'Alışılmışın dışında sanat yapan sanatçı': Şenol Yorozlu - FİDE LALE DURAK / soL-Kültür

 Yaşamını da sanatını da inandığı eyleme adadı ve eylemlerinin amacını yine en güzel kendisi anlattı...


Ressam Şenol Yorozlu’nun 1950 yılında Trabzon’da başladığı hayat hikayesi 19 Temmuz’da geçirdiği bir kalp krizi nedeniyle sona erdi ve bugün toprağa karışacak. Yorozlu, Türk resim sanatının önemli temsilcilerindendi. Ancak bu temsiliyet, onun sadece resimde cesurca denediği yeni tekniklerinden ileri gelmiyor, daha önemlisi, kendisini topluma karşı sorumlu bir sanatçı olarak görmesinden ve sanatı da aynı bakışla kavramasından kaynaklanıyordu. 

Şenol Yorozlu, 1973-78 yılları arasında, şimdi Mimar Sinan Üniversitesi olan, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin Neşet Günal atölyesinden mezun olur. Öğrenciliğinden itibaren resimlerinde kendine özgü bir dili yaratabilmiştir. Yorozlu, mezun olduğu atölyedeki figüratif resim geleneğinin aksine, soyut, lekesel, dışavurumculuğa yakın ve belirgin fırça tuşlarıyla resimler yapar. Kendisini zamanın ve tarihin bilincinde bir sanatçı olarak tanımlar. Resimlerinde kullandığı farklı malzemelerin hem sanatını zenginleştirdiğini hem de bunun çağdaş sanatın gereği olduğunu düşünür. Çünkü ona göre, kübizmle başlayan farklı malzeme arayışları, sanatı farklı bir yola sokmuş ve Dada akımıyla sanat yıkıma uğrayarak yepyeni anlatım yolları bulmuştur. Bunun bilincinde olmadan çağdaş olmak mümkün değildir. 

Yine de biçimciliğin büyüsüne kapılmaz Yorozlu, her daim içerikten yola çıkarak içeriğe uygun yeni biçimleri arar. Bu bazen geleneksel pentür (boyama) bazen de hazır nesne kullanımı ile ifadesini bulur. İşeri çoğunlukla politiktir. Politik tavrı ince bir mizah ile iç içedir, bu tavır büyük ihtimalle eski karikatüristliğinden gelir. Ona göre: “bizim gibi kibarca ‘gelişmekte olan’ ya da az gelişmiş ülkelerde dolaylı anlatım yollarından biri mizahtır”. 23 yaşında Akademiye girmeden önce uluslararası ödülleri olan tanınmış bir karikatüristtir. Bu yüzden çalışmalarını mizahla harmanlar ve işleri çoğu zaman iki disiplinin sentezidir. Örneğin 1982 yılında yaptığı “Sayın Sakıp Sabancı” deseninde şu sözler yazar: “Sabancı ailesi galaya geliyor. Son haftaların basında flaş siması S. Sabancı o gece çok neşeliydi”. Yorozlu, toplumda olup bitenlerden, haberlerden, olaylardan yola çıkarak işler üretir. Kendi ifadesiyle: “Beslenmem şöyledir; toplumu sürekli gözlerim. Yürürken, otururken, herhangi bir şeyden konu çıkartırım”.

                                           Şenol Yorozlu, 1982, “Sayın Sakıp Sabancı”

Yorozlu eyleme inanır. Sanatının motivasyonu değiştirmek için eylemektir. Türkiye’de yaşanan darbeleri ve Sivas Katliamı gibi önemli siyasi olayları yakından takip eder, siyasilerin söylemlerine dair dosyalar oluşturur. Örneğin, daha sonra Västerås Konstmuseum’un (çoğunlukla 20 yy. İsveç’li sanatçıların eserlerini sergileyen şehir müzesi) kalıcı sergisine girecek olan “Milyonluk Yemek 2” resmi, İstanbul’da ünlü bir otelde, mafyatik zenginlerden birinin yaptığı bol tantanalı ve tabancalı düğünün eleştirisidir. 

                                                Şenol Yorozlu, 1983, “Milyonluk Yemek 2”

1987 yılında “Yirmibirinci Yüzyıla Girerken Niçin Resim Yapıyorum?” başlığında bir manifesto yayınlayarak kendi sanatı ve dünyaya bakışı hakkında ipucu verir: “Dünyamız çok kritik bir dönemden geçiyor ve de çığırından çıkmıştır (…) Yaşanılan iki Dünya Savaşı ve ardından gelen soğuk savaş yılları, bugün de oluşturulmak istenilen nükleer savaş tehlikesi insanoğlunu korkunç bir yalnızlığa, kararsızlığa ve bilinçsizliğe itti (…) Sanatçı yapıtlarında gerçeği göstermekle yetinmez, onu onaylatma yerine değiştirme yönündeki eylemimizi de sürekli biçimde bize hatırlatır”. Yorozlu manifestosunu şöyle bitirir: “Yaptıklarım hem yerel motifleri, hem de evrensel anlatımları içerir. Bunu gerçekleştirirken sadece sanatı ve izleyiciyi yani toplumu ciddiye alıyorum”.

Ancak darbelerle şekillendirilen bir toplumun sanata ilgisi tartışmalıdır. Yorozlu, 1989’da İsveç’e giderek bir süre burada yaşar. İsveç’te denk geldiği Rodçenko sergisi işlerinde yeni bir döneme vesile olur. 90’lar boyunca yaşanan politik olayları takip eder. Eşi Rahşan Anter’in babası Musa Anter cinayetini araştırmaya başlar, gazete küpürlerinden ilgili haberleri keser, imgeler biriktirir. 2000’lerin başında “Yeşil” adını verdiği bir dizi soyut iş üretir. Bu seride yeşil rengi hem Amerikan dolarını hem de İslam’ı simgeler. Üstelik Musa Anter’in katilinin kod adı da Yeşil’dir. 

                                                      Şenol Yorozlu, 2001, “Yeşil”

Yorozlu kendisini tekrar etmeyi sevmez. Bu yüzden sürekli aynı biçimin etrafında dolandığı işler üretmek yerine, kendine bir dosya konusu açar ve bir seri üretim yaparak o dosyayı kapatır. 2009 yılında yaptığı “VaV” serisi de böyledir.  Bu resimlerinde Türkçe’de olmayan W harfinden yola çıkarak imkansızlıklara vurgu yapar.

                                       Şenol Yorozlu, 2009, “İnsan Gözlü Çifte Vav”, Vav serisinden

2012 yılında yaptığı “Zor Yolu” serisinde ise AKP iktidarıyla geçen zorlu 10 yılı konu edinir. Aynı yıl günlük soL Gazetesi’ne verdiği röportajda, bu sergideki bir işinden şöyle bahseder: “Bu sergide, diğer imgeleri dolaştıktan sonra, 2002/2012 isimli tabloyu yaptım; bu resmin formu yamuktur. Yamuk olan bir resmi ben yine yamuk astım çünkü bana göre, bu on yıllık süreç yamuktur. Tablodaki rakamlar hem bu on yıla hem de bu ülkede tek adam olmak isteyen birilerinin varlığına işaret ediyor”.

                                       
Şenol Yorozlu, 2012, “2002-2012”, Zor Yolu Serisinden

Yorozlu hayatının son anına kadar üretti. “Our Boys Did It (Bizim Çocuklar Yaptı/Başardı)” adındaki son sergisini Ocak 2023’de açmıştı. Serginin adı, 1980 darbesinden sonra Ortadoğu uzmanı Paul Henze’nin (CIA’nin Türkiye şefi) o dönemin Amerika Başkanı’na (Jimmy Carter) söylediği iddia edilen sözden geliyordu. Bu sergide yer alan “Seksek Oyunu” dikkat çekicidir. Yere çizilen seksek oyununu çocuksuzdur çünkü çocuklar tuvalin arkasındadır. Sanatçı, tuvalin arkasına bazı haberlerin küpürlerini yapıştırmıştır. Bu haberlerde savaş uçaklarının görüntülerinin altında seksek ve birdirbir oynayan çocuklar, Cumartesi Anneleri’nin süren mücadelesi ve kod adı Yeşil olan malum katilin hala yaşadığına dair haberler yer alır. Yorozlu, tuvalin önünü ve arkasını resmin bütünü olarak düşünür. 
                               
Şenol Yorozlu, 2023, “Seksek Oyunu”, Our Boys Did It Serisinden

                                                             
Şenol Yorozlu, 2023, Seksek Oyunu arka yüzey

Yorozlu resimlerinde formları sadeleştirir ve düşüncelerinin bir imgesine dönüştürür. Hem renkleri hem de formları minimize ederek en yalın hallerinde kullanır. Daire, üçgen, dikdörtgen gibi geometrik biçimleri yatay ve dikey eksenlerle ilişkilendirir. Böylece klasik kompozisyon öğelerini ve hatta Barok etkileri resmine taşır. Renkleri ise ana renklere yakın tonlarda ve sade kullanır. Yaptıklarıyla halka mesaj verdiğinin bilincindedir ve cevabını da verdiği şu soruyu kendine sorar: “Ama sanat hayatı değiştirir mi? Sanat hayatı değiştirmez, hayata bir not düşer (…) Tıpkı Picasso’nun İkinci Dünya Savaşı’nda faşistlerin bir kasabayı bombalamasını anlattığı Guernica gibi”. 

Yorozlu, ülkesini, halkını seven bir sanatçıydı. Son yıllarını geçirdiği İzmir Özdere’de atölyesinin civarında toplaşan çocuklarla her gün konuşur, onlara sanat üzerine bir şeyler anlatır ve sorular sormasını sağlardı. Yaşamını da sanatını da inandığı eyleme adadı ve eylemlerinin amacını yine en güzel kendisi anlattı: “Bu topraklarda birilerinin ‘Bizimkiler başardı’ dememesi ve bu toprakların insanlarının güzel, aydınlık günlere ulaşma başarısını göstermesi için çaba sarf etmeliyiz”.

İnandıklarının gerçekleşmesi umuduyla anısı mücadelemizde yaşayacak…

FİDE LALE DURAK / soL-Kültür





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

"Gündem" -21 Haziran 2025-

Ankara'da lityum fabrikasında gaz sızıntısı: 2 işçi öldü, 3 işçi yaralandı!-Birgün- Ankara'nın Polatlı ilçesinde bir fabrikada boru ...