Daha karpuz kesecektik
Yargının “baronları” bize dava açmış. Acele etmişler, keşke biraz bekleselerdi. Yazacağımız diğer dosyaları da görüp toptan dava açsalar hem zaman hem de iki kez vekâlet ücreti nedeniyle parasal kayıplarının önüne geçerlerdi.
Dosyalar hayli kabarık. Gündem de yoğun olunca araya başka yazı konuları giriyor. Dosyaların hangi birinden başlayalım. Bu arada “yargının baronları” tabirini biz uydurmadık. Yargı camiasında onlara takılan isim bu. Ama “cuk” oturmuş. Bir elleri adliyede bir elleri Emniyet’te diğer elleri siyasette ve iş dünyasında. Hal böyle olunca kotarılmadık, halledilmedik iş yok.
Bu arada çok mühim davalarda yan görevleri yapan yamakları da görev almak için aportta bekliyorlar. Avukat T.Ö. ile Bebek’te bir ara sokakta güya terzilik yapan baronlardan birinin “uzak akrabası” E.A., talimat geldiğinde hemen yardıma koşuyorlar.
BECERİKLİ TERZİ
Şimdi siz “Avukatı anladık da terzi ne ayak abi?” diyeceksiniz haklı olarak. Bu terzi kırk ayak. On parmağında on marifet.
Öyle terzi deyip geçmeyin. Terzilik önemli bir meslektir. Rahmetli babamın da ilk işi terzilikti. Ondan bilirim. Bizim elin siyaseti o terzi dükkânında konuşulur, orada önemli kararlar alınırdı. Fatsa’da Terzi Fikri, Diyarbakır’da Terzi Niyazi ve talebesi Terzi Mehdi de öyleydi.
Ha! Bu baronlardan birinin “uzak akrabası” terzinin öyle siyasetle falan alakası yok. O, adliyede buz dosyası olanlara bedeli mukabilinde elbise dikiyor sadece. Elbiselerin fiyatı değişken. Yok kumaşına, kupuna göre değil fiyat. Dava dosyasında istenen cezaya göre fiyat veriliyor. Kimi zaman 500 bin kimi zaman 2 milyon kimi zaman da 1 kaç milyon dolar.
Mesela; Mehmet Sena Söylemez’e 2 milyona elbise diktiği söyleniyor. Sonra bu 2 milyon yüzünden adliyede kavga çıkıyor. Davanın yeniden görülmesi için başvurulan 11. ağır cezanın hâkimine bu paradan pay verilmeyip sadece bir takım elbise verilince olan Sena Söylemez’e oluyor. Tutuklama kararı çıkıyor tabii. Söylemez ailesinin parasını yemek de kolay değil hani. Elbise bedeli olarak alınan bu 2 milyon lira geri istenince “Eve girmiştim parayı oraya verdim. Sonra öderim falan” deniyor. Parayı alıyorlar geriye ama 130 bin kadar eksik olarak.
YANAKLARINI ÖPTÜ KAZIĞI ÇAKTI
Bir de R.E.K’nin bir davası vardı. SBK’nin de adının karıştığı. Dava açıldığında R.E.K., polis tarafından hakkında arama kaydı olmasına rağmen elini kolunu sallaya sallaya becerikli Terzi E.A’nın akrabası olan baronu ziyarete gidiyor. Tabii terziye birkaç takım elbise de yaptırıyor. Baron, “Yahu biz akrabaymışız. Daha önce niye tanışmadık seninle” diye yanaklarından öperek karşılıyor. Sonra R.E.K’yi her yerde fellik fellik arayan Emniyet organizenin müdürünü arayarak “Gelen benim çok yakınım, akrabamdır. İfadesini alın” diyerek gönderiyor. Yanına da baronların ilgilendiği davaların değişmez avukatı T.Ö. olmak üzere.
R.E.K., ruhsatlı silahıyla büyük bir özgüven içinde Emniyet’e gidiyor, silahını kapıda teslim bile etmiyor. O arada SBK, arayıp acil görüşme talebinde bulununca hemen Emniyet Organize Şube Müdürü aranarak R.E.K’nin evine gönderilmesi, ifadesinin yarın alınması isteniyor. Hakkında arama kararı bulunan R.E.K’ye ifadesinin yarın alınacağı söylenerek evine gönderiliyor. Çünkü karşı tarafla pazarlık başlamıştır. SBK her zaman olduğu gibi savcı ve hâkimlerin kullandığı kapıdan adiyeye dalıyor. Terzinin akrabasının odasında adliyenin diğer iki baronun da katılmasıyla toplantı yapılıyor. Pazarlık uzun sürüyor. Sonuçta 500 bin dolara el sıkışılıyor. R.E.K. ertesi gün tutuklanıyor.
Fettah Tamince’nin tahliyesi de evlere şenliktir ha!
Cumhurbaşkanının avukatı Mustafa İnal Doğan aynı zamanda Tamince’nin de avukatı. Sorgu sırasında Antalya’daki üniversitenin FETÖ’ye devri konusu sorulunca Tamince’nin yukarının talimatıyla devrettiğini söylemesi üzerine bu ifadenin tutanağa geçirilmesine avukatın itirazı, savcının da tutanağa geçirme yönünde kararlılığı nedeniyle dönen dolapları ve savcının başına gelenleri de başka bir gün yazarız. Bu olayda diğer yargının diğer baronunun müdahalesini de...
***
Aç bakalım
Biber gazı sık bakalım
Kaskını çıkar, copunu bırak
Delikanlı kim bakalım.”
Son günlerde iktidarın huzurunu kaçıran kim varsa hakkında dava ve soruşturma açılan, vergi incelemesine maruz kalan ve tehdit edilenlerin sayısı katlanarak artıyor. Yağmur gibi açılan davalar ve soruşturmalar nedeniyle mağdurlar adına biz de bir slogan üretelim bari:
“Aç bakalım aç bakalım
Davaları aç bakalım
Cüppeni çıkar, makamı bırak
Delikanlı kim bakalım.”
GÖZDAĞININ ARDINDAKİ BUZDAĞI
Son bir ayda hakkında dava ya da soruşturma açılanları şöyle bir anımsayalım.
CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun bu makama gelmeden yıllar önce attığı ve fikir hürriyeti kapsamında değerlendirilecek tweet’ler nedeniyle hakkında dava açıldı. Sonrası tutuklama kararı ve siyaset yasağı.
Peki, Canan Kaftancıoğlu ne zaman il başkanı seçildi?
Ocak 2018 yılında.
Kaftancıoğlu’nun sekiz yıl önceki tweet’leri daha il başkanı seçilmeden bir başka adayı destekleyen TV’de yayımlandı. Bir gün sonra kimliği gizli biri CİMER’e suç duyurusunda bulundu. Savcılık soruşturma hazırladı.
Dava ne zaman açıldı?
2019 yılı mayıs ayında. Yani 31 Mart yerel seçimlerinde CHP’nin İstanbul’u kazanmasından sonra. AKP’nin cezalandırma yöntemi de bu.
İl başkanlığından sonra hafta içinde bu kez de parti üyeliği düşürüldü.
*
Kaftancıoğlu’na verilen cezayı eleştirdiği için Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından emekli Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’un rütbeleri söküldü.
*
Selahattin Demirtaş’a verilen cezayı televizyonda eleştiren emekli Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın da rütbelerinin sökülmesi için hakkında soruşturma başlatıldı.
*
ENAG kurucusu ve gazetemiz yazarı Veysel Ulusoy hakkında soruşturma açıldı. Gerekçe: gerçek enflasyon rakamlarını paylaşmak.
AKP’nin önerisi ile TBMM’de önceki gün kabul edilen ve kamuoyunda “Dezenformasyon Yasası” olarak isimlendirilen yasada kamuoyunu yanıltıcı bilgi paylaşımı yapan kişi ve kurumların cezalandırılması öngörülüyor. TÜİK dezenformasyonun âlâsını yaparken onlar hakkında soruşturma yok; Veysel Ulusoy gerçek rakamları paylaştığı için ona ceza.
*
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında da 31 Mart 2019’da yapılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptal edilmesinin ardından yaptığı basın açıklamasındaki sözleri nedeniyle dava açıldı.
*
Pegasus çalışanlarından birinin Kadir gecesi arkadaşlarıyla meyhanede alkol alırken çektiği resmi paylaşıp altına alt tarafı “densizlik” denilip geçilecek bir cümle yazıldığı için tüm çalışanlar hakkında dava açıldı.
*
Man Adası davasına müdahale ettiğine dair hükümet kanadından haber kaynaklarımdan aldığım kulis bilgisini yazdığım için eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, şimdi Anayasa Mahkemesi üyesi İrfan Fidan da bizim hakkımızda dava açtı. Neredeyse TCK’nin ne kadar maddesi varsa hepsinden ceza istiyor. Canı sağ olsun. “Gerçeklerin er geç açığa çıkma gibi bir huyu vardır” deyip geçelim.
MELİH SERBEST, HANDAN TUTUKLU
Eski Avcılar Belediye Başkanı Handan Toprak Benli, nisan ayından beri tutuklu. Daha evi aranırken ve Emniyet tarafından ifadesi bile alınmadan hakkındaki suçlamalar yandaş kanallarda altyazı olarak geçiyor. Biz bu yöntemi Ergenekon sürecinden biliyoruz. Demek ki iktidar FETÖ ile flört dönemini hayli verimli geçirmiş. Onlardan gözaltına alınmadan itibarsızlaştırma yöntemlerini iyi öğrenmiş.
Suçlamaya dayanak yapılan soruşturma yedi yıl önce yapılmış. İçişleri Bakanlığı tarafından da “Belediye başkanı hakkında soruşturmaya gerek yok” denmiş ama yedi yıl sonra gerek olduğuna karar vermişler. Tutuklanan hiçbir belediye yöneticisinin başkan hakkında tek bir aleyhte ifadesi olmamasına ve söz konusu ihalelerde imzası olmamasına rağmen hem de...
Ankara’yı parsel parsel satan, fesat karıştırmadığı neredeyse hiçbir ihale kalmayan eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, sosyal medyadan ona buna sataşırken Handan Toprak Benli cezalandırılıyor.
Geçenlerde iktidar kanadından bir kaynağım ile sohbet ederken “Bu daha ne ki? İki ay sonra iktidar cenahı muhalefet kanadına yönelik çok ağır itibarsızlaştırma kampanyası başlatacak” dedi.
Demek ki bunlar iyi günlerimiz...
Unutmayalım ki o makamlar bir gün gelir değişir, o cüppeler çıkar, o bir telefonla verilen talimat üzerine açılan davalar düşer. Hesaplaşma ve helalleşme günü o gündür.
(Miyase İlknur - Cumhuriyet)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder