Ödül niyetine taşlanan aktör: Erol Taş
Cankurtaran’da işlettiği kahvenin karşısında oturan ve sık sık kahveye uğrayıp, duvardaki resimlerine bakarak “Sen meşhur bir artist olacaksın” diyen Efkan Efekan, bir gün resmini alır ve tanıdığı sinemacılara gösterir. 1957 yılında oynadığı ve Mümtaz Alparslan’ın yönettiği “Acı Günler” Erol Taş’ın ilk filmidir. Sette Yönetmen Mümtaz Alparslan, Erol Taş’a “Sen asla artist olamazsın” demiştir. Bu sözler onun çok ağırına gider. “Belli olmaz, belki günün birinde boynuz kulağı geçer” diye düşünür ve zaman Erol Taş’ı haklı çıkartır.
Taş kalpli kötü adam rollerinin yufka yürekli, iyi kalpli usta oyuncusuydu Erol Taş. Zaman zaman iyi adam rollerinde oynasa da belleklerde kötü adam olarak yer etti. Türk sinemasının ‘karakter’ oyuncuları açısından ne kadar şanslı olduğunu kanıtlayan önemli oyunculardandır. Birçok oyuncu gibi ödülünü her zaman halktan, izleyicisinden aldı Erol Taş da. Onun ödülleri, benzer rolleri oynayan diğer arkadaşları gibi, esas kızlardan, esas oğlanlardan farklıydı biraz. Atılan taşlar, şişeler, sopalar, yuhalamalar, hakaretler en büyük ödülüydü Erol Taş’ın. Çünkü bunlar rolünü ne kadar başarıyla oynadığının göstergesiydi.
Festivallerde aldığı ödüllerin yanı sıra, gittiği film galalarında, yürüdüğü sokaklarda, Cankurtaran’da işlettiği kahvehanede, çekim için gittiği setlerde sıcağı sıcağına alıyordu ödüllerini ve bu ödüller onun için hep daha sahici oldu.
“İnce Cumali” filminde çok acımasız bir ağayı canlandırır. Öylesine acımasızdır ki Ağa, baskın yaptığı rakip çiftliğin sahibini, yeni doğum yapan karısını ve yanında çalışan herkesi öldürür. Bu filmdeki başarılı oyunuyla 5. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü alır.
“Susuz Yaz” filminde, iyi kalpli abisi Hasan Kocabaş’ın karşı çıkmasına rağmen, köylülerin suyunu kendi tarlasına çeviren Osman Kocabaş suretinde bir kötü adam olarak çıkar seyircinin karşısına. Köylüler susuz ve ürünsüz kalır. Susuz yazlar yaşanır. Ardından abisi Hasan’ın güzel karısı Bahar’a göz koyar. Köylü susuzluk çeker, Osman kadınsızlık. Elde edemediği Bahar’a anlatamadığı derdini korkuluğa anlatır. Hülya Koçyiğit’in de ilk filmi olan, Susuz Yaz’da ki Kocabaş Osman rolüyle hem Türk sinemasında hem de seyircilerin belleklerinde silinemeyecek bir yer edinir Erol Taş.
YAKIŞIKLI JÖNDEN KÖTÜ ADAMLIĞA TURGUT ÖZATAY
Kazıklı Voyvoda, hain mi hain mafya babası ya da hin mi hin gazino patronu olarak kötü adamlıkta özel bir yer edinen, zaman zaman iyi adam olarak da izlediğimiz Turgut Özatay, “Yalnızlar Rıhtımı”, “Kırık Çanaklar”, “Hızlı Yaşayanlar” filmlerindeki güçlü oyunculuğuyla unutulmaz bir iz bırakır.
Güçlü oyunculuğunu ilk filmlerinde gösteren ve başa oynayan Turgut Özatay’ın jön dönemi kısa sürer nedense. İkinci adamı, jön’ün karşısındaki ‘kötü adam’ı oynamaya başlar. “İyi”yi oynadığı filmler de az değildir fakat kötü adam olarak ünlenir kısa sürede. Tarihi, kostüme filmlerde ise “Kahpe Bizans”ta ki zalim düşman olarak çıkar karşımıza. “Kara Murat” serisinin “Kazıklı Voyvoda”sı gibi…
Memduh Ün’ün yönettiği “Kırık Çanaklar” filminde de Lale Oraloğlu ve Reha Yurdakul’la birlikte, aile reisi Şoför Cemal rolüyle güçlü bir oyunculuk sergiler. Yuva yıkan kötü adam Turgut Özatay, bu kez fettan komşusu Mualla’nın oyununa gelip kendi yuvasını dağıtır.
HAYATİ HAMZAOĞLU: ŞÖHRET ATEŞTEN GÖMLEK
Osman aynı köyden Fatma’ya kara sevdalıdır. Onun bu tutkusu tek yanlıdır ve sevgisine karşılık vermeyen Fatma’yı dağa kaldırır. Hapse girer. Çıktığında tekrar kaçırır ve sonunda tecavüz eder. Ağaca bağlayarak zorla tecavüz ettiği Fatma korkunç bir intikamla Osman’ı öldürür. Osman’ı su almak için indiği kuyuda üzerine kaya ve taşlar atarak intikamını alır Fatma.
Çoğunlukla kötü adam rollerinde oynayan Hayati Hamzaoğlu, ilk ödülünü Adana Film Festivali’nde, Metin Erksan’ın çektiği “Kuyu” filmindeki rolüyle alır. Ardından Antalya Film Festivali’nde, çok sevdiği Yılmaz Güney’le birlikte oynadığı “Bir Çirkin Adam” filmiyle ikinci ödül gelir. Üçüncü ödülünü de en son oynadığı “Tatar Ramazan” filmindeki oyunuyla kazanır.
Son nefesine kadar sinema düşündü, sinemayla yaşadı, sinemaya bir ömür harcadı Hayati Hamzaoğlu.
KAZIKLI VOYVODA: ALTAN GÜNBAY
Türkiye’nin Yul Brynner’i diye anılıyordu Altan Günbay. Biz onu yıllarca usturaya vurulmuş dazlak kafasıyla filmlerin “kötü adamı” olarak izledik beyaz perdede. Altan Günbay aynı zamanda opera sanatçısı ve besteci. 1963 yılından itibaren 100’ün üstünde sinema filminde rol alır. Yönetmen Memduh Ün, 1966 yılında çektiği “Altın Çocuk” filminde Altan Günbay’ın saçlarını usturayla kazıtmasını ister. Filmin kötü adamını oynayacaktır.
Altan Günbay kendisine benzetilen Yul Brynner’la da tanışır. Bir akşam yemeğinde buluşurlar... Ayhan Işık ve Yılmaz Güney de vardır masada. Altan Günbay, Turgut Özatay, Erol Taş gibi kendine özgü başka has kötü adamları da vardı Yeşilçam’ın. Örneğin Kenan Pars, Bilal İnci, Süha Doğan, Senih Orkan, Hüseyin Baradan, Danyal Topatan bunlardan yalnızca birkaçı…
ŞEHİRLİ BİR KÖTÜ ÖNDER SOMER
Kaytan bıyıklı, iyi giyimli, kadınlara çapkın bakan, hatta bardaklarına ilaç koyarak kandıran ve tecavüz eden Türk filmlerinin unutulmaz kötü adamıydı Önder Somer. Tecavüzcü Coşkun’un kent soylusudur. Kötülüğü estetize eden jön. “Görücü usulüyle” girdiği Yeşilçam’da 130 filmde oynar. Önder Somer’in oynadığı salon filmlerinin, melodramların şehirli kötü adamı, kendine özgü bir kötü adam çizgisidir.
’60’lı yılların salon filmlerine, melodramlarına kötü adam olarak damgasını vurmuş olan Önder Somer’den sonra gençlik ve aile filmlerinin bir başka kötü adamı daha çıkıyordu tarih sahnesine. Rolünü başarıyla yapan, adı duvarlara yazılan ve gençliğin idolüne dönüşen bu kötü adamın adı Nuri Alço’ydu.
Mesut Kara / Evrensel
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder