Medyadaki AKP’lilerin Peker iddiaları
Konuşulanlar doğru mu yoksa abartma mı, zaman gösterecek. Ancak duydum ki iktidara yakın gazeteciler birkaç gündür aralarında şu üç söylentiyi yayıyor:
- Sedat Peker’in elinde bir başka medya patronuna ait görüntüler de varmış. İçeriğinin bilinmediği o görüntülerin seçim yaklaştığında paylaşılması bekleniyormuş.
- Sedat Peker için “Blöf yapıyor, elinde bir şey yok” diyen Cem Küçük, bu iddiasını bir AVM’de yemek yerken söylemiş. Küçük’ün İstanbul’da dediğini duyan birileri Dubai’deki Peker’e anlatmış. Peker’in yeni paylaşımları da bunun üzerine gerçekleşmiş.
- Sedat Peker Twitter’da yaptığı hamlelerle aslında medyadaki Süleyman Soylu’ya yakın insanları sistemin dışına atmaya çalışıyormuş.
***
HÜSEYİN ÇELİK’İN ASIL CANINA OKUDUKLARI
Eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, kendi deyimiyle “özeleştiri” yapmış. KRT’de Semra Topçu’nun sorularını yanıtlarken isim isim sayıp şöyle demiş:
“Biz, ilk yola çıktığımız günden beri bize kredi açan ve bizi her platforma savunan liberal yazarlar vardı. Bunların hepsinin canına okuduk. Hepsini mağdur ettik ama en zor günlerimizde bunlar bizimle oldular.”
Özeleştiri yaptığın yerden çıkar sahiplendiklerin. Yok yok, arşivi çok açmayacağım.
Sadece küçük bir hatırlatma...
Bundan 13 yıl önce Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne (ÇYDD) operasyon yapılırken, Çelik de Milli Eğitim Bakanı’ydı. Fethullahçıların ÇYDD’yi bitirmeyi amaçlayan o operasyonunu, Hüseyin Çelik bugün “mağdur ettik” dediği liberal yazarlarla birlikte savunmuştu.
Keza, bakın...
Milliyet gazetesinin ÇYDD ile birlikte yaptığı “Baba Beni Okula Gönder” kampanyasına dair gazeteci Meral Tamer neler yazmıştı:
“Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, 23 Nisan’da dört yılını tamamlayacak olan Baba Beni Okula Gönder (BBOG) eğitim seferberliğinde, Prof. Dr. Türkan Saylan’la birlikte çalışmamıza baştan beri sıcak bakmamıştı. Bizler de Milliyet olarak, kız çocuklarının okullaşması için başlattığımız bu seferberliği Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile birlikte yürütmekte ısrarlı olduk. Ve tahterevallinin bir noktasında Bakan Çelik’le dengeyi tutturabildik.
Eğer başaramasaydık, bugün Milli Eğitim Bakanlığı’nın 28 kız öğrenci yurdu, 10 ilköğretim okulu eksik olacaktı; toplumun en yoksul kesiminden 7 bin 156 kız çocuğu, okul çağı geldiği halde okulla buluşamayacaktı. Zira bizim bağışçılarımız da Bakan Çelik’in himayesindeki bir vakıf ya da derneğe bağışta bulunmaya hiç gönüllü olmayacaklardı.
(…) Doğu ve Güneydoğu’daki yurt açılışları deyince beynime nakşetmiş bir diğer sahne de, Türkan Hoca’nın adını bile duymak istemeyen Bakan Çelik nedeniyle o törenlerde Tijen’le birlikte çektiğimiz sıkıntı.”
Son olarak...
17 Ekim’de ÇYDD’ye kurulan kumpasın duruşması var. Hiç ümidim yok ama, Hüseyin Çelik “özeleştirilerini” o mahkeme salonunda yapabilir.
Barış Pehlivan / Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder