12 Ocak 2022 Çarşamba

Fındık tekelleri yine şampiyon: Karadeniz’de tekellerin şikesi sürüyor - Orhan Gökdemir / SOL

 Fındıkta 2021'in şampiyonları Ferrero ve Cüneyt Zapsu. Ferrero Türk fındığına el koyan İtalyan şirketi. İkinci şampiyon Cüneyt Zapsu ise AKP’nin önde gelenlerinden.


Haber bugün düştü basına; Fındıkta 2021'in şampiyonları Ferrero ve Cüneyt Zapsu. Ferrero Türk fındığına el koyan İtalyan şirketi. Fındığı üreticisinden yok pahasına topluyor, işleyip satıyor. Kazancı fındıkta tekeli elinde tutan koca ülkeden fazla. Cüneyt Zapsu ise AKP’nin önde gelenlerinden. Fındığın uluslar ötesi tekellere pazarlayan baş acente. 

Önce rakamları verelim… Türkiye, 2021 yılında 122 ülkeye toplam 344 bin 370 ton fındık ihracatı gerçekleştirmiş. Bu ihracatın şampiyonları İtalyan Ferrero ile Cüneyt Zapsu'nun sahibi olduğu Balsu şirketi olmuş. Rakamları açıklayanlar Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçılar Birliği ile İstanbul Fındık ve Mamulleri İhracatçılar Birliği.

Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği listesinde İtalyan Ferrero 334 milyon 591 bin dolarla ilk sırada. İstanbul Fındık ve Mamulleri İhracatçılar Birliği’nin listesinde ise Cüneyd Zapsu‘nun sahibi olduğu Balsu Gıda 209 milyon 327 bin dolarlık ihracatla birinci. Aynı listede yine Ferrero, 181milyon 211 bin dolar ile ikinci sırada. Ferrero'nın toplam ihracatı 543,9 milyon dolar.

İlginç, Ferrero her iki listede de bu ihracat karşılığında miktar olarak kaç ton fındık ihraç ettiğini beyan etmek istememiş. Yani kazancını biliyoruz ama bunun karşılığında ne kadar fındık sattığını bilmiyoruz. Zapsu’nun şirketi Balsu Gıda ise 31 bin 588 ton iç fındık ihracatı karşılığında 209 milyon 327 bin dolar ihracat gerçekleştirdiğini beyan etmiş.

Bu rakamların gösterdiği tek şey Karadeniz fındığının ağalarının Ferrero ve AKP’li Cüneyt Zapsu olduğu.

Karadeniz birkaç ülke için çalışıyor

Ferrero rakamları İtalya’ya ihracatın toplamı mı bilmiyorum ama Türkiye’nin fındık ihracatında İtalya’nın birkaç yıl önce de 500 milyon doların biraz üzerindeydi. Fransa (220 milyon dolar) ve Almanya (200 milyon dolar) ile ikinci ve üçüncü sırada geliyordu. Türkiye’nin fındık ihracatı yaptığı ilk 3 ülkenin bu ürün grubundaki toplam ihracatı içindeki payı yüzde 58. İlk 6 ülkenin payı yüzde 77. Yani hepi topu birkaç ülkeye satıyoruz fındığı. Onlar bizden aldığı fındığı işliyor, mamul madde olarak satıyor. Bizim elde ettiğimizin birkaç katını elde ediyor. Tekel olduğumuz alanda biz zarar ediyoruz, oligopol oluşturan alıcılar kâr ediyor. 

Şöyle anlatalım bu acayip denklemin nasıl kurulduğunu…

Oltan Fındık adlı bir şirket 80’li yıllardan beri en büyük fındık alıcısıydı. FİSKOBİRLİK’ten sonra tabii. Bu şirket 2014’te İtalyan Ferrero şirketine satıldı. Böylece İtalyanlar fındık piyasasının en önemli aktörü haline geldi. O sırada iktidar çevreleri fındık satış kooperatifi olan FİSKOBİRLİK’in altını oydular, dağıttılar. İç piyasada fındığın yüzde 40-50’sini alıp işleyen ve ihracat yapan yabancı ortaklı bu şirket tekelci gücü nedeniyle piyasa fiyatlarını belirler hale geldi. Yani devletin açıkladığı fındık fiyatı, Ferrero’nun eline tutuşturduğu rakam aslında. 

Oltan Fındık’ı atlayıp geçmeyelim. İtalyanlara satılan bu şirketi de içinde barındıran “Oltan Gıda”ya 2016 yılında “FETÖ” operasyonu düzenlendi. Şirketin eski sahibi ve bir hissedarı gözaltına alındı. “FETÖ”yle yakın teması bulunduğu öne sürülen şirketin Ferrero’ya satılması 17-25 Aralık operasyonlarının hemen arkasından gerçekleşmiş, 1,3 milyar TL'lik cirosu bulunan şirketin o dönem satılması, cemaatin şaibeli şirket devirlerinden biri olarak yorumlanmıştı. Şirket, aynı zamanda cemaatçi patronların çatı kuruluşu olan TUSKON'un önemli üyelerinden biriydi.

Kaldı ki Oltan Fındık toplam satışının yüzde 70'ini Ferrero'ya yapıyordu zaten. Ferrero dünyanın çikolata devi. Nutella, Kinder Surprise, Ferrero Rocher markaları şirkete ait. Türkiye’de 6’sı fındık fabrikası olmak üzere toplam 7 üretim tesisi bulunuyor. Yani Türkiye’nin bütün fındığı Ferrero tekelinin eline bakıyor.

İkinci sıradaki en büyük ihracatçı şirket ise Singapur merkezli Olam Gıda. O da birkaç yıl önce Pro Gıda'yı satın almıştı. Fındık ihracatında üçüncü sırada ise fındık politikalarında her dönem etkin olan AKP’li Cüneyd Zapsu'nun şirketi Balsu Gıda var. Zapsu, bir dönem Nutella'nın da temsilciliğini yapmıştı. Bunların dışındaki küçük yerli şirketler hızla irtifa kaybediyor, çünkü bu uluslararası tekellerle rekabet şansları yok. 

AKP’nin fındıkkıranı zapsu

Yıl 2015. Washington'da Erdoğan için söylediği "deliğe süpürmeyin... kullanın" sözleriyle gündeme gelen Erdoğan'ın eski danışmanlarından Cüneyd Zapsu, fındık fiyatlarından şikâyet ediyor. “Uluslararası Kabuklu Yemiş ve Kuru Meyve Konseyi” icra kurulu üyesi de olan Zapsu, kabuklu fındık için köylüye 15 lira ödendiğini belirterek, "'Fındık köylüsü memnun değil' diye bana kimse anlatmasın. Hiç kimsenin fındık fiyatlarının, ben dahil, bu kadar yüksek olmasından memnun olmaması lazım" diyor. Ondan sonra fındık fiyatları hep Zapsu’nun belirttiği rakamlar etrafında dönüp duruyor. Çünkü iktidar Cüneyd Zapsu gibi tiplerin elinde…

Ferrero’nun hikayesi de ilginç.  Hikâye İtalya’nın Torino şehri yakınındaki küçük Alba Komününde başlıyor. Dünya ikinci büyük savaşla boğuşurken Ferrero ailesi Alba’daki küçük pastanelerini fabrikaya dönüştürme kararı veriyor. 1946’da kurulan fabrika üretimini kısa zamanda dışa açılacak kadar arttırıyor. Aile tarihine bakılacak olursa Piera ve Pietro’nun küçük oğulları Michele pastanede hamurlarla oynarken yeni ürünler “icat” ediyor, o ürünleri ihraç malına dönüştürüp, etkili bir satış ağı kuruyorlar. İtalya’nın büyük tekellerinden birinin temelleri böyle atılıyor. 

Şirketin İtalya’daki başarısının ardından, boy atmış semirmiş olan Michele üretimi yurtdışına taşırmaya karar veriyor. Dışarıdaki ilk tesis 1956 yılında, savaşın harap ettiği Almanya’da açılıyor. Ardından Fransa, Belçika, Hollanda, Avusturya, İsviçre, İsveç, Birleşik Krallık, İrlanda ve İspanya. Takip eden yıllarda Kuzey ve Güney Amerika, Asya, Afrika, Avustralya, Çin ve yakın zamanlarda Türkiye. Ferrero böylece uluslar ötesi bir tekele dönüşüyor.

Bizdeki tekelleşme serüvenlerinin dönüm noktası “yerli ve milli” fındık tekeli Oltan Gıda’yı satın almaları. O tarihten beri hızla büyüdüler, fındıkta tek karar verici merci haline geldiler. O fındığı işleyerek ürettikleri ürün markaları arasında Nutella, Kinder ve Ferrero Rocher var. Fındığı üreticiden yok pahasına alıyor, işleyip satıyor. Karadeniz fındığı içeren bu ürünler 170’ten fazla ülkede 112 milyon ailenin sofrasına giriyor.

Fındığa pahalı olduğu için ulaşamayan Türk halkı, Ferrero’nun ülkedeki 7 fabrikasında üretilen fındık türevi Nutella'ya ulaşabiliyor. Kurdukları tekelci düzenin özeti budur. Sadece Manisa’daki fabrikanın kapasitesi 35 bin ton. O fabrikada iki bine yakın işçi Karadeniz fındığını Nutella’ya dönüştürmek için ter döküyor. Ülkedeki her üç haneden birine o ürün giriyor. Yani hem şirketin hammadde üreticisi hem de önde gelen tüketicisiyiz. Üretirken de tüketirken de sadece bir tekele hizmet ediyoruz.  

Düşünün, Alba nere Giresun nere? Ferrero dünyayı bir fındık kabuğu kadar küçültünce Giresun ile Alba kardeş şehir olmuş. Alba’da yenilen hoşafın yağı Giresun’un yoksul köylülerinin kepçesinden geliyor çünkü. Bu bilinçle Alba'nın Altalanga köyünde 1968’de bir meslek okulu kurmuşlar. “Piera Cillario Ferrero Meslek Okulu” adını taşıyor. Uzun adına takılmayın, kısası “fındık okulu”dur. Fındığı biz üretiyoruz ama bizde fındık okulu yok. 

TÜSİAD'cı Aldo Kaslowski de fındıkçı

Birkaç yıl önce Ferrero Grubunun gerçekleştirdiği “global ve yerel sosyal sorumluluk projelerini” içeren raporu, İtalya'nın Ankara Büyükelçiliğinde düzenlenen programla açıklandı. Ferrero Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Aldo Kaslowski “Global İtibar Enstitüsü”nün (Evet böyle bir enstitü varmış!) 2019 değerlendirmesine göre Ferrero'nun dünyanın en saygın ilk 100 şirketi arasında 19. sırada yer aldığını anlattı övünerek. Katılımcılar alkışladı. Bununla yetinmeyen Kaslowski, kendilerini Türk fındığının elçisi olarak gördüklerini söyledi, Karadeniz Bölgesi'nde fındıkta kalitenin artırılması ve fındık çiftçilerinin sürdürülebilir bir gelir elde etmelerini sağlamak amacıyla “Ferrero Değerli Tarım Uygulamaları Programı'nı başlattıklarını” müjdeledi. Tuhaf bir dünya bu tekeller dünyası. Alba’dan gelip Giresun’da “değerli tarım dersi” vermişler. 

Kim peki çiftçimizi eğitmekle övünen Aldo Kaslowski? 1937 doğumlu iş adamı. 1957’de Kaslowski aile şirketinde çalışma hayatına başlıyor. 1970’te Organik Holding’i kuruyor. 1977’de İtalya Cumhurbaşkanı tarafından “Cavaliere Ufficiale” nişanı ile taltif ediliyor. 1995’ten sonra TÜSİAD Dış İşleri Komisyonu Başkanı. Ardından Yönetim Kurulu Üyesi ve Başkan Vekili. Sabancı Holding’in üst düzey yöneticisi. İlerlemiş yaşında Türkiye Ferrero’nun başına geçti. Türkiye’de yatırımları olan bir başka İtalyan şirket Pirelli’nin de Yönetim Kurulu Üyesiydi aynı zamanda.

Fakat TÜSİAD’dan tanıdığımız esas Kaslowski o değil, oğlu Simone Kaslowski, TÜSİAD’ın son başkanı. Simone, babasının kurduğu Organik Kimya'nın patronu. Tekstil boyaları onun sorumluluğundaymış başından beri. Organik Kimya şirketinin, Rotterdam, Hollanda, Lugano, İsviçre ve İstanbul’da fabrikaları var. 

Yani fındığımızın efendileri, tekeller dünyasının ve elbette TÜSİAD’ın da efendileridir.

Fındık tamam, sıra geldi fındık bahçelerine

İşte bu Ferrero’nun Genel Müdürü Bamsı Akın birkaç yıl önce bir açıklama yaptı, “Model bahçelerde 80-100 kilogram civarında olan üretimin, kısa sürede 250 kilogramın üzerine çıkabileceğini gösterdik” dedi. Ferrero’nun 2018 yılında gerçekleştirdiği “global ve yerel sosyal sorumluluk” projelerinden biri de bu model bahçelerdi. Karadeniz’de 65 adet model bahçe oluşturmuşlardı. Bu bahçelerde 120 kişilik ekiple çalışma yapıyorlardı. Üretimi arttırmanın yolunu arıyorlardı.

Fındık üretimimizi arttırmanın yolunu bulduğu için övünen Bamsı Bey, Türkiye’de fındık arz fazlalığı nedeniyle çiftçilerin ve ülkenin gelirlerinin artmadığı yönünde açıklamalarda bulunmuştu daha önce. Yani çiftçinin sorunu üretim eksikliği değil fazlalığından kaynaklanıyordu. Bu açıklamanın ardından İtalya, Türkiye’den gelen fındıkta tarım ilacı kalıntıları olduğunu ve kısıtlanması gerektiğini belirterek, AB nezdinde girişim başlattı. Bamsı Beyin efendileri fındık üretiminin düşürülmesini istiyorlardı.

Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık bunun üzerine şu açıklamayı yapmıştı; “İtalya’nın bu davranışının iki nedeni olabilir, birincisi yurtdışına satış zorluğu yaratarak Türk fındığını çok daha ucuza kapatmak. İkincisi ise fındık piyasasında kendi çiftçilerinin daha yüksek kazançlar elde etmesini sağlamak.” Evet, aile başlangıçta Alba’da üretilen fındığı kullanıyordu. Kısa zamanda Alba’daki çiftçilerin tamamı Ferrero’nun birer işçisi haline getirildi. Türkiye’nin 16 şehrinde 770 bin hektarda fındık üretimi yapan 440 bin üretici benzer bir tehlikeyle karşı karşıya şimdi. Bu laf kalabalığının arkasında saklı olan şey bu. Ferrero’nun Hindistan, Güney Afrika ve Kamerun’da “sosyal sorumluluk” adı altında benzer uygulamaları hayata geçirdiği biliniyor. Türkiye’nin farkı bu şirketle iş birliği yapmak için can atan kompradorların sayısı ve niteliği. 

Cüneyt Zapsu işte o kompradorlardan biri. Bölge kalkınma ajansları ve bakanlıklar da hizmetlerini sunmak için şirketin önünde kuyrukta. AKP’li eski Tarım Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, “Karadeniz’de fındık bahçelerini toplulaştıracağız. Üreticiden kiralayacağız. Fındığı biz toplayacağız. Satıp parasını üreticiye vereceğiz. Devletin kiralayacağı bahçeleri, devlet özel sektöre de kiralayabilecek” diye özetlemişti vaktiyle hizmet planını. Konuşan Fakıbaba değil Ferrero’ydu aslında. 

CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel anlattı bölgede atılan son adımları. Bir Cumhurbaşkanlığı yetkilisi Ferrero’nun talebi üzerine Ordu’da arazi arayışına girmişti. Adıgüzel şöyle açıkladı amacını; “Ne için biliyor musunuz? Bu Ferrero, ihracatçı birliklerinde var, çikolata sanayisinde var, tarlada var. Şimdi de kırma işine giriyor, natürel fındık işine, vagonculuğa, tüccarlığa soyunuyor.” 

Tekellerin emperyalist ordularla işgale giriştiği zamanlar çoktan geçti. Besledikleri bir avuç kompradorla ve onların uyuşturdukları kalabalıklarla yapıyorlar aynı şeyi. Karadeniz de işgal altında.

Orhan Gökdemir / SOL 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder