28 Ocak 2023 Cumartesi

"Erdoğan’ın Bilecik'te açtığı altın madeni müjde değil ekolojik yıkımdır" - Eylem Nazlıer / EVRENSEL

                                                                                                                              Fotoğraf: İsa Terli/AA

Erdoğan, Bilecik'te altın madeni açtı. Bergama, İliç’in delik deşik edilen topraklarını örnek gösteren Cemalettin Küçük, “Yaşadıklarımız gösteriyor ki yeni maden müjde değil ekolojik yıkımdır" dedi.

Bilecik Söğüt’teki, Türkiye’nin en büyük altın keşiflerinden biri olduğu iddia edilen 6,5 milyar dolar değerindeki 109 ton altın rezervinin işleneceği maden tesisi bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıldı. “109 ton altın için büyük gün” cümleleriyle duyurulan açılışta, ilk külçe Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından döküldü. Kaynağı 2020 yılında tespit edilen Gübretaş şirketinin iştiraki madende, yılda 6-7 ton altın üretimi hedefleniyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan açılışta yaptığı konuşmada Gübretaş altın madeni projesinin ilk kısmının 70 milyon dolar yatırımla tamamlandığını belirtti. Madenin ilk etapta yıllık 2,5 tona kadar altın üretme kapasitesiyle çalışacağını belirten Erdoğan, yaptıkları madenciliği şu sözlerle övdü: “Burası tam kapasite ile faaliyete geçtiğinde ülkemizde en çok altın üretimi yapılan ilk üç madenden birisi olacaktır. Geçen yıl maden ihracatımız bir önceki yıla göre yüzde 9,1 artışla 6,5 milyar dolara ulaştı ve bu alanda Cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldı”.

Açılışı büyük müjde şeklinde duyurulan maden tesisini Metalürji Mühendisi Cemalettin Küçük’e sorduk. Bu madenleri ekolojik yıkım olarak değerlendiren Küçük, “Türkiye coğrafyasında Kaz Dağlarından başlayıp güneydoğu, doğuya kadar coğrafyanın her yeri delik deşik edildi, tahrip edildi. Şimdi yetmezmiş gibi Bilecik’in Söğüt ilçesinde bir tane daha açılıyor. Son olmayacak tabii, arkası gelecek. Hemen yanı Balıkesir Gönen” dedi.

"TÜRKİYE MADENCİLİKTE MİNERAL SAHASI OLDU"

Türkiye’nin, sermaye için madencilikte mineral sahası olduğunu aktaran Küçük, “Buradaki esas mesele şöyle, sermaye açısından durumu değerlendirirsek hangi maden, nerede ve ne kadar olduğunun bir önemi yok. Burada önemli olan tek şey kim işletmesine izin veriyor. Bugün madencilik dediğimiz hikaye budur artık. Dünya sermayesinin hedefi Türkiye’dir. Çünkü Türkiye’de her türlü madencilik faaliyetinin önünün açılmasına izin verilecek koşullar yaratılmış durumda” dedi.

Madeni işleten firmaların isimlerinin çok önemli olmadığını ifade eden Küçük, “Şimdi millet çıkıyor diyor Kanadalı firma. Bergama’daki madende ilk Almanya’nın en büyük siyanürcü şirketi Eurogold vardı. Sonra Avustralya’nın Normandiya şirketine devredildi. Sonra onlar oradan 37 ton altını kapıp gittiler. Pisliklerini orada bıraktılar. Koza altın işletmesi ‘FETÖ’cüleri aracı kıldı. Darbe girişimi sonrası  ‘FETÖ’ yurdu terk etti. Şimdi Varlık Fonu işletiyor. Yani bu değil bizim meselemiz. Bu üretim yönteminin modelinin kim olursa olsun hani demiş ya babam olsa bile buna karşı durmamız gerektiğini. Doğru vurgulamamız gerekiyor” dedi.

BERGAMA, EŞME, GÜMÜŞHANE, ERZİNCAN DELİK DEŞİK

İzmir’in Bergama ve Dikili ilçeleri arasında kalan ve tarım ve hayvancılık üssü olan Bakırçay Havzası’nda, Koza Altın İşletmeleri tarafından işletilen altın madenini hatırlatan Küçük, “Neredeyse yok oldu”. Keza Uşak’ın Eşme ilçesindeki Kışladağ bölgesinde faaliyet gösteren altın madeni, 14 yılda Uşak’ın 4’te 1’i büyüklüğündeki alanı tahrip etti, insanlar zehirlendi. Büyük maden çukurları ve büyük felaketler yaşandı. 50 km mesafeden bakınca Ulubey ile Eşme ilçesi arasında Kışladağ’daki yıkımı gözle görebiliyorsunuz. Altın işletmeciliği yapılan Bergama, Gümüşhane, Erzincan, Ordu aynı yıkım buralarda da oldu. Bugün herhangi bir şekilde uydu görüntüsüne baktığımız zaman Türkiye coğrafyasının delik deşik edildiğini görüyoruz. Kaz Dağlarından başlayıp güneydoğuya, doğuya kadar coğrafyamızın delik deşik edildiği ve tahrip edildiği gözüküyor zaten. Şimdi bu koşulları bile bile bir de, Bilecik’in Söğüt ilçesinde açılıyor. Son olmayacak tabii, arkası gelecek. Balıkesir yanı, öteki tarafı Gönen. Yani birbirleriyle bağlantılı yerler bunlar. Yani Bilecik’ten de Balıkesir’e geçecekler.”

"TAHRİBAT ÇOK YÖNLÜ"

Altın madenciliğinin bölgeye büyük zararlar vereceğini belirten Küçük, Erzincan İliç’teki Çöpler Altın Madeni’ndeki siyanür sızıntısını hatırlattı. Madenin çeşitli davalara konu olduğunu belirten Küçük, “Erzincan İliç’te açılan davada topograf istedik. Topograf madencilik faaliyeti yapılırken önce bir alanı sıyırdın, ormanı sıyırdın, toprağı sıyırdın ama ortaya çıkacak olan kayaçları kaldırmaya başladın. Topografya değiştiriyorsun, coğrafi şeklini değiştiriyorsun. Bunu sadece alan olarak değerlendirmek değil, bir yerde 100 m derine iniyorsun. Bir yerde 800 m aşağıya iniyorsun. Eşme’de 800 m çukur var, 500 m çukurlar açılıyor üstüne ve oradan çıkan işletmediğin kayacın birçoğunu da başka bir yere döküp yeni bir dağ yapıyorsun. Yani mikro iklimlendirme kısmıyla ilgili bir değişime sebebiyet veriyorsun. O bölgede aynı zamanda büyük bir kimyasal tehlikeye de neden oluyorsun. Kimyasal sadece maden işletmesinde kullanılan kimyasal değil. Kayacı yerinden kaldırıp herhangi bir alana devirmiş olduğunuz zaman onun kendisi zaten ya kükürtlüdür, kireçlidir ya da asit oluşturabilecek bileşikler vardır içerisinde. Ona dünyanın en keskin 2 tane kimyasalı, su ve hava temas ettiği zaman kimyasal oluşur, işte bitti. Bu durumu geniş kapsamlı değerlendirmek gerekiyor” dedi.

                                                                                                      Fotoğraf: Muhsin Arslan/AA

"MADEN Mİ TARIM MI DAHA EKONOMİK TARTIŞMASI AHMAKLIKTIR"

Manisa’nın Turgutlu ilçesi Çaldağ köyündeki nikel madeni işletmeciliğine dair yapılan “Nikel madenciliği mi daha ekonomik tarımsal faaliyet mi daha ekonomik” tartışmalarını hatırlatan Metalürji Mühendisi Cemalettin Küçük şunları söyledi: “Bu karşılaştırmalar çok yanlış karşılaştırmalar. Çünkü geri dönülmez bir yıkım içerisine giriyoruz. Böyle bir karşılaştırma ahmaklıktır. Bir de bunları sanki yeni bulmuşlar gibi aktarırlar. Bilecik Söğütlü’de de aynı şey var. Sonuç itibarıyla kim izin veriyorsa tek tek gündeme alıp girilecek buralara. Yani tek Söğüt’le de kalmayacak bu, genişletilecek”.

"400 KİŞİ İŞE ALINDI BİNLERCE İNSAN GÖÇ ETMEK ZORUNDA KALDI"

Madenin faaliyete geçmesiyle iş imkanının artacağına dair çıkan haberlere ilişkin ise Metalürji Mühendisi Cemalettin Küçük şunları söyledi: “Madende 300-500 kişi işe giriyorsa bölgeden binlerce insan göç etmek zorunda kalıyor. Yani bir yerde elbetteki bir iş açılacak, birileri çalışacak. Ama bu ekonomik döngüyü değerlendirirken kayıp edilen diğer kısımlar hiç hesaba katılmaz. Yani mesela biz bunu Eşme’de yaşadık, 400 kişi işe alındı ama birkaç bin kişi köyünü terk etmek zorunda kaldı. Dünyanın en güzel altınını bulduk dedikleri Bergama’da tütün, zeytin, zeytinyağı, ayçiçeği ve pamuk yok edildi. Bergama, Türkiye’nin en zengin köyüydü. Bergama köylüleri zengindi. Şimdi öyle bir şey yok. Yok edildi.”

                                                                                                Fotoğraf: Muhsin Arslan/AA

                                                                                                                                                                          Fotoğraf: Muhsin Arslan/AA

     Eylem Nazlıer / EVRENSEL


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder