Kocaeli Emek Gençliği, Kocaeli Üniversitesi Rektörü Sadettin Hülagü'ye 3 milyon liralık makam aracı tahsis edilmesine tepki gösterdi.
Kocaeli Emek Gençliği, Kocaeli Üniversitesi Rektörü Sadettin Hülagü'ye 3 milyon liralık makam aracı tahsis edildiği iddialarına ilişkin açıklamasında "Üniversite bütçesinin kullanımı şeffaf bir biçimde, öğrencilerin ihtiyaçları doğrultusunda, öğrenci temsilcilerinin de dahil olduğu bir komisyonla planlanmalıdır" dedi. ("GÜLE GÜLE KULLANMA HOCAM!") Kocaeli Emek Gençliği Kocaeli Üniversitesi Rektörü Sadettin Hülagü’ye 3 milyon liralık makam aracı tahsis edildiği iddiasına dair açıklama yayımladı. Açıklamada şu değerlendirmelere yer verildi: "Üniversiteli gençler niteliği düşürülmüş 4 liralık yemek için saatlerce kuyruk beklerken, güvencesiz düşük ücretli işlerde uzun saatler çalışmak zorunda bırakılıyor. Okul bütçesi öğrencilerin nitelikli bir eğitim alması için harcanmalıdır. Üniversite bütçesinden beslenme ve eğitimde kullanılan materyaller öğrenciler için ücretsiz olarak sağlanmalıdır.(ÜNİVERSİTE BÜTÇESİ ÖĞRENCİLER İÇİN KULLANILSIN) Eğitim öğretim yılının başında öğrenci sayısındaki artış ve bütçe gelirlerinin karşılayamayacağı gerekçesiyle yemekhaneye yüzde 33'lük zam yapıldı. Soruyoruz, öğrencilerinin beslenmesine yetmeyeceği söylenen bütçe rektörün arabası için mi kullanılıyor? Yemek çeşidinin azaltıldığı, salata büfesinin kaldırıldığı, yemeğin niteliğinin düştüğü koşullarda zam yaparak öğrencileri mağdur eden üniversite yönetimi rektörün itibarından tasarruf edemiyor mu?(NİTELİKLİ EĞİTİM İÇİN MÜCADELE EDELİM) Üniversite bütçesinin kullanımı şeffaf bir biçimde, öğrencilerin ihtiyaçları doğrultusunda, öğrenci temsilcilerinin de dahil olduğu bir komisyonla planlanmalıdır. Emek Gençliği olarak çağrımızdır, Kocaeli Üniversitesi’nde okuyan gençler olarak bu talepler etrafında yan yana gelelim. Üniversite bütçesinin öğrencilerin nitelikli eğitimine harcanması için mücadele edelim!"
2- Kısa vadeli dış borç stoku, şubatta 130,5 milyar dolara yükseldi.(Evrensel)
Kısa vadeli dış borç stoku, şubatta 2021 yıl sonuna kıyasla yüzde 8,5 artarak 130,5 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.
Kısa vadeli dış borç stoku, şubatta 2021 yıl sonuna göre yüzde 8,5 artarak 130,5 milyar dolara çıktı. kamu sektörünün kısa vadeli borcu 23,4 milyar dolara, özel sektörün kısa vadeli dış borcu 77,3 milyar dolara yükseldi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından Şubat 2022 dönemine ilişkin kısa vadeli dış borç istatistikleri açıklandı. Buna göre, kısa vadeli dış borç stoku, şubatta 2021 yıl sonuna kıyasla yüzde 8,5 artarak 130,5 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku yüzde 6,2 artışla 54,7 milyar dolar, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku yüzde 7,6 yükselişle 46 milyar dolar oldu. Bankaların yurt dışından kullandıkları kısa vadeli krediler, şubat ayında 2021 yıl sonuna göre yüzde 1,6 artışla 11,4 milyar dolara çıktı. Banka hariç yurt dışı yerleşiklerin döviz tevdiat hesabı değişiklik göstermeyerek 15,3 milyar dolar, yurt dışı yerleşik bankaların mevduatı ise yüzde 3,2 yükselerek 16,1 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Aynı dönemde, yurt dışı yerleşiklerin TL cinsinden mevduatları yüzde 26,6 artışla 12 milyar dolara çıktı. Diğer sektörler altında yer alan ithalat borçları, 2021 yıl sonuna göre yüzde 8,5 artarak 40,6 milyar dolara yükseldi.(ÖZEL SEKTÖRÜN KISA VADELİ DIŞ BORCU 77,3 MİLYAR DOLAR) Borçlu bazında incelendiğinde, tamamı kamu bankalarından oluşan kamu sektörünün kısa vadeli borcu 2021 yıl sonuna göre yüzde 4,9 artarak 23,4 milyar dolar, özel sektörün kısa vadeli dış borcu da yüzde 7,4 yükselişle 77,3 milyar dolar oldu. Bu dönemde, özel alacaklılar başlığı altındaki parasal kuruluşlara olan kısa vadeli borçlar yıl sonuna göre yüzde 10,6 artışla 70,3 milyar dolar, parasal olmayan kuruluşlara olan borçlar yüzde 6,1 artarak 59,7 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. 2021 yılının sonunda 460 milyon dolar olan kısa vadeli tahvil ihraçları, şubat sonu itibarıyla 473 milyon dolar oldu. Aynı dönemde resmi alacaklılara olan kısa vadeli borçlar 56 milyon dolar olarak kayıtlara geçti. Kısa vadeli dış borç stoku şubat sonu itibarıyla yüzde 44,1'i dolar, yüzde 25,3'ü avro, yüzde 10,2'si TL ve yüzde 20,4'ü diğer döviz cinslerinden oluştu. Şubat sonu itibarıyla orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoku 176,4 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Söz konusu stokun 18,3 milyar dolarlık kısmı, Türkiye'de yerleşik bankaların ve özel sektörün yurt dışı şubeleri ile iştiraklere olan borçlarından oluştu. Borçlu bazında değerlendirildiğinde, toplam stok içinde kamu sektörünün yüzde 19,1, Merkez Bankası'nın yüzde 16,9 ve özel sektörün yüzde 64 paya sahip olduğu görüldü.
3- Tarımsal üretim maliyeti uçuşta: Tarım-ÜFE martta yıllık yüzde 84,11 arttı.(Evrensel)
Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi (Tarım-ÜFE) mart ayında bir önceki aya göre yüzde 12,02, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 84,11 attı.
Tarımsal üretimde maliyet katlanarak artmaya devam ediyor. TÜİK verilerine göre Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi (Tarım ÜFE) martta bir önceki aya göre yüzde 12,02, geçen yılın aralık ayına göre yüzde 46,31, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 84,11 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 36,59 arttı.(ÇOK YILLIK BİTKİSEL ÜRÜNLERDE ÜRETİM MALİYETİ BİR AYDA YÜZDE 17 ARTTI) Sektörlerde bir önceki aya göre değişimlere bakıldığında, tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 11,5, ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 17,49, balık ve diğer balıkçılık ürünlerinde yüzde 25,66 artış kaydedildi. Ana gruplarda aylık bazda değişim ise canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 6,2, tek yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 12,56, çok yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 16,98 artış olarak kayıtlara geçti. (LİFLİ BİTKİLERİN ÜRETİM MALİYETİNDEKİ YILLIK ARTIŞ YÜZDE 200'Ü GEÇTİ) Yıllık Tarım-ÜFE'ye göre 7 alt grup daha düşük, 4 alt grup daha yüksek değişim gösterdi. Yıllık artışın düşük olduğu alt gruplar sırasıyla yüzde 32,1 ile canlı koyun ve keçi, bunların işlenmemiş süt ve yapağıları, yüzde 32,31 ile turunçgiller oldu. Buna karşılık, yıllık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla yüzde 208,09 ile lifli bitkiler, yüzde 148,76 ile sebze ve kavun-karpuz, kök ve yumrular, yüzde 110,56 ile tahıllar (pirinç hariç), baklagiller ve yağlı tohumlar olarak belirlendi. Aylık Tarım-ÜFE'ye göre 8 alt grup daha düşük, 3 alt grup daha yüksek değişim gösterdi. Bir önceki aya göre artışın düşük olduğu alt gruplar sırasıyla yüzde 5,16 ile canlı sığırlar (manda dahil), bunlardan elde edilen işlenmemiş süt ve yüzde 5,73 ile çeltik olarak kaydedildi. Buna karşılık, aylık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla yüzde 18,17 ile turunçgiller ve yüzde 17,38 ile sebze ve kavun-karpuz, kök ve yumrular oldu. Bir önceki aya göre azalış gösteren tek alt grup ise yüzde 8,32 ile diğer ağaç ve çalı meyveleri ile sert kabuklu meyveler olarak tespit edildi. (81 MADDEDEN 71'İNİN FİYATI ARTTI) Endekste kapsanan 81 maddeden 4'ünün ortalama fiyatında azalış olurken 6'sının ortalama fiyatında değişim olmadı, 71'inin ortalama fiyatında ise artış gerçekleşti.
4-Bir ayda 390 "ÇED gerekli değil" kararı verildi(Evrensel)
Şirketler bakanlık ve valiliklerin verdiği "ÇED gerekli değil" kararları ile yaşam alanlarını tahrip etmeye devam ediyor. Mart ayında 390 proje için “ÇED gerekli değil” kararı verildi.
Ekolojik yıkımı engelleyen ÇED süreçleri bir prosedüre dönüştü. Şirketler bakanlık ve valiliklerin verdiği "ÇED gerekli değil" kararları ile yaşam alanlarını tahrip etmeye devam ediyor. Mart ayı içerisinde maden, JES ve kimya tesisleri gibi önemli projelerin de içinde bulunduğu 390 proje için “ÇED gerekli değil” kararı verildi. Son yıllarda tarım, orman ve zeytincilik faaliyetlerini düzenleyen yasa ve yönetmeliklerde yapılan değişiklikler de tarım, orman ve doğal alanlarını ranta açtı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı sitesine göre sadece 2022 Mart ayında bin 23 projenin ÇED dosyası sonuca bağlandı. 390 proje için “ÇED gerekli değildir” kararı verildi. Sadece 12 Nisan 2022 günü duyurusu yapılan 48 proje için ise 17 ayrı “ÇED gerekli değildir” kararı verildi. Yurttaşlardan kaçırılarak verilen kararlar arasında katı atık tesisinden kimyasal üretim yapan tesislere, rüzgar enerji santrallerinden jeotermal enerji santrallerine, hatta madenlere kadar birçok proje bulunuyor. Projelerin bölgede yaşayanlarda oluşturacağı sağlık sorunlarının yanı sıra bölge ekosistemine vereceği zararlar araştırılmadan verilen bu kararlar ciddi riskler oluşturuyor.("PROJELERİN ÖNÜNÜ KESMELİYİZ") MA'dan Tolga Güney'e bakanlık sitesindeki kararları değerlendiren Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) Eş Sözcüsü Berna Babaoğlu “Bunlar su ve gıda krizini daha da büyütecek ve içinden çıkılamaz duruma getirecektir. Bunun için bu talana karşı durmak gerekiyor. Özellikle ‘ÇED gerekli değil’ diyerek halktan kaçırılan bu projelerin önünü kesmemiz gerekir” diye konuştu. İktidarın doğayı ekonomik kaynak olarak gördüğünü söyleyen Bergama Çevre Platformu Sözcüsü Erol Engel de “ÇED gerekli değildir kararı alenen doğayı, o yörede yaşayan insanları iradesini dikkate almaksızın yok etme çabasıdır. Bugüne kadar verilen ‘ÇED olumlu’ kararlarının zaten yüzde 90’ı şirketlerin istekleri doğrultusunda geçmiştir” ifadelerini kullandı. Kuzey Ormanları Savunması Üyesi Levent Büyükbozkırlı ise “Her yeni projede ÇED’lerden kurtulma çabası var. Hukuksal olmayan doğa kıyımlarının önü böylelikle aşılıyor. Geniş bir kamuoyu oluşturup bunların hukuk dışı olduğunu yüksek sesle dile getirmek gerekiyor” dedi.(BEŞ İLÇEDE HALKIN KATILIMI TOPLANTISI 'HALKSIZ' YAPILDI) Bir yandan “ÇED gerekli değildir” kararları verlirken bir yandan da ÇED toplantıları halktan kaçırılıyor. İzmir, Balıkesir ve Manisa olmak üzere üç ilin Burhaniye, İvrindi, Savaştepe, Bergama ve Soma ilçelerindeki toplam 12 bin 500 hektarlık alanında, EN 1 Rüzgar Enerjisi Yatırım A.Ş. tarafından kurulmak istenen rüzgar enerjisi santrali (RES) için başlatılan ÇED süreci kapsamındaki halkın katılımı toplantısı önceki gün Bergama'da gerçekleştirildi. Gazete Duvar'dan Cihan Başakçıoğlu’nun haberine göre, toplantı için projenin yapılacağı bölgedeki mahalleler, köyler değil Bergama Ticaret Odası Toplantı Salonu seçildi. Seçilen yer nedeniyle toplantıya projenin etkileyeceği 14 köyden yalnızca bir tanesinin muhtarı katılabildi.
5- Yıldırım’ın çocukları ‘talan’ düzenlenmesinden 9 gün sonra zeytinlik işine girdi(Birgün)
1 Mart’ta zeytin ağaçlarının kesiminin önünü açan düzenlemeden 9 gün sonra AKP’li Binali Yıldırım’ın çocukları zeytin bahçesi alım satımı ve kiralaması işine girdi. Daha önce ana iş kolu ‘inşaat’ olan şirket 10 Mart’ta meyve ve sebze meslek grubuna geçti.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın maden yönetmeliğine bir madde ekleyen yönetmeliği 1 Mart'ta Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlarda ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerine izin verilmesinin önü açılmaya çalışıldı. Bu karardan sonra zeytin kesimleri hızlandı. Cumhuriyet’ten Bora Erdin’in haberine göre; karardan tam 9 gün sonra ise Binali Yıldırım’ın çocukları zeytin bahçesi alım satımı ve kiralaması için inşaat şirketlerini tarım şirketine çevirdi. Binali Yıldırım’ın çocukları Erkam Yıldırım, Bülent Yıldırım ve Bahar Büşra Köylübay’ın ortak olduğu Gaye İnşaat isimli şirket inşaat işinden çıktı onun yerine tarım işine girdi. Şirket zeytin bahçeleri kuracak, satın alacak, kiralayacak, kiraya verecek ve satacak. Binali Yıldırım’ın Ulaştırma Bakanı olduğu 2005 yılında kurulan Gaye İnşaat Turizm Otomotiv Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi geçen ay inşaat işinden çıktı. Binali Yıldırım’ın çocukları Erkam Yıldırım, Bülent Yıldırım ve Bahar Büşra Köylübay’ın sahibi olduğu şirket meşgale değişime gitti. Daha önce ana iş kolu ‘inşaat’ olan şirket 10 Mart’ta meyve ve sebze meslek grubuna geçti. Şirketin yeni adı Gaye Tarım Otomotiv Turizm Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi oldu. Üç ortaklı şirketin sermayesi ise 37 milyon lira olarak belirlendi.(ZEYTİNLİKLERİN KESİLMESİNİN ÖNÜ AÇILDI) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı "Maden Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"te değişikliğe gitti. 1 Mart 2022’de Resmi Gazete’de yayımlanan "Maden Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"teki şu düzenleme ile zeytinliklerin kesiminin önü açıldı. “Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda madencilik faaliyeti yürütecek kişinin faaliyetlerin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini taahhüt etmesi şartıyla Genel Müdürlük tarafından belirlenen çalışma takvimi içerisinde zeytin sahasının madencilik faaliyeti yürütülecek kısmının taşınmasına, sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilecek."
6-Gerçeğe ambargo(Birgün)
AKP, güvenilirliği kalmayan TÜİK’in açıkladığı istatistiklerden farklı istatistik açıklayanlara hapis cezası verilmesine yönelik düzenleme hazırlığında. Muhalefet söz konusu hazırlığa sert tepki gösterdi.
(TEPKİLERİN ODAĞINDA) Tartışmalı istatistikler yayınlana TÜİK, bugüne kadar birçok konuda tepki çekti. O başlıklardan bazıları şöyle sıralandı: •İstihdamın 90 bin kişi arttığını açıklarken, işsizliğin bir ayda 178 bin kişi azaldığını bildirdi. •1950’den bu yana her yıl açıklanan Sağlık İstatistikleri Yıllığı bile son iki yıldır açıklanmadı. Koronavirüs salgını nedeniyle yaşamını kaç kişinin yaşamını yitirdiği belirsiz. •Ölüm istatistiklerinin yanı sıra göç istatistikleri ve hayat tabloları da yayınlanamadı. 16 Temmuz 2021’de yayımlanması planlanan 2020 Uluslararası Göç İstatistikleri'nin ertelendiği duyurulmuştu. TÜİK'ten hâlâ verilerle ilgili bir açıklama gelmedi. •Enflasyonla ilgili tüm açıklamaları tartışmalara neden oldu. Enflasyon hesaplamaları sonrasında CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, TÜİK'e gitti, ancak içeri alınmadı. •TÜİK, geçen yıl yıllık kira artışını yüzde 11 olarak duyurdu. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi ise kira enflasyonunun çok daha fazla olduğunu ortaya koydu.(https://www.birgun.net/haber/gercege-ambargo-384293)
Mahkeme, Erdoğan’ın arkadaşı Hasan Gürsoy’un şirketi tarafından talan edilen başkentteki tarihi Saraçoğlu Mahallesi’nin imar planlarını iptal etti. Ancak şirket, yargı kararına rağmen otel ve konut inşaatını sürdürüyor.
TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası (HKMO) Ankara Şubesi ile Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Ankara Şubesi, Ankara’daki tarihi Saraçoğlu Mahallesi'nde Emlak Konut ile Güryapı’nın yürüttüğü projeye karşı açtığı davayı kazandı. Ancak, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imam hatipten arkadaşı Hasan Gürsoy’a ait olan Güryapı Şirketi, mahkeme kararına rağmen inşaat çalışmalarını durdurmadı. HKMO Ankara Şubesi ve ŞPO Ankara Şubesi'nin açtığı davada, tarihi Saraçoğlu Mahallesi’nin koruma amacı dışında ranta konu edildiği ve imar planlarının Saraçoğlu Mahallesi’nin sahip olduğu ekonomik, kültürel, doğal ve tarihi değerlerinin dikkate alınmadan hazırlandığı belirtildi. Odaların açtığı davada, eğitim alanının Turizm+Ticaret+Konut alanı olarak değiştirildiği, sosyal donatı dengesinin bozulduğu, planlama süreçlerinde katılım konusunda hassasiyet gösterilmediği gibi birçok gerekçe sıralandı. Odalar, imar planlarının hukuka aykırı olduğu vurgulanarak planların iptali edilmesini istedi. Ankara 17. İdare Mahkemesi ise 10 Mart’ta oybirliğiyle imar planlarının şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına uygun olmadığını belirterek hukuka uygun olmadığına karar verdi. Mahkeme, imar planlarının iptal edildiğini açıkladı.(KONUT VE OTEL YAPILIYOR) Ancak, mahkeme 10 Mart’ta imar planlarını iptal ettiğini açıklasa da Güryapı Şirketi inşaat çalışmalarını durdurmadı. Güryapı Şirketi, mahkeme kararına rağmen 124 adet daireden oluşan konut alanı, 680 araçlık otopark, 160 odalı otel, ofis, kafe ve restoranların inşa edileceği açıklanan proje için yıkım ve restorasyon çalışmalarına son gaz devam ediyor. Tarihi mahallede şirketin personelleri ve iş makinaları çalışmalarını sürdürüyor.(PROJEDEN VAZGEÇİLMELİ) HKMO Ankara Şubesi ile ŞPO Ankara Şubesi’nden yapılan ortak ortak açıklamada ise “Saraçoğlu Mahallesi’ndeki yapılara hiçbir bilimsel kriteri olmayan; yapıların ihtiyaçlarına göre değil sadece restoran, otel, büro gibi kullanımlar oluşturmaya yönelik alınan müdahale kararları ile yapılarda geri dönüşü mümkün olmayan zararlar verilmiştir. Bu kararların altına imza atanlar hesap vermeli, yapıların daha fazla zarar görmemesi için inşaat durmalı ve yapılar acilen iyileştirilmelidi” denildi. “Kentte planlı ve tarihsel olarak gelişmiş tüm kullanımlar gibi Saraçoğlu da Başkentin bir numunesi ve belleği” olduğu hatırlatılan açıklamada şu ifadeler de yer aldı: “Saraçoğlu Mahallesi’nde acilen iyileştirme çalışmalarına başlanmalı, kamuya ait konut alanı olarak kalmalı, parçacıl talan projelerinden vazgeçilmelidir.”(İMAM HATİP LİSESİNDE TANIŞTILAR) Güryapı Şirketi’nin sahibi ise AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imam hatip lisesinden arkadaşı olan Hasan Gürsoy’a ait. Hasan Gürsoy’un şirketleri, Cumhurbaşkanlığı Huber Köşkü, Süleymaniye Cami, Galatasaray Üniversitesi, Arkeoloji Müzesi ve Topkapı Sarayı’nın restorasyon işlerini de yaptı. Ayrıca, Ahlat Köşkü ve Çamlıca Camii gibi milyonlarca liralık projelerin yapımını da üstlenen Gürsoy’un şirketleri, Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu Okçular Vakfı tarafından kullanılan Okçular Tekkesi’nin restorasyonunu da yaptı.
Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarına göre, uyuşturucu ticareti yaptığı suçlaması ile tutuklanan Ali Osman Akat’a ait L’actone şirketinin 200 bin TL olan sermayesi, 2017-2020 yılları arasında 60 kat artırarak 12 milyon TL’ye çıktı.
Kolombiya’dan Türkiye’ye “kozmetik ürün” adı altında gönderilen 111 kilogram kokainin alıcısı olarak görüldüğü iddia edilen L’actone Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Osman Akat’ın da aralarında bulunduğu altı şirket sahibinin firmaları üzerinden uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı ileri sürülmüştü. Uyuşturucu kaçakçılığı ile ilişiği olduğu iddia edilen Ali Osman Akat ile birlikte Ali K., Mustafa G., Sarra C., Süleyman Y. ve Tevfik Akan A. 13 Aralık'ta jandarma ekiplerince gözaltına alınmış; Ali Osman Akat, Süleyman Y. ve Tevfik A. tutuklanmıştı. Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarına göre, Akat’ın sahibi olduğu Lactone Kozmetik Sanayi ve Dış Ticaret şirketi, 3 Aralık 2015 tarihinde, 200 bin TL sermaye ile şirketin Dış Ticaret Genel Koordinatörü Tevfik Akan Akat adına kuruldu. Şirket, 3 Ağustos 2016 tarihinde, Ali Osman Akat’a devredildi.Şirketin sermayesi, Ali Osman Akat’a devrinden yaklaşık bir yıl sonra, 28 Mart 2017 tarihinde; sermayesini 800 bin TL artırdı, şirketin toplam sermayesi bu artış ile 1 milyon liraya çıktı. Şirket 26 Aralık 2018 tarihinde bu kez 4 milyon liralık sermaye artırımına giderek toplam sermayesini 5 milyon liraya çıkardı. Şirketin sermayesi, bundan yaklaşık bir buçuk yıl sonra Nisan 2020 tarihinde; 12 milyon liraya çıkarıldı. Akat; 6 Ocak 2022 tarihinde İstanbul’da tutuklandı. Akat, cezaevindeyken; şirket yönetim kurulu 23 Şubat 2022 tarihinde toplandı. Çetin Akat, bu toplantıda şirket yönetim kurulu üyesi olarak görevlendirildi ve şirket adına işlem yapma yetkisi verildi. Öte yandan, Ticaret Sicil Gazetesi kayıtları, L’actone şirketinin 9 Ekim 2020 tarihinde faaliyet alanlarına “dezenfektan ve biosidal ürünlerin ticaretini” de eklediği görüldü.
10-Erdoğan medrese açtı: 'Tek parti zihniyetinin bir utanç lekesini daha ortadan kaldırıyoruz' (SOL)AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yeniden restore edilen Ayasofya Fatih Medresesi Açılış Programı'nda açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "Bugün bu açılışla sadece emanete sahip çıkmıyoruz, tek parti zihniyetinin bir utanç lekesini daha ortadan kaldırıyoruz" dedi. Erdoğan'ın açıklamasında öne çıkanlar şöyle:('Tek parti zihniyetinin faturası kabarıktır') "Geçen hafta İslam Medeniyetleri müzesinin açılışını gerçekleştirdik. Bugün açılışını yaptığımız Ayasofya Fatih Medresesi ile bir eseri daha şehrimize kazandırıyoruz. Bizans hayranı, batıdan çok batıcı, milletin değerleriyle kavgalı bu zihniyet binlerce yıllık kültür hazinemizin kıymetini bilememiştir. Tek parti zihniyetinin faturası kabarıktır. Bizans hayranı, batıdan çok batıcı bu zihniyet kültür hazinemizin kıymetini de bilememiştir. Sur içi 800 mescidin olduğu yer, buradaki mescitlerin çoğu yıkılmış, satılmış, ahıra çevrilmiş. Kuran kurslarımız kapatılmış. Bugün bu açılışla emanete sahip çıkmıyoruz, tek parti zihniyetinin utanç lekesini daha ortadan kaldırıyoruz. Hizmete açtığımız eser 86 yıl önce yıkılan medresenin o dönemine uygun yeniden ihya edilmiş halidir.('Ayasofya'yı müzeye çeviren zihniyet burayı yıkmıştır') Ayasofya'yı asli kimliğinden kopararak müzeye çeviren zihniyet bu medreseye de tahammül edememiştir. Burası şehrin ilk medresesi olarak hizmete açılmıştır. Burada Ali Kuşçu da ders vermiştir. Medrese farklı tarihlerdeki bakım onarım ve inşalarla 1924 yılına kadar eğitim hizmetine devam etmiştir. Daha sonra görüntüyü bozduğu gerekçesiyle yıkılmıştır. Ayasofya'yı müzeye çevrilen zihniyet burayı da yıkmıştır. Özellikle tek parti zihniyetinin bu konuda sabıkası oldukça kabarıktır. Bu dönemde batılılaşma yolunda atılan adımlar çok yaralar açmıştır. Ayasofya Fatih Medresesi'nde olduğu gibi tarihi eserler yıkılmış içerisindeki nice eserler de kaybolup gitmiştir. Kur'an kurslarımız kapatılmış, ilim irfan yuvalarımızın kapısına kilit vurulmuştur... İşte biz bugün bu açılışta bu emanete sahip çıkmıyoruz, tek parti zihniyetinin tarihe sürdüğü lekeyi ortadan kaldırmanın bahtiyarlığını yaşıyoruz. Yaklaşık 4.5 asır boyunca sayısız alimin yetişmesine vesile olan bu medrese yine ilim vermeye devam edecektir. Burada inşallah yarının alimleri yetişecektir."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder