11 Mayıs 2023 Perşembe

Sinop Kalesi: Antik Kent mi Alkadraz mı? - soL/Özel

 


'Sabahattin Ali’nin ve Hasan Heybetli’nin sırtını dayadığı duvarlara' sahip olmasıyla pazarlanan hapishane-müze projesi, elde ettiği popülerliği kültür turizmi adı altında ranta dönüştürecek.

Sabahattin Ali’nin Aldırma Gönül şiirinde anlattığı Sinop Tarihi Cezaevi, restorasyon çalışmaları sırasında kale surlarının delinerek kapı açılması ve dışarıdan erişim için yerleştirilen demir merdiveniyle bir kez daha gündeme geldi. Tartışmaların merkezinde, yapının bazı dizi ve filmlerde mekan olarak kullanılması nedeniyle popüler kültürün malzemesine dönüşmesi ve içinde yer aldığı antik yerleşke bağlamından koparılarak ranta kurban edilmesi yer alıyor.

Yeni cezaevi müzesinin 24 saat gezilebilir ve alışveriş yapılabilir bir mekan olacağı, böylece tarihi hafızadan koparılmış bir tüketim aracı haline geleceği söyleniyor. Kent hafızası ve kültürel mirasının korunması için bir araya gelen kent sakinleri ise, mücadelelerini farklı dernek ve platformlar altında uzun yıllar sürdürdükten sonra KENTSAV adıyla kurdukları dernekle kentin tarihi kültürel dokusunu ilgilendiren faaliyetleri, imar planlarını yakından izliyor.

Sinop Antik Kenti

Sinop, çok eski dönemlerden beri Karadeniz’in deli dalgalarıyla karşı karşıya gelenlerin sığındığı doğal bir liman. Kent Helenistik dönem ızgara planlı sokaklar, kale burçları, Roma, Bizans, Selçuklu gibi değişik dönemlere ait surlar, tarihi hamam, kilise ve benzeri yapı kalıntılarına sahip. Kazı çalışmalarında elde edilen birçok eser kent müzesinde sergileniyor ve Türkiye’deki birçok müzede olduğu gibi depolarında sergilenenden çok daha fazlası bulunuyor. Sinop kent merkezinin sahilden tepeye dev bir antik kent üzerine kurulu olduğunu söylemek mümkün.

Tarihi Sinop Kalesi’nin limana bakan sur içi, 1853 Paris Anlaşması'yla Karadeniz’in askeri üs ve tersanelerden arındırılması ilkesi gereği tersanesinin kapatılmasıyla zindan olarak kullanılmaya başlandı. Zamanla ek binalar yapılarak cezaevine ve 1997’de de müzeye dönüştü. 2020’de Avrupa Birliği’nin desteğiyle Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restorasyon kapsamına alındı.

                                                      Tarihi tersane girişi

                                                          Tarihi tersane girişinden bir başka görünüm

Sinop Tarihi Cezaevi kimileri için Türkiye’nin Alkadraz’ı, kimilerine göre ise binlerce yıl önce inşasına başlanıp zamanla eklenen yapıları, üzerinde 7 kapı, kayıkhane girişi ve 11 burçlu kalesi, uzantısında Balatlar Kilisesi ile buluşan antik bir yaşam alanının parçası.

Miras kime ait? İlerlemeye mi utanca mı?

Restorasyonu "Tarihi Cezaevi" kavramıyla sınırlandıran proje, çağlar boyu varlığını korumayı başarmış Sinop Kalesi ve antik yaşam alanını görmezden geliyor. “Sabahattin Ali’nin ve Hasan Heybetli’nin sırtını dayadığı duvarlara” sahip olmasıyla övünülerek pazarlanan hapishane-müze projesinin, elde ettiği popülerliği kültür turizmi adı altında bilet keserek ranta dönüştürmeyi hedeflediği anlaşılıyor.

Restorasyon projesinde birkaç hafta önce denize bakan kale surlarında bir kapı açıldı ve demir bir merdiven monte edildi. Projenin yürütücüleri kale duvarında açılan deliği “bu geçiş kapısı projede yer alıyordu, üstelik tersanenin eski dönemlerde örülmüş kemerinin açılması da bütçe nedeniyle tamamlanamıyor” diyerek savunsa da sahilden geçerken surlardaki değişikliği gören halk bu duruma kızgın.

                                                       Sur duvarına açılan kapı

Uzun yıllardır bu çalışmaları yakından izleyen kent sakinleri bir yanda mevcut projede yer alan ve kalenin tarihsel önemini ortaya çıkarabilecek uygulamaların yapılmamasını, öte yanda binlerce yıllık antik bir kentin yer üstündeki en önemli parçasının tarihsel bağlamından koparılıp salt cezaevine indirgenmesini eleştiriyor.

                                          Sura açılan kapı ve monte edilen demir merdiven

İşgal alanları da koruma altında!

Kalenin surları boyunca başka eklenti ve yapılar da mevcut. Kayıtlara göre cezaevi olarak ilk kullanımı 1500'lerin sonlarına denk gelen yerleşke, 1800'lerin sonlarına doğru resmi olarak cezaevine dönüştü ve zaman içinde surların iç kısmına başka bazı cezaevi ek binaları da inşa edildi. Sonraki dönemlerde cezaevinin dış kısmında surlar üzerinde bazı yapılar belirdi.
Tarihi doku içine ‘kondurulan’ bu binalar kale surlarının üzerine ve kimi yerde duvar üzerine bindirilerek inşa edilmiş, eklentileriyle birlikte tarihi dokuyu tamamen bozmaya başlamış işgalci yapılar olarak görülüyor. Cezaevi restorasyonu sürerken kentin sakinleri tarafından da çok eleştirilen bu işgalci binaların akıbetinin ne olacağı henüz belirsiz.

'Hafızamızı satıyorlar'

Arzu Kayhan Dizdaroğlu da kent hafızasının silinmesinden, tarihin ve kültürün tüketim malzemesi haline getirilmesinden rahatsız bir Sinoplu. Aynı zamanda 2023 seçimlerinde Sinop’tan TKP milletvekili adayı olan Dizdaroğlu, KENTSAV’ın Sinop’un mevcut tarihi dokusuyla yaşanabilir bir yer olmayı sürdürmesi için mücadele ettiğini belirtiyor. “Bu projenin tek amacı, UNESCO Kültürel Miras listesine aday olan antik bir kent dokusunu, popüler kültür içinde ünlenmiş bir cezaevine sıkıştırıp onu izlenecek bir metaya dönüştürmek. Kent hafızasını satılabilir hale getirmek.”


Dizdaroğlu, Tarihi Cezaevi’nin kültürel mirası özgürlüğün hapsi üzerinden anlatacağını ve komünist Sabahattin Ali ile mafya lideri Hasan Heybetli’yi aynı cümle içinde kullanmalarının da Sinop halkı için utanç meselesi olduğunu söylüyor. “Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi, manevi ve soyut olan değerleri maddi ve tüketilir nesneler haline getirip rant sağlamak istiyorlar. Bunun Phaselis’e ya da Salda Gölü’ne yapılandan bir farkı yok” diyen Dizdaroğlu, Sinopluların kentin tarihi ve kültürel dokusunu koruma mücadelesinden vazgeçmeyeceğinin altını çiziyor.

soL/Özel

 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder