30 Kasım 2021 Salı

Eski CIA direktörünün hamiliğinde… SBK gitti, NBB mi geldi? - Bahadır Özgür / BİRGÜN

 

Henüz Sezgin Baran Korkmaz (SBK) vakasının ne olduğunu tam çözemeden, bir benzeri boy göstermeye başladı şu sıralar: Necati Bulak Bourse (NBB). Her ikisinin hamisi de eski CIA direktörü Woosley.


Bir fotoğraf paylaşmış; altına da şöyle yazmış: “Sol kanadımızın altında CEO Mr. James Woolsey ve sağ kanadımızın altında Merkel’in patronu Mr. Wolfgang Schnur.”



































Bu sözlerin sahibinin hikayesi gerçek olamayacak kadar tuhaf. Neyse ki uzun süredir bir benzerine yakından tanık olduğumuzdan, az sonra okuyacaklarınız abartı gelmeyecektir.

Sezgin Baran Korkmaz (SBK) da hayatımıza görkemli bir giriş yapmıştı.Çoğu kimse adını Bora Jet’in satışındaki skandalla duydu. Onun da bir koltuğunun altında eski CIA direktörü James Woolsey duruyordu. SBK hakkında ABD’de hazırlanan iddianamede, kara para trafiğinde kilit rol üstlendiği ifade edilen “büyükbaba” lakaplı kişinin Woolsey olduğu ileri sürülüyor.

Yeni “kahramanımız” da kelimenin tam anlamıyla aynı yolu izliyor görünüyor. Özel jetinde elini Woolsey’in omuzuna koyup, bir uçak şirketi satın almaya kalktığı anda, ilgiyi üzerine çekti.

17 Kasım 2021 günü, Turizm gazetesi sitesi yazarı Fehmi Köfteoğlu, Necati Bulak’ın, Onur Air’i alacağını duyurdu. Bulak’ın şirketi NBB Holding ile ilgili bazı bilgiler verdikten sonra, olayın SBK’ya bir hayli benzediğini yazdı.

2003’te iç hatta uçan ilk özel şirket olan Onur Air, finansal sıkıntılar sonrası ucu Rıza Zarrap’ın ortağı Babek Zencani’ye uzanan; kara para, dolandırıcılık, tehdit iddialarını barındıran garip bir alışverişin konusu olmuştu.

Ne oluyor da kara para, uyuşturucu ticareti vb. ile anılan bir dönemde aynı tarzda, benzer ilişkiler ağına sahip hikayeleri yeniden ve yeniden okuyoruz? Tekaüt bir CIA’cının hamiliğinde ortalığa saçılan milyon dolarların kaynağı nedir? Kimdir Necati Bulak ve hayatımıza nasıl girmiştir?

***

2018’in yaz aylarında bazı internet sitelerinde üst üste garip haberler yayınlandı. “ABD’nin en büyük kalkınma projesine bir Türk’ün damgasını vurduğu” belirtiliyordu. Özeti şöyleydi: Projenin adı ATAK 99’du. Merkezi ABD’den bulunan bir fon havuzu olan OGD Group’un yüzde 80 hissesini NBB (Necati Bulak Bourse) almıştı. Beyaz Saray sözcüleri ile görüşmeler yapmış ve projeye bizzat ABD hükümeti onay vermişti.

Hatta bir haberde projenin 10 Ağustos 2018 akşamı yapılacak resepsiyonla tüm dünyaya deklare edileceği yazıyordu. Resepsiyon oldu mu bilmiyoruz. Ancak NBB de tanınmış isimlerle bol bol fotoğraf çektirmeyi seviyor; bir de özel jetini sergilemeyi...


NBB’nin açıklamasına göre proje muazzam: 99 ülkeden, 15 ayrı sektörde ve her ülkede 400’er kişilik profesyonel kadrolarla şirketlere, girişimcilere fon sağlanacak. 300 bin -yanlış duymadınız- üç yüz bin uluslararası firmayı bir araya getirip, 2 trilyon Euro’luk ticaret hacmi yaratacak. (https://www.akgazete.com.tr/haber/amerikanin-en-buyuk-kalkinma-projesine-necati-bulak-imzasi-13029)

NBB’nin şirketine döneceğiz. Fakat önce “nereden çıktı bu NBB?” sorusunun yanıtının izini sürelim. Zira SBK’nın da aslında uzun yıllardır sahnede olduğunu, yükselişinin tesadüfen olmadığını, pek çok şeye göz yumulduğunu sonradan öğrenmiştik.

                                                                           ***

1968 Diyarbakır Hazro doğumlu. Liseye kadar orada okumuş; AÜ Ziraat Fakültesi’nden 1991’de mezun olmuş. Gerisini kendisinden dinleyelim: “Milli Eğitim Bakanlığı kursundan en üst düzeyde ‘Bilgisayar Programcısı’ diplomasını aldı.1991-93 arası bilgisayar satışı yapan bir firmada çalıştı. 1995-1998 arası SMR şirketini kurdu.1998-2002 arası CrescentInvestment grubunda Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı yaptı. Bu grup genel olarak NASA’ya teknoloji üreten bir gruptu.2002-2008 arasında Global Investment grup, Global Hilal Teknoloji gruplarını kurdu. 2008-2012 arasında NB Holding (İngiltere), Margar SA(İsviçre) şirketleri ile inşaat, petrol ve finans faaliyetlerinde bulundu. Sonrasında ticari ilişki ağını kullanmak sureti ile ‘NB Borsası’ markası altında uluslararası ticaret platformunu kurdu.”

Parıl parıl parlayan CV’nin gerçek hayattaki karşılığına bakalım şimdi.

Bulak’ın adı ilk defa Mudurnu Tavukçuluk’un satışında duyulmuştu. 2002’de Global AŞ. adlı bir şirket, batma noktasındaki Mudurnu’nun yüzde 51’ini almıştı. Sonradan şirketin sahibinin Bulak, danışmanın ise Woolsey olduğu ortaya çıkmıştı. Hürriyet ve Akşam gazetelerinde yer alan haberlere göre Bulak, “1 milyar dolarla geldiklerini” söylüyor; ortaklarının Woosley ile Beyaz Saray danışmanlığı yapmış, yakın zamanda Pakistan’da darbe organize etmekle suçlanan Manssor İcaz ve emekli general James Abrahamson olduğunu açıklıyordu. Turizm, petrol, telekomünikasyon, tarım, özelleştirmeler… Aklınıza ne gelirse talip olduklarını, yakında önemli isimleri ve bol parayı Türkiye’ye getireceğini anlatıyordu.

Gördüğümüz kadarıyla böyle bir para gelmedi ya da paraların nerelere gittiğini bilmiyoruz. Bulak daha sonra bambaşka bir yerde, Diyarbakır’da karşımıza çıkıyor.

Mayıs 2009’da Diyarbakırspor yeniden Süper Lig’e yükselmişti. Fanatik gazetesinde o günlerde yayınlanan bir haberde yeni başkan Çetin Sümer, yönetimde yer alacak ve takıma dünya yıldızlarını getirecek “iş insanlarını” basına tanıtıyor; Bulak’ın imzaladığı 3 milyon dolarlık çeki gösteriyordu objektiflere.

Sümer kendisinin de eşbaşkanı olduğu Avrasya Arap Afrika Ekonomik Kalkınma Konseyi’nden (E.E.C.D) bazı isimlerin kulüp yönetimine gireceğini söylüyordu: “E.E.C.D'nin eş başkanı 

Necati Bulak ve Almanya'da 34 bin kişinin çalıştığı tekstil devi bir firmanın sahibi 

JurgenLankers ile bir başka Alman işadamı WolpgangGehrlicher burada. Ürdün Kralı'nın oğlu 

Şeyh Muhammed Salih de gelmeyi çok istedi ancak işleri nedeniyle gelemedi.”

Bu konuşmalar bir zamanlar Türkiye’de yapıldısahiden.(https://www.fanatik.com.tr/diyabakirda-isler-yoluna-giriyor-182571)

E.E.C.D neydi peki? Demirören Haber Ajansı’nın 21 Nisan 2010 günü geçtiği haberde, Rusya’da 11 milyar dolar değerindeki Abinsky enerji anlaşmasının imzalandığı, 2014 Soçi Olimpiyatları’nın elektriğinin de buradan karşılanacağı anlatılıyordu. Projenin Avrupa’nın 3 bankası, Amerikan fonları ve Arap ülkeleri bankalarınca desteklendiği iddia ediliyordu. Ayrıntıya girildikçe iş tuhaflaşıyor; en iyisi kaynağına bakın: (https://www.haberler.com/turk-sirketlerinin-de-bulundugu-konsorsiyum-rusya-haberi/)

Oysa E.E.C.D, herkesin ilk defa ismini duyduğu Diyarbakırspor toplantısından sonra İstasyon Caddesi’ndeki ofisinin kepenklerini indirmiş, sırra kadem basmıştı. Kulüp de milyonlarca liralık borçla baş başa kalmıştı.

Sonrasında Bulak, 2014-2016 arası İngiltere’de aynı adreste bulunan 13 şirket kurdu. Hepsinin Türkiye’deki tek yöneticisi, adresi Levent’te görünen Nicole Ovchinnikov’du. Yatırımlarına dair herhangi bir bilgiye rastlanmayan şirketler 2016’da kapandı.

Şu anda sahibi olduğu NBB Holding ise “ATAK 99” projesi sonrasında kuruldu. Ne olduğunu anlamak gerçekten zor. Zira yüzlerce yönetici, ülke temsilcileri, onların altında farklı adlarda yine birtakım yöneticiler filan bulunuyor. Pek çok ülkede resmi yetkililerle yapılan toplantıların, imzalandığı söylenen anlaşmaların görüntüleri yer alıyor. Şu adrese girip tek tek inceleyin lütfen. Sitedeki resim galerisini de unutmayın:(https://nbbtcholding.com/anasayfa)


Garip fotolarla sunulan yöneticilerin içinde rektörler, öğretim üyeleri, kimi eski AKP’li siyasetçiler ve diğer partilere yakın olduğu bilinen, ticarette tanınmış bazı isimler var. Yerli-yabancı karışık bu enteresan kadroya bir örnek olarak “Lüks Yatırımlar Konseyi”ni verelim:

NBB Holding’in “ilk ticaret operasyonu” diye sunulan olay ise 13 Mayıs 2020’de Nijerya ile imzalandığı söylenen bir anlaşma. 100 bin KOBİ’ye eğitim sunulacakmış. Bulak’ın iddiasına bakılırsa Türkiye buradan 1.7 milyar dolar kazanacak. Proje sonunda KOBİ sayısı 5 milyon olacakmış. Bu arada Anadolu Ajansı’nın 7 Eylül 2018’deki haberine göre de Mehmet Akif Ersoy filminin de resmi sponsoru.

                                                                         ***

NBB şimdilik bir muamma. Lakin eski CIA direktörünün aniden sahnede beliren SBK Holding’ten sonra, NBB Holding’de de karşımıza çıkması bir şeyler anlatıyor olsa gerek. Türkiye’ye giren paraya kimsenin “nereden geldin, necisin” demediğini öğrendik çünkü. Az çok tahmin etsek bile bu hikayenin sonunu da merakla bekliyoruz…

Bahadır Özgür / BİRGÜN


KISA KISA (30 KASIM 2021)

 


(1)-İzmir'de 30 kişinin hayatını kaybettiği binanın müteahhidinden skandal sözler: Bana değil, Allah’a güvenin

İzmir'de 6.6 büyüklüğündeki depremde 30 kişinin hayatını kaybettiği Emrah Apartmanı ile ilgili olarak 1'i tutuklu 3 sanığın 20 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı davada ifadesi alınan ve iddianamede müteahhidi sanık Hayati U.'nın depremde eşini kaybeden Recai Argüder'e "Bana değil, Allah'a güvenin" dediği ifade edildi.
(YENİÇAĞ)

***

(2)-Ardı arkası kesilmiyor, süte büyük zam

Türkiye, kurda gerçekleşen hızlı artışın ardından büyük zamlar yaşamaya devam ediyor. Son olarak,
Ulusal Süt Konseyi, 3 lira 20 kuruş olan çiğ süt litre tavsiye satış fiyatını yüzde 46.8 artırarak 4 lira 70 kuruşa çıkardı. 
"Bilindiği üzere 16.06.2021 tarihinde 1 Temmuz 2021 – 31 Aralık 2021 tarihleri arasında kalite esaslı soğutulmuş çiğ süt tavsiye satış fiyatını 3,20 TL/Litre olarak belirlenmişti. Çiğ süt üretim maliyetinde yaşanan artış sebebiyle Ulusal Süt Konseyi Yönetim Kurulu soğutulmuş çiğ süt tavsiye satış fiyatını belirlemek üzere 29.11.2021 tarihinde toplanmıştır. Bu kapsamda 08 Aralık 2021 tarihinden geçerli olmak üzere soğutulmuş çiğ süt tavsiye satış fiyatı (çiğ süt destek primi hariç) 4,70 TL/Litre olarak belirlenmiştir.(YENİÇAĞ)

                                                                                       ***
(3)-BAE’nin Türkiye’ye yatırım yapma nedeni belli oldu. Ucuza kapatacaklar

Ekonomi uzmanları, BAE ile hafta başında imzalanan 10 mutabakat zaptı ve 10 milyar dolarlık yatırım sözünün TL'nin döviz karşısındaki değerini kaybetmesini engelleyemeyeceğini açıkladılar. 

Uzmanlar, BAE'nin yatırım yapmasının amacının ucuz ekonomik varlıklardan yararlanma ve Cumhurbaşkanı Erdoğan sonrası için hazırlık amacı taşıdığını ifade ettiler.Londra merkezli Bluebay Asset Management'ın kıdemli stratejisti olan Timothy Ash; -"Son gelişmeler, iki yönetimin rakip oldukları gerçeğini değiştirmiyor. Hem BAE, hem de Suudi Arabistan, Erdoğan'a güvenmiyor. Bu nedenle BAE'nin yaptığı aslında oportünizm. TL'ye bakıyor, Türkiye'nin gerçek ekonomik varlıklarının çok ucuz olduğunu görüyor ve kanımca bundan faydalanarak altyapı, enerji gibi değerli ekonomik varlıklarını ucuza kapatmaya çalışıyor" -"BAE yatırım yaparsa Erdoğan için değil, Türkiye'ye yatırım yapmak mantıklı olduğu için yapar. BAE gayet tabii ki Erdoğan'ın iktidarını sürdürmesini isteyecek bir ülke değil. BAE, aslında Erdoğan sonrası, 2023 sonrasına hazırlık yapma niyetiyle adım atıyor. Ucuz, makul bir yatırım hamlesi" (YENİÇAĞ)

                                                                             ***
(4)-AKP'li belediye balıkların suyunu kesti.


AKP'li belediyenin Yeşilırmak'ın suyunu tutunca kuruyan ırmakta binlerce balık telef oldu. 
Yeşilırmak havzasının en büyük kollarından biri olan Yeşilırmak'ta AKP’li Tokat Belediyesi tarafından yapılan yapay şelalede su tutulması nedeni ile ırmakta su azalması sonucunda oksijensiz kalan balıkları vatandaşlar elleri ile topladı. Yeterince su bırakılmaması nedeni ile balıklar ırmak yüzeyinde oksijensiz kalıp öldüğünü gören bazı vatandaşlar tepki gösterdi.(YENİÇAĞ)



                                         ***


(5)Cemaatçi Enes Kanter ismini değiştirip ABD vatandaşı oluyor

NBA oyuncusu Enes Kanter soyadını "Freedom" olarak değiştirdi. Böylelikle Boston Celtics'in cemaatçi pivotu ayrıca soyadı olan Kanter'i normal ismi olarak kaydettirdi.

Kanter'in menajeri Hank Fetic, Associated Press'e yaptığı açıklamada, Kanter'in Pazartesi öğleden sonra ABD vatandaşlığı yemini edeceğini söyledi.

Fettulah Gülen'in cemaatiyle bağlantıları ve aşırı sağcı Falun Gong tarikatıyla olan ilişkileriyle tanınan Enes Kanter "Freedom", ayrıca Çin karşıtı komplo teorilerinin de reklam yüzü konumunda.

Çin menşeli Falun Gong tarikatının uydurduğu "Çin'de organ hasadı" gibi iddiaların savunucusu olan Kanter, en son 2022 Pekin Olimpiyatları'nın boykot edilmesini savundu.(SOL)

                                                                         ***

(6)-CHP'li Toprak: TRT payı kılıfıyla talana yasal zemin hazırlanıyor

CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, elektrik faturalarındaki TRT payının kaldırılması kılıfıyla getirilen 18 maddelik yeni torba yasa teklifinde yeni talanlara yasal zemin hazırlandığını bildirdi.

"Kamuoyunun sadece TRT payı algısına yol açan ‘Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’ teklifi 18 kanunda değişiklik öngörüyor" diyen Toprak şu ifadeleri kullandı: "Bu torba yasayla ülkenin ormanları, suları, limanlarının talan edilmesine TRT payı kılıfıyla yasal zemin hazırlanıyor. 

Elektrik faturalarındaki birkaç liralık indirime karşılık halkın cebinden milyarların alınıp aktarılacağı bir senaryo tezgahlanıyor."(SOL)

                                                                                       ***

(7)-11 ilde lodos nedeniyle okullar tatil edildi.

İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Bursa, Yalova, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ, Sinop, Düzce ve Bartın'da lodos nedeniyle eğitime bir günlüğüne ara verildi.(EVRENSEL)










                                                                                          ***
(8)-İzmir'de 5,1 büyüklüğünde deprem

AFAD: Ege Denizi'nde İzmir'in Urla ilçesi açıklarında saat 07.00'da 5.1 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. 
Afet ve Acil Durum Dairesi (AFAD), İzmir Urla açıklarında saat 07.00'de 5,1 büyüklüğünde deprem meydana geldiğini duyurdu. Depremin derinliği 3.97 km olarak ölçüldü.(BİRGÜN)



29 Kasım 2021 Pazartesi

Iskalanan filmler ve Son Kuşlar - Mesut Kara / EVRENSEL


 
Sinema tarihimizde atlanmış, kaçırılmış, ıskalanmış filmlerin sayısı oldukça çoktur.

“Muhsin Bey” gibi ıskalanan, 

sonradan keşfedilen gibi kimi 

değerli filmler sinemamızın 

“seyircisizlik” dönemine denk 

gelmiştir örneğin. 

Iskalanmış filmlerin bir kısmı Metin 

Erksan’ın döneminde hak ettiği 

biçimde izlenmeyen “Sevmek 

Zamanı” (1965) örneğinde olduğu gibi sonradan keşfedilerek, zaman içinde “kült” filme 

dönüşürken, “yok” sayılan, bilinmeyen, keşfedilmemiş, sinemayla yakından ilgili olanlarca da 

(yazar, akademisyen vb.) çok bilinmeyen, izlenmemiş Cengiz Tuncer’in “Sevmek Seni” gibi 

filmler de var.

Bunun yanı sıra zamanında 

olmasa da sonradan keşfedilip, 

izlenen, gecikerek de olsa değer 

gören filmler de az değil. 

Geçtiğimiz haftalarda bu sayfada 

yazdığımız 1973 yapımı “Bir 

Demet Menekşe” de, bugün 

sözünü edeceğimiz 1965 yapımı “Son Kuşlar” filmi de döneminde gerekli ilgiyi, değeri  görememiş filmlerden.

“Son Kuşlar” filmi son yıllarda filmin başrol oyuncuları Selma Güneri ve Ediz Hun’un 44 yıl sonra (2009’da) aynı yerde aynı pozu vermeleriyle sosyal paylaşım ağlarında yer bulsa da fotoğraf paylaşımından öteye geçmedi ilgi.

Eylül 1965 tarihli aylık sinema sanatı dergisi Sinema 65 9. sayısında kapaktan verir filmi. İç sayfalarda da filmle ilgili Agah Özgüç imzalı “Erdoğan Tokatlı ile “Son kuşlar” üzerine bir konuşma” başlıklı söyleşi (s.10) yer alır.

Filmin Yönetmeni Erdoğan Tokatlı, o söyleşide “Son Kuşlar bir aşk hikayesi” diyor. Filmin çekim öncesiyle ilgili de şunları söylüyor: “Hikayenin Yazarı Ayşe Şasa. Hikayenin ilk ismi de ‘Tren’di. Ayşe bu hikayeyi Memduh Ün’e vermiş. Memduh Ün “Bundan film olmaz” diyerek geri göndermiş. Daha sonra hikaye Metin Erksan’la benim elimize geçti. Biz çok sevdik. Hatta Erksan bunu filme çekip çekmemek konusunda uzun bir süre kararsız kaldı. Sonra da ‘Susuz Yaz’ı çekti.”

Erdoğan Tokatlı’nın söyleşinin sonunda söylediği tespit ise önemli: “Bizim romanımız da tiyatromuz da sinemamız da köyle, köy yaşantısı ile ilgili gerçekleri doğru olarak anlattığı halde, şehir hayatına çok yönelmedi.

‘Son Kuşlar’ bu bakımdan ilk denemelerden biridir. Biraz acemice belki, biraz da tok ve katı bir bakış değil, yumuşak ve duygulu. Filmin getirdiği en güzel şey, havasındaki tazeliktir belki.” (a.g.y)

Sözünü ettiğimiz ıskalanmış filmler için “Yeşilçam geleneği” içinde ana akımı oluşturan filmlerin dışında kalan istisnalar da diyebiliriz. Başta Sinema Tarihçisi, Yazarı Nijat Özön olmak üzere, Sinematek çevresinin, Genç Sinemacıların eleştirdiği “yoz sinema” anlayışına karşın, olanaksızlıklar içinde iyi-ayrıksı sinema yapma çabasında olan ve yapan Ö. Lütfi Akad, Atıf Yılmaz, Memduh Ün, Halit Refiğ, Yılmaz Güney, Süreyya Duru gibi yönetmenler, ve filmleri hep oldu.

Erdoğan Tokatlı’nın yönetmen olarak adını yazdırdığı ilk filmi “Son Kuşlar” da sinema tarihimizde ıskalanan istisna (ayrıksı) filmlerden. Filmin güçlü olmasına katkı sağlayan unsurlardan birinin de çok genç ve güzel Selma Güneri ile genç ve yakışıklı Ediz Hun’un henüz ağdalı melodramlarda biçimlenmemiş, sade, duru oyunculukları olduğunu söyleyebiliriz.

“Birbirinden değerli oyuncularla çalışmıştır yönetmen ama seyirciyi şaşırtmayı başarır rol dağıtımıyla. Alıştığımız rollerin dışında oynatır onları. Köylü anası olarak alıştığımız Aliye Rona, sosyetik bir annedir. Sinema hayatı boyunca neredeyse hiç kötü kadın oynamamış Pervin Par, fettan, zengin koca avcısı bir dilberdir. Yine Nurhan Nur da benzer bir şekilde kullanılır filmde. Tuncel Kurtiz genelde kötü adamları canlandırdığı ’60’lardaki tek iyi adam rolünde, Oğuz’un yakın arkadaşı Mimar Turgut olarak, top sakalı ve sınıf atlamış entel görüntüsüyle ekrandadır…”(*)

Film, Mühendis Oğuz’un trenle İstanbul’a gelişiyle başlar. Garda kendisini özlemle bekleyen annesine (Şükriye Atav) sarılır heyecanla. Ve Haydarpaşa’nın merdivenlerinden inip vapura binerek kendi semtlerine geçerler. Evleri tren yolunun hemen kenarındadır.

Ertesi gün gittiği kitapçıda lise son sınıfın yardımcı cebir kitabını soran liseli genç kız ilgisini çeker Oğuz’un. Cebir kitabına bakınırken ilgisini çeken bir kitabı da incelemek isterken raftaki kitapları devirir. Kitapçıdan azar işitince mahcubiyetle çıkar gider.

Kendi kitabıyla birlikte genç kızın ilgisini çeken kitabı da alan Oğuz da çıkarak kızın peşine takılır. Otobüste başlayıp vapurda süren takip kızın evinin önüne kadar sürse de kitabı veremez Oğuz. Küçük kız Üsküdar’da oturan orta halli bir ailenin kızıdır.

Sonraki gün arabalı vapura binerken gördüğü genç kızla tanışma olanağını bulur Oğuz, aldığı kitabı vermek ister. Bu tanışmayla genç kızın adının Ayşe olduğunu öğreniriz. Aralarında aşk filizlenir fakat Oğuz, annesini görmek için geldiği İstanbul’dan, işine dönmek için ayrılacaktır. Buluşmalarında Ayşe babasının sert eve erken dönmesi talimatına karşın, canı eve gitmek istemez. Yozlaşmış ev, aile ortamından rahatsızdır. “Eve gitmek istemiyorum. Ablam, annem, babam, hiçbirini görmek istemiyorum.”

Annesi babası zaman içinde monotonluğa yenik düşmüşler, “Ekonomik güçlüklerle sınırlanan bir hayat düzeni içinde insanca canlılıklarını kaybetmişler. Biraz fazla egoist, biraz fazla haysiyetsiz olmuşlardır.” (Erdoğan Tokatlı).

Büyük kız kendisine iyi ve lüks bir hayat sağlayacak zengin bir koca peşindedir. Oğuz’la Ayşe o aşkı yaşamaya başladıklarında ne kadar ertelemeye çalışsa da Oğuz, işine dönmek zorundadır. Ayrılırlarken zorlanırlar. “Beni unutma.” “Unutmam.”

“Mektup yaz.” “Yazarım.” Elleri ayrıldığında Ayşe koşarak evine gider.

Oğuz’u yolcu etmeye sadece annesi gelmiştir istasyona. Trenin penceresinden bakan Oğuz’un gözleri Ayşe’yi boşuna arar. Abla Nesrin aradığını bulur ve zengin bir müteahhit ile evlenir. Yeni damadın çok zengin arkadaşı da Ayşe’ye talip olur. Adam daha ortada bir şey yokken aileyi paraya boğar.

Aile “zengin koca”, kızlarının üstünden daha iyi bir hayat için küçük kızları Ayşe’yi kurban etmek ister. Ayşe istemez, direnir fakat sonunda boyun eğer. Oğuz’un mektupları Ayşe’ye verilmez.

“Yönetmen filmin finali için şunları söyler: “Oğuz dönüp gelir İstanbul’a. Fakat bu hiçbir şeyi değiştirmez. O kendi hayatına dönüyor, kız yeni hayatına.

İşte böyle. Sonu gürültüsüz, patırtısız kötü biten bir hikaye.”

Mesut Kara / EVRENSEL

(*) İlker Mutlu, 50. Yılında Son Kuşlar. SEKANS Sinema Kültürü dergisi mayıs 2016 sayı e2: 151-162

Kaynakça: Sinema 65 Sayı: 9, eylül 1965

Peygambere hakaretin arkasındaki kurum - Barış Terkoğlu / Cumhuriyet

Harlanmış ateş. Kitaplar yanıyor. Alevlerin arasında Arap harfleri seçiliyor. 

Hz. Muhammet’in hayatını anlatıyor. Birkaç kişi yanan kitaplarla özçekim yapıyor. Kalabalıklar hazırladıkları pankartlarla Türkiye’yi protesto ediyor. 

Peygamber’e hakaretle suçluyorlar. Yandaş medya ise sessizlikle geçiştiriyor.

Ne garip değil mi? Terörle mücadele için Suriye’nin kuzeyine girdik. El Bab’da Cerablus’ta cihatçılarla bir düzen kurduk. Okullar açtık. Sonra başımıza bu iş geldi.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) Suriye’deki okullarda okuttuğu kitapta, Hz. Muhammet’i anlatan sözde görseller kullanılmıştı. Birinde smokinle düğünde, öbüründe okul servisinden inen çocuğunu karşılarken görülüyordu. Çok değil, birkaç yıl önce, Batı’da kimi dergiler benzerini yaptığında İslam dünyası ayağa kalkmış, Cumhurbaşkanı kürsüden kükremiş, saldırılara varan olaylar yaşanmıştı.

BAŞAKŞEHİR’DEKİ İSLAMCI OLUŞUM

Bu kez öyle olmadı. MEB, Suriye’de okuttuğu kitaba sahip çıkamadı. Herkesin topu birbirine attığı hikâyenin sonunda, hatanın sahibi ortaya çıktı. “Kitabı biz bastık, bakanlığın suçu yok” dedi. Böylece MEB’in ders kitabını hazırlayanlardan haberdar olduk: İstişraf Eğitim Araştırma ve Danışmanlık Merkezi.

İslamcı camiayı bilenlere sordum. Kimse tanımıyordu.

Resmi arşivlerde taradım. 20 Haziran 2017 tarihli Ticari Sicil Gazetesi’nde, Başakşehir’de bir ara sokakta, apartman dairesinde kurulmuş görünüyor. Kısa sürede, Başakşehir Belediyesi’ne birkaç adım mesafedeki bir iş merkezine taşınmış.

Bir Arap-İslamcı oluşum olduğu anlaşılıyor. Tunus’tan Ürdün’e kadar çeşitli siyasi-dini gruplarla irtibatlı.

Kurucuları dört kişi: İlk müdür Mustafa İnalkaç, Yusuf Öztürk, Emad Eddin Alrachid, Hasan el Çelebi. 10 bin lira sermayeyle kurulan merkezden bir süre sonra İnalkaç hisselerini devrederek ayrılmış. Yusuf Öztürk müdür olarak yoluna devam etmiş. Amaçlarının birinci maddesi anaokulu, ilköğretim, ortaokul ve lise açmak.

ESAD KARŞITI OKUL

Resmi sitesinde anlattığına göre, kurum kendisini şeriat eğitimiyle tarif ediyor. Hazırladığı kitapları, programları bu çerçevede sunuyor. Suriye’deki radikal oluşumlarla mesafe koymak için olacak, “ılımlı İslam”ın altını çiziyor. Tarihini 2000 yılına, Nijerya’ya kadar götüren kurum, son 10 yılda çalışmalarını Suriye’de yoğunlaştırmış. “Arap Baharı” vurgulu eserlerle, “Suriye’deki Esad rejiminin yıkıcı etkilerini ortadan kaldırarak yeni bir müfredat inşa edilmesi” hedefiyle ortaya çıkmış.

İstişraf’ın kuruculardan Emad Eddin Alrachid, Suriye’de Şam Üniversitesi’nden. İlahiyatçı akademisyenken devlete karşı faaliyetleri nedeniyle görevden alınmış. Şu anda İstişraf dışında Başakşehir İslami İlimler Akademisi’ni yönetiyor. Bu kurum ise kendisini “İslam Üniversitesi” olarak tanıtıyor. Üniversite, Başakşehir Belediyesi ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın desteklediği İlham Vakfı tarafından kurulmuş. Cumhurbaşkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı ile ortak projelere imza atıyor.

İstişraf’ın müdürü Yusuf Öztürk de aynı kurumlarda görev yapıyor. Hem İlham Vakfı’nın hem Başakşehir İslami İlimler Akademisi’nin başkanı. TÜGVA gibi hükümet yanlısı vakıflarda, Suriye cihadının insan deposu Adıyaman medreselerinde sohbetler düzenliyor. Kendisini takip eden bir cemaati var. O da Şam Üniversitesi mezunu.  

CUMHURBAŞKANLIĞI ORTAK

Emevi Camisi’nde namaz hayaliyle Suriye’de rejim değişikliğine soyunan hükümetin politikalarının sonucunu yaşıyoruz. Suriye’de paralel ordu, paralel düzen, paralel rejim kurulmasını destekleyen AKP, paralel Milli Eğitim’e de izin verdi. Suriye’de yeni nesli yaratmak için hazırlanan kitapların içinden ise “Peygamber’e hakaret” çıktı. Ya İslam peygamberinin resmedilmeyeceğini bile bilmiyorlar ya da kasti olarak yapıyorlar. Suriye’de söz konusu kuruluş, diğer gruplar tarafından, bu tür sembolleri sistematik şekilde ders kitaplarına sokarak “emperyalizmle uyumlu İslamcılık” yapmakla suçlanıyor.

Bugün İstişraf’ın resmi sitesine girildiğinde, ortaklarımız bölümünde Cumhurbaşkanlığı, MEB, Diyanet İşleri Başkanlığı, Başakşehir Belediyesi görülüyor. Haliyle “Peygamber’e hakaret” suçlamasının muhatabı AKP hükümeti oluyor.

Kitaplar yanıyor, kalabalık izlemeye devam ediyor. Din, onu kendi amaçları için kullananlardan kurtarılmadıkça alevler yükselmeye devam edecek. Bir gün elbet, mutlaka...

Barış Terkoğlu / Cumhuriyet

KISA KISA (29/Kasım/2021)



(1)-Vatandaşın yararına ne varsa reddettiler

Bütçede vatandaşın yararına olan önergelerin tümü AKP-MHP oylarıyla reddedildi. Ayrıca muhalefetin ‘dış güçler’in araştırılmasına yönelik önergesi de kabul görmedi.
(Deniz Ayhan/ SÖZCÜ)                                                                                             ***










(2)-Aladağ yurt yangınından ceza alan Süleymancıların afla serbest bırakılmasına tepki
Aladağ yurt yangınında çocuklarını kaybeden aileler, yangının 5’inci yılında düzenlenen anmada çocuklarının ölümünden sorumlu olan Süleymancıların afla serbest bırakılmasına tepki gösterdi. Adana Aladağ'da, 11’i çocuk 12 kişinin yaşamını yitirdiği cemaat yurdu yangının üzerinden 5 yıl geçti.Aradan geçen 5 yılda yargı sanıklara ödül gibi cezalar verirken sanıklar MHP’nin teklif ettiği ve Meclis Genel Kurulu’nda 13 Nisan 2020 tarihinde kabul edilen, af yasası olarak da bilinen infaz yasasıyla affedildi. Aileler, çocuklarının ölümünden sorumlu olanların affedilmesine tepki gösterdi.(SOL)

                                                                     ***

(3)-TOKİ, ödemelerin yapılmadığı gerekçesiyle yurttaşlardan anahtarları istedi

Samsun Canik ilçesinde yeni yapılan evlerin taksitlerini ve gecikme faizlerini ödemedikleri gerekçesiyle yurttaşlardan 15 gün içinde evlerinin anahtarlarını TOKİ’ye teslim etmeleri istendi.

Samsun Canik ilçesindeki 200 Evler Mahallesi’nde “gecekondu dönüşüm projesi” kapsamında yeni yapılan evlerine taşınan Roman yurttaşların, taksitlerini ve gecikme faizlerini ödemedikleri gerekçesiyle 15 gün içinde evlerinin anahtarlarını TOKİ’ye teslim etmeleri istendi. (Cemil Ciğerim-Cumhuriyet)                                                    ***

(4)-Kışlalara enerjiyi yandaş verecek

Jandarma’nın düzenlediği kışlalar ve komutanlık binaları için elektrik enerjisi alımı ihalesinin 131 milyon TL’lik dilimini Cengiz aldı. 91 milyon TL’lik kısmı ise ‘Erdoğan’ın prensi’ Tivnikli’nin holdingi Eksim’e gitti. 
Jandarma Genel Komutanlığı'nın düzenlediği elektrik enerjisi ihalesiyle yandaşların kasasına milyonlarca lira girecek. Kamu İhale Bülteni’nde yer alan bilgilere göre, İçişleri Bakanlığı’na bağlı Jandarma Genel Komutanlığı, 13 Eylül tarihinde 2022 yılı için “serbest piyasadan elektrik enerjisi alımı” ihalesi düzenledi. Ülke genelindeki kışlaların ve il, ilçe komutanlık binalarının elektrik ihtiyacı için düzenlenen ihalenin tam 131 milyon 55 bin TL’lik en büyük dilimini Cengiz Holding’e bağlı Cengiz Elektrik Şirketi aldı.(İsmail Arı-Birgün)

                                                                 ***
(5)-Borsada TL-dolar makası açılıyor

BIST 100 endeksi TL bazında rekor kırarken, dolar bazında bakıldığında ise düşüş ivmesi kaydettiği görülüyor. Yıla 200 dolar seviyesinde başlayan endeks Cuma günü 143 dolara kadar geriledi. 
2021 yılına 1.495 puan seviyesinden başlayan endeks 26 Kasım kapanışı dikkate alındığında 1.776 puan ile yüzde 20,3 getiri sağladı. Fakat endekse dolar bazında bakıldığında yıla 200 dolar civarında başlayan endeksin 26 Kasım kapanışında 143 dolarla yüzde 30 değer kaybettiği izlendi.

SADECE 27 ŞİRKETİN DEĞERİ 1 MİLYAR DOLAR ÜZERİNDE

Bu gelişme ise TL bazında rekor kıran endekslerde dolar bazında ender ayrışmaya işaret etti. Son yükseliş ile birlikte BIST 100 endeksinin toplam piyasa değeri 1,43 trilyon TL’ye yükselirken, dolar bazında piyasa değeri 115,7 milyar dolara indi.

TL’deki değer kaybı ile birlikte endekste sadece 27 şirket 1 milyar dolar üzerinde piyasa değerine sahip iken, yılbaşında bu rakam 40 seviyesindeydi.(CUMHURİYET)

                                                                          ***

(6)-Üçüncü kez zam: Yarım milyon TL'ye ikinci el araba

Kurdaki yeni dalgayla sıfır otomobillere bu ay üçüncü kez zam geldi. Fiyatlar ortalama yüzde 8 daha arttı. ÖTV baremi değişen modellerde ise zam oranı çok daha yüksek. Arz sorununa karşın yükselen fiyatlar, ikinci elde fırsatçıları coşturdu.
2020 model Clio'ya 485 bin TL, Golf'e ise 900 bin TL isteyen var. Son 24 saatte ikinci elde 41 bin ilanın fiyatı ortalama yüzde 11 arttı.(CUMHURİYET)

                                                                        ***






(7)-Kamuda liyakat enkaz altında


Liyakat bu kez de AFAD’da enkaz altında kaldı. Yazılı sınavda birinci ve ikinci de dahil olmak üzere derece yapan çok sayıda aday mülakatla elendi. 505, 506, 511 ve 521’inci adaylar başarılı sayılarak şube müdürü oldu.

Beğenmediklerini elediler

AKP iktidarında yaşanan ve “Bu kadarı da olmaz” dedirten mülakat skandallarından bazıları şöyle sıralandı:

• İddiaya göre KPSS’de 96 puan alan ve Sağlık Bakanlığı’nın açtığı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uzmanlığı kadrosuna başvuran sağlıkçı A.D’ye mülakatta, Yozgat’taki köyünün Alevi mi Sünni mi olduğu soruldu. Alevi olduğunu söyleyen A.D. mülakatta elendi.

• KPSS’den 81 alarak Türkiye 60’ıncısı olan kişi, mülakatta başarısız olduğu gerekçesiyle elendi. Yerine ise KPSS’den 61, 65, 66 puan alan adayların atandığı ortaya çıktı.

• Demiryollarındaki görevde yükselme sınavında yüksek puan alan Birleşik Taşımacılık Sendikası üyelerinin tamamına yakını, mülakatta elendi. Hükümete yakın sendika üyeleri listeyi doldurdu.

• İçişleri Bakanlığı’nın sözleşmeli pozisyonlarına personel alımı için açtığı kadroya bir
inci olarak başvuruda bulunan M.Y., mülakatta düşük not verilerek dışarıda bırakıldı.(Mustafa BİLDİRCİN-BİRGÜN)



 

28 Kasım 2021 Pazar

KISA KISA ÖZET-(28/11/2021)



 (1)-SİHA'ların takım lideri mühendisin şüpheli ölümü. Şüpheli ölen ASELSAN mühendisleri gibi. Karanlıkta kalan sorular

BAYKAR'da görevli uçak mühendisi 26 yaşındaki Tarık Kesekçi'nin trafik kazasındaki ölümü akıllara ASELSAN mühendisleri ve Türkiye'nin ilk F16 pilotu Şener Koltuk'un şüpheli ölümlerini getirdi.(1)Takip mi ediliyorlardı?(2)Arabayı başka bir araba mı sıkıştırdı?(3)Doğrudan kamyona çarptılar. Peki, neden fren yapmadılar?(4)Ya da neden sollamadılar?(4)Bu, sadece bir trafik kazası mı?(YENİÇAĞ)

                                                                                            ***

(2)-15 dakika için şehit saymadılar

İzmir’de 2018 yılında görev yerine gitmek için karşıdan karşıya geçerken bir aracın çarpması sonucu hayatını kaybeden polis memuru Buket Keleş’in Kırşehir’de yaşayan ailesi, 3 yıldır şehitlik beratı için hukuk mücadelesi veriyor.

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU’NDAN AÇIKLAMA: Sosyal Güvenlik Kurumundan iddialar üzerine yapılan açıklamada ise, “28 Kasım 2018'de vefat ettiği, vefatı fiilen görevini yaptığı sırada meydana gelmediği gibi idarece sağlanan servis aracıyla işe giderken ya da işten dönerken geçirdiği trafik kazası sonucu da meydana gelmediğinden hakkında 5510 sayılı Kanunun 47'nci maddesinin birinci fıkrasına göre vazife malullüğü hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığına karar verilmiştir” denildi.(SÖZCÜ)

                                                                         ***
(3)-Hakkari'de toplantı, gösteri ve yürüyüşlere yasaklama

Hakkari Valiliği, il genelinde 15 günlük süreyle toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yasaklandığını duyurdu.

Valilik tarafından yapılan açıklamada, "28 Kasım 2021 tarihi saat 00.01’den 12 Aralık 2021 tarihi saat 23.59’a kadar 15 gün süre ile meydan, cadde, sokak, yol, park gibi umuma açık alanlarda; miting, açık yer toplantıları, gösteri yürüyüşleri, oturma eylemi, protesto eylemi, insan zinciri oluşturarak yapılabilecek protesto/yürüyüş ve toplanmalar, halk kürsüleri şeklinde toplantı/toplanmalar/halk toplantıları, ses-yayın araçları (taşıt, mobil vb. araçlar) ile yapılabilecek her türlü sesli ve görsel faaliyetler, açlık grevi, çadır kurma, basın açıklamaları, her türlü stant açma, imza toplama/imza kampanyası, dilek feneri/balon uçurtmak, drone, paramotor/planör vb. her türlü hava faaliyetleri, kamu kurum/kuruluşları hariç olmak üzere anma toplantısı/anma töreni, konser, şenlik, tiyatro, skeç, sinevizyon, pandomim vb. faaliyetler, meşale yakma, el ilanı, bildiri, broşür dağıtma, afiş/poster asma, sticker yapıştırma vb. türdeki her türlü eylemlerin, etkinliklerin ve faaliyetlerin yapılmasının yasaklanması kararı alınmıştır" denildi. (SOL)                                        

                                                                        ***

(4)-Sayıştay neyi gizliyor? 28 rapor ortada yok!

Sayıştay'ın 28 Kamu İdaresi raporunu Meclis'e göndermediği ortaya çıktı. Söz konusu raporların neden açıklanmadığı merak konusu.

Komisyon Başkanı teşekkür konuşmasında 225 Kamu İdaresi Bütçesi, 226 Kamu İdaresi Kesin Hesabı ile 198 Sayıştay Raporu görüşüldüğünü belirtti.

226 kamu idaresi olduğuna göre Sayıştay 226 rapor göndermeli, Komisyonda da 226 Sayıştay Raporu görüşülmüş olmalıydı.

Oysa 198 rapor görüşüldüğü anlaşılıyor. Başkanın verdiği 198 sayısı yanlış değil. Sayıştay İnternet sitesindeki bilgilerle uyuşuyor. Kamuoyu duyurusunda, Meclise 194 kamu idaresi raporunun gönderilerek yayımlandığı; kalanlarının süreç tamamlandıkça gönderilip yayımlanacağı bildiriliyor. Komisyonda 198 rapor görüşüldüğüne göre daha sonra 4 rapor daha gönderilmiş.

28 Kamu İdaresinin denetim raporunun olmadığı ortaya çıkıyor. Şu soruların, açık; net; tutarlı ve yasalara aykırı düşmeyen açıklaması olmalıdır.

  • 28 Kamu idaresi denetlenmediği için mi rapor yazılmamıştır.
  • Denetlenmemişse neden?
  • Denetlenmişse neden açıklanmamaktadır?
  • Süreç bitirilmediği için yayımlanmamışsa neden bütçe görüşmelerine yetiştirilememiştir?
CHP’li Ali Şeker, Bakan Elvan’a sordu: ‘TÜİK 2020 istatistiklerini neden açıklamıyor?’

CHP İstanbul Milletvekili ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu üyesi Dr. Ali Şeker, 2020 yılına ait kimi istatistiklerin Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından hala açıklanmamasının gerekçelerini Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’a sordu. 

Şeker, yaptığı açıklamada TÜİK’in yayımlaması gereken üç önemli istatistik olan ‘2020 ölüm istatistiği’, ‘2020 uluslararası göç istatistiği’ ve ‘hayat tablolarını’ neden hâlâ yayımlamadığını sordu. Yeni yıla çok kısa bir zaman kalmışken bu istatistikleri açıklamaktaki ısrarın anlaşılmaz olduğunu vurgulayan Şeker, TÜİK’in kamu tüzel kişiliği bulunduğunu ve kamuoyunu gerçek verilerle aydınlatmakla yükümlü bir kurum olduğunu hatırlattı.  (SOL)                                                  

                                                                 ***

5- İBB'den öğrencilere önce yurt sonra iş imkânı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, öğrencilere barınma yanında iş imkânı da sunacak. Avcılar’da 2, Örnektepe’de 1 olmak üzere toplam üç kız öğrenci yurdu açan İBB, öğrencilerin barınma sorununa kalıcı çözüm için yeni yurt inşaatlarını sürdürüyor.(CUMHURİYET)

                                                                             ***
6-CHP’li Başarır'dan sarayın bütçesine tepki: Lale devrinde yaşıyorsunuz

Plan Bütçe Komisyonu’nda görüşülen Cumhurbaşkanlığı bütçesine tepki gösteren CHP'li Ali Mahir Başarır, Sarayın harcamalarına dikkat çekerek "Çiftçi gübre alamazken sarayın zirai giderleri 700 bin TL’den 9 milyon TL’ye çıkmış. Bu kadar lüksün içerisinde tek bir şey yetiştirebilirsiniz bence, lale yetiştirebilirsiniz çünkü lale devrinde yaşıyorsunuz" dedi.

SARAYIN AMORTİSMAN GİDERİNDE YÜZDE 300 ARTIŞ VAR

Cumhurbaşkanlığı bütçesinin geçen sene Sayıştay tarafından tespit edilmiş 4 harcamasına örnek vermek istediğini belirten CHP’li Başarır, “Gerçekten sokakta bir sefalet var ve bunu herhalde hepimiz kabul ediyoruz. Çöpten ekmek toplayan insanlar var, bayat ekmek kuyruğunda insanlar var, bardakla yağ alan insanlar var, kuyrukta insanlar var. Yani bunu bir yere koyalım mutlaka. Bu sorun herkesin sorunu ve böyle bir sorun var. Ben bazı giderleri gerçekten sormak istiyorum. Bu sene de böyle olacak mı? Kısıntıya gidecek miyiz? Mesela amortisman giderleri, yani eşyaların, sarayın yıpranma paylarına biz 2019’da 51 milyon TL ödemişiz şimdi ise 205 milyon TL ödemişiz. Ya bu saray yeni bir saray, eşyaları yeni dizayn edildi, fazla fazla para verildi. Sayın başkanım, çok mu hor kullanıyorsunuz bilmiyorum. Niye 4 kat arttı bu giderler?” sözlerini dile getirdi.

YAZLIK SARAYA YAT ALINDI MI?

Konuşmasına sarayın araç giderleriyle devam eden CHP’li Başarır; “Bakın, sarayın taşıtlar hesabı 1 milyar 300 milyon olmuş uçak hariç. Bunun içerisinde ne var? Nasıl araçlar var? Burada bir kısıtlamaya gidilemez mi? Mesela hangi marka arabaya biniyorsunuz? Fahrettin Altun hangi marka arabaya biniyor? Bunlara ne kadar para veriliyor? Böyle bir harcama bütçesi gerçekten var mı? Yazlık saraya bir yat alındı mı?” sözlerini ifade etti.(BİRGÜN)

                                                                   ***

(7)-Öğretmenleri mevlide çağırdılar

Menteşe İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, 24 Kasım'da okul idarecilerini ve öğretmenleri mevlide çağırdı. Eğitim Sen Muğla Şube Başkanı Birdal Savran davete tepki göstererek, “Bu çağrı yeni rejimin en görünür hali” Menteşe İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 24 Kasım Öğretmenler Günü sebebiyle öğretmenleri Şeyh Camiisi’nde okunacak mevlide çağırdığı ortaya çıktı. Okul idarecilerine gönderilen mesajda, "Değerli Müdürlerim, bugün saat 15.00'te Şeyh Camiisi’nde 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla mevlidi şerif okunacaktır. Tüm idarecilerimize ve öğretmenlerimize duyurulması ve katılım sağlanması hususunda gereğini rica ederim" 

(Berkay Sağol-BİRGÜN)