9 Eylül 2023 Cumartesi

DOSYA - Mehmet Ali Güller / CUMHURİYET

 


Çin’in ‘ortak yurt’ mesajı (09/09/2023)

Güneydoğu Asya Uluslar Birliği ASEAN Zirvesi, ABD’nin AsyaPasifik’teki yeni soğuk savaş girişimleri nedeniyle önemliydi. ASEAN’ın Çin ve Hindistan gibi ortaklarının bu nedenle zirvede hangi mesajları verecekleri merakla bekleniyordu.

Çünkü geride kalan birkaç ayda ABD, Hindistan’ı stratejisine eklemlemek için bastırmış, Japonya ve Güney Kore ile üçlü savunma işbirliği anlaşması imzalamış ve AUKUS’u genişletmeye çalışmıştı.

Diğer tarafta ise Çin ve Hindistan’ın bulunduğu BRICS tarihi bir genişleme kararı almış, yaptırımlara rağmen Rusya-Hindistan ekonomik ilişkilerinin artması ABD’yi kaygılandırmış, Çin ve Rusya ABD’nin girişimlerine karşı Pasifik’te ortak tatbikatlar yapmıştı.

Soğuk savaşa karşı çıkma çağrısı

5’i kurucu 10 üyeli ASEAN Zirvesi marjındaki ASEAN+3’te (Çin, Japonya ve Güney Kore) konuşan Çin Başbakanı Li Çang iki önemli mesaj verdi:

1- Çin Başbakanı Li, ASEAN+3 ülkelerinin liderlerine “İçinde bulunduğumuz anda taraf tutmaya, bloklar arası cepheleşmeye ve yeni bir soğuk savaşa karşı çıkmak büyük önem taşıyor” diye seslendi.

2- Çin, Japonya ve Güney Kore’nin ASEAN ülkeleriyle birlikte “ortak bir yurdu” paylaştığını belirten Li, “Burada barış ve refah olursa bundan hepimiz faydalanırız, çalkantı ve kargaşa olursa bundan hepimiz zarar görürüz” dedi (AA, 6.9.2023).

Elbette bu denklemden en çok mesaj çıkarması gereken ülkeler Japonya ve Güney Kore’ydi çünkü iki ülkenin göreceği zarar büyük olasılıkla Çin’in göreceği zarardan fazla olacaktı.

Hindistan’ın Asya yüzyılı vurgusu

Hindistan Başbakanı Narendra Modi ise ASEAN Zirvesi marjında düzenlenen ASEAN-Hindistan zirvesinde konuştu. Modi’nin öne çıkan dört vurgusu ve mesajı oldu:

1- ASEAN’ı “büyümenin merkez üssü” olarak niteledi.

2- 21. yüzyılın “Asya’ya ait olduğunu” belirtti.

3- “COVID-19 sonrasında kurallara dayalı dünya düzeni kurulması” gerektiğini söyledi.

4- “Asya-Pasifik bölgesinin gelişmesinin ve Küresel Güney’in sesinin duyurulmasınınherkesin çıkarına olduğunu” vurguladı (cumhuriyet.com.tr, 7.9.2023).

Yerel paralarla işlem eğilimi büyüyor

Hindistan Başbakanı Modi’nin mesajları, öncelikle Atlantik yüzyılının bittiğini ve Asya yüzyılının başladığını saptıyor. Diğer yandan “ABD düzeni” yerine “yeni bir düzen” talebinin dile getirilmesi de çok önemli.

Modi’nin bu mesajlarını “Küresel Güney’in sesinin duyurulması” vurgusuyla birlikte değerlendirdiğimizde, Hindistan’ın BM Güvenlik Konseyi’nde sandalye talep ettiği sonucunu çıkarabiliriz elbette. Hindistan, büyüyen ekonomisi ve artan siyasi etkisi nedeniyle, küresel ilişkilerde daha önemli bir rol talep ediyor görünüyor.

Elbette ABD’nin Çin-Rusya ikilisine karşı Hindistan’ı yanına çekme gayretleri ile Çin ve Rusya’nın ŞİÖ ve BRICS’te Hindistan’la işbirliği yapıyor oluşu Yeni Delhi yönetimine küresel güç ilişkilerinde alan açıyor ancak etkinlik kazanmada hangisinin motor fonksiyonu gördüğü asıl meseledir.

Son dönemde ABD düşünce kuruluşlarında yapılan “3. yol” tartışmaları ve Hindistan’a yapılan çağrılar bu bakımdan önemli. Hindistan’ın “ABD ve Çin-Rusya merkezlerinden ayrı, Küresel Güney ülkeleriyle 3. merkezi kurması gerektiği” görüşlerinin ne anlama geldiğini ayrı bir yazıda tartışacağız.

Bitirirken ASEAN Zirvesi’nin sonuçlarından en dikkat çekene işaret edelim: “Üyeler ASEAN Yerel Para Birimiyle İşlem Görev Gücünün kurulmasını ve ASEAN için Bölgesel Ödeme Bağlanabilirliği Yol Haritası’nın tamamlanmasını memnuniyetle karşıladı.

                                                       /././

AKP’den yeni perspektif, yeni yaklaşım! (07/09/2023)

Türk ve Yunan dışişleri bakanları önceki gün “yeni dönem” başlattı (Yeni Şafak, 6.9.2023). İki dışişleri bakanına bu görevi bizzat liderleri vermişti.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, NATO zirvesinde görüşen Erdoğan ile Miçotakis’in, “sorunların yeni bir perspektifle çözülmesi konusunda fikir birliğine vardığını ve dışişleri bakanlarına bu konuda görev verdiğini” belirtiyordu (AA, 5.9.2023).

Türk ve Yunan dışişleri bakanları da “yeni perspektifle çözüm” için bir araya gelmiş ve “yeni dönemi” başlatmıştı. Fidan şu sözlerle müjdeliyordu bunu: “Sorunların çözümüne yeni yaklaşımlar getirme konusunda hemfikir olduk” (AA, 5.9.2023).

TEMEL SORUNLAR

Yeni perspektif, yeni yaklaşım, yeni dönem ve çözüm... Elbette kulağa hoş gelen sözler bunlar ama nasıl?

Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunlar elbette çözülmeli ama bu sorunlar Türk ya da Yunan tezinin dışında üçüncü bir çözüm olasılığı içeriyor mu ki Ankara ile Atina “yeni yaklaşımla çözüm” hedefleyebiliyor?

Nedir Ankara açısından Türkiye ile Yunanistan arasındaki en temel sorunlar?

1) Yunanistan ve Güney Kıbrıs, KKTC’nin varlığını tanıyacak mı?

2) Yunanistan Ege’de 12 mil hedefinden vazgeçecek mi?

3) Yunanistan, Lozan’a aykırı olarak silahlandırdığı adalardaki birliklerini çekecek mi?

4) Yunanistan, işgal ettiği ada, adacık ve kayalıkları boşaltacak mı?

Atina/Brüksel/Washington açısından da “Türk askerinin adadaki varlığı”, “iki bölgeli - iki toplumlu tek Kıbrıs devleti” vb. konular var.

TAVİZ VERİLEBİLECEK SORUNLAR MI?

Gerçi AKP açısından dördüncü madde sorun bile değil ama devlet yaklaşımı ile bakarsak Ankara ve Atina bu sorunları “yeni yaklaşımla” nasıl çözebilecek? Çünkü bu sorunların Türk ve Yunan/Batı çözümleri var, ara bir çözümü yok.

Örneğin Kıbrıs’ta Yunan çözümü KKTC’yi yok saymak, Türk çözümü KKTC’nin varlığını kabul ettirmek şeklinde. Yeni yaklaşımla ara bir çözüm olası mı? Yoksa ya Atina ya da Ankara tezinden taviz mi verecek?

Örneğin Ege’de Yunan tezi karasularını 12 mile çıkarmak, Türk tezi reddetmek şeklinde. Yeni yaklaşımla 9 mil şeklinde ara bir çözüm olası mı? Yoksa ya Atina ya da Ankara tezinden taviz mi verecek?

Kısacası bu temel sorunlara, taraflardan biri kendi tezinden vazgeçmediği müddetçe, “yeni yaklaşımla” çözüm bulmak mümkün değil.

Yoksa Atina ve Ankara tüm sorunlara toptan bir çözüm mü bulacak? “Sen şu konuda taviz ver, ben bu konuda taviz vereyim” gibi... Peki kim hangi konuda taviz verebilecek? AKP Mavi Vatan konusunda zaten bir süredir taviz vermiş gibi görünüyor ama karşılığında Yunanistan hangi tavizi verebilecek?

ERDOĞAN’IN ‘GEREKİRSE YENİDEN ANNAN PLANI’ MESAJI

Yoksa tüm bunlar AKP’nin Mayıs 2023 seçimlerinden sonra yeniden hedef ilan ettiği AB üyeliği hayaliyle mi ilgili? Anımsayın, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 14. Büyükelçiler Konferansı’nda AB üyeliğini temel hedef ilan etmişti (AA, 7.8.2023).

Ama daha sorunlusu da şu mesajdı: Cumhurbaşkanı Erdoğan NATO’da Biden ve Miçotakis’le görüştükten kısa bir süre sonra “Samimiyetimizi Annan Planı dahil, şimdiye kadarki tüm süreçlerde gösterdik, gerekirse yine gösteririz” (AA, 24.7.2023).

Ankara’nın Doğu Akdeniz’de Mavi Vatan tavizi vermesi ve “gerekirse yeniden Annan Planı” hevesinde olması, belli ki ABD’yi memnun etmiş. Zira peşinden 21 Ağustos’ta ABD uçak gemisi ile Türk gemilerinin Doğu Akdeniz’deki tatbikatı geldi.

İttifak krizi, değişim krizi, danışman krizi ile boğuşan ana muhalefetin başını kaldırıp eğilmesi gereken önemli dış politika sorunları bunlar...

                                                       /././

ABD ile Rusya arasında sıkışan neo-Abdülhamitçilik (04/09/2023)

Mayıs seçimlerinden sonra yaşananları anımsayalım:

-Erdoğan ekonominin dümenine Şimşek-Erkan ikilisini oturttu. İkili “neoliberal programa tam teslimiyet” ile dümeni New York bankerleri ile Londra tefecilerine kırdı. JP Morgan başta küresel baronlarla Türkiye’den neleri, nasıl alabileceklerini konuştular.

-ABD Başkanı Biden’la görüşen Erdoğan, vetosunu kaldırdı ve İsveç’e NATO üyeliği yolunu açtı; iç politika gereği de topu parlamentoya attı.

-Erdoğan Vilnius’taki NATO zirvesinde, ABD’den bile keskin şekilde, “Ukrayna, NATO üyeliğini hak etti” çıkışı yaptı.

-Erdoğan, esir takası sırasında Rusya’ya savaşın sonuna kadar Türkiye’de kalacakları sözü verdiği 5 Neo-Nazi Azov Taburu komutanını, bizzat Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’ye teslim etti.

FLAKE-BAYRAKTAR FOTOĞRAFI

-Erdoğan, Ukrayna’nın ABD desteğiyle başlattığı “taarruz” sürecinde, Zelenski ile Kırım’ı konuştu, Kırım’ın Rusya tarafından ilhakını tanımadıklarını ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunduklarını belirtti.

-ABD 6. Filo’sunun karargâh gemisi, 18 Ağustos’ta Sarayburnu’na demirledi. Filo Komutanı Thomas Ishee, Türk konuklarına gemide davet verdi.

-TCG Anadolu ile USS Gerald Ford uçak gemisi, 21 Ağustos’ta eşlik eden diğer savaş gemileriyle birlikte Doğu Akdeniz’de tatbikat yaptı. ABD medyası bunu “2016’dan bu yana...” diyerek işaretledi. ABD Büyükelçisi Jeff Flake, tatbikat sırasında Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ı ABD uçak gemisine çıkardı. Flake, gemi üzerindeki Bayraktar’la yan yana fotoğrafını “Birlikte daha güçlüyüz” mesajıyla servis etti. Bayraktar, Toygun Atilla’nın “Siyasete girecek misiniz” sorusuna “Mücadele neyi gerektiriyorsa onu yapacağız” yanıtını verdi.

-ABD’nin 173. Hava İndirme Tugayı, 22 Ağustos’ta Kayseri’de tatbikata katıldı.

RUSYA ERDOĞAN’A MAHKÛM MU?

ABD’nin lehine ve Rusya’nın aleyhine olan ve birkaç ayda meydana gelen bu gelişmeleri nasıl yorumlamalıyız? Erdoğan, ABD ile Rusya arasında yürütmeye çalıştığı neo-Abdülhamitçilikte dengeyi ABD lehine kırmış durumda. Nasılsa “ABD de Rusya da bana mahkûm” diye düşünüyor. Peki öyle mi?

Yukarıda saydıklarımız dışında, bu süreçte şunlar da oldu:

-Putin, Türkiye’de kurulması planlanan gaz merkezi hakkında 30 Temmuz’da bu kez şöyle dedi: “Şu bilinmeli ki depolarda gaz depolanmayacak, bu merkez sadece bir e-ticaret platformu olarak faaliyet yürütecek.”

-İran Petrol Bakanı Cevad Ovci, İran, Rusya, Türkmenistan ve Katar’ın İran’ın güneyinde doğalgaz merkezi kuracağını duyurdu. 7 Ağustos’ta, bir İran heyetinin bu gaz merkezinin hazırlığı için Rusya’da bulunduğu açıklandı.

-Rusya’yı Azerbaycan üzerinden İran’a bağlayan Astara-Reşt-Kazvin demiryolu (Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru) tamamlandı.

SOÇİ’DEKI ASIL GÜNDEM

Şimdi Erdoğan hükümeti, Rusya’yla “aynı” tahıl anlaşmasını, BM’nin Rusya’ya verdiği sözler tutulmadan yeniden tekrarlamak istiyor, nasılsa “Rusya bize mahkûm” diye düşünüyorlar. Ancak yukarıdaki hamlelere bakılırsa Moskova da Ankara’ya “Alternatifimiz var” mesajı veriyor.

Dolayısıyla bugün Soçi’de yapılacak Putin-Erdoğan zirvesinde, asıl Türkiye-Rusya ilişkilerinin geleceği konuşulacak. Tamam, tahıl koridorundan Suriye’ye, Libya’dan Dağlık Karabağ’a pek çok başlık ele alınacak ama hepsinin üst başlığı “Türkiye-Rusya ilişkileri nereye?” olacak.

Ankara’nın “Tehdit nereden, çıkarlar kimlerle sağlanır” sorularına net yanıt vermesi gereken günlerdeyiz. Türkiye’nin gaz merkezi ve tahıl üssü olması, Adana Mutabakatı’nı genişleterek Suriye’yle normalleşmesi fırsatları kaçırılmamalı.

Mehmet Ali Güller / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder