28 Aralık 2021 Salı

12 bine yakın gazeteci işsiz kaldı: 'Kredi kartıyla ay sonunu getirmeye çalışıyorum'+Eylül ayında 45 gazeteci hakim karşısına çıktı+Çalışan Gazeteciler Günü'nde AKP'nin medya karnesinden çarpıcı veriler - SOL

 




12 bine yakın gazeteci işsiz kaldı: 'Kredi kartıyla ay sonunu getirmeye çalışıyorum' (SOL)

TGC Yönetim Kurulu, gazetecilerin ekonomik krizden zarar gördüğüne dikkat çekerek, 12 bine yakın gazetecinin işsiz kaldığını duyurdu.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu, gazetecilerin ekonomik krizden zarar gördüğüne dikkat çekerek, "Siyasi ve ekonomik baskıyla kapatılan yüzlerce yayın organında, 12 bine yakın gazetecinin işsiz kaldığı bir ortamda çalışan gazeteciler de yoksulluk seviyesindeki maaşlarıyla ayakta kalmaya çalışmaktadır" açıklamasını yaptı.

TGC Yönetim Kurulu'nun yaptığı yazılı açıklamada, halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkı için görev yapan gazetecilerin Basın İş Kanunu kapsamındaki sözleşmeyle çalıştırılmamasının çok ciddi hak kayıplarına yol açtığı belirtildi. TGC Yönetim Kurulu’nun açıklaması şöyle:

'Telif sözleşmesi gazetecinin haklarını korumuyor'

“Uygulamada gazeteci ile işvereni arasında; 1. Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi, 2. Belirli Süreli  İş Sözleşmesi, 3. Telif Sözleşmesi olmak üzere üç tip sözleşme imzalanmaktadır.

Telif sözleşmesi adı altında çalışan bir gazeteci ilk olarak Basın İş Kanunu’nun kapsamı dışında kalmaktadır. Esas önemli yanı ise sosyal güvenlik hakları kısıtlanmış ve sigortasız çalışmış olmaktadır. 

Gazetecinin haklarını kısıtlayan diğer uygulama ise gazeteciye maaş + telif adı altında yapılan maaşın bölünmesi uygulamasıdır ki bu da gazetecinin haklarını kısıtlamakta günün sonunda SGK’dan daha az bir emeklilik maaşı almasına yol açmaktadır.

Basın İş Kanunu ile çalıştırılması gereken gazeteciler sıklıkla 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında sözleşmeye zorlanmaktadır.  Bu çalışma biçimi de gazetecinin haklarını kısıtlayan bir uygulama biçimidir. Gazetecinin 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında çalıştırılmasının en önemli sonucu Basın Kartı alamaması ve 5510 Sayılı Kanun’da tanınan fiili hizmet zammı hakkından mahrum kalmasıdır.

'Aylık ücretin bir kısmı fazla mesai olarak ücret bordrolarına yansıtılıyor'

Gazetecinin aylık ücreti ile ilgili olarak da uygulamada bazı problemler yaşanmaktadır. Bazı medya kuruluşlarında gazetecinin almış olduğu aylık ücretin bir kısmının fazla mesai olarak ücret bordrolarına yansıtıldığı görülmektedir.

Bu kanuna aykırı olduğu gibi, ahlaki bir problem olarak da karşımıza çıkmaktadır. Gazetecinin ileride haklarını almak için açacağı davada ciddi bir sorun yaşanmaktadır. Örneğin fazla mesai ücreti taleplerinde Yargıtay ücret bordrolarında gözüken fazla mesai ücret ödemelerinin, hak edilen fazla mesai ücretinden mahsup edilmesine karar verdiğinden gazeteci gerçek hakkını alamamaktadır. Kıdem ve ihbar tazminatlarının da daha eksik hesaplanmasına sebep olmaktadır.

'Muhabir ve editörler en düşük ücreti alıyor'

Uygulamada en az ücret alan basın çalışanları olarak muhabir, foto muhabiri ve editörler karşımıza çıkmaktadır. Uzun yıllar basın kuruluşlarında çalışan, mesleki kıdemleri 15-20 yılı bulan gazetecilerin çok düşük ücretlerle çalıştırıldıkları da bilinen bir gerçektir. Medya kuruluşlarında çalışan gazetecilerin ücretlerine uzun yıllar zam yapılmamaktadır. Sonrasında yapılan zamlar ise günün ekonomik koşullarının çok altında kalmaktadır. Bu da gazetecinin düşük kıdem tazminatı ve düşük emeklilik maaşı ile çalışma yaşamlarını sonlandırmalarına neden olmaktadır.

'Ücretler kriz nedeniyle erozyona uğradı'

Gazetecilerin Basın İş Sözleşmesi dışında imzalamaya zorlandıkları sözleşmelerin yarattığı hak kayıplarının yanı sıra aldıkları ücretler de ekonomik kriz nedeniyle erozyona uğramıştır.

Kariyer.net 2021 Ocak ayı için medya sektöründe en yüksek muhabir maaşını 8 bin 410 TL en düşüğünü ise 2 bin 820 TL, ortalama ücreti de 4 bin 110 TL olarak saptamıştır. TÜİK Tüketici Fiyatları Endeksi’ne (TÜFE) göre örneğin 2019 yılı ocak ayında 3 bin TL ile işe başladığını varsaydığımız bir muhabirin aynı yaşam düzeyini sağlayabilmesi için 2021 yılının Kasım ayında yaklaşık 4 bin 560 TL maaş alması gerekmektedir. Bu TÜİK enflasyon hesaplamalarına göre yüzde 52 artış anlamına gelmektedir.

Oysa TÜİK tarafından yapılan enflasyon hesaplamalarının gerçek fiyat artışlarını yansıtmadığı ortadadır. Bu nedenle Prof. Veysel Ulusoy’un başkanlığında çalışan bir grup bağımsız ekonomistin kurduğu Enflasyon Araştırmaları Grubu (ENAG) son zamanlarda kendi bulgularını açıklamaya başlamıştır. ENAG verilerine göre 2021 kasım ayı itibarıyla yıllık tüketici fiyatları artışı yüzde 58,65 olmuştur. TÜİK aynı dönem için yüzde 21,31 oranını vermiştir.

Somut örnek vermek gerekirse 2020 Kasım’ında 3 bin TL maaş alan bir muhabirin, aynı yaşam düzeyini tutturmak için TÜİK’e göre 2021 yılı Kasım ayında yaklaşık 3 bin 640 TL ENAG hesaplamasına göre de yaklaşık 4 bin 760 TL aylık almış olması gerekmektedir.

'Gazeteciler her gün biraz daha yoksullaşıyor'

Ancak TÜİK’in tüketici fiyatlarındaki artışları en aza indirerek yansıttığı endekse göre bile yeterli maaş artışı sağlanamamakta, meslektaşlarımız günün koşullarında her gün daha da yoksullaşmaktadırlar.

İşverenler bu ağır sürecin meslektaşlarımızı daha fazla ezmesine izin vermemelidir. Gazetecileri Basın İş Yasası ile çalıştırmalı, hak ettikleri ücretleri almalarını sağlamalıdır.”

Gazeteciler krizden nasıl etkilendiklerini anlattı

TGC'nin yaptığı açıklamada, gazetecilerin ekonomik krizin etkilerine ilişkin değerlendirmelerine de yer verildi. Gazeteciler, kredi kartıyla ay sonunu getiremediğini, aldığı maaşla daha ne kadar dayanabileceğini bilmediğini ve geleceğe dair umutlarının kalmadığını anlattı. Gazeteciler, şunları söyledi:

'Kredi kartıyla ay sonunu getirmeye çalışıyorum'

Erkek (39): Mesleğe ilk başladığımda iki yıllık deneyimime rağmen asgari ücretin dört katını kazanıyordum. 22 yıldır çalışıyorum şimdi asgari ücretin 1,5 katı alıyorum. Eskiden gazeteler arası gazeteciler transfer edilirdi ücretler artardı. Şimdi birçok yayın organı kapandığı için öyle bir şansımız da kalmadı.

Kadın (47): Bekar anneyim. 28 yıldır gazetecilik yapıyorum. Kiram 2 bin 600 TL, aylık sabit giderim 3 bin 800 TL. Kredi borçlarım var. Bunların toplamı da bin 750 TL. Üniversite öğrencisi bir çocuğum var. Emekli maaşım ve çalıştığım kurumdan aldığım maaş ile birlikte elime geçen 8 bin TL. Yüksek kur ve enflasyon nedeniyle geçinme imkânı bulamıyorum. Kredi kartıyla ay sonunu getirmeye çalışıyorum. Enflasyon yüzünden paranın bir değeri kalmıyor.

'Bu maaşla daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum'

Erkek (31): 4,5 yıldır muhabir olarak çalışıyorum. Mesleğe stajyer olarak ücret almadan başladım. Ailemin yanında kaldığım için bir müddet idare edebildim. Sonra dokuz ay İş-Kur ödeneği ile çalıştıktan sonra resmi girişim yapıldı. 2019 yılında 2 bin 300 TL maaş almaya başladım. İş değiştirdim, 5 bin TL maaşım. Ancak yetiyor. Mesleğim için gerekli ekipmanların fiyatları da yüzde 100 arttı.

Kadın (33): 7 yıldır muhabirlik yapıyorum ve aldığım maaş 3 bin 700 TL. Ailemle yaşıyorum ve kazandığım para, kişisel ihtiyaçlarımı karşılamama bile yetmiyor.  Bir de üstün performans bekleniyor. İşimi sevmesem bu parayla kesinlikle çalışmazdım.  Bu maaşla daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum. 

'Sadece günü kurtarıyorum'

Erkek (32): Dokuz yıldır gazeteci olarak çalışıyorum ve bekarım. 5 bin 500 TL alıyorum ve aldığım maaş kendime zor yetiyor. Geleceğe dair hiçbir umudum yok. 10 yıldır çalışmamın sebebi işime olan tutkum. Aksi takdirde sadece gazetecilik yaparak bir gelecek hayali kurmak, evlenip çocuk sahibi olmak imkânsıza yakın bir şey.

Erkek (33): 14 yıldır televizyon muhabiri olarak çalışıyorum. 3 yıl önce evlendim. Şu an ki, maaşım 5 bin TL. Aldığım maaş şu anda geçimime zor yetiyor. Eşim de muhabirlik yapıyor ve o da çalışmasaydı Türkiye şartlarında bu parayla geçinemezdik. Sadece günü kurtarıyorum.

Erkek (29): 7 yıldır gazetecilik yapıyorum. Bundan tam 3 ay öncesine baktığımda bırakın aldığım maaşla geçinmeyi, her ay kredi kartları olmasa ayakta kalamazdım. 3 bin 500 TL alıyorum.  Sevmesem bu maaşla çalışmaya katlanmazdım.

'Aldığım maaş her geçen gün değer kaybediyor'

Kadın (29): 5 yıldır bir gazetede muhabirlik yapıyorum. Evliyim, aldığım maaş 4 bin 400 TL. Yaptığımız iş ve aldığımız maaşı karşılaştırdığımızda çok düşük ücretlere çalışıyoruz. Ekonomi kötüye gidiyor. Aldığım maaş her geçen gün değer kaybediyor. İki kişi çalışıyoruz. Çocuğumuz olsa geçinemezdik.

Kadın (28): 6 yıldır gazete muhabirliği yapıyorum. 1,5 yıl önce evlendim. Şu anki maaşımın neti 3 bin 800 TL. Aldığım maaşın İstanbul şartlarında ve mevcut ekonomik krizde yetmesi mümkün değil. Eşim de çalışmasaydı kesinlikle geçinemezdik.

Kadın (25): Meslekte 5 yılımı bitirdim. Aldığım maaş 3 bin 850 TL ve buna ek olarak 750 ile bin TL arasında mesai alıyorum. Ailemle yaşıyorum. Temel ihtiyaçlarımı karşıladıktan sonra ay sonunda hiçbir şekilde birikim yapamıyorum. İnsanca bir yaşam için maaşımın en az 8 bin TL olması gerekiyor.

                                                                 ***

Eylül ayında 45 gazeteci hakim karşısına çıktı.(SOL)

Eylül ayı basın ihlalleri raporuna göre kanallara para, gazetelere 100 gün ilan kesme cezası kesildi, 45 gazeteci hakim karşısına çıktı. Erişim yasağının haberine bile erişim engeli geldi.

CHP’nin Eylül Ayı Basın Özgürlüğü Raporu açıklandı. En çok erişim engeli kararı çıkartılan haberler, iktidar yöneticilerinin yolsuzluk ve usulsüzlüklerine ilişkin iddiaları gündeme getiren haberler oldu. Erişim engellemelerini duyuran haberlere dahi erişim engeli getirildi. 

Raporu açıklayan CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, adli yılın başlamasıyla en az 45 gazetecinin hakim karşısına çıktığını, 8 gazetecinin haber takibinin engellendiğini, HalkTV, Tele1 ile Birgün, Cumhuriyet ve Sözcü gazetelerine idari para ve ilan kesme cezaları verildiğini duyurdu.

Çakırözer’in kamuoyu ile paylaştığı Eylül ayı ifade ve basın özgürlüğü ihlallerinin bir bölümü şöyle:

  • Eylül ayında en az 45 gazeteci hakim karşısına çıkarken, 6 gazeteciye hapis cezası verildi. 
  • A3 Haber Genel Yayın Yönetmeni Süleyman Gençel, sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alındı. 
  • KRT TV Genel Müdürü Adnan Bulut ve gazeteciler Ferhat Çelik, Mustafa Hoş, Öznur Değer, Faruk Arhan yaptıkları paylaşımlar ve haberler gerekçe gösterilerek açılan soruşturmalarda ifadeye çağrıldı. 
  • Haber takibi sırasında gazetecilere yönelik engellemeler Eylül ayında da devam etti. 3 gazeteci saldırıya uğradı, 8 gazetecinin haber takibi engellendi.
  • Gazeteci Celal Eren Çelik, kafede yumruklu saldırıya uğradığını açıklarken, Aydınpost gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Erman Çetin ve kameramanı Didim’de kurulan Cumartesi pazarında sokak röportajı yaptığı sırada pazarda esnaflık yapan kişiler tarafından tehdit edildi ve saldırıya uğradı.
  • FOX Haber muhabiri Barış Kaya, AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in düzenlediği basın toplantısına alınmadı. 
  • Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Basın İlan Kurumu (BİK) Eylül ayında da televizyon kanalları ve gazetelere ceza yağdırdı. 3 televizyon kanalına para cezası ve yaptırım uygulanırken, 3 gazetenin 100 gün resmi ilan cezası kesinleşti. 
  • BİK'in 2019 yılındaki yönetim kurulu toplantısında verdiği ilan kesme cezaları bu ay uygulamaya konuldu. BİK, BirGün’e sadece bu ay tam 22 gün ilan kesme cezası uyguladı. Cumhuriyet gazetesine verilen toplam 74 günlük resmi ilan kesme cezasının 35’i uygulamaya başlanırken, 39 günlük cezanın mahkeme kararının kesinleşmesiyle önümüzdeki aylarda uygulamaya konulacağı bildirildi.
  • BirGün gazetesinde yayımlanan “TÜBİTAK damadın vakfına çalışıyor” başlıklı haber nedeniyle İmtiyaz Sahibi İbrahim Aydın ve muhabir İsmail Arı’ya 100 bin TL’lik dava açıldı.
  • Sağlık Bakanı Yardımcısı Sabahattin Aydın, eşine ait şirketin Sağlık Bakanlığı’ndan ihale aldığına ilişkin haberleri nedeniyle BirGün, Evrensel ve Cumhuriyet gazetelerine 100’er bin liralık tazminat davası açtı.
  • Onlarca haber sitesindeki 12 ayrı haber başlığı erişime engellendi ve dijital ortamdan tamamen silindi. Bunlar arasında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin AKP’li bir üyesine ilişkin, Gercüş Belediye Başkanı’na ilişkin ihale iddiası haberleri, AKP Mersin il başkanına ilişkin kaçakçılık iddiası haberleri, Dilek Doğan’ın polis kurşunuyla öldürüldüğüne ilişkin haberler, Sağlık Bakanlığı eski müsteşarının yakınlarına usulsüz sağlık raporu çıkardığı iddialarına ilişkin haberler, Şerif Zindaşti dava sürecine ilişkin  haberler yer aldı.
  • Erişim engellemelerini kamuoyuna duyaran haberlere de art arda erişim engeli getirildi. En dikkat çekici örnek Cumhurbaşkanının oğlu Bilal Erdoğan’ın arkadaşının aldığı ihalelere ilişkin iddiaları gündeme getiren haberlere getirilen erişim engellerinin haber yapılmasının da engellenmesine ilişkin 4 karar oldu.  
                                                                                ***
Çalışan Gazeteciler Günü'nde AKP'nin medya karnesinden çarpıcı veriler (SOL)


CHP Milletvekili Kılınç, kamu kaynaklarının iktidara yakın medyaya aktarıldığını, bağımsız ve yerel medyanın ise ekonomik kuşatma ile yok edilmeye çalışıldığını söyledi.

CHP İstanbul Milletvekili Yüksel Mansur Kılınç, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle açıklama yaptı.

“10 Ocak 1961’de yürürlüğe giren 212 sayılı yasa ile medya çalışanlarının hakları güvence altına alınmış, ülkemiz dünyanın en ileri basın yasalarından birine sahip olmuştur.” diyen Kılınç, 60 yıl sonra,  2021 yılında ise medyanın “Saray İktidarı”nın kuşatması altında bulunduğunu söyledi. 

'1977’de kazanılan yıpranma payı hakkı 2020'de budandı' 

Medya mensuplarının 1977 yılında elde ettiği “yıpranma payı”nın, 2020’de Saray  İktidarı tarafından basın kartı şartına bağlanarak budandığını hatırlatan Kılınç, “İletişim Başkanlığı tarafından basın kartları yıllardır verilmeyen meslektaşlarımız ile , dijital medyada görev yapan habercilerin yıpranma payı hakları ellerinden alınmıştır” dedi. 

'AKP iktidarı medyanın çöküş yılları oldu'

AKP’nin yarattığı “Yandaş Medya” düzeninin  sistemi değiştiren Anayasa değişikliği ile “Saray Medyası” na, dönüştüğünü ve  “Tek Adam”ın sesi haline geldiğini kaydeden Kılınç,  Tek Adam sistemine geçilmesiyle medyadaki kan kaybının hızlandığını,  2017-2019 yılları arasında yerel ve ulusal düzeyde yayın yapan 137 gazetenin kapandığını ifade etti. Dolara endekslenen Türksat uydu kiralarının ödenemez duruma geldiğini belirten Kılınç,  2018 yılında  Türksat uydu platformunda 890 televizyon kanalı bulunurken günümüzde bu sayınının 354’e düştüğünü açıkladı. 

'Bağımsız medya, Saray'ın ekonomik kuşatması altında'

Kamudan reklam alamayan bağımsız medyanın resmi ilanlarına da haksız hukuksuz şekilde el konulduğunu ifade eden Kılınç şu verileri paylaştı: 

• Turkcell, Türk Telekom, Emlak Konut, TOKİ, Vakıf Katılım Bankası, Çaykur gibi devlet kuruluşları ile TMSF bünyesinde şirketlerden iktidar medyasına 2020 yılı içerisinde 10 milyon saniyeyi aşkın reklam verilirken bağımsız medyaya 1 saniye bile reklam verilmemiştir. 

• Basın İlan Kurumu 2020 yılı içinde Birgün Gazetesi’ne toplam 8 ay ilan kesme cezası vermiştir. 
Basın İlan Kurumu, 2020 yılı içerisinde Cumhuriyet Gazetesi’ne 130 gün ilan kesme cezası vermiştir. 

• Sözcü ve Korkusuz gazetelerine toplam 36 gün ilan kesme cezası verilmiş, 14.5 milyon lira da vergi cezası kesilmiştir. 

• 2020 yılı içinde RTÜK, Tele 1 ve Halk TV’nin ekranlarını  5’er gün karartırken bağımsız televizyon kanallarına toplam 10 milyon liralık para cezası  kesilmiştir.  

'Gazetecilik, işsizliğin ve sendikasızlığın en yüksek olduğu mesleklerden'

İnternet medyasında çalışan binlerce habercinin hâlâ basın iş koluna dahil edilmediğini belirten Kılınç, internet medyasını da kapsayan yasa tekliflerinin aylardır komisyonda bekletildiğini ifade etti. Kılınç, TÜİK verilerine göre medya alanında işsizlik oranının yüzde 24  olduğunu hatırlatarak “Olay TV’nin de kapanmasıyla 2020 yılında 306 gazeteci işsiz kaldı. 97 gazeteci baskı ve sansür nedeniyle istifa etti” dedi. 

Medyada sendikalaşmanın sadece yüzde 6 oranına çıkabildiğini hatırlatan Kılınç, örgütlülüğün en düşük olduğu sektörlerin başında meyanın geldiğini kaydetti. 

'Saray, pandemiyi medyaya baskı kurma aracı olarak kullandı'

Covid-19 pandemisinin halkın doğru bilgiye ve habere ulaşmasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu ifade eden Yüksel Mansur Kılınç, “ Ancak Saray, bir yandan pandemiyi medyaya baskı kurmanın aracı olarak kullanırken öte yandan pandeminin yarattığı olumsuz ekonomik koşullara karşı özellikle yerel-bölgesel medyayı  kaderine terk etmiştir. Pandemi sürecinde reklam kampanlarının geri çekilmesiyle radyo ve televizyonlar asgari giderlerini karşılayamaz duruma gelmiştir” dedi. 

'Şimdi görev, Saray Medya düzenine son vererek 21. Yüzyıl'ın özgür ve bağımsız medya ortamını oluşturmaktır'

AKP’nin 18 yıllık iktidarında yarattığı medya düzeninde ‘Özgür ve Bağımsız Medya’yı tehdit olarak gördüğüne dikkat çeken CHP’li Kılınç,  açıklamasını şöyle sürdürdü: 

“Tek Adam, artık iktidarırının sonuna gelmiştir. İlk seçimlerle birlikkte yaşanacak iktidar değişikliği ile  ülkemiz medyası da yeni bir sürece girecektir. Halkın talepleri ve teknolojik gelişmelerin seyri doğrultusunda sektörün tüm bileşenlerinin katılımıyla medyanın sorunlarının çözümü için adımlar hızla atılacaktır. Şimdi görev; saray medya düzenine son vererek 21. yüzyılın özgür ve bağımsız medya ortamını oluşturmaktır.” 

(SOL)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder