2019 yılının haziran ayında satılan otomobil sayısı 36 bin 24’tü. Faizler hemen hemen aynı düzeyde olmasına rağmen satışların 2 yıl öncesine göre yüzde 73 artması tüketici davranışındaki değişiklikten kaynaklanıyor.
Otomobil fiyatlarındaki artış nedeniyle otomobil, tıpkı geçmişte konutta olduğu gibi bir yatırım malına dönüşmüş durumda. Orta gelirli halk kesimler tasarruflarını otomobil alarak değerlendirmekte bir sorun görmüyor, “nasıl olsa fiyatı artacak” diye bekliyor. Faizler yüksek olmasına rağmen, taşıt kredisi talebi de giderek artıyor. BDKK’nin verilerine göre geçen yılın Mayıs ayında bankaların taşıt kredisi alacağı 7,2 milyar TL’ydi. Bu yılın aynı döneminde bu tutar yüzde 98’lik artışla 14,1 milyar TL’ye yükseldi.
EMEKLİ İKRAMİYESİ EN UCUZ ARABAYA YETMİYOR
Otomobil fiyatlarındaki artış yüzünden gelir grupları arasındaki yoksunluk farklılıkları da derinleşiyor. Özellikle ücretli kesimlerin otomobil satın alması giderek zorlaşıyor. 30 yıllık kamu hizmeti olan bir çalışan emekli olduğunda aldığı ikramiye piyasadaki ucuz bir otomobili almaya dahi yetmezken, otomobil sahibi olmak giderek yüksek gelirli kimselerin tekeline giriyor.
Ancak yine de otomobil, gündelik hayatta çoğu insan için bir lüks değil zorunluluk. Ancak bu fiyatlarla nasıl baş ediliyor? Bu nedenle daha düşük gelirli grupların tüketim alışkanlıklarını analiz edebilmek için ikinci el otomobil piyasasına göz attık. Sıfır otomobil pazarıyla kıyaslandığında, ikinci el piyasası çok daha geniş. Bu pazarın verileri ise otomobil fiyatları karşısında alım gücü düşen, daha çok alt-orta gelir grubunun içindeki yurttaşların tercihlerini ortaya koyuyor. EBS Danışmanlık’ın verilerine göre 2021’in Ocak-Mayıs döneminde ikinci el otomobil ve hafif ticari araç satışı 386 bin 750. Sektörü yakından takip eden gazeteci Emre Özpeynirci’nin 28 Haziran’da sosyal medya hesabından paylaştığı verilere göre bu yılın Ocak-Mayıs döneminde ikinci el piyasasında satılan her 100 aracın 57’si 10 yaşın üzerinde. İkinci el pazarında 5 yaşın altındaki genç araçların payı sadece yüzde 17,63. Yani alım gücü düşen halk kesimleri otomobil almak için ikinci el pazarlarına gidiyor ve mecburen eski otomobilleri tercih etmek zorunda kalıyor.
HAZİNE’NİN ÖTV’DEN VAZGEÇMESİ ZOR
Otomobil fiyatlarındaki pahalılığın bir nedeni döviz kurlarındaki yükselme. Ancak otomobilin fiyatının da üzerindeki ÖTV, otomobil piyasasından devletin nasıl nemalandığını da ortaya koyuyor. Bu yılın ilk 6 ayında motorlu taşıtlardan tam 31,2 milyar lira ÖTV toplandı. Bu tutarın büyüklüğü geçmiş yıllarla kıyaslandığında daha net anlaşılıyor. Geçen yılın aynı döneminde toplanan ÖTV, 11,1 milyar TL’ydi. 2019’un aynı döneminde ise aynı tutar 4,5 milyar TL olarak gerçekleşmişti. Otomobil fiyatı arttıkça, oran olarak hesaplanan ÖTV tutarı da artıyor. Satışların da hız kazanmasıyla Hazine için otomobillerden alınan ÖTV giderek önem kazanıyor. Toplam ÖTV tahsilatı içinde motorlu taşıtlardan toplanan ÖTV’nin payı yüzde 32. Geçen yılın aynı döneminde bu oran yüzde 14, 2019’un aynı döneminde ise yüzde 7’ydi. Dolayısıyla artık Hazine için otomobilden toplanan vergiden vazgeçmek eskisinden çok daha zor.
OZAN GÜNDOĞDU / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder