6 Nisan 2023 Perşembe

Kuraklık için ne tedbir aldınız? - Ramis SAĞLAM / Evrensel-İzmir

 

                                                                                            Arin Gölü'nün son hali | Fotoğraf: Özcan Çiriş/DHA

Dünya Meteoroloji Teşkilatı (VMO) verilerine göre, dünya son 5 yılda en sıcak dönemini yaşıyor. Türkiye ise küresel iklim değişikliğine dair hazırlanan raporlarda kuraklık yaşayacak ülkelerin başında geliyor.

Bu raporlara göre, iklim değişikliğinin Türkiye üzerindeki etkisi nedeniyle su verimliliğinin artırılması, su kayıp-kaçak oranlarının azaltılması, tarımsal sulamada verimliliğin sağlanması ve diğer önlemlerin alınmasıyla da kuraklığın önüne geçilemeyeceği öngörülüyor. Meteorolojik kuraklığı ve etkilerini TMMOB Meteoroloji Odası Ege Bölge Temsilcisi Ayşegül Akıncı Yüksel ile konuştuk. 

PLANSIZ ŞEHİRLEŞME VE SANAYİLEŞMENİN ETKİSİ

Büyükşehirlerde atmosfere salınan aşırı kirleticiler ve çarpık kentleşmenin her şehrin kendi ısı adasını oluşturduğunu belirten Yüksel, sıcaklık, yağış, rüzgar gibi yerel iklim parametrelerinin değişik şekilde etkilendiğini söyledi.

 Plansız şehirleşmeler, kentlere göçün neden olduğu aşırı nüfus artışı, plansız sanayileşmenin artışı, başta ormanlar ve tarım arazilerinin imara açılmasının atmosferdeki gazların denge oranının bozulmasına neden olduğunu ifade eden Yüksel, “Aynı zamanda meteorolojik olayların iklimsel dizilimini bozmakta, şiddetlerini arttırmaktadır. Kamu kurumları ve yerel idarelerin sorumluluğu olan barajlar havzalarının koruma alanlarına yönelik son yıllarda artan müdahaleler, sınırsız ve sorumsuz sanayileşmenin kontrol edilemez oluşu küresel iklim değişikliklerini hem arttıran hem de hızlandıran etkiler olduğunu bilmekteyiz”dedi.

‘YARI KURAK İKLİM KUŞAĞINDAYIZ’

Çevre kirlilikleri ve küresel ısınma düşünüldüğünde Türkiye’nin çok yakın bir zamanda kuraklığı daha şiddetli hissedeceğini söyleyen Yüksel, “Türkiye’nin birçok bölgesi çok uzun bir süredir kuraklık tehdidi ile karşı karşıya bulunmasına rağmen, ülke gündeminde yeterince yer almıyor. Tarım ve gıda sektörü başta olmak üzere; su kaynakları, doğal ekosistemler, kalkınma ve ekonomi, sanayi, turizm kuraklıktan en çok etkilenen sektörlerin başında geliyor. Kuraklık sonuçları itibarıyla kısa vadeli yapısal etkiler yaratmadığından, meydana getireceği zararlar bakımından yarı kurak iklim kuşağında bulunan ülkemizde, yeterli düzeyde bir farkındalık oluşmamaktadır” diye konuştu.

EYLEM PLANI VAR MI?

Merkezi ve yerel yöneticilerin bu konuda “Her türlü tedbiri aldık” söylemlerini değerlendiren Yüksel, “Kentin su ihtiyacını karşılayan baraj ve göletlerdeki su miktarı kritik seviyeye indiğinde ne kadar gerçekçi olacaktır sorusu gündeme geliyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğünün (MGM) 3 aylık sıcaklık ve yağış verilerine göre; Ege Bölgesi’nin Afyonkarahisar, Denizli, Muğla ve çevreleri hariç diğer kesimlerinde değişen şiddetlerde meteorolojik kuraklığın etkili olduğu görülüyor. Yağışların lokal veya bölgesel olarak mevsim normallerinin altına düştüğü ilk andan itibaren kuraklık eylem planlarına uygun gerekli tedbirlerin alınması gereklidir. Gelişmiş ülkelerdeki gibi, ülkenin su rezervleri, yağışların azlığı halinde ilk andan itibaren alınan tedbirler ile koruma altına alınmalı, su rezerv açığının daha fazla büyümesi ilave tedbirler ile engellenmeli veya ötelenmelidir” dedi.

‘YILLARA GÖRE YAĞIŞLAR YARI YARIYA AZALIYOR’

Kısa süreli şiddetli yağışların kuraklık için bir çözüm olmadığını dile getiren Yüksel, “Şiddetli yağışlar sel ve taşkınlara neden olmasının yanı sıra arazi kullanım özelliklerine göre toprak erozyonuna neden olmakta ve tarım alanlarının da sular altında kalması anlamına geliyor. Fayda açısından bakmak gerekir ise su depolama yapılarındaki suların miktar olarak artmasına neden olabilecek. Türkiye, son 53 yılda ocak ayında en yüksek ikinci sıcaklığı yaşamış. Yağışlara bakıldığında ise Türkiye geneli ocak ayı son 30 yılın ortalaması 69.8 mm iken; bu yılın ocak ayı ortalaması 33.2 mm olmuş. Yağışlar neredeyse yarı yarıya azalmıştır. Aralık ayında ise uzun yıllar Türkiye ortalaması 75.7 mm iken; aralık 2022’de 36.3 mm yağış gerçekleşmiş. Yine yarı yarıya bir azalma söz konusudur” ifadelerini kullandı.

‘EGE’DE ŞİDDETLİ KURAKLIK DURUMU SÖZ KONUSU’

MGM Ege Bölgesi’nde bazı il merkezlerinde 2022 su yılındaki kümülatif toplam yağış miktarı ve azalma oranlarını aktaran TMMOB Meteoroloji Odası Ege Bölge Temsilcisi Ayşegül Akıncı Yüksel, “İzmir’de yüzde 34, Aydın’da yüzde 35, Manisa’da yüzde 32 olarak kaydedilirken, 2022 yılıyla beraber ülkemizin son altı yıllık iklim raporları incelendiğinde, sıcaklıklarda genel bir artışla birlikte özellikle 2019 yılından sonra yağışlarda düşüşler olduğu görülüyor. 2017 yılında 598 olarak tespit edilen ekstrem olay sayısı, 2021 yılına kadar olan beş yıllık süreçte 1024’e yükselmiştir. 2022 aralık ayı PNI indeksi haritasına göre Ege Bölgesi’nde İzmir ve Aydın çevresi dışındaki diğer tüm bölgede şiddetli kuraklık durumu söz konusu” dedi.

İzmir’e su sağlayan barajlar ve sulama amaçlı barajlarda Güzelhisar Barajı dışında doluluk oranlarının yüzde 50’nin altına düştüğünü söyleyen Yüksel, “Artan nüfus nedeniyle tarım alanları, ormanlar, yeşil alanlar; yeni yerleşim yeri, yol veya sanayi bölgesi olarak açılmasına neden oluyor. Bu da hidrolojik dengeyi tamamen bozuyor. Su havzaları daraltılıyor hatta yok ediliyor. Her göçen nüfusun konut, yol, sosyal alanları planlanırken su ihtiyaçları planlanmıyor. Sanayi bölgeleri planlanırken, yine en temel ihtiyaç olan suya ait bir planlamaya yapılmıyor” diye konuştu.

Ramis SAĞLAM / Evrensel-İzmir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder