13 Mart 2023 Pazartesi

GAZİ KATLİAMI - (DOSYA- derleyen: mstfkrc)



Gazi Katliamı'nın 28. yılında anma eylemi: 'Ayağa kalkıyoruz!'(SOL)

Gazi Mahallesi'nde cemevi ve kahvehanelerin taranmasıyla başlayan ve 22 yurttaşın yaşamını yitirdiği katliam için bir anma yürüyüşü düzenlendi.

12 Mart 1995 yılında Gazi Mahallesi'nde Alevi yurttaşların hedef alınmasıyla başlayan ve 22 yurttaşın yaşamını yitirdiği katliamın üzerinden 28 yıl geçti.

Bugün 12 mart platformunun çağrısıyla katliamı anmak üzere Gazi cemevi önünde toplanıldı. Ortak eylemde, "Katillerden hesabı emekçiler soracak", "Unutmadık unutturmayacağız", "Ya çete düzeni ya sosyalizm" sloganlarının yanında "Hükümet istifa!" sloganı da atıldı. Platformun ortak açıklamasında, "Gündüzünde sömürülmeyen, gecesinde aç yatılmayan ekmek, gül ve hürriyet günlerine kadar! Unutmayacağız, unutturmayacağız!" denildi.

Eyleme katılan Gazi Semt Evi – TKP Sultangazi Örgütü'nün açıklamasıysa şöyle:

Gazi Katliamı’nın 28. Yıldönümünde Çağrımızdır: Ayağa Kalkıyoruz!

Gazi Mahallesi'nde Alevi yurttaşların hedef alınmasıyla başlayan ve 22 yurttaşımızın yaşamını yitirdiği katliamın üzerinden 28 yıl geçti. 28 yıl boyunca katliamın tek bir sorumlusu dahi hesap vermezken, sorumlular iktidarlarca sürekli korundu ve desteklendi, göstermelik olarak sadece iki polise verilen 4 yıl 32 aylık ceza dışında, kimse ceza bile almadı.

Yurttaşlarımızı, karanlık çeteler ile kol kola girerek katledenlerle; özelleştirmeler ve ihalelerle ülkeyi talan edip on binlerce yurttaşlarımızı enkaz altında bırakan, her türlü hak gaspı ve zorbalıkla açlığa mahkum eden, çocuklarımızı tarikatların ve cemaatlerin pençesine atan, hayat pahalılığı ve geçim derdiyle çaresiz bırakan aynı düzendir. 

28 yıl önce yaşananlar, Gazi ve 1 Mayıs Mahallesi emekçilerinin hafızasında canlılığını korumaktadır. Bu ülkenin emekçilerine karşı yapılan katliamları, onların katillerini de bu katilleri koruyanları da unutmadık, unutturmayacağız! 

Çaresizlik hissiyle öfkesini içine atan halkımıza çağrımızdır; gerici katliamlarla, kadın cinayetleriyle, iş cinayetleriyle, katliama dönüştürülen afetlerde ölmeyeceğimiz bir ülkeyi mutlaka kuracağız.Bir daha enkaz altında kalmayacağımız bir ülke için ayağa kalkıyoruz!"

  

28. yılında Gazi Katliamı: Neler olmuştu?(SOL-Arşiv)

Gazi Mahallesi'nde cemevi ve kahvehanelerin taranmasıyla başlayan ve 22 yurttaşın yaşamını yitirdiği katliamın üzerinden tam 28 yıl geçti.

Sivas'ta yaşanan katliamdan iki yıl sonra, 12 Mart 1995 yılında Gazi Mahallesi'nde Alevi yurttaşların hedef alınmasıyla başlayan ve 22 yurttaşın yaşamını yitirdiği katliamın üzerinden 28 yıl geçti.

Yıllar boyunca katliamın tek bir sorumlusu dahi hesap vermezken, göstermelik olarak iki polise verilen 4 yıllık hapis dışında kimse ceza bile almadı.

İşte Gazi'de yaşanan katliamın tarihçesi:

12 Mart 1995

Akşam saat 20.30’da Gazi Mahallesi'ndeki cemevi ve bazı kahvehaneler taksiden açılan ateşle tarandı. Halil Kaya adlı mahallelinin ölümü ve birçok kişinin yaralanması ile sonuçlanan bu olayın ardından, katiller taksi şoförünü de öldürüp aracı ateşe vererek kaçtı. Olayın mahallede duyulması üzerine, Gazi Karakolu’na doğru yürüyüşe geçen kitlenin üzerine polisin açtığı ateş sonucu cemevi önünde bekleyen Mehmet Gündüz başından vurularak öldürüldü.

13 Mart 1995

Cemevi önünde öldürülen iki kişinin cenazesinin teslim edilmemesi üzerine binlerce kişi karakola doğru yürüyüşe geçti. Yine polisin kalabalığa açtığı ateş sonucu sabah 3, öğleden sonra 12 kişi öldürüldü. İki günde öldürülenlerin sayısı 17’ye çıktı.

14 Mart 1995

Gazi Mahallesi'nde sokağa çıkma yasağı ilan edilmesine rağmen halkın tepkisi giderek arttı. Bunun üzerine bölgeye askeri birlikler sevk edildi.

15 Mart 1995

Gazi Mahallesi'nde yaşananlara Ümraniye 1 Mayıs Mahallesi'nden de tepki geldi. 1 Mayıs Mahallesi'ndeki protestolara yine polisin saldırısı sonrası beş kişi yaşamını yitirdi. Burada da sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

Tansu Çiller devrede

22 kişinin yaşamını yitirdiği katliam sırasında başbakan olan Tansu Çiller, "Açıkça söylüyorum; devlet bu kadar sağduyulu ve olaya bu kadar hakim olmasaydı, bugün kontrol altına alınmış olan bu olay çok daha vahim bir hale gelebilirdi" derken, dönemin İçişleri Bakanı Nahit Menteş ise "Hangi örgüt olduğunu bilsek, olay bitecek. Ancak şu bir gerçek ki 12 Eylül öncesi Dev-Yol ve Dev-Sol buralarda at oynatmış" ifadelerini kullanacaktı.

Gazi Katliamı'nın ardından yapılan yargılamalarda sadece iki polis toplamda 4 yıl 8 ay ceza aldı.

                                                   /././

Gazi Katliamı 28. yılında: Katliamın üstü örtüldü, failler yargılanmadı(Evrensel)


Türkiye tarihinin karanlık geçmişinde hâlâ aydınlatılamamış olan ve 17 insanın yaşamını yitirdiği Gazi Katliamı’nın üzerinden 28 yıl geçti. Üstü örtülen katliamın gerçek failler yargılanmadı.

Gazi Mahallesi’nde 12 Mart 1995 tarihinde çoğu polis kurşunuyla 22 kişinin öldürüldüğü katliamın üzerinden 28 yıl geçti. Ancak katliamın üzerinden 28 yıl geçmesine rağmen, katliamın asıl failleri ortaya çıkarılmadı

Alevilerin yoğun yaşandığı mahallede katliam, üç kıraathane ve bir pastanenin kimliği belirsiz kişilerce bir taksiden otomatik silahlarla taranmasıyla başladı. Taranan kıraathanelerden birinde bulunan Alevi Dedesi Halil Kaya yaşamı yitirdi, 5’i ağır 25 kişi de yaralandı. Gerçekleştirdikleri bu saldırıların ardından olay yerinden uzaklaşan saldırganların gasbettikleri taksinin şoförünü öldürüp, taksiyi ateşe verdikleri daha sonra anlaşıldı.

“HALK SOKAKLARA DÖKÜLDÜ”

Yaşanan saldırının neden olduğu öfke ile mahalle sakinleri Gazi Karakolu’na doğru yürüyüşe geçmesinin ardından polis, halkın üstüne ateş açtı. Mehmet Gündüz’ün hayatını kaybettiği polis saldırısında, çok sayıda kişi de yaralandı. Yaşanan bu olayla birlikte öldürülen iki kişinin cenazelerin verilmemesi açığa çıkan öfkenin daha da büyümesine neden oldu. Ertesi gün kentin dört bir yanından gelen 15 bine yakın insan, Gazi Cemevi’nin önünde toplandı. Cenazelerin teslim edilmemesini protesto edenlere polisin yeniden saldırması üzerine başlayan olaylarda 17 kişi yaşamını yitirirken, aralarında gazetecilerin de bulunduğu yüzlerce kişi yaralandı. Aynı gün İstanbul Valiliği Gazi Mahallesi’nde sokağa çıkma yasağı ilan etti. Ancak Gazi Mahallesi ile de sınırlı kalmayıp, Ümraniye’ye bağlı Mustafa Kemal Mahallesi’ne (1 Mayıs Mahallesi) sıçrayan protestolarda 14-15 Mart tarihlerinde 5 kişi daha hayatını kaybetti. Yaklaşık bir hafta süren olaylarda toplam 22 kişi yaşamını yitirmiş oldu.

1996-1998 yılları arasında Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkan Yardımcılığı yapan Hanefi Avcı, "Bu olayları 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım başlattı" ifadelerini kullandı.


KATİLAMIN ÜSTÜ ÖRTÜLDÜ

Olaylara ilişkin Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı, 20 polis hakkında “müdafaa ve zaruret sınırını aşarak faili belli olmayacak şekilde adam öldürmek” iddiasıyla dava açtı. Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dava, kamu güvenliğinin sağlanamayacağı iddiasıyla Trabzon’a taşındı. 11 Eylül 1995'te Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayan yargılama süreci, 5 yıl içinde 31 duruşma yapılarak 3 Mart 2000'de karara bağlandı. Yargılanan 20 polisten 18 i beraat ederken, 2 polis hakkında ise sadece 4 yıl 32 ay hapis cezası verildi.

AİHM TÜRKİYE'Yİ MAHKUM ETTİ

Yargıtay’ın kararı 11 Temmuz 2002’de onaması üzerine yakınlarını kaybeden 22 kişi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurdu. Yargılama sonucunda mahkeme, 27 Temmuz 2005'te açıklanan kararda Gazi Mahallesi'nde hayatını kaybeden 12 kişi ile Ümraniye'de öldürülen 5 vatandaşın ailelerine tazminat ödenmesine karar verdi. AİHM, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 2’nci maddesinde düzenlenen “yaşama hakkı” ve 13’üncü maddesinde düzenlenen “milli makamlara başvuru yollarının kapatılması” hükümlerine aykırı davrandığı kararını da verdi.

ZAMAN AŞIMINA 5 GÜN KALA DAVA AÇILDI

Bu kararla avukatlar Ümraniye'deki saldırıya ilişkin soruşturma açılması talebiyle yeniden Ümraniye Başsavcılığı’na başvurdu. 10 yıl boyunca bekletilen dosya, 2015'te soruşturmanın zaman aşımına uğramasına 5 gün kala yaşanan savcı değişikliği ile kabul edildi. Ancak bu kez de İstanbul Anadolu 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi zaman aşımından dosyanın düşürülmesi kararı verdi. Mahkeme, kararına gerekçe olarak ise iddianamenin kabul tarihini gösterdi. Yapılan temyiz başvurusunu değerlendiren Yargıtay, iddianamenin mahkemece kabul tarihi değil, hazırlandığı tarihin esas alınması gerektiğini belirterek, zaman aşımının dolmadığına hükmetti ve kararı bozdu. Bu karar üzerine ilk duruşması 14 Aralık 2018'de yapılan davanın duruşması 20 Mart’ta tekrar görülecek.

                                                                     /././

Gazi Katliamı: Cezasızlık hukuku aklar, ya toplumsal vicdan? (Turan Eser-Birgün)

Alevilerin bilinçaltı acıyla örülü katliam kronolojisinin travmalarıyla doludur. İşte bu nedenle Aleviler, hak ve yüzleşme temelli mücadelesinin merkezine adalet arayışını ve belleğine ise umudu koymuştur.

28 yıl önceydi.

Bu kez 1993 Sivas Katliamı’ndan 2 yıl sonra yine Alevilerin yoğun yaşadığı Gazi Mahallesi seçilmişti.

Tıpkı 1978’de Maraş Katliamı, 1980’de Çorum Katliamı gibi..

Tarih 12-15 Mart 1995.

Önce provakasyon araçları Gazi Mahallesi’ne girdi. Üç kahvehane ve bir pastane tarandı. Bu silahlı taranma sonucu, Halil Kaya isimli bir Alevi Dedesi öldürüldü.

Halk sorumlusunu biliyordu. Sorumlular karakoldaydı ve oraya yürüdüler.

Bu kez de halkı taradılar…

22 ölü, 300 yaralı…

Devlet Katilleri Hâlâ Koruyor

Gazi Davası, tıpkı Sivas, Çorum ve Maraş Davaları gibi katliamı aklayan ve mağdurları suçlayan ve cezalandıran sürece dönüştü. Gazi davası İstanbul’dan Trabzon’a kaçırıldı.

Halkı tarayan 20 polis yargılanıyordu. İkisine ceza verildi ama cezaları ertelendi ve polisler görevlerine devam ettiler. Katledilenlerin aileleri de yaslarını tutmaya ve adalet aramaya başladı.

Katliamlarda cezasızılık ilkesi bu toprakların asırladır değişmeyen zihniyetidir. Gazi inkâr, imha ve devlet eliyle hukuk dışı yapılanmaların cinayeti ve katliamının en belirgin örneğiydi.

Türkiye’de asırladır değişmeyen bir zihniyet ve tutum var. İnkâr, imha ve devlet eliyle hukuk dışı yapılanmaların cinayetleri ve katliamları.

Türkiye’de demokratikleşme, laiklik, eşitlik, çoğulculuk ve barış arayışı arttıkça, mücadele yükseldikçe, bu değerlere karşı olan egemen güçler ve onların karanlık derin güçleri ya darbeler ve katliamlar organize ederler.

Onun içinde kimlik eksenli toplumsal fay hatlarını hedef alırlar. Farklı kimliklerin eşit koşullarda bir arada ve barış ortamında yaşamasına engel olmak için farklı kimliklere mensup kesimlere yönelik katliamlar düzenlenir.

Devletin derin ve açık güçleri ise bu katliamlarda başrolü üstlenir.

Türkiye’de toplumsal barışa dayalı demokratikleşme, laiklik, eşitlik, çoğulculuk ve barış talebi her zaman ya katliamlar ya da darbelerle engellenir.

Gazi Katliamı, devletin başrol üstlendiği böyle bir kimlik üzerinden toplumsal fay hatlarına yönelik bir katliamdır. Hedefinde Madımak’ta eksik kaldığı düşünülen Alevi katliamının devamı vardı.

O nedenle Gazi Davası tıpkı Sivas Davası gibi, hukuk dışı bir anlayışla “zaman aşımına” uğratıldı.

Amaç, Alevilerin toplumsal hafızasını ve değerlerini katliamlar ve asimilasyonla yok etmektir.

Sadece Alevi toplumunun değil, tüm toplumsal kesimlerin aslında vicdanı bu ülkede rahat değil. Toplumsal kesimler vicdanını rahatlamak istiyor.

♦ Bunun için de siyasi iktidarların, TBMM’nin ve devletin Gazi Katliamı’yla yüzleşmesini ve tüm sorumluların açığa çıkarmasını bekliyor.

♦ 12-15 Mart 1995 tarihinde Gazi’de ve Ümraniye‘de devam eden katliamın yıldönümündeyiz. Katliamının ardından 28 yıl geçmesine rağmen gerçek katliamcılar henüz ortaya çıkarılmadı. Demokratik kamuoyunun vicdanı halen yaralıdır.Gazi katliamında katledilen gençlerin ailelerinin yüreğinde acı halen dinmedi. Devlet halen Alevi toplumundan özür dilemedi ve Gazi davasını aydınlığa kavuşturmadı.

♦ Gazi Davası’nın mağdurları yıllardır “adalet” peşinde koşmuş ama sonuç alamamıştır. Hukuk açısından bir skandal niteliği taşıyan bu dava AİHM’e kadar gitmek zorunda kalmıştır.

♦ Türkiye’yi katliamlar coğrafyasına dönüştüren bu tarihlerle yüzleşilmeli ve gerçekler açıklığa kavuşturulmalıdır.

♦ Aksi takdirde, Türkiye’de toplumunun güvenliği sağlanamaz, bu tür katliamlara yaşam alanları açılmaya devam eder.

♦ Bu katliamlara sessiz kalmak, geleceğin güvence altına alınmasına kayıtsız kalmak anlamı taşır.

♦ Çağdaş, laik, eşitlikçi, barışçı ve demokratik bir Türkiye özlemi, ancak katliamcıların salt tetikçileri ile sınırlı değil, arkasındaki ideolojik ve derin güçlerle açığa çıkarılmasıyla mümkündür.

♦ Tarihimiz bu karanlık gününde, Gazi Katliamı’nda devletin üstlendiği başrolü Türkiye unutmadı. Bu kara leke, ancak çağdaş, laik, demokratik bir Cumhuriyetin, herkes için eşit hukuk devletine dönüşmesiyle aşılabilir.

♦ Gazi Mahallesi’nde ne olmuştu, “28 yıl önce ne yaptık ve nasıl yüzleşmeliyiz” diye sorması gereken önce devlettir…

♦ Çünkü tüm katliamları açıklığa kavuşturacak bilgiler, bu halkın can güvenliğinden sorumlu devletin elinde mevcuttur.

♦ 15 Mayıs 2023 sabahı yeni bir TBMM ve yeni bir hükümete uyanacağız. İşte bu nedenle Alevi hareketi, tüm muhalif partilerden, katliamların aydınlatılmasını ve Gazi davasının yeniden görülmesini talep edecektir.

♦ Bu talep, yeni kurulacak hükümetin öncülüğünde TBMM çatısı altında derhal bir araştırma komisyonu kurularak, Gazi davasının yeniden görüşülmesi sağlanmalıdır. Çünkü Gazi davası toplumun vicdanında henüz sonuçlanmamıştır.
   
                                                                       /././

Gazi katliamının 28’inci yıldönümünde yaşamını yitirenler anıldı: ‘Sorumlular yargılanmadı’(Cumhuriyet)

İstanbul Gazi Mahallesi’nde 12 Mart 1995’te yaşanan katliamda yaşamını yitiren 22 kişi, katliamın 28. yılında mahallede düzenlenen yürüyüşle anıldı.

İstanbul Gazi Mahallesi’nde 12 Mart 1995’te 22 kişinin öldürüldüğü katliamın üzerinden 28 yıl geçti. Türkiye tarihinin kara lekelerinden biri olan katliamın asıl failleri ortaya çıkarılmadı ve yargılanmadı. Gazi Mahallesi katliamında yaşamını yitirenler bugün katliamın 28’inci yılında demokratik kitle örgütleri ve sol partiler tarafından yapılan etkinlikle anıldı.

‘AMAÇ DEVRİMCİ MUHALEFETİ SİNDİRMEK’

Anma için Gazi Mahallesi Cemevi önünde yüzlerce yurttaş bir araya geldi. Güvenlik önlemlerinin yoğunluğu dikkat çekerken grup, sloganlarla katliamın gerçekleştiği alana yürüyüş düzenledi. Burada katliamda yaşamını yitiren Dilek Şimşek’in kardeşi Hüseyin Şimşek bir basın açıklaması yaptı. Şimşek yaptığı konuşmada, “Bundan tam 28 yıl önce 12 Mart 1995’te İsmetpaşa Caddesi’nde bagajında şoför Mesut Efe’nin cesedi ile ilerleyen taksiden açılan ateşle kahvehaneler kurşun yağmuruna tutulmuş bir kişi hayatını kaybetmiş 5’i ağır 25 kişi yaralanmıştı. Gazi halkı için bu saldırılar yeni değildi. Amaç Gazi’de devrimci muhalefeti sindirmek ve devrimci demokratik Gazi halkına gözdağı vermekti” dedi. Şimşek, katliamın sorumlularının dönemin Başbakanı Tansu Çiller, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, İstihbarat Daire Başkanı Hanefi Avcı, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu ve İl Emniyet Müdürü Necdet Menzir olduğunu söyledi.

HÜKÜMET İSTİFA SLOGANLARI ATILDI

Yurttaşlar katledilenlerin mezarlarının bulunduğu Gazi Mahallesi Mezarlığı’na yürüdü. Yürüyüş sırasında sık sık “Hükümet istifa” sloganları atıldı.

                                                     /././

Gazi davası hâlâ faili meçhul - Av. Remzi KAZMAZ(Cumhuriyet)

İstanbul Gazi Mahallesi’nde 12 Mart 1995 akşamı, Alevilerin gittiği üç kahvehanenin kurşunlanmasıyla başlayan ve 23 kişinin hayatını kaybetmesine, 653 kişinin yaralanmasına neden olan Gazi Olayı’nın üzerinden tam 28 yıl geçti.

Bu korkunç katliamı ne yazık ki hukuk katliamı izledi. Gazi Mahallesi’nde yaşanan olaylarla ilgili tüm sorumlular adalet önüne çıkarılamadan Gazi davası zamanaşımına uğradı. 2004’te yapılan düzenlemeyle insanlığa karşı işlenen suçlar ile bu suçlarda zamanaşımı kaldırıldı ama bu düzenleme geriye işletilmedi!

ETKİSİZ YARGI

Bu davada ne yazık ki hukuk Karadeniz’in azgın sularında boğuldu. Gazi Davası karanlıkta kaldı. Gazi Davası’nın aydınlatılması için verdiğimiz mücadelede, yargılamanın seyrine baktığımız zaman, usul ve esasa ilişkin hatalarla dolu olduğunu, yargının ne derece atıl ve etkisiz kaldığı anlaşılacaktır.

Davanın durması, davanın Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi’ne nakli, hâkimin dünyada eşi benzeri olmayan davadan çekilme gerekçesi, makul süre, savunma hakkı, keşif, hemen hemen her duruşmada talep ettiğimiz ama hiçbir zaman araştırılmayan delillerimiz, hazırlık evraklarının eksikliği, telsiz konuşmalarıyla ilgili bantların çözümü, uzun menzilli silahların kimlere verildiği, olaylarda kullanılan silahlardan çıkan mermi ve kovanların hangi görevlilere ait olduğu ve onlarca delilin mahkeme tarafından değerlendirilmemesi... Ayrıca o dönem Başbakanlık tarafından Kutlu Savaş’a hazırlatılan Susurluk Raporu’nun açıklanmayan bölümleri, istenmesine rağmen mahkeme dosyasına konulmamıştır.

Adil yargılamanın en temel ilkelerinden biri olan makul süre tarih olmuş, dava parçalara ayrılmıştı. Bu davadan geriye çile, azap ve eziyet dolu günlerde, adalet peşinde koşan çilekeş ailelerin gözyaşları ve sabırlı bekleyişleri kaldı.

HUKUK VE ADALET

28 yılı aşkın süredir, ailelerin gözü yaşlı sabırlı bekleyişi ile sürdürdüğüm bu mücadelede Trabzon’un zorlu yollarında dünyayı iki kez dolaştım. Ancak inatçı ve kararlı bir şekilde sürdürdüğüm bu mücadelede en ufak bir yol alınmaması, bütün taleplerimiz karşısında gerek mahkemelerin gerek siyasilerin üç maymunu oynaması karşısında iki yıl önce “Ülkemizde hukuk rüzgârlarının esmediğini” söyleyerek cübbemi çıkarıp Gazi davasının avukatlığından çekildim.

Geçmişte işlenen birçok cinayetin yapılan birçok katliamın failleri hâlâ ortada yok. Faili meçhul olaylardan biri olan Gazi Olayı aydınlatılırsa diğer birçok faili meçhul de aydınlanacaktır. Böylece, yıllardır yüreklerinde acı ile yaşayanların adalete ve hukuk devletine olan inançlarını yeniden inşa edebilir, toplumsal barışı sağlayabiliriz. Kaldı ki bu faili meçhul olaylar karşısında suskun kalmak, katliamları onaylamak olacaktır. Her katliam bir sonrakine cesaret verir. Bu nedenle susmak geleceğimizi her gün öldürmektir.

Ülkemizde ve dünyada bu tür olayların bir daha yaşanmamasını diliyor, 12 Mart 1995 yılında faili meçhul bir şekilde hayatını kaybeden kişileri saygıyla anıyor, yaşanan olayın sorumlularının bir an önce yargılanmasını ümit ediyorum.

AV. REMZİ KAZMAZ / GAZİ DAVASI SÖZCÜ AVUKATI



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder