Ya AKP muhalefetin kapısını çalarsa...
Biliyorsunuz, kasımda erken seçim olabileceği konuşuluyor. Aksini iddia edenler, yeni değiştirilen Seçim Kanunu’nu hatırlatıyor. En erken Nisan 2023’te uygulanabileceğinden dolayı, sonbaharda seçime “imkânsız” deniyor.
Halbuki bir yolu var...
Soru şu: Bu son kanun anayasada yapılacak bir değişiklikle kasımda da uygulanabilir. O halde, iktidar erken seçim için bu seçim kanununu şart koşarsa ne olur? Yani anayasa değişikliği için destek isterse, muhalefet buna ne yanıt verir?
Bu kritik konuya dair hem CHP hem de İYİ Parti’nin kurmaylarıyla konuştum. Evet, henüz alınmamış kurumsal bir kararı açıklamalarını beklemiyordum. Lakin partilerdeki nabzı merak ettim.
Özetle, CHP’den de İYİ Parti’den de benzer sözleri işittim:
“Erken seçime her zaman hazırız. ‘Hayır’, demeyiz. Ancak seçim kanununun uygulanması için anayasa değişikliğine destek de vermeyiz. O kadar eleştirdiğimiz ve ahlaken karşı çıktığımız bir kanuna ‘Evet’ demek doğru olmaz.”
Bir İYİ Parti yöneticisi şunu da iddia ediyor:
“O seçim yasasının iki temel amacı vardı. Bir, altılı masayı dağıtmak. İki, piyasada istikrar havası oluşturmak. İkisini de başaramadılar. Aslında Seçim Yasası iktidarın istediği sonucu vermedi. O yüzden ‘olmazsa olmazı’ değil bence.”
***
NASIL ŞİKÂYET ETTİLER?
Satırlar kopyalanmış. Yazım hataları bile aynı. Bir tek altındaki avukatların imzaları farklı ancak belli ki tek klavyeden çıkmış.
Masamda hem TÜRGEV’in hem de Ensar Vakfı’nın dilekçeleri var. RTÜK’ü harekete geçiren şikâyetler görünürde bunlar. Vakıflar Kılıçdaroğlu’nun dediği neyi çürütmüş de dört televizyon kanalı cezalandırılmış diye öğrenmek için okumaya başlıyorum...
Dört bölümden oluşuyor şikâyet dilekçeleri. İlk olarak vakıfların internet sitelerindeki “hakkımızda” bölümü kopyalanıp, yapıştırılmış. Haliyle, burada bulamıyorum aradığımı...
İkinci bölümde, devletin son 20 yılda eğitime yaptığı yatırımlar övülüyor. Sonra ülkenin yenilikçi ve rekabetçi alanda artık her zamankinden daha güçlü varlık gösterdiği iddia ediliyor. ABD dahil, yurtdışına çok sayıda gencin gittiği anlatılıyor. TÜRGEV’in ve Ensar’ın da işte o gençlerin “her dönemde karşılaştığı meydan okumalar karşısında yanında olduğu” ileri sürülüyor. Yani, yok. Kılıçdaroğlu’nun dediklerini burada da çürütmemişler.
Bir umut, üçüncü bölüme devam ediyorum. Orada ise TURKEN Vakfı’nın ABD yasalarına uygun olduğu aktarılıyor. Öğrenci yurdu olacağı iddia edilen New York’taki binaya dair ise şu cümle kullanılıyor: “Yerel bağışçılar dışında TÜRGEV ve Ensar aracılığı ile birçok hayırsever bu prestijli projenin parçası olarak yurtdışındaki Türk öğrencileri destekleme yoluna gitmişlerdir.” Evet, yine okuyamadım istediğimi.
Dilekçe bitmek üzere. Son bölümde Kılıçdaroğlu’nun doğru söylemediğini belgelemeye çalışmışlardır, diye düşünür oluyorum. Öyle ya, RTÜK ona göre ceza verecek! Ama işte çok safım... Sadece şu iki cümleyi görüyorum:
“Kemal Kılıçdaroğlu, Twitter üzerinden yayınladığı video ile TURKEN Vakfı ile ilgili beyan ve iddialar ve asılsız ithamlarda bulunmuştur. Söz konusu video, ilgili Basın Kanunu ve diğer kanunlara aykırı olarak bazı TV kanallarınca yayımlanmış ve müvekkil vakıf aleyhine başlatılan asılsız, yalan, iftira ve karalama kampanyasına adeta hizmet edilmiştir.”
Eee?
Kılıçdaroğlu’nun Ensar’a ve TÜRGEV’e soruları şu değil mi o videolarda:
“Bu paraları size kim verdi? Bu dövizleri neden ABD’ye taşıyorsunuz?”
Erdoğan’dan şunlara yanıt istemiyor mu CHP lideri:
“Ailenden kim gönderiyor bu paraları? Ve yine ailenden kim alıyor bu paraları Amerika’dan?”
RTÜK, “Haberler soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz” diyerek HALK TV, KRT, Tele 1 ve Flash TV’yi cezalandırmıyor mu?
Madem öyle, TÜRGEV’in ve Ensar’ın hangi karşı belgesi CHP liderinin doğru söylemediğini kanıtlıyor? O hangi kanıt ki muhalefet liderine sansür isteniyor?
Kanıksamayacaksak, inatla bu soruları soracağız.
RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyesi İlhan Taşcı ile bitireyim: “Şikâyet dilekçelerine verilen sayı numarasının mürekkebi kurumadan RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, özel talimatla akşam rapor hazırlattı. Yüzlerce şikâyet dilekçesi aylardır, hatta yıllardır işleme bile alınmazken şimdi bu neyin telaşı, kimlere yaranma arayışı?”
Barış Pehlivan / Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder