Ekonomide yeni tehlike zilleri çalıyor!
Dolar ve avro son 2 ayın zirvesinde!
Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı ‘askeri saldırı’ sonrası dolar 14 TL, avro 16 TL seviyelerini geçti.
Türkiye’de borsa yüzde 7.59 düştü. Borsada işlemler bir süre durduruldu.
Emtia ve petrol fiyatları hızlı bir yükseliş sürecine girdi.
Avrupa’da gaz fiyatları yüzde 30 arttı.
Altın fiyatı fırladı!
Bir çok ülke ekonomisi için olumsuz gelişmeler yaşanıyor. Fakat yaşananlar Türkiye ekonomisi açısından, şiddetli sağanağın habercisi.
Çünkü…
‘Milli-yerli’ perdesiyle gizlenmeye çalışılan, iktidar eliyle ekonomide yaratılan dış bağımlılığın bedeli ödenecek. Hem de ‘çok yönlü’ betimlemesiyle pazarlanan ‘şark kurnazı’ dış politikanın ‘çok yönlü’ faturasıyla birlikte!
Ekonomik bağımlılık ve dış politikadaki ‘kurnazlık’ dışında ödenecek bir bedel daha var: Hükümet korumalı (kur korumalı mevduat hesabı gibi) icraatların bedeli!
Şimdi hepsini tek tek açalım.
ZAM-ENFLASYON-FAİZ-DIŞ AÇIK-İÇ YOKSULLUK
‘Rusya’nın hamlesi akaryakıt fiyatlarını artırdı’.
Bu cümleyi duyunca neden yüreği ağzına geliyor; çiftçisinden esnafına, nakliyecisinden hiç otomobili olmayanlara halkın geniş kesimlerinin.
Benzine bu gece itibarıyla 1.20 ile 1.60 TL arasında zam bekleniyor.
Motorine ise pazartesi gece itibarıyla geçerli olmak üzere 1 TL’nin üzerinde…
Ham petrol fiyatları Ukrayna’daki gerginlik sürdükçe artmaya devam edecek.
Çiftçi tarlayı nasıl sürecek?
Nakliyeci depoyu nasıl dolduracak?
‘Döviz gelir garantili’ otoyollardan geçerken parayı nasıl ödeyecek?
Suçlusu akaryakıt mı?
Yoksa…
Kurları zıplatan politikaların mimarı…
Petrolün maliyetini daha da yukarı çekecek adımların sahibi…
Köprü, havalimanı ve yollarla petrol tüketimini teşvik eden politikanın uygulayıcısı hükümet mi?
***
‘Avrupa’da gaz fiyatları uçtu’.
Bu cümleyi okuduğumuzda aklımıza uçan gübre fiyatları geliyor.
Zira gaz fiyatı artınca Avrupa gübre üretmiyor, Türkiye’de gübre fiyatları arşa varıyor.
Ya çiftçi gübre kullanamaz, verim düşer, fiyat artar. Ya da pahalı gübrenin fiyatı gıda fiyatlarını yükseltir.
Suçlusu gaz değil her halde!
Sorumlusu gübrede dışa bağımlılığı yaratanın ta kendisi!
***
‘Dünyada emtia (Çinko, nikel, buğday, doğal gaz, kakao vs.) fiyatları artıyor’ cümlesi de Türkiye ekonomisinin kalbini sıkıştırıyor?
Neden?
Üretimde dışa bağımlılığın, ithalat cenneti olmanın yan etkisi işte!
Kurlar yükseldikçe, ithalatın faturası çift yönlü kabarıyor.
***
Bombalayan Rusya’dan sonra en çok parası değer yitiren ülke hangisi?
Bildiniz; Türkiye.
Rüsva olması, pul olması TL’nin suçu değil her halde!
Bir yandan ham petrol fiyatlarındaki artış, bir yandan da kur artışı…
Bu da demektir ki önce akaryakıt fiyatlarına sonra da tüm mallara zamlar gelecek.
Ukrayna’da savaşa varan gelişmeler Türkiye’de enflasyonu daha da azdıracak, hükümet sayesinde.
Derinleşecek yoksulluğu Rusya’nın saldırganlığına bağlamak olmaz yani!
HÜKÜMET KORUMALI İŞ DE VATANDAŞA PATLAYACAK
Türkiye ile Rusya arasında…
Türkiye ile Ukrayna arasında…
Savunma sanayi…
Enerji…
Turizm…
Tarım…
Değerli maden…
Birçok sektörde birçok alışveriş var. Tabii ki daha çok alış!
Türkiye, Rusya’dan geçen yıl 29 milyar dolarlık ithalat yaptı. Bu ülkeye yapılan ihracat ise 6 milyar dolar bile değil.
Satılan, alınanın beşte biri!
Bu ticari ilişki sarsılınca ekonomi de sarsılıyor. Bunu Türkiye, 2015’te Rus Hava Kuvvetlerine ait bir savaş uçağı Türk Hava Kuvvetlerince düşürülünce deneyimledi.
Rusya ambargo uygulayınca…
Ticaretten turizme, enerjiden inşaata kadar birçok sektör derinden etkilenmişti.
Şimdi…
Gelecek turist çok önemliydi. Cari açığı azaltması bekleniyordu. Gel gör ki uçak seferleri durduruldu, gelecek belirsiz.
Oysa; kur korumalı mevduat, döviz hesaplarından TL’ye geçişi özendirmek, şirketlerin dövizine el atmak, yastık altındaki altını dilenmek vs.
Hepsi ama hepsi dövizi tutmak ve cari fazla vermek içindi.
Şimdi bu iş zora girdi!
Üstelik, 400 milyar liraya ulaşan kur korumalı hesaplardaki paralara kur farkı ödemek de vatandaşa kaldı. Hükümet kur artışı kadar farkı halkın vergilerinden ödeyecek.
Niçin?
Aslında hükümetin kuru 14 TL’nin altında tutma, 6 ayda TL’deki istikrarla enflasyonu indirme ve seçime avantajlı gitme üzerine kurulu, ‘hükümet korumalı’ politikası yüzünden.
Şimdi, ‘Merkez Bankasının 128 milyar doları kime gittiyse bedeli o ödesin’ demenin tam zamanı.
ÖVÜNÜLENİN DÖVÜLME ZAMANI
NATO üyesi ol, NATO’nun itirazına rağmen Rusya’dan S-400 füzeleri al.
Rusya’nın karşı koymasına rağmen Ukrayna’ya saray damadının ürettiği insansız hava araçları sat.
Karadeniz’de Rusya ile karşı karşıya gelirken Rusya’ya nükleer santral inşa ettir.
‘Çok yönlü bağımsız politika’ şimdi oldu mu sana çok yönlü bağımlı politika!
Reis, “Rusya’dan da Ukrayna’dan da vazgeçmemiz mümkün değil” dese de… Süreç taraf olmayı dayatıyor.
Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi Vasyl Bodnar diyor ki… “Türkiye boğazları Rus gemilerine kapatsın”.
Hükümet ise… ‘Ara buluculuk’ önerisinde bulunuyor.
Lakin, ‘Önerinizi aldık biz size döneriz’ cevabı verilip, önerisi işleme konulmuyor.
Çünkü zaman uzlaşı zamanı değil, çok yönlü fatura vakti!
***
Afganistan’da, Suriye’de Libya’da, Irak’ta olduğu gibi Ukrayna’daki savaş pozisyonunun da bedelini oradaki halk başta olmak üzere, başka ülkelerde yaşama tutunmak için yola düşen masumlar ile diğer ülkelerdeki emekçiler ödeyecek.
Bu kural değişmiyor da yalnız Türkiye’de emekçiler başta olmak üzere geniş halk kesimleri, fazladan bir de hükümetin uygulamalarının bedelini ödüyor.
Bülent Falakaoğlu / EVRENSEL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder