10 Mart 2023 Cuma

Salda'nın ardından Burdur Gölü'ne de millet bahçesi yapılacak + 'Phaselis kararını gözden geçirin' (Yusuf Yavuz-SOL)

 Salda'nın ardından Burdur Gölü'ne de millet bahçesi yapılacak 

Burdur kent merkezinde, Bahçelievler Mahallesi sınırlarında, Burdur Gölü kıyısında yapılmak istenen proje ile ilgili imar planı değişiklikleri bakanlık tarafından onaylandı. Bir kısmı doğal SİT alanı niteliğinde olan göl kıyısına inşa edilmesi planlanan millet bahçesi projesine bölgedeki illerin baro başkanları tepki gösterdi. Burdur, Antalya, Isparta, Denizli ve Muğla Baro başkanları ortak bir açıklama yaparak kuruma periyoduna giren göl kıyısında uygulanmak istenen projenin geri çekilmesini istedi. Şubat 2019’da AKP’nin Burdur mitinginde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Salda ve Burdur gölleri kıyısında iki ayrı millet bahçesi yapacaklarını “müjde” diyerek duyurmuştu.

Adım adım kuruyan göle millet bahçesi

RAMSAR Alanı olarak koruma altına alınan ancak son yıllarda yanlış su politikaları yüzünden su hacminin yaklaşık yarısını kaybeden Burdur Gölü kuruma periyodunda. Her geçen gün adım adım çekilerek geriye çevre ve insan sağlığı açısından oldukça riskli bir zemin bırakan gölün kurtarılması için radikal önlemler alınması gerekiyor. Ancak önce gölü besleyen yüzey suları üzerinde çok sayıda baraj ve gölet inşa edilirken, yeraltı suları ise denetimsiz sondajlarla çekilerek gölün yok oluşu hızlandırıldı. Yöre halkı ve doğa koruma örgütleri bu sorunlara çözüm üretilmesini beklerken şimdi de Burdur Gölü kıyısına Millet Bahçesi yapılmak isteniyor. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü, projenin uygulanacağı bölgeyle ilgili imar planı değişikliğini 17 Şubat’ta 30 gün süreyle askıya çıkardı. Bakanlık, Burdur Gölü kıyısındaki 122.247,00 m²lik alanı kapsayacak olan Millet Bahçesi projesinin kentin rekreasyon ihtiyacının karşılanması ve sosyal yaşamına destek olması amacıyla inşa edilmek istendiğini belirtiyor.

'Projeyi geri çekin' çağrısı

Bir kısmı doğal sit alanı olan arazide inşa edilmek istenen Millet Bahçesi projesine bölgedeki illerin Baro başkanlarından tepki geldi. Burdur Barosu Başkanı Av. Ramazan Gedik, Antalya Barosu Başkanı Av. Hüseyin Geçilmez, Denizli Barosu Başkanı Av. Adnan Demirdöğer, Isparta Barosu Başkanı, Av. Ünsal Çankaya ve Muğla Barosu Başkanı Av. Levent Akgün ortak bir açıklama yaparak bölgenin önemli sulak alanlarından biri olan Burdur Gölü'nü tehdit eden Millet Bahçesi projesinin geri çekilmesi çağrısında bulundu. 


Türkiye’nin en büyük göllerinden

Millet Bahçesi için seçilen yerin son derece sakıncalı olduğuna işaret edilen açıklamada, projenin Burdur Gölü için tehlikeli ve tahrip edici olduğu vurgulanarak şöyle denildi:

“Bilindiği gibi Burdur ilimiz, Burdur Gölü ile birlikte anılan bir kentimizdir. Ama bu Göl yalnızca Burdur ili için değil, Isparta, Denizli, Antalya, Muğla, Afyonkarahisar, Konya gibi pek çok yerleşim alanına uzanan; Salda, Karataş, Yarışlı, Gölhisar, Yazır, Eğridir ve Gölcük  Gölleri başta olmak üzere, birbirine yakın çok sayıda gölün bulunduğu bölgede, faunası, florası, endemik türleri, yaban hayatı, kuş türleri açısından önemli olduğu kadar yöre insanının yaşantısı üzerinde de dolaysız bir etkiye sahiptir. Göller Yöresinin merkezinde yer almakta ve bu alanın en işlevsel özelliklerine sahip olan Burdur Gölü, Türkiye’nin de en büyük göllerindendir ve havzasında barındırdığı canlılar için son derece önemli yaşam alanıdır.

Milyonlarca yıllık geçmişe sahip olan Burdur Gölü çevresiyle bir bütün olup, yeraltı ve yer üstü su kaynaklarıyla, mikro klima ve iklimin güvencesidir. Gölün kıyı kesimleri nemin en önemli kaynağını oluşturmaktadır. Burdur Havzasında gölün daralması, mikro- makro klimanın değişimi bize normalde geniş bir bölgede yetiştirilemeyen belli başlı bitkilerin küçük alanlarda yetiştirilebilmesi için imkan sağlar. Bu Burdur’un tarım ürünlerinin üretimi- kalitesiyle, havzanın, kentin sağlığı, nefes alabilmesi bakımından çok önemlidir. Çünkü yağışın azalması, buharlaşmanın ve sıcaklığın artması doğal beslenim dengesinin bozulmasında önemli rol oynamaktadır. 

Bununla birlikte sadece iklim elemanlarındaki bu değişiklikler gölün seviye ve alan kayıplarını açıklamak için yeterli değildir. Bu nedenle insan kaynaklı müdahalelerin önemi daha da artmaktadır. Burdur Gölü’nün suyu tuzlu olsa da, korunan kıyı-sahil alanlarının sağlayacağı mikro-makro klima (yağışların) yanı sıra içme kullanma suyunun da kaynağı- güvencesidir. İnsan baskısı altında olan doğal su kaynaklarının bulunduğu ortamda sıcaklığın bırakın 1-2 C derece artmasını- 0.5 C derecelik değişimi ‘geri dönüşü’ olmayan tehlikelere neden olabileceği unutulmamalıdır.

Mermer ocakları gölü ahtapot gibi sardı

Burdur Gölü Havzasında da ürün ve iklim bakımından bu tehlikeler yaşanmaktadır.

Bugün ise Burdur Gölü’nü besleyen su kaynaklarına barajlar, bentler, rastgele açılan su kuyuları ile müdahale edilmektedir. Su kullanımını artıran zirai, sanayi işletmelerinde izlenen tercihler ile bütün bu yöreyi ahtapot gibi saran mermer ocakları, maden ocakları faaliyetleri Burdur Gölünün başlıca zararlılarıdır. İklim krizi ile ortaya çıktığı gibi su, sulak alanlarımız ve su kaynaklarımız üzerinde gösterilmesi gereken olağanüstü hassasiyet yerine, yalnızca daha çok para kazanmaya odaklı yaklaşımlar sonucu Burdur Gölü’nün can çekişmekte olduğu bilim insanlarının ortaya koyduğu tespitlerle hepimizin ortak kanısı haline gelmiştir.

Burdur Gölü yok edilme sürecine girdi

Hiç kimse inkar edemez ki Burdur, Burdur Gölü varsa vardır. Burdur Gölü varsa Göller Yöresi vardır. O nedenle Baro Başkanları olarak açıklıkla ifade etmek isteriz ki bu alanda ihtiyacımız olan, şu an askıya çıkarılan plan tadilatıyla ilan edilen Mille Bahçesi projesi değildir. Beklentimiz Göl’ün su kaynaklarının önünün açılmasına ve korunmasına yönelik projeler üretilmesidir. Bu yapılmadığı gibi giderek artan insan baskı ve uygulamaları nedeniyle göz göre göre Burdur Gölü yok edilme sürecine girmiştir. Önemle altını çizmek isteriz ki Göl yoksa havza yok, su yok, tarım yok, Burdur yok!”

Kıyı kenar çizgisinde tehlikeli oyun

Göl kıyı kenar çizgisinin siyasi kararlarla ve bu alanı imara açarak yapılaşmak amacıyla sürekli geri çekilmesinin ekosistem kıyımından başka bir anlama gelmediği görüşüne yer verilen açıklamada da şöyle denildi:

“Göllerin suyu gibi kıyı ve sahil alanları gölün her su kotu değişiminde(azalmasında), kuruyan alanlardaki göle doğru uzanan yeni kıyı kenar çizgisi-kıyı ve sahil alanlarının yeniden belirlenmesi çok tehlikelidir. Göl kıyısındaki, karasal alanlarındaki nemin azalması suyun azalması demektir. Çünkü ne kadar geniş alanda suyun çevrimi olursa iklimin kararlığı ve dengesi olur. Kıyılarda göl çekildikçe yapılan düzenlemeler o alanın aşırı kurak olmasına neden olmaktadır. Nemin azalması, su kıtlığı ve kuraklık, yoksulluğu ve ekonomik büyümeyi, sağlığı ve refahı ve çevreyi etkiler. Mahsuller tükenir, hayvanlar ölür, aileler gıda kıtlığı ve kıtlıkla karşı karşıya kalır, insanlar göçe zorlanır ve çatışmalar çıkar. Burdur Göl havzasında önceki yıllarda, eşelediğinizde su çıkan topraklarda artık 100-200 metre yeraltına doğru inilmesine rağmen suya rastlanmamasının nedeni; gölün doğal yapı ve doğal döngüsüne yapılan müdahalelerdir.

'Ramsar Alanı' olarak ilan edildi

Burdur Gölü Havzasını kendi bütünlüğü içinde değerlendirmeyen millet bahçesi projesi, Burdur Gölü ekosistemini dikkate almadığı gibi, onu gözden çıkardığını ortaya koymaktadır.

Plan raporunda Ekolojik etkileme sınırı ve Tampon Bölgesi etütleri yoktur. Bu alanın, Sulak alan olması, Yaban hayatı barındırması, kuş cenneti olması ve bitki örtüsü itibariyle müdahalede bulunamayacağımızı uluslararası sözleşme ile taahhüt etmiş bulunuyoruz. Bu nedenlerle Burdur Gölü 13 Temmuz 1994 yılında ‘Ramsar Alanı’ olarak ilan edilmiştir.

Projenin bir kısmı 'Doğal Sit Alanı' içinde kalıyor

Burdur Gölü ve çevresinde 38.125 ha’lık alan ise 1993 yılında Orman Bakanlığı, Milli Parklar ve Av Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü’nce ‘Yaban Hayatı Koruma Sahası’ olarak ilan edilmiştir. Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 25.05.1998 tarih ve 3834 sayılı kararıyla planlama alanının bir kısmı Doğal Sit Alanı statüsündedir. Bu kararda Burdur Gölünün içerdiği faunanın özelliği, topoğrafyası, varoluşu, doğal özellikleri nedeniyle korunması gerekli tabiat varlığı niteliğinde olup, sahip olduğu ekolojik önemi nedeniyle de Ramsar Sözleşmesi gereği de koruma altına alınmıştır. Koruma Amaçlı olduğu açıklanan 1/5.000 ve 1/1.000’lik Nazım ve Uygulama İmar  planlarının önemli bir kısmının 1.Derece Doğal Sit Alanı içinde kaldığı görülmektedir."

Sulak alanların korunması yönetmeliği hükümlerine aykırı

Göl kıyısındaki Millet Bahçesi projesinin korunan alanlara zarar vereceği kaydedilen Baro Başkanlarının açıklamasında, konuyla ilgili hazırlanan uzman raporuna atıfta bulunularak şu ifadelere yer verildi:

“Bu raporda açıkça projede öngörülen yapılaşmaları, insan hareketleri ve aydınlatma sonucu ortaya çıkacak olumsuz durumların Sulak alanların korunması yönetmeliği hükümlerine aykırı olduğu, Hassas Koruma Bölgesi için belirlenen hususlara uyulmadığı, projeyi hazırlayanlar tarafından alınan Jeolojik raporda bile ‘Özel Önlemli Alan’ olduğu belirtilen, şişme, oturma açısından sorunlu (zeminin iyi olmadığı) bir alanda gerekli önlemlerin ve bölgenin depremselliğinin dikkate alınmadığı, olumsuz görüş belirten kamu kurumlarının görüşlerinin de karşılıksız bırakıldığı, bu nedenlerle ilgili mevzuata, Planlama kriterlerine ve Şehircilik kriterlerine aykırı olduğu için iptal edilmesi gerektiği ortaya konulmuştur.

Burdur ve Burdur iline sınır olan illerin Baro Başkanları olarak bizlerin de görüşü bu doğrultudadır. Bu haliyle Millet Bahçesi projesi Burdur Gölü Ekosistemine daha da zarar verecektir. Yapılacak projelerin Burdur Gölü Havzasını, kendi bütünlüğü  ve doğası içinde değerlendirmesi zorunludur. Şu andaki millet bahçesi projesi Burdur Gölü ekosistemini dikkate almadığı gibi, onu gözden çıkardığını ortaya koymaktadır.


Proje durdurulmalı ve geri çekilmeli

Burdur Gölü’nün nefes alması, kendisine gelmesi ise çevresine bağlıdır. Enerjimiz, yapacağımız ekonomik harcamalar daha çok Burdur Gölü’nün iyileştirilmesi, su kaynakları ile buluşmasına yönelik olmalıdır. Çünkü Burdur Gölü çevresiyle birlikte eşsiz bir tabiat alanı, canlı yaşam müzesi ve doğal bahçedir. Hepimize düşen öncelikli görev bu değerimize sahip çıkmak, korumak ve ömrüne ömür katmak olmalıdır. Bu nedenlerle henüz kesinleşmemiş olmasına karşın şantiye faaliyetlerine başlanan bu projenin durdurulması ve geri çekilmesi gerektiğini kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.”

Erdoğan 'müjde' diye duyurmuştu

Şubat 2019’da AKP’nin Burdur mitinginde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Salda ve Burdur gölleri kıyısında iki ayrı millet bahçesi yapacaklarını “müjde” diyerek şu sözlerle duyurmuştu:

“Devlet hastanesi yanındaki yaklaşık 40 bin metrekarelik bir alana Burdur Millet Bahçesi'ni yapacağız. Şimdi size çok farklı bir müjde veriyorum. Salda Gölü'nü çevre koruma bölgesi olarak ilan ediyor, kıyısında da 300 bin metrekarelik bir millet bahçesi oluşturuyoruz.”

                                                               /././

'Phaselis kararını gözden geçirin' 

 

Antalya Kent Konseyi tarafından Phaselis Antik Kenti sınırlarındaki Alacasu Koyunda yapılan basın açıklamasında Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na 'kararı gözden geçirin' çağrısı yapıldı.

Antalya Kent Konseyi, yapılaşma girişimleriyle gündeme gelen 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı statüsündeki Phaselis Antik Kenti’nde basın açıklaması yaptı.

Basın açıklamasına Antalya Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt ve Kent Konseyi üyeleri katıldı. Kent Konseyi adına hazırlanan basın açıklamasını okuyan Çevre Çalışma Grubu Başkanı Güray Doğan, Phaselis Antik Kenti’nin doğal ve tarihi özelliklerine işaret etti.

Açıklamada alana yapılacak projenin sadece tarihi dokuyu değil, aynı zamanda doğal zenginliği de yok edeceğine dikkat çekilerek, Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na “kararınızı gözden geçirin” çağrısı yapıldı.

Akdeniz'deki önemli bir liman kentiydi

Antalya’yı Antalya yapan, onun korunmasına, gelecek nesillere aktarılmasına yardımcı en önemli unsur sizlerdeki çevre duyarlılığı olduğunu kaydeden Doğan, şu ifadeleri kullandı:

Bugün size Antalya’nın Kemer ilçesinden, Phaselis’ten sesleniyoruz. Phaselis ile ilgili bilmeyenlere öğretmek, bilenlere hatırlatmak isteyeceğimiz birkaç husus bulunmaktadır. Antik çağlarda Likya bölgesinde yer alan Phaselis, Akdeniz kıyısında kurulmuş önemli bir liman kentidir.

Geçmişi MÖ 7. yüzyıla kadar uzanıyor

Phaselis’in tarihi M.Ö. 7’nci yüzyıla kadar uzanır ve kentin önemi özellikle M.Ö. 4’üncü yüzyılda artmıştır. Pers İmparatorluğu döneminde Phaselis, Likya Birliği’nin bir üyesi olmuş ve önemli bir ticaret merkezi haline gelmiştir. Daha sonra Roma İmparatorluğu döneminde de stratejik önemi nedeniyle askeri bir üs olarak kullanılmıştır. Phaselis Antik Kenti, üç limanı, su kemeri, tiyatrosu, agora (pazar yeri) gibi yapıları ve antik dönemden kalma mezarları ile ilgi çeken önemli bir arkeolojik sit alanıdır. Phaselis Antik Kenti, sadece tarihi bir miras değil, aynı zamanda muhteşem bir doğa harikasıdır. Phaselis, Milli Parklar statüsüne sahip olan bir bölgede yer almaktadır ve zengin flora ve faunasıyla da tanınmaktadır."

'Betonlaşma bu güzelliği yok edecek'

1. Derece Sit Alanı olan Phaselis Antik Kenti’nin aynı zamanda Türkiye’nin önemli turistik yerlerinden biri olduğunu, yerli ve yabancı turistler tarafından ziyaret edildiğini de hatırlatan Güray Doğan, şöyle konuştu:

“Bugün Phaselis, onu korumakla mükellef olan Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararıyla maalesef betona ve demire boğulmak istenmektedir. Betonlaşma ve talan, bu doğal alanın güzelliğini ve zenginliğini yok edecektir. Bu proje, sadece tarihi dokuyu değil, aynı zamanda doğal zenginliğimizi de yok edecek.

Koruma kuruluna 'kararı gözden geçirin' çağrısı

Kültürel ve doğal değerlerimiz beton dökerek demir döşeyerek korunamaz. Bu nedenle, bu projeyi şiddetle eleştiriyor ve reddediyoruz. Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nu kararını gözden geçirmeye davet ediyoruz. Tarihi dokuyu ve doğal alanı korumak hepimizin sorumluluğudur. Bu proje ne tarihi dokuyu ne de doğal alanı koruyacak, aksine yok edecektir. Zaman, Phaselis Antik Kenti'ni korumak için el birliğiyle hareket etme zamanıdır. Zaman Phaselis zamanıdır."

(Yusuf Yavuz-SOL)








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder