25 Kasım 2022 Cuma

O hastanenin şüpheli sicili + İKİ KRİTİK DAVADAN NOTLAR - Barış Pehlivan / Cumhuriyet

 


O hastanenin şüpheli sicili 

“Sana benzer bir skandalı anlatayım” dedi avukat arkadaşım.

Tokat’taki Medical Park Hastanesi’nde hastaya şiddetin ayrıntılarını okuduğumu görünce söyledi. Biliyorsunuz, Sağlık Bakanlığı soruşturma süresince hastaneyi kapattı, ilgili personel de şimdilik idari ceza aldı.

Bilmediğim ne vardı? “Anlat bakalım” dedim arkadaşıma ve dinlemeye başladım...

2012 yılının şubat ayı...

37 haftalık hamile olan D.E’nin sabah erken saatlerde sancıları başladı. Bunun üzerine eşiyle birlikte İzmir’deki Medical Park Hastanesi’nin acil servisine gitti.

Gelin görün ki o sırada hastanede doğum doktoru yoktu. Öyle olunca, doğumu bir ebe gerçekleştirdi. Ve maalesef ki bebek doğumdan sonra yüzde 93 oranında engelli kaldı. Haliyle, aile de hastane yönetimine ve personeline tazminat davası açtı.

Mahkeme de doğumun tıbbi standartlara uygun olup olmadığını değerlendirmesi için bilirkişiye başvurdu. O isim de kadın doğum uzmanı M.G. adlı doktordu.

Lakin...

M.G. birçok kusuru görmezden gelerek hastaneyi aklayan bir rapora imza attı ve şöyle dedi: “Davacı D.E’nin hastaneye ilk yatışı ve doğum arasındaki geçen süredeki yönetimi ile ilgili herhangi bir kusur ya da ihmal yoktur.”

Bitmedi... 

Bunun üzerine hem hastane hem de hastanede kusur bulmayan bilirkişi doktor hakkında soruşturma başlatıldı. Engelli çocuğun ailesinin yaptığı şikâyetin konusu bu kez rüşvetti.

Nasıl yani, dediğinizi duyar gibiyim...

Şöyle ki...

İlgili bilirkişi doktorun bir süre sonra lehine rapor düzenlediği İzmir Medical Park Hastanesi’nde çalışmaya başladığı anlaşıldı.

Tüm bu öyküde sonuç ne mi?

Şu: Yerel mahkeme tartışmalı bilirkişi raporunu esas alarak hastaneyi akladı. Ancak üst mahkeme raporu yeterli görmediği için bu kararı bozdu. Yani, tazminat davası bir kez daha görülmeye başlandı.

Savcılık ise hastanenin doktorluğuna terfi eden bilirkişi için yapılan “rüşvet” suçlamasının soyut olduğunu savunup dosyayı kapadı. Aile buna da itiraz etti, şimdilik söz sulh ceza mahkemesinde...

İKİ KRİTİK DAVADAN NOTLAR

- Arnavutluk’taki mahkeme binlerce kişiyi dolandırmakla suçlanan Thodex’in kurucusu Faruk Fatih Özer’in Türkiye’ye iade edilmesine karar verdi. Bu karardan çok kısa süre önce Özer kamuoyuna açık bir mektup yazdı. Ve o mektubun girişinde kendisini “Siz beni Cumhuriyet tarihinin en büyük dolandırıcısı olarak tanıyorsunuz fakat işin aslı ben Cumhuriyet tarihinin en büyük iftirası atılmış adamıyım” diye tarif etti. Anlıyoruz ki Özer Arnavutluk’tayken bir Thodex belgeseli hazırlatmış. Bugünlerde YouTube’da yayımlanacak o belgeselde adaletsizliğe uğradığını iddia ediyormuş.

- Eski Avcılar Belediye Başkanı Handan Toprak“ihaleye fesat karıştırma”  ve “resmi belgede sahtecilik” iddiasıyla bundan sekiz ay önce tutuklandı. DSP Genel Başkan Yardımcısı Toprak hakkında bu kadar zaman geçmesine rağmen halen iddianame yazılamamasının nedeni ne? Sorsanız “Bilirkişi raporu bekleniyor” diyorlar. Sahi, bir cep telefonu sekiz aydır nasıl incelenemez?

Barış Pehlivan / Cumhuriyet



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder