1- Geçiş ücretini öğrenenlerin gözleri fal taşı gibi açıldı. Hiç merak etmeyin araba geçmese de devlet ödeyecek. Bir acı haber de Antalya- Alanya otoyolundan geldi (YENİÇAĞ)
AKP'li yöneticiler 'müjde' deyip duyururken, Antalya - Alanya Otoyolu'nun fiyatı vatandaşı zor duruma sokacak. Bu durumda Antalya-Alanya arasında yapılması planlanan paralı otoyolun geçişinin araç başına 666 TL gibi bir ücret öngördüğü öne sürülebilir. Ancak bu rakamın bugünkü sosyo-ekonomik ortamda bir karşılığının olup olmadığı tartışılır. Tıpkı Çanakkale’de inşa edilen köprü için Avro kurunun 4,80 TL civarında Mart 2018’de yapılan sözleşmede olduğu gibi Antalya-Alanya otoyolu için 2016’da öngörülen rakamlar ve araç geçişi beklentileri de devletin bu tür ulaşım projelerinde bir tür kumarın içine çekildiğini gösteriyor.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, yerel mahkemece "Tasarlayarak öldürmeye azmettirmeye teşebbüs" suçundan 17 yıl hapse çarptırılan Alaattin Çakıcı’nın temyiz başvurusunu inceledi. Başsavcılık, yetersiz gerekçelerle hükümler kurulduğunu ve karar duruşmasında Çakıcı’nın savunmasının alınmadığını belirtilerek, kararın bozulmasını talep etti. Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin karara dair incelemesini sürdürdüğü öğrenildi. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede Alaattin Çakıcı’nın önderliğinde suç işlemek amacıyla kurulan silahlı örgütün 2017 yılında 25’in üzerinde, "Suç işlemek amacıyla silahlı suç örgütü kurma", "Suç örgütlerinin oluşturduğu korkutucu güçten yararlanarak yağmaya teşebbüse azmettirme", "Suç örgütlerinin oluşturduğu korkutucu güçten yararlanarak tehdit", "Tasarlayarak öldürmeye azmettirme", "Kasten yaralamaya azmettirme", "Nitelikli yağma", "Cebir, tehdit ve hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "Kasten silahla genel güvenliğin tehlikeye sokulması", "Nitelikli yağmaya teşebbüs" suçunu işlediği belirtiliyor. İddianamede aralarında Alaattin Çakıcı’nın da bulunduğu 27 sanığın 3 yıl 6 aydan 210 yıla kadar hapis cezası istemiyle cezalandırılması talep ediliyordu. Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 25 Eylül 2020 tarihinde görülen karar duruşmasında Alaattin Çakıcı, yeğeni Adem Çakıcı’ya karşı işlediği iddia edilen "Tasarlayarak öldürmeye azmettirmeye teşebbüs" suçundan 17 yıl hapis cezasına çarptırıldı.(İstinaf Çakıcı'nın başvurusunu esastan reddetti) Alattin Çakıcı, avukatları aracılığıyla kararı bir üst mahkeme olan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne (İSTİNAF) taşıdı. 28 Haziran 2021’de kararını açıklayan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, Çakıcı’nın istinaf başvurusunu esastan reddetti. Çakıcı, başvurusunun reddedilmesinin ardından kararı temyiz etti.(Sanığın susma hakkını kullandığı kabul edilerek karar verildi) DHA'nın haberine göre Yargıtay savcısı, sanık Alaattin Çakıcı’nın 25 Eylül 2020’de Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi’yle (SEGBİS) savunma yapacağını belirttiğini, fakat 18 Eylül 2020’de sağlık problemleri nedeniyle 10 günlüğüne istirahat raporu aldığını, mahkemenin de sanığın susma hakkını kullandığını kabul etmeyerek savunmasını almadığı vurgulandı. (Yetersiz gerekçelere hüküm kuruldu) Söz konusu fiillerin örgüt kapsamında işlenip işlenmediğinin, tasarlamanın unsurlarının oluşup oluşmadığı hususlarının karar yerinde tartışılması ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tespit edilmesi gerektiği vurgulanan tebliğnamede, yetersiz gerekçeyle hükümler kurulduğu kaydedildi. Delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği kaydedilen tebliğnamede, gerekçeli kararda açık bir şekilde gösterilmeyen telefon görüşmelerine atıfta bulunduğu ve yetersiz gerekçeyle hükümler kurulduğu belirtildi.(Kararın bozulması talep edildi) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bu gerekçelerle sanık avukatlarının temyiz itirazlarını yerinde gördüğünü belirterek kararın bozulmasını talep etti. Savcılık, tebliğnamesini Yargıtay 1. Ceza Dairesi Yüksek Başkanlığı’na gönderdi. Daire’nin incelemesini sürdürdüğü öğrenildi.
4-Türkiye’nin ilk iklim davası kurutulan Marmara Gölü için açıldı(Evrensel)
Manisa'da kurutulan Marmara Gölü’nün balıkçıları gölün kurumasından sorumlu tuttukları devlete dava açtılar. Dava, Türkiye’nin ilk iklim davası olma özelliğini taşıyor.
Manisa’nın Gölmarmara ilçesine ismini veren Marmara Gölü, 2011 yılından 2021 yılına kadar geçen 10 yıllık süreçte, devlet kurumlarının hatalı su politikaları sonucunda, yüzey alanının yüzde 98,18'lik bir kısmını kaybetti. Neredeyse tamamen kuruyan göl, yüz binlerce su kuşunun yanı sıra çevresindeki yerleşim yerlerinin de can damarıydı. Yüzlerce ailenin geçim kapısı olan göl balıkçılığı tamamen biterken, göldeki kurumalar nedeniyle çevredeki tarımsal üretim de ciddi oranda zarar gördü.(DEVLET KURUTTUĞU GÖL İÇİN BALIKÇILARDAN BİR DE KİRA İSTEDİ!) Nesilden nesile gölde balıkçılık yaparak geçimini sağlayan köylüler gölün kuruması nedeniyle kayıklarını çürümeye terk ederken, devlet kurumları ise şaka gibi bir uygulama ile kuruttuğu göl için balıkçı kooperatifinden kira bedeli talep ediyor. Kooperatife kira bedellerinin ödenmesi için gönderilen ödeme emri bardağı taşıran son damla olurken, kooperatifin Türkiye’nin ilk iklim davasını açmasının da zeminini hazırladı.(“GÖLÜN KURUMASINDAN KAMU İDARESİ SORUMLU”) Ege bölgesindeki birçok çevre davasını yürüten Cem ve Özlem Altıparmak kooperatif adına Türkiye’nin ilk iklim davasını açtılar. Marmara Gölü’nün, Türkiye’nin BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nden ve Paris İklim Anlaşması’ndan kaynaklı taahhütlerine tamamen aykırı politikaları sonucunda kuruduğunu belirten Altıparmak Hukuk bürosu bu kurumadan kamu idarelerinin sorumlu olduğunun tespiti için, Manisa İdare Mahkemesi’ne iklim davası açtı.(TÜRKİYE PARİS ANLAŞMASINA GÖRE SULAK ALANLARI KORUMAK ZORUNDA) Altıparmak Hukuk Bürosu tarafından yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi; “İklim davaları, hükümetleri ve şirketleri iklim değişikliğiyle mücadeleye aykırı politikaları, kararları ve ataletleri nedeniyle sorumlu tutmak ve hesap vermelerini sağlamak üzere açılan, stratejik öneme sahip davalardır. Ekim 2021’de onaylanan Paris İklim Anlaşması’yla birlikte, iklim değişikliği ile mücadelede 2053 yılında sıfır karbon taahhüdünde bulunan Türkiye’nin, bu taahhütlerine uyabilmesi için sadece fosil tabanlı gazların atmosfere salımını sınırlaması yetmiyor. Aynı zamanda, karbon yutak alanları olarak kabul edilen ve küresel ısınmaya yol açan gazları tutan alanları korumak, bozulanları rehabilite etmek ve hatta sayılarını çoğaltmak zorunda”.(KAMU POLİTİKALARI MARMARA SULAK ALANINI KURUTTU) Karbon yutak alanları olarak kabul edilen alanların başında sulak alanların geldiğine dikkat çekilen açıklamada, Marmara Gölü’nün, 2017 yılında ulusal öneme haiz sulak alan ilan edildiği ve bu özelliği ile korunması gereken bir karbon yutak alanı olduğu belirtildi. Buna karşın kamu idaresinin iklim değişikliği ile mücadele taahhütlerine aykırı politikalar nedeniyle Marmara Gölü’nün kuruduğunu ve bir sulak alanın yok olduğu dile getirildi.(“İDARENİN SORUMLULUĞUNU İSPATLAYACAĞIZ”) Balıkçı kooperatifinin avukatlarından Cem Altıparmak açılan davaya ilişkin değerlendirmesinde “Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadeledeki sorumluluklarını görünür kılmak ve bu sorumluluklara aykırı davrandığını tespit ettirmek için, bu davayı bir iklim davası olarak açtık. Bu davada, devletin hatalı ve plansız su politikalarının gölün kurumasına yol açtığını, sorumluluğun tamamen idarede olduğunu ve bunun sonucunda ortaya çıkan zararlardan da idarenin sorumlu olduğunu ispatlayacağız.” şeklinde konuştu.(“İKLİM DAVALARININ DEVAMI GELECEKTİR”) İklim ve çevresel adalet açısından gerçek bir toplumsal ve yargısal dönüşümün, stratejik nitelikteki iklim davaları ve yargısal araçların etkin kullanımı ile sağlanabileceğini ileri süren Av. Özlem Altıparmak ise, “Bu dava, iklim davası olarak bir ilk niteliğinde. Ancak Türkiye, iklim değişikliği ile mücadele için etkin bir strateji ve eylem planı oluşturup uygulamadığı sürece, bu iklim davalarının devamı mutlaka gelecektir.” dedi.
5-TÜİK'e göre 2021'de işsizlik (atıl iş gücü) yüzde 24,4 oldu(Evrensel)
İİİşgücüne ilişkin tamamlayıcı göstergeler, 2020, 2021 | Grafik: TÜİK
Türkiye İstatistik Kurumu, 2021 yılına dair iş gücü istatistiklerini açıkladı. Verilere göre 2021'de geniş tanımlı işsizlik yüzde 24,4 oranında oldu.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2021 yılına dair iş gücü istatistiklerini açıkladı. Çalışma çağında olup da eksik istihdam ve diğer nedenlerle çalışamaz halde olanların oranı 2021'de yüzde 24,4 oldu. Geniş tanımlı işsizlik denilen bu oran, pandeminin etkilerinin yoğun olarak yaşandığı 2020 yılından sadece 1 puan geride kaldı. TÜİK'in işsizlik olarak tanımladığı oran ise yüzde 12 oldu. 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2021 yılında bir önceki yıla göre 121 bin kişi azalarak 3 milyon 919 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 1,1 puanlık azalış ile yüzde 12,0 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 10,7 iken kadınlarda ise yüzde 14,7 olarak tahmin edildi. İstihdam edilenlerin sayısı 2021 yılında bir önceki yıla göre 2 milyon 102 bin kişi artarak 28 milyon 797 bin kişi, istihdam oranı ise 2,5 puanlık artış ile yüzde 45,2 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 62,8 iken kadınlarda yüzde 28,0 olarak gerçekleşti. İşgücü 2021 yılında bir önceki yıla göre 1 milyon 981 bin kişi artarak 32 milyon 716 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 2,3 puanlık artış ile yüzde 51,4 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 70,3, kadınlarda ise yüzde 32,8 oldu.(GENÇ İŞSİZLİK YÜZDE 22,6 OLDU)15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı 2021 yılında bir önceki yıla göre 2,3 puan azalarak yüzde 22,6 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 19,4, kadınlarda ise yüzde 28,7 olarak tahmin edildi.(İSTİHDAMIN YÜZDE 55,3'Ü HİZMET SEKTÖRÜNDE YER ALDI) İstihdam edilenlerin yüzde 17,2'si tarım, yüzde 21,3'ü sanayi, yüzde 6,2'si inşaat, yüzde 55,3'ü ise hizmet sektöründe yer aldı. Bir önceki yıl ile karşılaştırıldığında sanayi sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 0,8 puan, inşaat sektörünün payı 0,4 puan artarken, tarım sektörünün payı 0,5 puan, hizmet sektörünün payı 0,6 puan azaldı.(2021'DE ATIL İŞGÜCÜ ORANI YÜZDE 22,4 OLDU) Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2021 yılında bir önceki yıla göre 1,0 puan azalarak yüzde 24,4 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 16,8 iken, işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı yüzde 20,0 olarak gerçekleşti. (BÖLGE İLLERİ, İŞSİZLİKTE YİNE ZİRVEDE) İşsizlik oranı en yüksek bölge yüzde 29,8 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) iken, işsizlik oranı en düşük bölge yüzde 5,8 ile TR82 (Kastamonu, Çankırı, Sinop) oldu. En yüksek istihdam oranı yüzde 52,0 ile TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) Bölgesi'nde gerçekleşti. En düşük istihdam oranı ise yüzde 29,9 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) Bölgesi'nde oldu. En yüksek işgücüne katılma oranı %57,3 ile TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) Bölgesi'nde gerçekleşti. En düşük işgücüne katılma oranı ise %40,6 ile TRC2 (Şanlıurfa, Diyarbakır) Bölgesi'nde oldu.
6- Ağaoğlu'ndan 'kıyamet projesi' savunması: Kuşları besleyeceğiz(duvaR)
Ağaoğlu Şirketler Grubu, dünyanın sayılı sulak alanları arasında sayılan ve yüzlerce çeşit kuş türüne ev sahipliği yapan Mandalya Körfezi’ndeki 'turizm kenti' ile ilgili açıklama yaptı. Ali Ağaoğlu ve Besim Tibuk ortaklığındaki şirketin Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Boğaziçi Mahallesi'nde yapmayı planladıkları 30 bin kişilik 'turizm ve tatil köyü' projesine tepkiler sürerken Ağaoğlu Şirketler Grubu'ndan, bölgedeki doğal su kaynaklarının yönünün değiştirildiği iddialarına yönelik açıklama geldi. Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Ağaoğlu İnşaat'ın dünyanın sayılı sulak alanları arasında sayılan ve yüzlerce çeşit kuş türüne ev sahipliği yapan Mandalya Körfezi’ni tahrip ettiğini ve DSİ'den habersiz barajlar inşa ederek doğal su kaynaklarının yönünü değiştirdiğini kaydetmişti.Ağaoğlu Şirketler Grubu'ndan konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, "Amacımız Muğla–Milas Turizm Yerleşkesi projesini Türkiye’de örneği az bulunan bir şekilde tamamen sürdürülebilirlik anlayışıyla ve günün koşullarına ve beklentilerine uygun olarak hayata geçirmektir" ifadeleri kullanıldı."Eksik ve doğru olmayan bilgilerle sürece verilmeye çalışılan zararı yakından takip etmekteyiz" denilen açıklamada, "Doğru bilgilere dayanmayan iddialar ile ilgili verilecek en güzel cevabın projenin kendisi olacağına inancımız tamdır" ifadelerine yer verildi. (https://www.gazeteduvar.com.tr/agaoglundan-kiyamet-projesi-savunmasi-kuslari-besleyecegiz-haber-1557647)
En kötü hava kalitesinin Bangladeş’te olduğu ortaya çıkarken, ikinci sıraya Afrika ülkesi Çad, üçüncü sıraya Pakistan yerleşti. 117 ülke ve 6 bin 475 şehrin yer aldığı raporda Türkiye 46. sırada. 2021 yılı küresel hava kalitesi raporuna göre, en kötü hava kalitesinin Bangladeş’te olduğu açıklandı. 117 ülkenin yer aldığı raporda Türkiye 46. sıraya yerleşti.
Ajans Press’in, QAir verilerinden elde ettiği bilgilere göre, 2021 yılı küresel hava kalitesi raporu oranları belli oldu. Böylelikle en kötü hava kalitesinin Bangladeş’te olduğu ortaya çıkarken, ikinci sıraya Afrika ülkesi Çad, üçüncü sıraya ise Pakistan’ın yerleştiği kaydedildi. 117 ülke ve 6 bin 475 şehrin yer aldığı raporda Türkiye 46. sıraya yerleşti. Yapılan ölçümler neticesinde en iyi sonucu veren şehrimiz Çankırı olurken, havada bulunan zararlı partikül oranı 9.3 metreküp olarak tespit edildi. İstanbul, Ankara, İzmir için bu seviye 17’lerdeyken Türkiye’nin hava kalitesinin en kötü olduğu şehir Iğdır olarak saptandı. Iğdır’da havadaki zararlı partikül oranı 66.2 metreküp oldu. En iyi hava kalitesine sahip ülkeler ise; Yeni Kaledonya, Virgin Adaları, Porto Riko, Cape Verde ve Saba olarak sırlandı.(HAVA KİRLİLİĞİ MEDYANINDA GÜNDEMİNDE) 2021 başından bugüne kadar hava kirliliği ile alakalı online ve geleneksel medya olmak üzere 120 bine yakın haber yansıdığı tespit edildi. Son yıllarda karbon salınımı ve karbon nötr başlıkları ise en çok konuşulan farkındalık projeleri arasında yer aldı. Bu başlıklarda medyaya 11 bin 237 haber yansıdığı tespit edildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder