23 Aralık 2022 Cuma

Bir büyük ihalenin gözünden enflasyon - Çiğdem Toker / T24

 

Diyarbakır 1000 Yataklı Şehir Hastanesi için kasım ayı sonunda açılan ikinci ihale, resmi kayıtlara "ikmal" ihalesi olarak geçti. İkmal tamamlama anlamına geliyor. Yani sanki başlanmış bir işin tamamlanması gibi. "İkmal" işinde dört kat artış normal midir?

Sağlık Bakanlığı'nın geçen yıl, yaklaşık 1 milyar TL'ye ihale ettiği bir hastane projesi, geçen ay tekrar ihale edildi. Devlete, kamuya yani size bize faturası dörde katlandı.

(Bizzat devletin, ihale öncesinde yaptığı yaklaşık maliyet hesabı açısından.)

İlk ihaleyi alan Limak'ın, "emtia fiyatlarındaki artış" nedeniyle çekildiği belirtilmiş, geçenlerde yenilenen ihaleyi de Gürbağ şirketi almıştı.

1000 yataklı Diyarbakır Şehir Hastanesi ihalesine ilişkin söz konusu gelişmelerin buraya kadar olanı, haber olarak yansıdı. Hatta TBMM'de hızla Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan'ın soru önergesine de konu oldu. Paylan "TÜİK enflasyonu yüzde 84 açıklarken, Diyarbakır şehir hastanesini neden yüzde 400 farkla ihale ettiniz?" diye sordu.

* * * 

Ölçeği, sağlayacağı kamu hizmeti ve yatırım büyüklüğü gibi açılardan önemli bu ihale hakkında, birbirine bağlı iki önemli boyut daha var ki kamuoyuna duyurulması gerekiyor.

İlki şu: Diyarbakır 1000 Yataklı Şehir Hastanesi için kasım ayı sonunda açılan ikinci ihale, resmi kayıtlara "ikmal" ihalesi olarak geçti. İkmal tamamlama anlamına geliyor. Yani sanki başlanmış bir işin tamamlanması gibi. "İkmal" işinde dört kat artış normal midir?

İkincisi şu: Limak'ın geçen yıl kazandığı ihalenin ardından çekilmesinin bir numaralı asıl nedeninin ekonomik kriz olmadığını öğrendim. Ekonomik krize bağlı fiyat artışları ikincil olarak gelişen sebepmiş. Limak'ın asıl çekilme nedeninin hastanenin yapılacağı saha ile ilgili ruhsat sorunlarının varlığı olduğu belirtildi.

İhale makamı olan Sağlık Bakanlığı'nın çözmesi gereken bu sorun uzun süre çözülemeyip aradan geçen zamanda fiyat artışları ve maliyetler de üzerin eklenince, Limak yasal tasfiye hakkını kullanmak istemiş. 6 Haziran 2022 tarihi itibariyle de bu talebi kabul edilerek iş tasfiye edilmiş. Şirketin teminat mektubu da iade edilmiş. Yanı sıra işe hiç başlanmamış olduğunun bir kez daha altı çizildi.

Bu durumda "ikmal" ihalesi daha da sorunlu bir hale geliyor. İşe hiç başlanmamışsa maliyeti dörde katlanmış bir ihaleyi ikmal diye sunmak kamuoyunu yanıltmak oluyor. (Sunmak derken açık bir ihaleden söz ettiğim sanılmasın. O da 21/b usulüyle yapılmıştı.)

Enflasyon müteahhite ayrı mı?

Yanı sıra, şu sorular da yanıt bekliyor:

- Yeni açıklanan 2023 yılı asgari ücreti 8 bin 506 TL, yeterli bir tutar gibi sunulmaya başladı. İktidar çevrelerinin hazırlayıp ulaştırdığı bir "bilgi notu"na göre asgari ücret 14 ayda yüzde 200 artmış, yıllık bazda yüzde 100 artmış. Vatandaş da enflasyona ezdirilmemiş.

Kamu ihalelerinde yaklaşık maliyeti arttırırken dikkate alınan enflasyon ile asgari ücreti arttırırken dikkate alınan enflasyon aynı mıdır?

- Diyarbakır Şehir Hastanesi'nin yapılacağı yere dair ruhsat sorunları çözüldü mü, yoksa sürüyor mu?

- Kamu kaynaklarının kötüye kullanımımı açısından bu sorun çözülmeden yapılmış bir ihalede enflasyonist baskıyla maliyetlerin dörde katlanmasının sorumluluğu kimlere aittir?

Bu soruların önemini görmek bakımından her iki ihalenin unsurlarını içeren karşılaştırmalı bir tablo hazırladım:

 Bitirirken enflasyonun en tehlikeli yanlarından birinin ona alışmak olduğunu bunun da zaten zayıf olan hesap sorma mekanizmasını sakatladığını vurgulayalım. Bir ülkede asgari ücretliye ayrı müteahhite ayrı enflasyon olmaz, olmamalı.

Çiğdem Toker / T24

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder