8 Kasım 2021 Pazartesi

Tarihi coğrafyanın metreküpü sadece 10 TL! - Yusuf Yavuz / SOL

 Kızılırmak üzerindeki kum ve çakıl ocakları, inşaat malzemesi uğruna binlerce yıldır birçok kültüre ev sahipliği yapan Yukarı Kızılırmak Havzası’nın geçmişini ve geleceğini yok ediyor.

Kayseri’de Kızılırmak kıyısında yer alan Burunören köyünde açılan kum ocakları hem tarihi coğrafyayı hem de yöre halkının yaşamını tehdit ediyor. Burunören köyündeki kum ocaklarından biri Sarıoğlan Belediyesi’ne ait. 2017’de ruhsat verilen proje bir süre ÇED’siz çalıştıktan sonra Eylül 2020’de ÇED süreci başlatıldı. Projeyle ilgili ÇED raporunda yer alan bilgilere göre bir metreküp kum ve çakılın 10 TL olduğu belirtilerek, Kızılırmak’ın tahrip edilmesiyle elde edilen malzemeden yıllık 490 bin TL gelir elde edileceği savunuluyor. ÇED raporunda nehir yatağından kum alınmayacağı taahhüt edilmesine rağmen Kızılırmak’ın ortasında çalışan iş makineleri ve kamyonlar köylülerin tepkisini çekiyor.

Antik çağın 'Halys' ırmağı birçok uygarlığın sınırını belirledi

Burunören köyü, Kayseri'nin Sarıoğlan ilçesine bağlı yerleşimlerden biri. Kızılırmak kıyısında yer alan Burunören’de ve komşu köylerde birbiri ardına açılan kum ve çakıl ocakları, antik çağda adı ‘Halys’ olarak anılan ve pek çok uygarlığın coğrafi sınırlarını belirleyen nehrin geçmişini ve geleceğini coğrafyanın hafızasından siliyor.  

2 milyon yıllık geçmiş, inşaat malzemesi yapılıyor

Sivas’tan doğup, Orta Anadolu’da bir yay çizdikten sonra kuzeye yönelerek Samsun’un Bafra ilçesinde Karadeniz’e dökülen Kızılırmak, 1355 kilometrelik akışıyla geçtiği topraklara hayat verirken aynı zamanda Türkiye sınırları içindeki en uzun nehir olarak biliniyor. Kızılırmak boyunca birçok tarihi höyük ve kale yerleşimi bulunuyor. Nehir, günümüzde de 20’den fazla ilde, onlarca kent ve kırsal yerleşimin yaşamına dokunarak akışını sürdürüyor. Ancak yaklaşık 2 milyon yıllık bir geçmişe sahip olan havzada kuralsızca çalışan kum ve çakıl ocakları Anadolu’nun tarihi coğrafyasının en önemli köşe taşlarından biri olan Kızılırmak’ın doğal dokusunu tahrip ediyor.

Kızılırmak kıyısındaki köy kum ocaklarının işgali altında

Kızılırmak’ın Kayseri sınırlarından geçen bölümünde birbiri ardına açılan kum ocaklarının bir kısmı Burunören köyünde yer alıyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın verilerine göre, 2014’ten bu yana Burunören köyünde "ÇED Gerekli Değildir" kararı verilen ya da ÇED süreci başlatılmış olan 4 ayrı kum ocağı bulunuyor. Köyün bitişiğinde açılan kum ocağının ise ÇED raporu olmadan faaliyetini sürdürdüğü öne sürülüyor. Ancak ÇED raporu olan kum ocaklarının da proje dosyalarında ilgili yasa ve yönetmelikler kapsamında yerine getirmeyi taahhüt ettiği çoğu ayrıntıya pek dikkat etmediği gözleniyor.  

Kum yığınlarıyla çevrelenen köyde halk tepkili

Burunören köyünde özel bir şirketin işlettiği kum ocaklarından biri de tam köy yerleşiminin dibinde açılmış. Köy adeta kum yığınlarıyla çevrelenmiş durumda. Burunören köyündeki tarım alanları ve su kaynaklarının kum ocaklarından zarar gördüğünü söyleyen Mahmut Graf Doğan, Almanya’da yaşayan gurbetçi köylülerden biri. Yaz aylarını memleketinde geçirmek için Burunören köyüne geldiğini ancak çocukluk anılarının yok edilişini gördükçe kahrolduğunu söyleyen Doğan, evine bitişik alana kadar yayılan kum ocağına karşı dava açılmasına öncülük edenlerden biri.

    Kum ocağı depolama alanı köyle iç içe

'Kum ocakları yüzünden tarım ve hayvancılık bitti'

Doğan, kum ocaklarının verdiği zararları, “Kum ocakları yüzünden köyde tarım ve hayvancılık bitmiş durumda. Eskiden hayvan sürüleri su ihtiyaçlarını Kızılırmak’tan karşılıyordu, şu anda ırmağa inemiyorlar” sözleriyle özetliyor.

'Bu tahribatı görünce elim ayağım kopmuş gibi hissediyorum'

Köyün içinde faaliyetini sürdüren kum ocağına karşı açtıkları davanın son duruşmasının 3 Kasım’da Kayseri İdare Mahkemesi’nde görüldüğünü ve yargıdan olumlu bir karar beklediklerini dile getiren Doğan, “Ben bu köyde doğdum. Kızılırmak ve Burunören köyü benim için yaşamın anlamı. Yüzmeyi Kızılırmak’ta öğrendim. Burası bizim toprağımız, kimliğimizin bir parçası. Atalarımız bu köyün kurucularından. İran Horasan’ından Halep’e, ardından da Maraş’tan bu yaylalara gelip yerleşmişler. Köyüme geldiğimde mutlu oluyordum ama bu tahribatları görünce bütün mutluluğum hüzne ve çaresizliğe dönüşüyor. Kendimi hastalanmış gibi, elim ayağım kopmuş, gözlerim kör olmuş gibi hissediyorum. Ben adalete inanan bir insanım. Bu yüzden dava açtık. Yargının buradaki tahribata dur diyeceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.

'Şehirden kaçıp gelen insanlar astım hastası oldu'

Kum ocaklarından çıkan tozun insan sağlığına da zarar verdiğinin altını çizen Mahmut Graf Doğan, “İnsanlar astım hastası oldular. Şehirden, egzoz gazından, stresten kaçıp köyüne nefes almaya gelen emeklilerimiz burada rahat edemez haldeler” dedi.

'Yeraltı suları çekildi, meyve ağaçları kurudu'

Kızılırmak kıyısındaki Üzerlik ve Karaözü köyleri arasındaki yaklaşık 10 kilometrelik alanda kum ocakları yüzünden derin çukurlar oluştuğunun da altını çizen Doğan, bazı noktalarda çukurların yüksekliğinin 8-10 metreyi bulduğunu belirterek, “Buna bağlı olarak yeraltı suları çekildiği için ağaçlarımız bile kurudu. Bir komşumuzun 300 meyve ağacı kurudu” diye konuştu.

    Kayseri Burunören köyündeki kum ocakları

Tarihi Şahruh Köprüsü de kum ocaklarının tehdidi altında

Kum ocaklarının Kızılırmak üzerinde bulunan tarihi Şahruh Köprüsü'nü de tehdit ettiğine dikkati çeken Doğan, “Kum ocaklarının aldığı kumlardan dolayı tarihi köprünün ayakları tehdit altında. Bu konuda acil önlem alınmazsa Şahruh Köprüsü’nün geleceği tehlike altına girecek” uyarısında bulundu.

Önce kum ocağı açıldı sonra ÇED raporu hazırlandı

Burunören köyündeki kum ocaklarından biri de köyün bağlı olduğu Sarıoğlan ilçe Belediyesi tarafından işletiliyor. Belediyenin aldığı 21 Eylül 2017 tarihli ruhsata göre 6 ayrı noktada, 97.700 metrekarelik alanda kum ve çakıl çıkarma izni verilmiş. Ancak Eylül 2022’de süresi dolacak olan ruhsat sahasında daha önce ÇED raporu olmadan çalışan kum ocağı için 3 yıl sonra, 20 Eylül 2020’de bir Proje Tanıtım Dosyası (ÇED Raporu) hazırlanarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sunulduğu ortaya çıktı.

ÇED raporu: 'Proje alanında akarsu yok!'

Proje adı ‘Kum-Çakıl Ocağı Yıkama Eleme ve Kilitli Parke Tesisi’ olan işletmeyle ilgili hazırlanan ÇED Raporunda yer alan bilgiler, Türkiye’de çevre konusunda vaatlerin ve gerçeklerin ne kadar birbirinden uzak olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Kum ocağının ÇED raporunda, Kızılırmak nehrinin ortasında faaliyet yürüten proje alanında akarsu bulunmadığının öne sürülmesi dikkat çekiyor.

Vaatler kâğıt üstünde kaldı, nehrin altını üstüne getirdiler

Kum ocağı için hazırlanan ÇED raporunda, “İşletme sırasında dere yatak stabilitesini bozacak ve serbest akışa engel olacak şekilde malzeme alınmamalı, ayrıca mahmuz, servis yolu ve benzeri yapılar tesis edilerek suyun akış yönünü değiştirmek suretiyle kıyı oyulmasına neden olabilecek çalışmalardan kaçınılacaktır” ifadelerine yer veriliyor.

Tarihi coğrafyanın metreküpü sadece 10 TL

Yılda 9 ay süreceği belirtilen çalışmalar kapsamında 49 bin metreküp kum ve çakıl üretileceğinin altı çizilen ÇED raporunda, nehir yatağından çıkartılan kumun metreküpünün 10 TL’den satıldığı kaydedilerek yılda 490 bin TL gelir elde edileceği belirtiliyor.


                  Kum ocağının ÇED raporunda, nehirden çıkarılan kumun metreküpünün 10 TL'den satılacağı kaydediliyor

 

Yusuf Yavuz / SOL



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder