Yaklaşık 45 bin insanın yaşamını yitirdiği Maraş depremlerinin en acı öykülerinden birisi de Adıyaman İsias Otelde yaşandı. Adıyaman merkezdeki İsias Otelde büyük çoğunluğu turist rehberleri ile KKTC’li öğrenci, öğretmen ve veliler olmak üzere 60 kişi yaşamını yitirdi.
Geçtiğimiz günlerde Marmaris Kent Konseyi İsias Otel faciasına dikkat çekerek ciddi bir uyarıda bulundu. “İsias Otel ile Sinpaş projeleri birbirine çok benziyor. Yarın aynı kaderi paylaşmasınlar!.. ”
Marmaris İçmeler’de, Kızılbük koyunda bir devre-mülk, otel-konut inşaatı olarak devam eden Sinpaş projesi ile ilgili gazetemizde birçok haber çıktı. Bilirkişi raporlarında proje ile ilgili dikkat çekilen konular, ÇED gerekli değildir kararının mahkemece iptali ancak buna rağmen projenin devam etmesi, şirketin pandemi yasaklarını, inşaatın mühürlenmesini takmayıp çalışmayı sürdürmesi gibi…
Sinpaş projesinin neden İsias Otel faciasına benzetildiğini Marmaris Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyesi ve aynı zamanda Ekoloji Birliği Eş Sözcüsü Halime Şaman’a sordum.
İKİ PROJENİN BENZERLİKLERİ NELER?
İsias Otel gibi Sinpaş projesinin de başlangıçtaki yapılma amaçlarının sonrasında değiştiğini hatırlattı Şaman: “İsias Otel önce konut olarak imal edildi, sonradan otele dönüştürüldü. Simpaş ise otel olarak başlayıp sonra devre mülk konuta dönüştürülüyor”.
Adıyaman İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Özgür Tunç, İsias Otelin temellerinin 1990-91 yıllarında aile apartmanı yapılmak üzere atıldığını, projenin kaba inşaatı bittikten sonra 10 yıl boyunca beklendiğini açıklamıştı. On yıl atıl durumda bekleyen inşaata otel ruhsatı veren zamanın Adıyaman Belediye Başkanı (1994-2004) Abdülkadir Kırmızı, ruhsat değişikliği onayını hatırlamadığını ileri sürüyor; “21 yıl öncesini hatırlamam mümkün değil” diyor.
İşine gelmeyeni hatırlamaz tabii!
‘EVLADININ ÜSTÜNE TOPRAK ATILAN BİR ANNENİN YÜREĞİNİ GÖRDÜNÜZ MÜ?’
Ancak, 6 Şubat tarihinden sonra bu otelin adını yaşamları boyunca unutamayacak onlarca, yüzlerce kişi var! Başta KKTC’li ortaokul öğrencilerinin aileleri olmak üzere, kullanılan dere kumu ve ince kolon demirleri yüzünden en ufak bir yaşam üçgeni kalmayacak kadar çöken enkazda can verenlerin aileleri hiç unutamayacaklar İsias Otelin adını!
Çocuklarını kaybeden ailelerin onların ardından yazdıklarını okumak bile insanın canını o kadar yakıyor ki! “Evladının üstüne toprak atıldığını gören bir annenin yüreğini gördün mü? Bir başına kalmış bir babanın eve dönüşünün anlamsızlığını? Evladının cansız bedenini gören bir annenin, hayatta oluşunun ızdırabını? Hangi çocuk için ağlayacağına şaşırdığın oldu mu?” yazmış İsias Otelde 14 yaşında yaşamını yitiren Hayal Gençoğlu’nun annesi! Hangi acı tarif eder ki evlat acısını!..
BU FELAKETE DAVETİYE ÇIKARMAK DEĞİLSE NE?
İsias Otel ile Sinpaş benzerliğine yeniden dönecek olursak; Sinpaş da İsias Oteli gibi yıllarca atıl kalan bir projenin devamı aslında. Kızılbük Koyu’nda 30 yıl önce başlayan inşaat 2006 yılında o zamanki sahipleri Hattat’ların iflas etmesinin ardından durmuş. Daha sonra Sinpaş Holdinge satılan projeye 2021 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafında verilen ÇED gerekli değildir kararı ile yarım kalan inşaat devam ettirilmiş. Bu kadar süre atıl durumda kalan, denizin tuzunu, yağmuru, rüzgarı, irili ufaklı depremleri atlatan inşaatın yaşadığı korozyona rağmen mevcut proje değiştirilerek binanın üstüne 3 kat daha yapılmasına, yani konutların 10 kata çıkmasına izin verilmiş! Buna felakete davetiye çıkarmak denmez de ne denir?
Halime Şaman Sinpaş’la ilgili açılan davada yapılan bilirkişi keşfindeki fotoğraflarda yer alan korozyon görüntülerini örnek olarak verip ekliyor; “İsias inşaatı tatlı suyun yol açtığı bir korozyonla karşı karşıya iken Sinpaş tuzlu suyun da etkisiyle daha fazla korozyona uğradı. 30 yılı aşkın bir süre atıl vaziyette kalan demirler ve çimento haliyle korozyona maruz kalıyor”.
BİNANIN TEMELİ BİLE YOK!
Sinpaş konutları da İsias Otelin bunduğu Adıyaman gibi birinci derece deprem kuşağında olan yerde yapılıyor. Eski bir inşaat olduğu için yeni deprem yönetmeliği bir yana 1999 depreminden sonra çıkarılan inşaat yönetmelikleri bile bu proje için geçerli değil. Üstelik projenin zemin yapısının da uygunsuz olduğu bilirkişi raporlarında ortaya konmuşken ve inşaat sürecinde patlatılan kilolarca patlayıcı bu zemini iyice yormuşken Sinpaş’ın sonunun da İsias Otel gibi olması riskinden bahsetmek karamsarlık olmasa gerek.
Halime Şaman bu gerçeklere dikkat çektikten sonra bir başka çarpıcı iddiayı daha dile getiriyor; “Maalesef bu binaların temeli de yok! Sanki bir temel varmış gibi zemine çimento püskürterek temel görüntüsü verildi. Hal böyle olmasına rağmen bir de üzerine artı 3 kat daha çıkma onayı verildi. Bu kadar ahlaksızca bir iş yapılıyor!” diyor.
Firmanın bu eleştiriler karşısında binalarda güçlendirme yaptık, açıklamasının da gerçeği yansıtmadığını söylüyor Şaman, “Güçlendirme yapmak için önce proje çizilip sonra da ruhsatın alınması gerekiyor. Şu ana kadar, bizim açtığımız mahkemelere ulaşan bir güçlendirme ruhsatını görmedik. Bir tadilat ruhsatı var ama güçlendirme ruhsatı yok. Sadece duvarlara eklemeler yapmışlar ama bu güçlendirme işlemi değil”.
YENİ ÇED SÜRECİ MİNAREYE KILIF
Sinpaş projesinin hukuki süreci de aslında çok ciddi hukuk ihlalleri ile dolu. Proje ile ilgili en son Danıştay geçtiğimiz yılın aralık ayında ÇED gerekli değildir kararını iptal eden yerel mahkemenin kararını onadı. Ancak, tüm bu ÇED davalarında olduğu gibi şirket hemen yeni bir ÇED süreci başlattı ve bununla ilgili Ankara’da bakanlıkta 12 Ocak tarihinde İDK toplantısı yapıldı. Bu toplantıya katılan Halime Şaman’ın gözlemleri karamsarlıktan öte deneyimle ilgili; “Hissettiğimiz şuydu; Minare çalınmış ve kılıfı hazırlanmış. Muhtemelen ÇED olumlu kararı çıkacak.”
Aylardır, Kızılbük Koyu’nu betona boğarak, milli park alanında dinamit patlatarak devam eden Sinpaş hukuksuzluğuna karşı mücadele edenler, taptaze deprem acılarını da anımsatarak bir kez daha uyarıyorlar; “Sinpaş ikinci bir İsias Otel faciası olabilir!”
UNUTTURMAYACAĞIZ!
Depremin acısı büyük, tarifsiz… Hâlâ enkaz altlarında çıkarılmamış cenazelerimiz var. Hâlâ yüz binlerce insanımız evsiz, susuz, aşsız. Hal böyle iken ve geçmişte yapılan hatalar nedeniyle adeta gök kubbe başımıza yıkılmışken, aynı hatalar tekrarlanmak isteniyor. Sonra göz göre göre gelen felaketler, “Kader planında olan işler” diye olağanlaştırılmaya çalışılıyor. Herkesin acısıyla baş başa kalması ve sonrasında da olan biteni unutması isteniyor. Biz unutmayacağız, unutturmayacağız!..
Özer Akdemir / EVRENSEL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder