Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Cinping ile Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 40. buluşması tarihi önemdeydi. İki lider, “Yeni Bir Çağ İçin Rusya-Çin Kapsamlı Ortaklığının ve Stratejik İşbirliğinin Derinleştirilmesi Ortak Bildirisi”ni imzaladılar.
Doğrudan belirtelim: 21 Mart 2023 tarihli bu bildiri, 4 Şubat 2022 tarihli bildirinin geliştirilmiş ve derinleştirilmiş devamıdır; ikisi birden, “yeni dünya düzeni” bildirisidir.
Çok kapsamlı bu bildirinin öne çıkan mesajlarını incelersek neden “yeni dünya düzeni” bildirisi dediğimiz belki daha iyi anlaşılır:
Yeni bir çağa girilirken
-Bildiri, “çok kutuplu, ekonomik küreselleşmenin sağlandığı ve uluslararası ilişkilerin demokratikleştiği” yeni bir çağa işaret ediyor. Ve bu çağ şu ilkelerin üzerinde inşa olacak: Hiçbir ülke diğerinden üstün değil, hiçbir yönetim modeli evrensel değil ve hiçbir ülke uluslararası düzeni dikte edemez.
-Bildiri, Çin ve Rusya ilişkilerini Soğuk Savaş dönemi modelini aşan türden bir ilişki olarak niteliyor.
-Bildiri, her ülkenin kendi kalkınma modelini seçme hakkına sahip olduğunu belirterek ABD’nin sözde ülkeleri “demokrasi-otokrasi” şeklinde cepheleştirmesine itiraz ediyor.
-Çin Avrasya Ekonomik Birliği’ni, Rusya Kuşak ve Yol’u destekliyor; taraflar ikisinin entegrasyonunu ve Büyük Avrasya Ortaklığı’nı savunuyor.
Renkli darbelere karşı işbirliği
-Bildiri, “renkli devrimlere” karşı kolluk kuvvetlerinin işbirliğini artıracağına işaret ediyor. İki ülkenin, Orta Asya’ya “renkli devrimler” ithal etme girişimlerini ve bölge işlerine dış müdahaleyi kabul etmediklerini ilan ediyor.
-İki ülke, Doğu Türkistan İslami hareketi de dahil olmak üzere “üç şer güç” ile mücadelede ilgili bakanlıkların yıllık toplantılara başlamasını kararlaştırdı.
-İki ülke, enerji başta pek çok alanda işbirliğini geliştirecek.
-Bildiri, Kuzey Akım boru hattına sabotajın tarafsız bir şekilde soruşturulmasını savunuyor.
Küredeki sorunlara çözüm kararlılığı
-Rusya, Çin’in Ukrayna krizinin çözümü için inisiyatif almasını memnuniyetle karşılıyor ve Çin’in önerdiği 12 maddelik barış planına olumlu baktığını belirtiyor.
-Bildiri, Suudi Arabistan-İran normalleşmesini memnuniyetle karşılıyor; Filistin sorununun iki devletli çözümünü, Suriye’de siyasi çözümü, Libya’nın bütünlüğünün korunmasını, Basra Körfezi bölgesi için kolektif güvenlik mimarisi oluşturulmasını savunuyor.
-Çin ve Rusya; Afrika, Latin Amerika ve Karayipler ile ilgili konularda koordinasyonu güçlendirme kararı aldı.
-İki ülke, Kuzey Kutbu’nun barış, istikrar ve yapıcı işbirliği bölgesi olarak korunmasını savunuyor. ABD ve müttefiklerine uyarı
-Tayvan, Çin topraklarının devredilemez bir parçasıdır.
-ABD, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin meşru taleplerine yanıt vermeli ve yeniden diyalog başlamalı.
-Japonya, nükleer deniz kazası ve etkileri nedeniyle Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın denetimini kabul etmeli.
-Çin ve Rusya, AUKUS (Avustralya, İngiltere ve ABD) konusunda ilgilileri uyarıyor.
-ABD’nin ülke içinde ve dışındaki biyolojik askeri programları dünyayı tehdit ediyor. ABD, Biyolojik Silahlar Sözleşmesi’ni ihlal eden faaliyetlerine derhal son vermeli.
-NATO, diğer ülkelerin egemenliğine saygılı olmalı, AsyaPasifik ülkeleriyle askeri güvenlik bağlarını güçlendirmeye son vermeli
Şam’ın eylemli normalleşme beklentisi
Ankara-Şam normalleşmesi, üçüncü aşamasında tıkandı. Putin’le görüşen Esad, Erdoğan’la görüşebilmesinin şartının “Türk askerinin Suriye’nin kuzeyinden çekilmesi” olduğunu yineledi. Yineledi diyoruz, zira bu şart zaten Şam tarafından daha önce sunulmuştu.
Madem şart yeni değil, o zaman normalleşme üçüncü aşamasında neden tıkandı? Açılır mı, nasıl ve ne zaman açılır? Bu sorulara yanıt bulabilmek için, önce neden tıkandığını anlamamız gerekiyor.
1. AŞAMA: İSTİHBARATÇILAR DEVREDE
Ankara-Şam normalleşmesi, öncekilerden farklı olarak bu kez Erdoğan’ın Suriye’ye sınır ötesi operasyon ilanında bulunduğu şartlarda, bizzat Rusya Devlet Başkanı Putin tarafından gündeme getirilmişti. Özetle Putin Türkiye’nin haklı güvenlik endişesinin çözümünün sınır ötesi operasyonda değil, teröre karşı Ankara-Şam işbirliğinden geçtiğini savunmuştu.
Erdoğan, Suriye’de “iki ajandası” olduğu için, Putin’in önerisini zamana yaymaya çalıştı ama en sonunda Ankara-Şam normalleşmesini kabul etmek zorunda kaldı.
Kapı, Türkiye ve Suriye istihbarat başkanlarının görüşmesiyle açıldı. Böylece birinci aşama geçilmiş oldu. Ancak Erdoğan’ın “iki ajandası” yine de ilerlemenin önünde engeldi, süreci yokuşa sürüyordu. Bu nedenle 2022 yazından 2022 sonuna kadar bir türlü ilerleme sağlanamadı.
2. AŞAMA: SAVUNMA, 3. AŞAMA: DIŞİŞLERİ
Sığınmacı sorununu seçim fırsatına çevirme olasılığı, nihayet ikinci aşamaya geçilebilmesini sağladı. Türkiye ve Suriye savunma bakanları, 28 Aralık 2022’de, Rusya savunma bakanının kolaylaştırıcılığında bir araya getirilebildi.
Üçüncü aşamada dışişleri bakanlarının bir araya getirilmesi planlandı. Ancak deprem başta olmak üzere yeni faktörler, süreci olumsuz etkiledi.
Bu arada İran, hem sürecin dışında kalmamak için ama hem de süreci kolaylaştırmaya katkı için, üçlü görüşmelere dahil olmak istedi; taraflar dörtlü formatta anlaştı. Önce 15-16 Mart’ta dört ülkenin dışişleri bakan yardımcıları bir araya gelecek ve ardından da doğrudan bakanlar görüşecekti.
Ancak olmadı, 15-16 Mart görüşmesi ertelendi. Çünkü başta da belirttiğimiz gibi Esad, “Türk askerinin çekilmesi şartını” anımsattı.
ERDOĞAN’IN NİYETİ KUŞKUSU
Şam, Türk askerinin çekilmesi gerektiğini daha önce de belirtmişti. Hatta süreç ilerlemeyince, şart “Türk askerinin çekilmesinin kabul edilerek bir takvim belirlenmesine” esnetilmişti. Ancak yine de ilerleme sağlanamadı.
Ankara “önce masaya oturmayı sonra bunları konuşmayı” istiyordu. Şam ise “önce bu konularda adım atılmasını, sonra masaya oturmayı” savunuyordu.
Süreci yakından takip edenlerden edindiğim izlenim şöyle: Şam, düşünceden eyleme geçilmemesini ve pratik adımlar atılmamasını, Ankara’nın süreci seçime dayalı ele almasına bağlıyor. Diğer yandan Ankara’nın “asker çekme” konusundaki esnemeyen tavrı, Erdoğan’ın niyeti konusundaki kuşkuların giderilmesini zorlaştırıyor.
Tablo yine de tamamen olumsuz değil, çünkü aralanmış kapı kapatılmadı, açık duruyor. İlerleyen süreçte dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde yapılacak teknik toplantıyla, sürecin ilerletilebilmesi yine de zorlanabilir, zorlanmalıdır.
(Mehmet Ali Güller/Cumhuriyet)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder