Yeni Şafak'tan U dönüşü: Faiz tam da haram değil aslında (YALÇIN CUĞ-SOL)
Mehmet Şimşek ziyareti etkisini gösterdi, 'azılı faiz düşmanı' Yeni Şafak, sayfalarında 'ama negatif faiz de kötü' diyerek, faizde artışı savundu.
Yeni Şafak'ın AKP'nin ekonomi politikasına karşı 180 derece değişen tutumunun belgesi niteliğinde olan haberin ardından AKP'nin ekonomi politikasını sıkça eleştiren Yeni Şafak yazarı ve AKP Genel Merkez Sivil Toplum ve Halka İlişkiler Başkan Yardımcısı Mehmet Akif Soysal da 'u dönüşü' gerçekleştirdi.(https://haber.sol.org.tr/haber/yeni-safaktan-u-donusu-faiz-tam-da-haram-degil-aslinda-382304)
Sarımsaklı plajına tel örgülerle işgal: İşletmeler sahile el koydu (İREM YILDIRIM-SOL)
Sarımsaklı plajında işletmeye verilen sahil bölümleri vatandaşlara kapatılmaya başlandı. İşletmeler, kıyılara tel örgüler çekerek halkın olan kıyılara ulaşımı engelliyor.(https://haber.sol.org.tr/haber/sarimsakli-plajina-tel-orgulerle-isgal-isletmeler-sahile-el-koydu-382379)
Ege ve Akdeniz'deki 508 mavi bayraklı plajın sadece yüzde 18'i halka açık (Şeyda Öztürk-Cumhuriyet)
Ege ve Akdeniz’de plajlar işletmecilerin rant kapısına dönüştü. Özel plajlardaki localara giriş ücreti 20 bin TL’ye dayandı. Yurttaş, 508 plajdan sadece 90’ını ücretsiz kullanabiliyor. Oysa yurttaşın kıyıları eşit ve özgürce kullanma hakkı anayasayla güvence altında.
Kıyı Kanunu’nun 6. maddesine göre kıyılar, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup buralarda hiçbir yapı yapılamaz. Kıyılarda duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz. Ancak tatil bölgelerinde oteller ve işletmeler deniz kenarlarını işgal etmiş durumda. Kıyıların özelleştirilmesi ve kiralanmasıyla birlikte Ege ve Akdeniz bölgelerinin en güzel plajları kâr kapısına dönüştü. Bu bölgelerdeki bazı plajlara girişlerden direkt para talep edilirken bazılarında ise içerideki işletmede harcama yapılması gerektiği söyleniyor. Kıyı şeridinde yer alan oteller, halka açık olması gereken plajlara şezlong ve şemsiye atarak yurttaşlardan para istiyor. Buna karşı çıkıldığı durumlarda ise mafyatik unsurlar devreye girerek yurttaşlar tehdit ediliyor.(20 BİN TL ISTEYEN DE VAR) Özellikle yerli ve yabancı turistlerin tercih ettiği İzmir ve Muğla’da sadece plaja girmek bile bazı yerlerde asgari ücrete dayanıyor. İzmir’de 300 TL’den başlayan plaj girişlerinde içerideki işletmede para harcanması talep edilirken loca girişleri ise 20 bin TL’ye kadar uzanabiliyor. Muğla’nın en meşhur ilçesi Bodrum’da da fiyatlar ortalama 500 TL’den başlıyor. Plajlara giriş ücretinin 100 TL olduğu yerlerde ise işletmede minimum 500 TL harcanması isteniyor. Yurttaşların daha uygun tatil yapma isteğiyle tercih ettiği Balıkesir’de ise fiyatlar popüler yerlerle yarışıyor. (SADECE 90 TANE KALDI) Ege ve Akdeniz bölgesinde bulunan 508 plaj, Uluslararası Çevre Eğitim Vakfı’nın belirlediği kriterlere göre mavi bayrıklı. Bu plajların ise sadece 90 tanesi yurttaşların ücretsiz olarak kullanabildiği halk plajı olarak yer alıyor. Bu oran hesaplandığında ise yurttaşlar buralardaki mavi bayraklı plajların sadece yüzde 17.71’inden ücretsiz olarak faydalanabiliyor.
En az 13 kentin müdürü ilahiyat mezunu: Bakanlıkta liyakat yok imamlar var (İsmail Arı-Birgün)
Ülke her geçen gün yeni bir cinsel istismar, saldırı ve şiddet skandalıyla çalkalanıyor. Cinsel istismar ve şiddeti önlemesi, çocukları ve kadınları koruması gereken Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ise âdeta paralel Diyanet’e dönüştü.
Birçok kentin Aile ve Sosyal Hizmet İl Müdürü ilahiyat fakültesi mezunu. Hatta daha önce imamlık yapanlar dahi il müdürlüğü koltuğunda oturuyor. Geçmişte cezaevi müdürlüğü yapanlar, mal müdürlüğünde memur olanlar, gazetecilik ve turizm bölümlerinden mezun olanlar il müdürü olarak atandı.
Bakanlık çalışanları ise artık liyakatsizliğin ayyuka çıktığı, kurumda liyakatin neredeyse yok edildiğini belirtiliyor. Kurumda önemli görevlere getirilen ilahiyat mezunları ile Diyanet’in eski yöneticilerinin cemaat ve tarikatlara mensup olduğu ve kadrolaştıkları ifade ediliyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda görev yapan liyakatsiz yöneticiler nedeniyle koruma altındaki çocuklar ve kadınlara dair her geçen gün yeni skandallar yaşanıyor.
DİN GÖREVLİSİ BÜROKRATLAR
En az 13 kentin Aile ve Sosyal Hizmet İl Müdürü ya ilahiyat mezunu ya da Diyanet İşleri Başkanlığı’nın eski yöneticileri.
Bu kentler şöyle:
Artvin: İl Müdürü Şentürk Ağırbaş, Trabzon İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Ağırbaş, uzun bir süre din görevlisi yani imam olarak çalıştı. Ağırbaş’ın yardımcısı Hamdi Özder de Borçka İmam Hatip Lisesi’nden mezun oldu ve uzun bir süre imamlık yaptı.
Isparta: Aile ve Sosyal Hizmet İl Müdürü Yakup Kütük imam hatip lisesi ve Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. Kütük, AKP’den Isparta milletvekilliği adaylığı için istifa etmişti. Milletvekili olamayan Kütük koltuğuna geri dönerken seçim sürecinde yaptığı konuşmada "Allah bize karşı, Recep Tayyip Erdoğan'a karşı, AK Parti'ye karşı birleşmiş olanlara karşı da şiddetinizi artırsın diyor” ifadelerini kullanmıştı.
Karabük: İl Müdürü Abdurrahman Bilgiç, ilahiyat fakültesini bitirdikten sonra Adıyaman Belediyesi'nde çalışmaya başladı. Adıyaman Belediyesi'nde özel kalem müdürlüğü ve basın-yayın halkla ilişkiler müdürlüğü koltuklarında oturdu.
Çankırı: İmam hatip lisesi ve Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu olan İl Müdürü Hasan Tahsin Yıldırım Diyanet İşleri Başkanlığı’nın eski çalışanı.
Antalya: İl Müdürü Abdullah Çalışkan da imam hatip lisesi ve ilahiyat fakültesi mezunu.
Yozgat: İl Müdürü Abdullah Neşeli, imam hatip lisesini bitirdikten sonra Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu.
Antep: Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Mustafa Yıldırım da hem imam hatip lisesi hem de ilahiyat fakültesi mezunu olan bürokratlardan.
Aksaray: Daha önce Diyanet İşleri Başkanlığı’nda görev yapan kentin Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü İsrafil Aktürk, imam hatip lisesinin ardından Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu.
Tokat: İlahiyat fakültesi mezunu olan İl Müdürü Mahmut Özdemir, daha önce görevinden Niksar belediye başkan aday adaylığı için istifa etmişti. Aday gösterilmeyen Özdemir tekrar görevine döndü.
Gümüşhane: İl Müdürü Zekai İnan Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu.
Kars: İl Müdürü Doğan Yıldız, imam hatip lisesi ve ilahiyat fakültesi mezunu.
Elazığ: Kentin Aile ve Sosyal Hizmet İl Müdürü Ali Sait Çeçen daha önce Malatya Pütürge İlçe Müftülüğü’nde çalışıyordu.
Kırşehir: Uzun bir süre Diyanet İşleri Başkanlığı’nda görev yapan Abdullah Kömürcüoğlu şimdi Kırşehir Aile ve Sosyal Hizmet İl Müdürü.
PREKANDE VE CEZAEVİ MÜDÜRÜYDÜLER
Aile Bakanlığı’ndaki liyakatsiz atamalar ve kadrolaşma bunlarla da sınırlı değil. Bakanlığı baştan aşağı saran çürümüşlük birçok kentte göze çapıyor.
Amasya Aile ve Sosyal Hizmet İl Müdürü İbrahim Baş daha önce Yeşilırmak Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi’nde (YEDAŞ) perakende ve müşteri teknik hizmetler müdürü olarak çalıştı.
Maliye bölümü mezunu olan Kastamonu İl Müdürü Abdullah Savaş ise daha önce cezaevlerinde müdür yardımcılığı yapıyordu.
Kocaeli İl Müdürü Kamil Tüylüoğlu da işletme fakültesinden mezun. Balıkesir İl Müdürü Hatice Dost ise Sağlık Yüksek Okulu mezunu. Ağrı İl Müdürü Semra Birdal Ergün ise daha öne yaptığı açıklamalarda 28 Şubat mağduru olduğunu iddia etmişti. İmam hatip lisesi mezunu olan Konya İl Müdürü İbrahim Akyüz de işletme mezunu olan il müdürlerinden.
“Yönetim ve organizasyon” bölümü mezunu Tunceli Aile ve Sosyal Hizmet İl Müdürü Ali Ekber Yurt memurluğa Hozat Mal Müdürlüğü'nde başladı.
MAL MÜDÜRLÜĞÜ’NDE GÖREV YAPIYORDU
Maraş İl Müdürü Mutlu Kaya ise Pazarcık Sağlık Meslek Lisesi ile Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi inşaat, tıbbi laboratuvar ve biyoloji bölümlerinde mezun. Kaya birçok bölümden mezun olsa da eğitim, psikoloji ve sosyal hizmet mezunu olmadığı için liyakatsiz olarak atandığı iddia ediliyor.
GAZETECİLİK VE HALKLA İLİŞKİLER MEZUNU
Tekirdağ İl Müdürü Ülkü Uslu İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi gazetecilik ve halkla ilişkiler bölümlerinden mezun.
Bartın İl Müdürü Hüseyin Özdemir AKP’ye oldukça yakın olduğu bilinen bürokratlardan. Özdemir’in geçmişi de bunu ispatlayan türden. Özdemir, 2014-2015 yılları arasında AKP’li Sultangazi Belediyesi’nde Özel Kalem Müdürü koltuğunda oturdu. Ardından, AKP döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde çalışmaya başlayarak 2015-2020 yılları arasında, İBB’de Mahalli İdareler Koordinatörü olarak görev yaptı.
Al birini, vur ötekine!
Aile ve Soyal Hizmetler Bakanlığı’nın tepe kadrosu da liyakatten uzak isimlerden oluşuyor. Aile ve Soyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “manevi kızı” olarak nitelendiriliyor. Kamuoyunda, “Avrupa’nın ilk türbanlı milletvekili” olarak bilinen Göktaş Belçika’da milletvekilliği de yaptı. Bakan yardımcılarının ise özgeçmişleri şu şekilde:
• Rıdvan Duran: İktisat mezunu ve uzun bir süre birçok AKP’li belediyede yöneticilik yaptı.
• Sevim Sayım Madak: THY’nin Barcelona ofisine Pazarlama Müdürü olarak çalıştı. AKP İstanbul İl Başkanlığı’nda yöneticilik yaptı.
• Zafer Tarıkdaroğlu: AKP’de yöneticilik yaptı ve milletvekili adayı oldu.
• Leman Yenigün: AKP’de ve gerici vakıflarda yöneticilik yaptı. Refah Partisi ve Fazilet Partisi’nde de yöneticilik yaptığı biliniyor.
İl Milli Eğitim önünde oturma eylemi: '42 çocuğun istismarında adlı geçen müdürü kabul etmiyoruz'(soL)
Ensar Vakfı'ndaki istismar olayında hakkında soruşturma açılan Asım Sultanoğlu'nun Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürü atanmasına karşı müdürlük önünde oturma eylemi başlatıldı.(https://haber.sol.org.tr/haber/il-milli-egitim-onunde-oturma-eylemi-42-cocugun-istismarinda-adli-gecen-muduru-kabul)
Ücretler eriyor, borçlar katlanıyor: Ortalama kredi kartı borcu 22 bin lira oldu (soL)
Yüksek enflasyon ve zamlar karşısında ay sonunu getirmek gittikçe zorlaşıyor. Kişi başına düşen kredi kartı sayısı 3'e çıktı.
Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’nin verilerine göre, bir veya birden fazla kredi kartı olan kişi sayısı haziran itibarıyla 35,1 milyon oldu. Bankalararası Kart Merkezi’nin (BKM) aynı döneme ilişkin verilerine göre de Türkiye’deki toplam kredi kartı sayısı 108,3 milyona ulaşırken kişi başına düşen kredi kartı sayısı da 3 oldu. Birgün'ün derlediği verilere göre, sadece haziran ayında 162 bin kişi hayatında ilk defa kredi kartı kullandı. Kişi başına düşen ortalama bireysel kredi kartı borcu 22 bin 534 liraya çıktı. Bu borç geçen yılın aynı döneminde 8 bin 781 liraydı. Kredi kartı olan kişi sayısı bir yılda yüzde 9 artarken kişi başına düşen kart borcu yüzde 156,7 arttı. Ayrıca son 12 ayda kart borcu en hızlı büyüyen illerin Hakkâri, Şırnak, Bilecik, Sinop ve Diyarbakır olması da dikkat çekti.(Kart limitleri 50 bin liraya dayandı) Henüz asgari ücrete ve diğer ücretlere ara zammın yapılmadığı haziranda kredi kartı limitleri de yükseldi. Kart limitleri 50 bin lira ve üzerinde yığıldı. Kredi kartı kullananların yüzde 22’sinin limiti 50 bin-100 bin lira bandında olurken yüzde 22,1’inin limiti de 100 bin liranın üzerine çıktı. Mayıs’ta limiti 10 bin-50 bin lira bandındaki kartların oranı yüzde 33,4’iken Haziran’da 32,1’e geriledi. Bir diğer ifadeyle 35,1 milyon kredi kartından 7,7 milyonun limiti 100 bin liranın üzerine çıktı.
Umut bırakmadılar: Akademisyenler yurtdışı yolcusu (Birgün)
Gazeteci Barış Pehlivan: Beni esir olarak cezaevinde tutacaklar (Birgün)
Cezaevine girmeye hazırlanan Gazeteci Pehlivan, “15 Ağustos’ta açık cezaevine girersem bilin ki ben esirim. Bu hukuk değil. Beni esir olarak orda tutacaklar” ifadelerini kullandı. Bakırköy İnfaz Hâkimliği kararı iptal etmemesi halinde Gazeteci Barış Pehlivan 2 gün sonra 5’inci kez cezaevine girecek. Pehlivan’ın sadece gazetecilik mesleğini icra ettiği için cezaevine girecek olmasına ilişkin tepkiler ise devam ediyor. Twitter üzerinden Pehlivan’a verilen hapis cezasına ilişkin “Asıl Merdan Yanardağ, Barış Pehlivan konuşulmalı”, “Bu ülkede her dönemde, hep muhalif mevcut iktidara muhalif olanların yazıları, sözleri "suç" olmuştur. Fikir özgürlüğü dediğimiz şey, mevcut iktidarı övmeden, güzellemeden, hatalarını, suçlarını, usulsüzlüklerini örtbas etmeden ibarettir” gibi yorumlar yer aldı. (HİÇ HAKSIZ ÇIKMADIM) 15 Ağustos’ta cezaevine girmesi beklenen Barış Pehlivan “B Yüzü” adlı Youtube kanalına açıklamalarda bulundu. “Benim hikâyem” başlıklı videoda 20 yıldır gazetecilik yaptığını hatırlatan Pehlivan, “Büyük ihtimalle 15 Ağustos’ta sadece gazetecilik yaptığım için açık cezaevine teslim olacağım. Hakkımda galiba 150’ye yakın soruşturma açıldı bugüne kadar. 15 Ağustos’ta açık cezaevine girersem bilin ki ben esirim. Beni esir olarak orda tutacaklar. Onlar benim mücadele etmememi istiyorlar. Benim bu mesleği bırakmamı istiyorlar. Ama aksine ben de daha motive olmaya çabalıyorum, kendime bunu da atlayabileceğimi inandırmaya çalışıyorum. Bugüne kadar da hiç haksız çıkmadım” dedi.
İYİ Parti'li vekilden tepki çeken açıklamalar: "Kudurdular", "lan yürü git", "senin vekilin değilim"
Şireci işçilerine verilen desteği "provokatörlük" ile suçlayan İYİ Parti'li Gürban, kendisine tepki gösterenlere "Nasıl kudurdular hemen", "Lan yürü git", "senin vekilin değilim" diye karşılık verdi.(https://www.evrensel.net/haber/496864)
AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla Devlet Tiyatroları (DT) Genel Müdürü olan oyuncu Tamer Karadağlı'nın DT'de yer alabilmek için yıllar önce sınava girdiği ancak başarılı olamadığı ortaya çıktı.
Birgün gazetesinden Sercan Meriç, eski Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Yücel Erten'in Tamer Karadağlı'yla ilgili görüşlerini aktardı. AyrıcaK 2000 yılından bu yana sadece 2 defa tiyatro sahnesine çıktığını belirtti. Karadağlı'dan önce Genel Müdürlük koltuğunda oturan Mustafa Kurt'un görevden alınma sürecini de aktaran 'tiyatro' kulisi şöyle: ''Kurt’un görevden alınmasına sebep olan süreç, Mersin’deki ‘Tarsus Tiyatro Günleri’ kapsamında perde açan ‘Yıldızlar Altında Yaz Eğlencesi’ oyunu ile başladı. Oyun, AKP’li belediye meclis üyesi Abdurrahman Altınsucu’nun “müstehcenlik” ve “dini değerlere hakaret” edildiği iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulunmasıyla gündeme gelmişti. Oyunda, Aziz Nesin’in Aziznamesi’nde yer alan “Du Bakali N’Olek” öyküsünden de kısa bir bölüm yer alıyordu. Bu bölüm AKP’lileri sinirlendirdi. Onlar da Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu’ya ulaştı. Oyunun DT bünyesinde sahnelendiği yönünde ihbarda bulundu. Söz konusu ihbarın ardından Bakan Yardımcısı Mumcu’nun DT Genel Müdürü Kurt’u aradığı öne sürülüyor. Mumcu’nun söz konusu görüşmede hakarete varan ifadeler kullandığı da iddialar arasında. DT’deki görevine başladığında henüz 5 yaşında olan Mumcu’nun bu tavrı Kurt’u bir hayli üzmüş. Söz konusu görüşmenin ardından ipler tamamen kopmuş. DT koridorlarında AKP’nin kadrolaşma çabasına direnç gösterdiği öne sürülen Kurt’un, uzun süredir bürokratların hedefinde olduğu ve görevden alınacağı konuşuluyordu. İddialarla ilgili Kurt’u aradım ve mesaj attım, ancak geri dönüş yapmadı. Cevap hakkının saklı olduğunu belirteyim. (...) Söz konusu atama ile ilgili tiyatromuzun duayenlerinin ne düşündüğünü de merak ediyordum. Bu vesileyle Yücel Erten’e ulaştım. Konuyla ilgili en iyi değerlendirmeyi yapabilecek sayılı tiyatro ustalarından birisi Erten’di. Kendisi, 1969’da DT’ye ilk adımını attıktan sonra, kurumda en alttan en üste her kademede emek veren bir isim. Erten, Karadağlı’nın atanması ile ilgili çok çarpıcı bir bilgi paylaştı. Karadağlı, yıllar önce DT’de yer alabilmek için sınava girmiş, ancak bu sınavda başarılı olamamış! Sözün devamını tiyatromuzun yaşayan duayeni Erten’e bırakayım: Yanlış hatırlamıyorsam; bir dönemde Devlet Tiyatroları’na sınavla 120 sanatçı almıştık. Adı geçen kişi, o 120 kişi arasına girememişti. Tiyatro sanatı ile pek de ilgisi olmadığı halde, şimdi zembille tepeden inmesi, anlaşılır gibi değildir. Ama çok önemli de değildir.''(derleyen: mstfkrc)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder