28 Aralık 2021 Salı

TKP Çevre Bürosu: İktidar kendi sorumluluğunu hayvanseverlere, hayvanlara yıkmaya çalışıyor - SOL / Söyleşi

 Erdoğan'ın sorumsuz açıklamaları sonrasında birçok hayvan düşmanı kendini göstermeye başlarken TKP Çevre Bürosu'nun son tartışmalar hakkındaki görüşlerini aldık.


Son günlerde gündeme gelen köpek saldırıları ve son olarak da Gaziantep’te bir çocuğun pitbull cinsi köpeklerce yaralanması sonucu gelişen olaylar endişe verici boyutlara ulaştı. AKP’li Cumhurbaşkanı sahipsiz köpeklerin sokaklardan toplatılıp barınaklara alınması için talimat verdi ve 'beyaz Türkler' söylemiyle kamuoyunu bölmeye çalıştı.

Erdoğan'ın sorumsuz açıklamaları sonrasında birçok hayvan düşmanı kendini sosyal medyada göstermeye başladı. Konuya dair TKP Çevre Bürosu adına Ömür Yaşayan'a sorularımızı ilettik.

TKP Çevre Bürosu olarak Erdoğan'ın açıklamalarını nasıl değerlendirdiniz? 

Öncelikle yaralanan çocuğa acil şifalar diliyor, ailesine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Bu olay tek başına son derece üzücüyken, AKP’li Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları yeni trajedilere zemin hazırlar nitelikte. Anlaşılan o ki AKP hükûmeti sokak hayvanları konusundaki başarısızlığının acısını hayvanlardan ve hayvan hakları savunucularından çıkarma niyetinde. Şunu açık ve net ortaya koyalım: Köpek saldırılarının sorumlusu ne sokaklardaki başıboş köpekler ne de onları hayatta tutmaya çalışan gönüllülerdir, yaşanan bu elim olayların sorumlusu toplumun taleplerine ve bilim insanlarına kulaklarını tıkayıp sadece kâr odaklarını gözeten AKP iktidarının ta kendisidir.

Ömür Yaşayan

Nasıl yani, neden iktidar sorumlu?

Yıllardır konunun uzmanları petshoplarda, merdiven altı mekânlarda veya üretim çiftliklerinde evcil hayvan ticaretinin durdurulması gerektiğini ifade ediyor. Geçtiğimiz sene kanunlaşan 7332 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ile Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun beklentileri karşılamaktan çok uzak, içeriği son derece zayıf, göstermelik bir kanun çalışmasıydı. Kanun belediyeleri bir yandan kısırlaştırma ile yükümlendirirken diğer yandan ana akışı durdurmuyor, hayvan ticaretine izin veriyordu. Petshoplarda hayvanların fiziksel olarak bulunması yasaklanıyor, katalogla satışın önü açılıyordu. Üstelik de kanunun gerekçesinde hayvanların mal değil, can olduğuna dair bir ibare var. Yani hayvanlar kanuna göre mal değil ama aynı kanunda alım satım şekilleri düzenleniyor! Oysaki petshoplarda hayvan satışına bu kadar karşı çıkılmasının sebebi sadece hayvanların bulunduruldukları kötü koşullar değil. Sokak hayvanlarının büyük çoğunluğunu bilinçsiz, marka düşkünü insanlar tarafından petshoplardan bir hevesle alınıp sonrasında o heves geçince sokağa terk edilen hayvanlar oluşturuyor. Hayvanlar geometrik hızla çoğaldığı için de belediyeler hayvanları kısırlaştırmakla baş edemiyor ve gün sonunda sokaklarda sürüler halinde dolaşıp insanlara saldıran, trafik kazalarına, zehirlemelere kurban giden, barınaklarda açlıktan veya soğuktan donarak ölen köpeklerle karşılaşıyoruz.

Bir diğer konu, saldırgan hayvanların sorumluluğu kanunen sahiplerine ait olmalı. Kinoloji (köpekleri inceleyen bilim) uzmanlarının açıklamalarından takip ediyoruz, pitbullların dövüş köpeği olarak yetiştirilmelerinin sebebi saldırgan mizaçta olmaları değil, çene yapılarının güçlü, ağrı eşiklerinin yüksek olması. Yani saldırı olaylarında suç pitbullların ya da bir başka köpek ırkının değil, onu yetiştiren insanların. 7332 sayılı Kanun “tehlikeli ırk” olarak addettiği hayvanların dijital olarak kimliklendirilmesini ve ağızlıkla gezdirilmesini emrederken, geçtiğimiz aylarda İçişleri Bakanlığına bağlı Haydi ekipleri uysal ama “tehlikeli ırk” kabul ettikleri köpekleri ailelerinin kucağından koparıp topladı, barınaklara tıktı. AKP hükûmetini anlamak mümkün değil. Parti grubu Meclis'te kanunlar çıkarıyor, sonra ilgili bakanlıkları, Genel Başkanları bu kanunlara aykırı talimatlar veriyor. Tam bir başıbozukluk, tam bir yönetememe krizi.

Peki sorunun çözümü nedir? Sokak hayvanı popülasyonu nasıl kontrol altına alınabilir?

Öncelikle hayvan ticareti yasaklanacak. Vatandaşların barınaklardan ve sokaklardan hayvanları evlat edinmesi için kampanyalar düzenlenebilir, vatandaşlar satın almaya değil, evlat edinmeye teşvik edilebilir.

İkincisi, AKP’li Cumhurbaşkanı’nın söylediğinin aksine sokak hayvanları toplanıp barınaklara sıkış tepiş hapsedilmemeli. 5199 sayılı Kanun’un 6’ncı maddesine göre bunlar korunmalı. Yani hayvanlar kısırlaştırılıp, aşılanıp alındığı mahalleye geri bırakılabilir. Saldırgan olan sürü liderlerinin tespit edilmesi ve sadece bunların rehabilite edilmek üzere barınaklara alınması çok mu zor? Yine, sokakta yaşayamayacak hâlde olan güçten düşmüş, sakat, yaşlı hayvanlar bakım evlerinde barındırılabilir, tedavileri, bakımları yapılabilir. Sonuçta sürekli sokaklardan köpekleri toplamanın bir çözüm olmadığı da ortada. Köpekler sürüler halinde yaşayan, alan koruma özelliğine sahip hayvanlar, bulunduğu alana başka sürüden köpekleri sokmuyor. Siz bir alandaki köpekleri toplayıp barınağa tıkarsanız çevreden gelen köpekler çok daha rahat beslenme ve üreme olanaklarına kavuştuğu için popülasyon hızla eski hâline döner. Buna “vakum etkisi” denir. Yıllarca bu ülkede köpekler itlaf edildi, neden popülasyon kontrol altına alınamadı? İşte bu vakum etkisi sebebiyle. Dolayısıyla, hayvanları kısırlaştırıp aldığınız bölgeye geri bıraktığınızda orada popülasyon sabit kalır, bir müddet sonra da maalesef ki sokak hayvanlarının ömrü çok uzun olmadığı için oradaki köpek nüfusu sönümlenir. Popülasyonu kontrol altına almanın yegâne yolu biraz önce bahsettiğimiz yaklaşımla bazı tedbirlerin alınması ile ancak mümkün olur. Fakat her şeye ticari meta gözü ile bakan AKP Hükûmeti planlamadan veya toplumun, doğanın yararına hareket etmekten o kadar uzak ki, petshop sahiplerinin, rant odaklarının sözüyle kanun çıkarıyor ve geldiğimiz nokta belli. Ha, daha makul kanuni düzenlemeler olduğunda bir işlevi oluyor mu derseniz, AKP iktidarında kanunların da hükmü olmadığı görülüyor. AKP’li Cumhurbaşkanı’nın hayvanların toplatılması yönündeki talimatı kendi çıkardıkları yürürlükteki kanuna aykırı! Kanun “kısırlaştır, aşıla, yerine geri bırak” diyor. Anlaşılan o ki AKP’’nin kendi çıkardığı kanuna bile saygısı yok. Hukuksuzluğun ve aymazlığın dibine vurmuş durumdayız.

Doğru anladıysak iktidar kendi sorumluluğunu, burada bıraktığı eksiklikleri yurttaşlara, hatta bazı köpek ırklarına yükleme peşinde diyorsunuz... 

Gerçekten AKP’li Cumhurbaşkanı’nın açıklamasının hangi kısmı daha vahim karar veremiyoruz, neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Hayvanlara birbirini parçalatan, köpeklere çocukları parçalatan şey, ilk başta bu kirli düzenin hayvanları tüketim metası haline getiren işleyişi ve bu düzeni temsil eden hükûmetlerin çıkarttıkları kanunlar ve icraatları. Çıkardıkları yasalarla hayvanların sömürülmesine çanak tutacaklar, zengin bir azınlık dev otel zincirlerinde işlettikleri yunus parklarında yunusları tutsak edip işkence edecek, hayvan tacirleri hayvanları satarak yüksek kârlar elde edecek, bu düzenin temsilcileri fildişi kulelerinde şatafat, lüks içinde yaşayacaklar, sonra doğasını, hayvanlarını korumaya çalışan yurtsever vatandaşları, doğa korumacıları, hayvan hakları savunucularını beyaz Türk ilan edecekler.

Bizler her fırsatta bu düzenin kötülüklerini deşifre edecek, doğanın talanıyla, hayvanların yaşama hakkının hiçe sayılmasıyla sonuna kadar mücadele edeceğiz. Sosyalist cumhuriyetimizde doğanın bütün unsurları gibi hayvanlar da rant aracı olmaktan çıkarılacak ve insanlarla birlikte sağlıklı bir çevrede, huzur içinde yaşama şansına kavuşacaklar.

SOL / Söyleşi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder