23 Aralık 2021 Perşembe

Erdoğan halka yoksulluktan başka şey sunmadı - Hazırlayanlar: Havva Gümüşkaya - Mehmet E. Kurnaz / BİRGÜN

 

Erdoğan, bir grup mutlu azınlığın servetine servet katmak adına hazırladığı ‘model’ için hepimizden teşekkür bekliyor. Yandaşlar algı operasyonu ile hep bir ağızdan “Reis yine başardı” derken yoksullaşan yurttaşların aklında tek soru var: Reis, neyi başardın?

İki ayda Türk Lirası’nın yüzde 60 dolayında değer kaybetmesini sağlayan Erdoğan, iki gündür bu büyük başarısıyla övünüyor. Yandaş medya, bakanlar, milletvekilleri, Cumhur İttifakı’nın bileşenleri de koroya katıldı. AKP ilçe örgütleri davul zurnayla halaya bile durdu.

Ne oldu da böyle bir kutlama havası baş gösterdi? Markette, çarşı pazarda ürünlerin etiketi değişmedi. Hatta hızı kesilse de fiyatlar artmaya devam ediyor. Tekstil ve ulaşım zamları sırasını bekliyor. İşsizlik derseniz her evde en az bir genç çalışma sırası bekliyor. Ancak bir sosyal yardımla ayakta durabilecek hale getirilmiş milyonlarca hane var. Öyle evler ki buraları yarı tok yarı aç yatılan, hiçbir zaman tam ısınmayan, çocukların yeterli gıda alamadığı, hali vakti yerinde akranlarından 10 yıl önce ölünen evler.

Gençlerinin tek hayalinin ülkeyi terk etmek olduğu, çaya, simide yetmeyecek ücretle çalışmanın şükürle karşılandığı bir ülke yarattılar. Şimdi bunu alkışlamamızı bekliyorlar.

Erdoğan, mutlu azınlığın paralarını garanti altına almak, servetine servet katmak için açıkladığı “model” için hepimizden teşekkür istiyor. Ülkenin tek bir sorununa çare olmayan, hatta daha da derinleştirip riski büyüten bu hamle için çıkarılan gürültüye bakınca Erdoğan’ın içinde bulunduğu zorluğu görmek mümkün. Bitmiş tükenmiş bir iktidar var. Zaman kazanmaya, bunu yaparken de yarattığı illüzyonla toplumsal algıyı yönetmeye çalışıyor. Yandaşlar böyle bir hamleye ne kadara da hasret kalmış? Hep bir ağızdan “Reis yine başardı” naraları geldi. Sahi neyi başardı? Ne yaptı? Bir gence iş mi buldu, yoksulluğu mu azalttı, geleceğe umutla bakmamızı sağladı. Hiçbirini yapmadı. Sadece dövizin yüzde 60 oranında değerlenmesini sağladı. Kendi mal varlığı ve gözlerinden başka hiçbir şeyle ilgilenmeyen bir bakan dışında hiçbir şey vermedi.

Erdoğan’ın son "icadı" iki gündür konuşuluyor. Bunda iktidarın minderine koşarak giden muhalefetin de payı var. Muhalefet, olmayan bir icat peşinde koşarak, bunun yanlış olduğunu anlatmaya çalışıyor. Bunu yaparken bile iktidarın değirmenine su taşıyor. Muhalefet için TÜSİAD’ın mektubu sol partilerin, emek örgütlerini sözlerinden mitinglerinden hâlâ çok daha etkili. Böyle olduğu için de Erdoğan’ın etki alanından çıkamıyor. Erdoğan, algı yöneterek, güç gösterileriyle yeniden finiş fotoğrafı kadrajına girmeye çalışıyor. Ama hiçbir algı yönetimi gerçekle yarışamaz. Bu hamlenin de nefesi çok kısa sürecek. Belki yarın belki yarından da yakın.

***

Satın alma gücü geriledi

Kendi eliyle ülkeyi krize sürükleyen iktidar, dolar kurunun 13 lira seviyesine düşürülmesini övünerek anlatıyor. Ancak toplumu, 84 milyonu etkileyen gerçek sorunlar olduğu yerde duruyor. Geniş halk kesimleri gün geçtikçe daha da yoksullaşıyor.

Dövizde yaşanan artış, elektrik, doğalgaz, benzin fiyatlarına yansıması, üretim girdi maliyetlerindeki yükselme, temel mal ve hizmetlere gelen yüksek zamlar, dar ve sabit gelirli milyonlarca ailenin geçim şartlarını daha da ağırlaştırdı. Günbegün artan fiyatlar karşısında zaten yetersiz olan ücret gelirlerinin satın alma gücü daha da geriledi.

Türk-İş’in hesaplamasına göre kasım itibarıyla tek bir kişinin yaşama maliyeti de 2 bin 825 lira olan net asgari ücreti bin 78 TL geçti.

Dört kişilik bir aile için açlık sınırı 3 bin 191’ye, yoksulluk sınırı ise 10 bin 395 TL’ye çıktı. Son bir yılda açlık ve yoksulluk sınırı yüzde 26,8 oranında arttı. Dört kişilik bir ailenin sadece gıda harcaması bir ayda 98 TL, geçen yıla göre 675 TL arttı.

Sene başında 381 dolara denk gelen asgari ücret dolar kurunun rekor üstüne rekor kırmasıyla 225 dolara kadar düştü. 2022 için yüzde 50 zamlanan ve 4 bin 253 lira olarak açıklanan asgari ücret ise 338 dolara denk geliyor. Geçen seneye göre 43 dolar daha az. Bunun TL karşılığı ise 540 lira.

***

Önce kendi kasalarının derdindeler

Akaryakıtta uygulanan eşel mobil sistemi kapsamında, artan maliyetlerin tüketicilere yansımaması için, kur ve petrol fiyat artışları ÖTV’den karşılanıyordu. Ancak hem kur hem de petrol fiyatındaki aşırı artış nedeniyle akaryakıt ürünlerinden alınan ÖTV ekim ayında sıfır noktasına kadar geriledi.
Türk Lirası’nın yabancı para birimleri karşısında değer kaybetmesiyle birlikte akaryakıt fiyatlarına ardı ardına zamlar geldi. Son 3 ayda benzin fiyatları yüzde 49, motorin yüzde 58 ve LPG yüzde 80 arttı. Bu artışın önemli kısmı TL’nin dolar karşısında hızla değer kaybettiği kasım ayının ikinci yarısından aralık ayı ortasına kadar olan son 1 aylık dönemde oldu. 16 Kasım-18 Aralık 2021 tarihleri arasında benzin fiyatına yüzde 43, motorine yüzde 40 ve LPG’ye yüzde 32 zam geldi.

Enerji Petrol Gaz İkmal İstasyonları İşveren Sendikası (EPGİS) Başkanı Fesih Aktaş, önceki gün döviz kurlarındaki düşüş nedeniyle akaryakıt fiyatlarına indirim geleceğini açıklamıştı. Ancak Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre devlet teknik olarak eşel mobil uygulamasını sonlandırdı. Bundan böyle kurda yaşanan düşüşler ÖTV’ye yani devletin kasasına gidecek. Ancak zam geldiğinde yine aynı şekilde doğrudan pompaya yansıyacak. Konu ile ilgili Ataş, “Akaryakıtta gelen tüm indirimler öncelikle ÖTV’nin yerine konması için kullanılacak. Bu hafta LPG’de litrede 1 TL civarında indirim bekliyoruz. Bu indirim pompaya yansımayacak, devletin ÖTV alacağına gidecek, eğer fazlası olursa bu miktar pompa satış fiyatlarına yansıyacak" dedi.

***

İşsizler dağ oldu: Öğrenciler bile iş arıyor

Ekonomik bir veri olmaktan çıkan işsizlik ülkede sosyal bir boyuta kazandı. İstihdam yaratma yeteneğini kaybeden ekonomide çalışanlar işsiz kalmaktan korkarken milyonlar her ay iş başvurusu yapıyor ve bulamıyor. 4 bin 253 lira olarak açıklanan yeni asgari ücret ise işsiz kalma korkusunu artırıyor.

Eylül ayında ülke genelinde 15 ve üzeri yaştaki geniş tanımlı işsiz sayısı ise 7 milyon 870 bin kişi olarak gerçekleşti. Geniş tanımlı işsizlik pandemi öncesi göre yüzde 23,4 oranında artmış durumda.Sorumluluğu başkasına atamayan hükümet buna çare olarak kriz söylemini kabul etmiyor ve toz pembe hayaller kurmaya devam ediyor. Ancak TÜİK verilerine göre işsizlerin yüzde 32’si 1 yıldan daha uzun süredir işsiz. Buna göre 1 milyon 240 bin kişi uzun süreli işsiz.


OECD’nin 2021 yılında açıkladığı verilere göre Türkiye genç işsizliğinde 36 OECD ülkesi içinde en yüksek 8’inci işsizliğe sahip ülke olarak yer alıyor. Eleman.net’in verilerine göre ise, iş başvurusu yapan gençler arasında halihazırda çalışan oranı yüzde 10 olurken, çalışmayan ve iş arayışında olan gençlerin oranı ise yüzde 68,3. İş arayışında olan 18-24 yaş grubu gençlerin yüzde 21,5’ini ise öğrenciler oluşturuyor.

***

Mevcut mevduatın yüzde 93,1'i üç aydan kısa vadeli

'Kur korumalı TL mevduatı' uygulamasında vade süreleri 3 ay ile başlıyor. Ancak ülkedeki belirsizlik ve güvensizlik ortamı nedeniye en çok tercih edilen vade süreleri 1 ay ila 3 ay arasında değişiyor. Uygulamadan faydalanmak isteyen yurttaşın mevduat vadesini 3 aydan daha uzun süreye uzatmayı göze alması gerekiyor.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) ekim ayındaki verilerine göre gerçek kişilerin bankalardaki mevduatı 1,1 trilyon lira. Bu mevduatın 234,2 milyarı vadesiz tutuluyor. Mevduatın 154,2 milyarı bir aya kadar, 648,1 milyarı 1-3 ay arası, 44,5 milyarı 3-6 ay arası, 11,6 milyarı 6-12 ay arası, 20,5 milyarı da 12 aydan uzun vadeli.

Şu durumda 1,1 trilyon liralık mevduatın yalnızca 3 aydan uzun vadeli tutulan 76,5 milyar lira. Bu tutarın toplam mevduata oranı da yalnızca yüzde 6,9.

***

İlk müdahalede 844 milyon dolar satılmış

Merkez Bankası'nın 1 Aralık tarihinde piyasaya yaptığı müdahalede 844 milyon dolar satıldığı açıklandı.

TCMB, 1 Aralık'ta 7 yıl sonra ilk kez piyasaya doğrudan müdahale etmişti. Müdahalenin döviz kurlarında görülen sağlıksız fiyat oluşumları nedeniyle yapıldığı belirtilmişti.

Döviz kurlarında yaşanan yükseliş sürecinde Merkez Bankası piyasaya toplam 5 müdahalede bulunmuştu.

Henüz resmi açıklamanın yapılmadığı diğer müdahalelere yönelik tahminler ise şu şekilde:

3 Aralık’taki ikinci müdahale yaklaşık 400 milyon dolar,
10 Aralık’taki üçüncü müdahale yaklaşık 500 milyon dolar,
13 Aralık'taki dördüncü müdahele yaklaşık 2,5 milyar dolar,
17 Aralık'taki beşinci müdahale 2 milyar dolar civarı.

***

Halkbank’ın tartışmalı TL reklamı Meclis’e taşındı

Erdoğan’ın "Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat" sistemini açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden Halkbank'ın TL'ye ilişkin yayınladığı reklam filmi tartışma yarattı. CHP, konuyu Meclise taşıdı.

Reklam filminde şu ifadelerde yer aldı: “Halkımızın Bankamızda değerlendirdiği Türk Lirasının her kuruşunu Üreten Türkiye için kocaman bir desteğe dönüştürmek en temel görevimiz: Ne mutlu bize! Bağımsızlığımızın ve egemenliğimizin sembolü Türk Lirası ile halkımız kazanıyor, ülkemiz büyüyor!"
CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati tarafından yanıtlanması istemiyle Meclis Başkanlığına verdiği soru önergesinde Erdoğan’ın dövize endeksli Türk Lirası Mevduatı Sistemine geçildiğini açıkladığı günün ertesinde Halkbank’ın reklam filminin paylaşıldığını belirterek “Bu reklam filminin çok önceden çekildiği ortada olduğuna göre döviz kurları zirvedeyken birilerinin çok büyük bir vurgun yaptığı iddiaları güçlenmektedir” ifadelerini kullandı.

Antmen şu soruları yöneltti: Bu reklam filmi hangi tarihte çekildi? Bu filmin çekilmesine ilk karar verildiği tarih nedir? Kimlerin talimatıyla böyle bir film çekilmesi önceden kararlaştırıldı?

Hazırlayanlar: Havva Gümüşkaya - Mehmet E. Kurnaz / BİRGÜN





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder