12 Kasım 2021 Cuma

Yerli savaş uçağı açıklamaları ne anlama geliyor? + Altay tankı için teknoloji transferine ABD engeli iddiası / SOL

Yerli savaş uçağı açıklamaları ne anlama geliyor? (OKAN ATAER-SOL/Görüş) 

TUSAŞ Türk Havacılık ve Uzay Sanayi AŞ Genel Müdürü Temel Kotil'in yerli savaş uçağı üretimi konusundaki açıklamaları tartışma yarattı. Peki bu açıklamalar gerçekçi mi?


TUSAŞ Türk Havacılık ve Uzay Sanayi AŞ Genel Müdürü Temel Kotil canlı yayına katıldığı bir televizyon kanalındaki açıklamalarıyla yeniden gündeme girmiş oldu. Son dönemde atmış olduğu tweet Ahmet Hakan tarafından bile pek anlaşılamadığından olsa gerek bu kez canlı yayında meramını anlatmaya çalıştı. Ancak iç siyasetin toz duman olduğu, ekonomik krizin dip noktasının hala gözükmediği bir yıkım içindeki ülkemizde savunma sanayiinin konuşulması/konuşturulmak istenmesinin çok manidar olduğu dikkatli okurun gözünden kaçmayacaktır. Bu bilgi notunu da ekleyerek Kotil’in açıklamalarına ve bunların bizde çağrıştırdıklarına geçelim…

Bir isimlendirme denemesi

Önce herhalde firmanın adıyla başlamak lazım. Bir ara TAİ (TUSAŞ Aerospace Industries kısaltması) denen kuruma neden artık bu isimle hitap edilmiyor? Kuruluşunun ardından şahlanma dönemini Özallı yıllarda yaşayan kurumun bu dönemde doğrudan Amerikan sermayesiyle tanıştığı biliniyor. Şirketin azımsanmayacak büyüklükteki bir ortağı olan kurum adıyla sanıyla Lockheed Martin. Bugün dünyadaki en kârlı silah şirketlerinden birisi olan Lockheed Martin’in hisseleri 2005 yılında tamamen satın alındı ve şirket günümüzdeki mali yapısına kavuştu. Herhalde bugün kamuoyuna tam anlamıyla yerli ve milli hissettirecek bir isimlendirme tercih ediliyor.

Ahmet Hakan’dan “yapıcı” eleştiriler

Temel Kotil tarafından geçtiğimiz günlerde atılan tweet anlaşılamadı demiştik. Düzen yanlısı kalemlerden Ahmet Hakan da konuya “yapıcı” bir şekilde yaklaşmış ve 5 Kasım 2021 tarihli yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’I övdükten sonra Kotil’I eleştirmişti:

Bu açıdan bakıldığında Temel Kotil’in yaptığı tam bir iletişim faciası.

*

Paylaştığı fotoğraftaki parça, milli muharip uçak iddiasıyla pek bağdaşmıyor gibi. Fotoğrafı paylaşılan teknik aksam, konuya vâkıf olmayanlara hiçbir şey anlatmıyor. Dahası “Biz yapamayız” anlayışına saplanıp kalmış olanlara, “Muharip uçakla bunun ne alakası var?” diyerek dudak bükecekleri bir malzeme verilmiş oluyor.

*

Doğru iletişim şu olmalıydı: O aksam, ne anlama geliyor? Önemi nerededir? Üretilmesi çok mu zor? Muharip uçağın hangi aksamıdır bu? Neden heyecanla paylaşılıyor?

Bütün bunların cevabı verilmeliydi.

Herhalde Kotil de Hakan’ın haklı eleştirisini okumuş ve gereğini yerine getirme ihtiyacı hissetmiş…

Kotil ne dedi?

Kotil’in söylediklerine biraz daha yakından bakalım:

"F-35'in 60 milyar dolar olduğunu söylüyorlar, böyle bir proje 10 milyar dolara çıkar."

Projenin bütçesi 2014 yılında 160 milyar dolar seviyesindeydi ve proje devam ettiği için bu rakamın üzerine çıkıldığı çok açıktır. F-35 savaş uçağı Lockheed Martin tarafından yapılıyor. Sanırız Kotil’in buradaki proje yöneticilerine aktarmak istediği bazı tecrübeler var, bilemiyoruz.

"Alt tarafında bomba kapağının olduğu yerdeki parçamız. Çok hassa milimetrik, mikron altı çalışmış bir parça."

Kotil, ilk paylaştığı tweet üzerine yapıyor açıklamayı. Talaşlı imalat hakkında güncel bilgisi olan herkes artık en temel imalatın bile milimetrenin altında mikron seviyesinde hassasiyetle yapıldığını bilir. Bunu söylemenin bir önemi yok. Marifet yurtdışında üretilmiş yazılımlarla tasarım yapıp, hammaddeyi yurtdışından alıp, bunu da son teknoloji 7 eksen Japon CNC tezgâhlarında üretmekte olmasa gerek.

"Bu uçak 2023 18 Mart'ta motorunu çalıştıracak. Bu uçak 2022'de bitecek demektir."

Daha önce TF-X (Turkish Fighter Experimental) projesi olarak adlandırılan projeye dair yorumlar bu siteden yayınlanmıştı. O yazıda savaş uçağı projelerinin genellikle uzun vadeli ve kullanıcı ülkenin özel ihtiyaçları gözönüne alınarak tasarlandığı, prototip sürelerinin uzun döneme yayılan silahlar olduğu belirtilmişti. Ayrıca savaş uçağını oluşturan bileşenlerin geliştirilmesi ve koordineli şekilde çalışmasının sağlanmasının üst düzey bir teknoloji ve bilgi birikimi gerektirdiği vurgulanmıştı. Astronomik rakamlara mal olan bu devasa silahların tasarımında oluşabilecek hata bile olmayan verimsizlikler veya en iyi olmayan uygulamalar ileride tüm projeyi etkileyebilecek maliyetler çıkartabileceği belirtilmiş ve ABD’deki benzer projenin 1997 yılında başladığı ve halen devam etmekte olduğu hatırlatılmıştı. Dolayısıyla bu tarihlerin tamamı anlamsız ve geçersizdir.

"F-16 tek motorlu, bu çift motorludur. Bombalar içinde saklı. Bu görünmez uçak. 1980 teknolojisi F-16. Bu 2020 teknoloji. F-35 tek motorlu. Bu ondan 1.5 kat daha güçlü motor gücü olarak. Bu F-22 ile F-35 arasında."

Yeni tasarlanan savaş uçakları doğası gereği kısa vadeli değil uzun vadeli projelerdir. Dolayısıyla ürünlerde son teknoloji kullanılması yetmez, gelecekte uçağın kullanım dışı kalmasını engelleyecek şekilde yeni teknolojilere uyumlu tasarlanması gereklidir. General Dynamics F-16 Fighting Falcon savaş uçağının tasarım anlamında başarısı burada saklıdır. İlk başarılı uçuşunu 1974 yılında tamamlayan uçak bugün halen üretilmekte ve gelişen teknoloji uyarınca geliştirilebilmektedir. F-35 projesi ise ABD Silahlı Kuvvetlerinin farklı taleplerini orta ve uzun vadede gerçekleştirebilecek yeni bir savaş uçağı projesidir. Lockheed Martin F-22 Raptor projesi ise 2012 yılında yüksek giderler ve operasyonel başarısızlıklardan dolayı rafa kaldırılmış olan bir projedir. İhraç edilmeksizin sadece ABD Silahlı Kuvvetleri için tasarlanan projenin yerine F-35 projesine ağırlık verilmesi kararı alınmıştır. TUSAŞ tarafından orta ve uzun vadede geliştirilebilecek olan uçağın en önemli bileşenlerinden birisi motorudur. TEİ tesislerinde motor üretimlerinin devam ettiği bilinmektedir. Ancak tam anlamıyla güvenilir bir motor ailesini üretebilmek sanıldığından çok zaman alan, çok karmaşık bir süreçtir. Motorun ötesinde savaş uçağının üstün teknoloji gerektiren avyonik sistemlerinin, silah sistemlerinin tasarlanması bugünden yarına tamamlanabilecek süreçler değildir.

"Önce düşük oranda başlanır. yılda 5-6 tane yapılır. Seri üretime 2028'de başlanır. 2030'da da yılda 24 tane yaparız."

Kotil, burada söylediğimize gelmiş durumda. F-35 gibi kapsamlı bir projenin son dönemlerinde bile düşen uçaklar olduğu için proje bir çok kez askıya alınmış ve inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir.

"4 binin üzerinden mühendisimiz var. Bin tanesi çalışıyor şu anda. Sıkışırsak hepsini çalıştırırız."

Temel Kotil 1959 Rize Araklı doğumlu. 1983 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak Mühendisliğinden mezun olmuş. O zorlu dönemlerde nasıl olmuş bilinmez eğitimine ABD’de Michigan’da devam etmiş. Ann Harbour’daki kampüsteki faaliyetlerini 19 Ocak 1990 tarihli üniversite gazetesinden öğreniyoruz. Gazetedeki haber Kotil’in bilimsel faaliyetleri veya geliştirdiği yeni bir yaklaşım hakkında değil. Başkanı olduğu “Müslüman Öğrenciler Birliği” faaliyetleri kapsamında Filistinli öğrenciler için bir barınak tamiratına ait. 

(OKAN ATAER-SOL/GÖRÜŞ) 

                                                                                         ***

Altay tankı için teknoloji transferine ABD engeli iddiası (SOL)

Altay tankının güç grubu için Güney Kore’den Türkiye’ye teknoloji transferi planlarının bozulduğu, bunda ABD’nin baskısının etkili olduğu ileri sürüldü. 

Altay tankı seri üretim projesindeki ana yüklenici BMC şirketinin, Güney Koreli Doosan ve S&T Dynamics şirketleriyle Altay tankının motor ve transmisyonu için sürdürdüğü görüşmelerde, Türkiye’de ortak üretim planlarının bozulduğu, bunda ABD’nin Türkiye’ye yaptırım sinyallerinin etkili olduğu belirtildi.

Defence News’un Türk sanayi ve tedarik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, BMC ile Güney Koreli iki şirket arasındaki görüşmelerde güç grubunun ortak üretimine dair planlar bozuldu. Bunun yerine görüşmelerde Altay tankının güç grubunun hazır olarak Güney Kore’den tedariki üzerinde durulduğu belirtildi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu 22 Ekim’de Güney Kore’yi ziyaretinde Altay tankı motoru tedarikine ilişkin niyet beyanının Güney Kore Savunma Tedarik Programından (DAPA) sorumlu Bakan Kang Eun-ho tarafından imzalandığını duyurmuştu.

Ortak üretim seçeneği devre dışı

Defense News’un haberine göre BMC, Güney Koreli Doosan ve S&T Dynamics şirketleriyle tankın motor ve transmisyonun mekanizmasının Türkiye’de ortak üretimini sağlayacak teknoloji transferi için stratejik anlaşmalar için görüşmeler yapıyordu. Ancak siteye konuşan kaynaklara göre müzakerelerde ortak üretim planları seçeneği devre dışı kaldı.

Adı açıklanmayan bir şirket kaynağı “Ortak-üretim seçeneği planlandığı gibi gitmedi. Yeni uzlaşma, Kore güç grubunun kullanıma hazır olarak alınması” dedi.

ABD'den Güney Kore'ye baskı iddiası

Türkiye’den adı açıklanmayan bir tedarik yetkilisi de, tanklar için güç grubunun Güney Kore’den hazır olarak alınacağını doğrularken, ortak üretim konusundaki planların ABD yönetiminin etkisiyle bozulduğuna ilişkin kaygısını dile getirdi.

Sözkonusu yetkili “ABD yönetiminin Türkiye’ye tank motoru teknolojisi transferinden kaçınması için Güney Kore'ye baskı yapabileceğinden korkuyoruz” dedi.

ABD Temsilciler Meclisi’nin 41 üyesi bu ayın başında ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’e bir mektup göndererek Türkiye’ye F-16 savaş uçaklarının satılmamasını istemişti. Türkiye’ye Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi aldığı için ABD’nin CAATSA yaptırımları uyguladığını hatırlatan Cumhuriyetçi ve Demokrat Partili ABD Temsilciler Meclisi üyeleri Türkiye’nin bu nedenle F-35 programından çıkarıldığını da mektupta belirtmişti.

Defense News’un haberine göre yeni Altay anlaşmasına göre Güney Koreli şirketler güç grubunu tedarik edecek, tankla entegrasyonu ve test sürecinde yardım edecek.

Bu süreçte her şey yolunda giderse Doosan ve S&T Dynamics’in güç grubunun Altay tanklarına entegrasyonu 18 ay içinde tamamlanacak.

(SOL)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder