23 Ocak 2022 Pazar

KISA KISA GÜNDEM (23 OCAK 2022)

 


1) Vakıfbank'ta kredi krizi: Banka hortumlanıyor mu?(SOL)

CHP milletvekili Orhan Sümer "Vakıfbank'ı 11 milyar 741 milyon lira hortumlamışlar” dedi. Sayıştay raporlarına göre banka verdiği kredilerini tahsil edemiyor.

Gerçek Gündem'den Sami Menteş'in haberine göre Vakıfbank'ın 2020 yılına ait denetim raporları, bankanın verdiği kredileri tahsil edemediğini ve açığın ulaştığı boyutu gösteriyor. Sayıştay denetçileri, 2020 yılında işletmelere verilen kredilerin koşullarının takip edecek altyapının kurulmadığını gösteriyor. Raporda geçen 'Uygun oranlarda verilen kampanya kredileri incelendiğinde; istihdam sayısının kontrolü, makinelerin yerliliğinin teyit edilmesi, kredilerin döviz alımında ve başka bankalardaki kredilerin ödemelerinde kullanılmaması gibi özel şartların bulunduğu ancak bunların kontrolüne yönelik altyapının kurulmadığı görülmüştür' ifadeleri tabloyu gözler önüne seriyor. Daha önce AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından Vakıfbank Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevine eski milli güreşçi Hamza Yerlikaya'nın getirilmesiyle de gündem olan banka için "AKP'liler yönetiyor" iddiası öne çıkan yorumlar arasında.  (Teminat gösterilmeksizin krediler verilmiş) Sayıştay'ın 10 Milyon lira üzerinde verilen kredi incelemelerinde teminat gösterilmeden kredi verildiğini gösterir verilere ulaşıldı. Bankaya başvuran şirketlerin yeteri kadar incelenmediği, teminatlara dair yeterli sonuçların olmadığı bilgisine ulaşan denetçilere göre bankanın alacaklarının önemli bir kısmının karşılıksız kalacağı öngörülüyor. ('Vakıfbank'ı hortumlamışlar') TBMM Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) Komisyonu Üyesi  ve CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer, konuya dikkat çekerken bu işlemlerin bir tür "hortumlama faaliyeti" olarak yorumlanabileceğini ifade ediyor. Vakıfbank'ta tahsil edilemeyen on milyarlarca lira olduğu ifade eden Sümer: "Sayıştay’ın 2020 Yılı Raporuna göre Vakıfbank’ı 11 milyar 741 milyon lira hortumlamışlar. İktidar görmezden geliyor. Teminatlarında sıkıntı var geri ödemelerinde problem var. Banka için büyük risk oluşturuyor. Yazıklar olsun. Yandaşa peşkeş çeke çeke kamu bankalarının içini boşalttılar…” diyerek düşüncelerini ifade etti. (Şubelere göre tahsil edilemeyen kredi miktarları) Sayıştay raporuna göre ise tahsil edilmeyen kredilerde öne çıkan şubeler ve miktarlar dudak uçuklatır cinsten. Aynı zamanda Vakıfbank yönetiminde, aralarında cumhurbaşkanı danışmanı, AKP kurucu üyesi ve eski AKP vekillerinin yer alması şüpheleri arttıran bir faktör olarak değerlendiriyor. Sayıştay raporuna göre yeterli teminatların olmamasına rağmen verilen krediler için yandaşa peşkeş mi çekildi iddiaları da diğer yandan duruyor. Çekilen kredilerde öne çıkan şube ve miktarlar ise şu şekilde: Levent Ticari Şube 1 milyar 107 milyon lira, Esentepe Kurumsal Şube 1 milyar 190 milyon lira, Levent Ticari Şube 746 milyon lira, Antalya Ticari Şube 4 milyar lira, İzmit Ticari Şube 659 milyon lira, Başkent Kurumsal Şube 950 milyon lira, Esentepe Kurumsal Şube 2 milyar lira, Levent Ticari Şube 885 milyon lira, Tuzla Ticari Şube 651 milyon lira, Esentepe Kurumsal Şube 299 milyon lira.

2) Erdoğan'ın 1 ay önce açılışını yaptığı çocuk hastanesinin tavanı çöktü (SOL)

Önceki dönem Rektörü Prof. Dr. Ali Gür döneminde yüzde 90'lık tamamlanma seviyesine getirilen 250 yataklı Gaziantep Üniversitesi Çocuk Hastanesi’nin kalan bölümü, şu anki Rektör Prof. Dr. Arif Özaydın döneminde tamamlandı. Sözcü'den Ahmet Kaya’nın haberine göre, 25 Aralık 2021'de Erdoğan'ın katıldığı toplu açılış töreniyle hizmete girdi. Açılış töreninde AKP Gaziantep Milletvekili  Derya Bakbak, hastaneyle ilgili Erdoğan’ı bilgilendirdi. Ancak aradan 1 ay bile geçmeden Çocuk Hastanesi’ni Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi’ne bağlayan geçiş bölümünün tavanında çökme meydana geldi. Çökmeyi gören vatandaşlar “Daha hastane hizmete gireli kaç gün oldu da dökülmeye başladı. Bu binayı üniversite yetkilileri nasıl teslim almışlar” diye tepki gösterdi.

3) TBB'den Sedef Kabaş'ın tutuklanmasına tepki: Korku iklimi yaratılmasının parçası(SOL)

TBB, 'Cumhurbaşkanına hakaret suçu'nun ülkede yoğunlukla ifade özgürlüğünün kısıtlanması için bir araç olarak kullanıldığını belirtti. 

Türkiye Barolar Birliği'nin açıklamasının tamamı şöyle: "Gazeteci Sedef Kabaş, ulusal bir televizyonda katıldığı programda kullandığı ifadeler nedeniyle Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla sabaha karşı evinden gözaltına alınmış, sevkedildiği Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklanmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 26., İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 19. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi uyarınca herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Gerek Anayasa’da gerekse Sözleşme’de ifade özgürlüğünün sınırlanabileceği haller düzenlenmiş ve ifade özgürlüğünün sınırları söz konusu düzenlemeler ve yargı içtihatlarıyla belirlenmiştir.

Önemle ifade edilmelidir ki; kamuoyunu bilgilendirmekle ve kamuoyunun bir görüş oluşturmasına imkan sağlamakla görevli gazetecilerin ifade özgürlüğü söz konusu olduğunda, özgürlük ve hak alanı çok daha geniş bir çerçevede ele alınmaktadır. Gazetecilerin ifade özgürlüğünün daha geniş bir çerçevede korunmasının sebebi; dile getirdikleri olgu, düşünce ve kanaatlerin engellenmesinin aynı zamanda kamuoyunun haber alma ve kanaat oluşturma hakkını engeleyebilecek olmasıdır.Keza, politikacıların ve kamuoyuna mâl olmuş kişilerin eleştiriye tahammüllerinin de daha geniş olması beklenmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin uzun yıllara yayılmış çok sayıda kararına yansıdığı üzere kamu yetkililerinin eleştiriler karşısında diğer kişilerden daha az koruma sahibi olması beklenmektedir. 1986 tarihli Lingens v. Avusturya kararından bu yana bir politikacıya karşı yapılan eleştirinin sınırının özel bir kişiye yapılandan daha geniş olması gerektiği yüzlerce farklı kararda vurgulanmış, Anayasa Mahkemesi de kendi içtihadını bu doğrultuda oluşturmuştur."“Cumhurbaşkanına hakaret suçu”, ülkemizde yoğunlukla ifade özgürlüğünün kısıtlanması için bir araç olarak kullanılmakta"

"Türk hukukunda özel bir ceza düzenlemesi konusu olan ve Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesinde düzenlenen “Cumhurbaşkanına hakaret suçu”, ülkemizde yoğunlukla ifade özgürlüğünün kısıtlanması için bir araç olarak kullanılmakta, bu kapsamda yapılan soruşturmalar, gözaltı işlemleri ve tutuklamalar, evrensel hukuk prensipleriyle çelişmekte ve kamuoyu üzerinde bir baskı yaratma vazifesi görmekte, gözdağı niteliği taşımaktadır.

Gazeteci Sedef Kabaş’ın soruşturmaya konu ifadelerinin ifade özgürlüğü sınırlarını aşıp aşmadığı konusunda değerlendirme yapmak yetkisi, yukarıda belirttiğimiz ulusal ve uluslararası standartlar çerçevesinde muhakkak ki bağımsız yargı mercilerine aittir. Ancak TCK 299. madde kapsamında yürütülen bir soruşturmada sabaha karşı gözaltı işlemi yapılması, hiçbir tutuklama sebebi olmadığı halde verilen tutuklama kararı, bu kararın bir tedbir değil kamuoyu nezdinde korku iklimi yaratılmasının bir parçası olduğunu göstermektedir.

Türkiye Barolar Birliği olarak Anayasa ve uluslararası insan hakları belgeleri ile yargı içtihatlarının belirlediği sınırlar çerçevesinde ifade özgürlüğünün savunuculuğunu yapmaya devam edeceğimizi, süreci yakından takip ettiğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız."

Kabaş, "Çok meşhur bir söz vardır. Taçlanan baş akıllanır diye. Ama görüyoruz ki gerçek değil. Ya da tam tersi bir söz vardır. Büyükbaş hayvan bir saraya girdiği zaman o kral olmaz. O saray ahır olur" ifadelerini kullanmıştı.

4)- Kuzey Kıbrıs’ta halk bugün sandık başında(BİRGÜN)

Kuzey Kıbrıs halkı milletvekili seçimleri için sandık başında. 8 partinin katılacağı seçimi Yeni Kıbrıs Partisi ve Birleşik Kıbrıs Partisi boykot ediyor.

Kuzey Kıbrıs’ta halk, bugün yapılacak "Milletvekilliği Erken Genel Seçimi" için sandık başına gidiyor. Son milletvekilliği seçiminin 7 Ocak 2018’de yapıldığı Kuzey Kıbrıs’ta, halk 4 yılın ardından yapılacak erken seçim için oy kullanacak.Siyasi partiler ve bağımsız adaylar için 28 Aralık 2021’de başlayan seçim propaganda süreci, dün 18.00’da sona erdi. Ülke genelinde oy kullanma işlemi, saat 08.00’da başlayacak ve 18.00’da sona erecek. Sandıklarda oylar, "mühür", "mühür ve tercih" ile "karma oy" şeklinde kullanılabilecek. Seçimde yüzde 5 barajını geçen siyasi partiler, 50 sandalyelik Cumhuriyet Meclisi’ne girmeye hak kazanacak. Seçime girecek partiler şöyle: Cumhuriyetçi Türk Partisi, Halkın Partisi, Ulusal Birlik Partisi, Demokrat Parti, Toplumcu Demokrasi Partisi, Bağımsızlık Yolu, Yeniden Doğuş Partisi, Toplumcu Kurtuluş Partisi Yeni Güçler. Solda yer alan partilerden Yeni Kıbrıs Partisi ve Birleşik Kıbrıs Partisi ise seçimi boykot kararı almıştı. Solda yer alan partilerden Bağımsızlık Yolu ise salgının yayıldığı bu koşullarda seçime gidilmesinin yanlış olduğunu söylese de her şeye rağmen tüm güçleriyle sandığa gideceklerini ifade etmişti. Resmi olmayan seçim sonuçlarının bu gece, resmi sonuçların ise en erken oy kullanma işleminin bitmesinden 24 saat sonra YSK tarafından açıklanması bekleniyor. Oy kullanacak kişilerden test ve aşı durumlarını elektronik ortamda sorgulayan "Adapass" ile COVID-19 testi istenmeyecek.
"Ekonomi" başlığı, partilerin manifestolarında ve sloganlarında en çok öne çıkan konu oldu. Salgın süreci nedeniyle sağlık ve bu konuda yapılması planlanan yatırımlar da adayların gündemindeki en üst sıralarda yer aldı.

5) Bakan Pakdemirli'den itiraf: Hububata düşük fiyat verdik, çiftçi TMO'ya ürün satmadı (Evrensel)

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in soru önergesini yanıtlayan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Toprak Mahsulleri Ofisinin (TMO) hububat alım fiyatlarının, piyasa fiyatlarının altında kaldığını itiraf etti. Gürer’in “TMO bu yıl çiftçiden ne kadar hububat aldı?” şeklindeki sorusuna yanıt veren Bakan Pakdemirli, “Bu yıl TMO’ya ürün arzı diğer yıllara göre düşük kaldı” demekle yetindi, rakam vermekten kaçındı. CHP Milletvekili Gürer ise yerli çiftçiye ekmelik buğdayda 2 bin 250 lirayı reva gören TMO’nun, yurtdışından 4 bin 700 liraya buğday ithal etmesini eleştirdi. "TMO taban fiyatı çiftçiyi mutlu etti" diyen Bakan, bu fiyatla çiftçinin ürününü TMO'ya vermediğini itiraf etti.(https://www.evrensel.net/haber/453304)

6) Salda Gölü kumsalında kepçeyle su kuyusu kazılması tepki çekti(Mehmet Çınar-Evrensel)

Burdur'da bulunan, turkuaz suyu ve bembeyaz kumsalıyla bilinen Salda Gölü'nün İl Özel İdare'ye ait misafirhane ve plajın bulunduğu alanında kepçelerle su kuyusu kazılması tepki çekti. Salda Gölü Koruma Derneği Başkanı Gazi Osman Şakar, "Kazdıkları yer, göle 50-100 metre ve birinci derecede doğal sit alanına giriyor" dedi. Burdur'un Yeşilova ilçesinde 44 kilometre yüz ölçümüne sahip, ölçülebilen 185 metre derinlikle de Türkiye'nin en derin gölü konumundaki Salda Gölü, "hidromanyezit" olarak adlandırılan beyaz kumullarıyla da çok değerli bir hazine. Gölün güneydoğu kısmındaki Kayadibi Mahallesi ile Doğanbaba köyü arasındaki alanda, göle yaklaşık 50 metre uzaklıkta içme ve kullanma suyu için depo yapımıyla ilgili kazı çalışması yapılması tepki çekti.(https://www.evrensel.net/haber/453259)

7) Sedef Kabaş'ı tutuklayan hakim kıdemsiz çıktı (Alican Uludağ-© Deutsche Welle Türkçe)

Gazeteci Sedef Kabaş'ın Cumhurbaşkanına hakaret iddiasıyla tutuklanmasına karar veren İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimi Furkan Bilgehan Ertem'in 3 yıl 10 aylık meslek kıdemi olduğu, yargıya 2018'den avukatlıktan geçtiği ortaya çıktı. Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun (HSK) 21 Aralık'ta aldığı ilke kararına göre hakimlerin İstanbul gibi birinci bölge yargı çevresinde sulh ceza hakimi olmak için 4 yıl aynı bölgede görev yapması gerekiyordu. Ertem ise bu kriteri taşımıyor.(https://www.dw.com/tr/sedef-kaba-60528515) 

8) CHP'li Murat Bakan'dan Soylu'ya soru: Odalarında zikir çeken, gözlerine sürme çekerek içtimaya çıkan rütbeliler kim?(duvaR)

CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, Jandarma Genel Komutanlığı'ndaki çeşitli dinci yapılanmaların varlık gösterdiği ve personelleri kendi bünyelerine katmaya çalıştıkları iddiasını Meclis gündemine taşıdı. Konuyla ilgili İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi hazırlayan CHP’li Bakan, “Bazı rütbelilerin ‘şeyhi gözlerine sürme çektiği’ için kendisi de gözlerine sürme çekerek içtimaya çıktığı; askerlerin, kafalarına taktıkları farklı renklerdeki takkelerle gruplaşarak ayrı zamanlarda gruplar halinde mescitte ibadet ettikleri; diğer yandan da herhangi bir tarikata/cemaate/gruba mensup olmadan mescide giden genç personelleri sindirerek kendi cemaatlerine/tarikatlarına dahil etme çabası içinde oldukları; Jandarma Genel Komutanlığı’nın koridorlarında paçalarını sıvayarak gezen, mesai saatleri içerisinde ayağında terlik ile görev yapan birçok rütbelinin olduğu; Genel Komutanlık Karargahına tarikat mensubu sivilleri davet eden rütbelilerin olduğu; yine Jandarma’nın en mahrem yeri harim-i ismeti olan İstihbarat Başkanlığı’nın odalarında zikir çeken rütbelilerin olduğu öne sürülmektedir" dedi. (https://www.gazeteduvar.com.tr/chpli-murat-bakandan-soyluya-soru-odalarinda-zikir-ceken-gozlerine-surme-cekerek-ictimaya-cikan-rutbeliler-kim-haber-1550328)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder