6 Eylül 2023 Çarşamba

Kerkük'te son durum: Kürtler denklemin dışına çıkar mı? - Özkan Öztaş / soL-Özel

 Kerkük'te bazı binalar, Barzani'nin partisine devredildi. Hem Talabani çevresi hem de diğer unsurlar durumdan rahatsız. Ancak Bağdat'ın Kürtleri denklemin dışına atma şansı yok.

Türkiye'nin güneydeki kara sınırları 2002 yılından bu yana bir çok karışıklığa, ayaklanmalara, dış müdahalelere ve haritaların yeniden yorumlanmasına tanık oldu. 

2002 yılında Irak'ın eski lideri Saddam Hüseyin'e karşı yapılan ABD öncülüğündeki işgalle birlikte Irak yeniden dizayn edildi. Kabaca 2002 ve 2012 yılları arasında 10 yıl kadar Türkiye'de de siyasetin gündeminde işgal, direniş, emperyalist müdahaleler ve bunlara karşı verilen yurtsever mücadele başlıkları yer aldı. Amerika'nın Irak'taki askeri müdahalesi, Irak'taki Saddam karşıtlarını dahi memnun etmeye yetmedi. Yaşanan işgal ve operasyonun neticesinde resmi rakamlar yaklaşık 500 bin kişinin yaşamını yitirdiğini ifade ederken yerel kaynaklar bu sayının 1 milyona ulaştığını belirtiyor. Bugün 2002'den geriye, mezarlıklarının nüfusu yaşayanlarından kalabalık olan bir Irak kaldı. 

Kerkük düğümü

Kerkük'ün 2014 yılında IŞİD tarafından yaratılan terör sonucunda Bağdat hükümetiyle teması kopmuştu. IŞİD'in elinden kurtarıldıktan sonta Kerkük'ten çıkarılmış bulunan Bağdat hükümeti ve ona bağlı askeri kuvvetlerin yerine Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne (IKBY) bağlı askeri birlikler yerleşti.

Bu dönem IKBY'ye bağlı peşmerge kuvvetleri, IŞİD'e karşı verdiği mücadeleyle bölge halkı arasında da desteğini artırdı. 2014 yılı itibariyle Irak Hükümeti'ne bağlı askeri kuvvetlerin yerini artık peşmerge kuvvetleri almış ve tüm askeri ve yerel yönetim faaliyetleri IKBY tarafından yönetilir duruma gelmişti. 

Bağımsızlık referandumu ve sonrası

IKBY, 2013 ve 2014 yıllarında bölgede hızla yayılan IŞİD'e karşı verdiği mücadeleler sürecinde bazı yeni alanlara yayılmış ve Kürtlerin yaygınlık gösterdiği veya bölgedeki Arap ya da Türkmen aşiretlerin talebiyle güvenliği sağlamak için gittiği bölgelerde kalıcılaşmaya dönük adımlar atmıştı. Bu süre zarfında egemenlik sahasını genişleten IKBY ve ona bağlı peşmerge kuvvetleri Kerkük'te de yerleşik hale gelmişti.

Haritada yer alan kırmızı yerler IKBY alanını gösterirken çizgilerle gösterilen yerler 2014-2017 arasında Irak Kürdistanı'nın genişlediği alanı gösteriyor

2017'de Irak Kürdistanı Bölgesel Yönetimi'nin gerçekleştirmiş olduğu "Bağımsızlık Referandumu" ezici çoğunlukla "evet" kararıyla sonuçlansa da sonuç Türkiye, İran ve ABD'nin çizdiği sınırlar çerçevesinde geçersiz sayılmıştı. Bu süreçte uluslararası gücü de arkasına alan Bağdat yönetimi hem referandumu tanımadı hem de 2014 ile 2017 yılları arasında IKBY'nin genişlediği bölgelerde kontrolü yeniden sağlamak adına bir uluslararası destek buldu. IKBY'ye bağlı kuvvetlerin Kerkük'ten çekilişi de bu döneme denk geliyor.

Kerkük ve Kürtler

Kerkük'ün kimin yurdu olduğu konusu uzun yıllardır devam eden bir tartışma. Kent, tarihsel olarak çeşitli halkların bir arada yaşadığı bir yer. Ancak kimi taraflar Kerkük üzerinde dışlayıcı haklar iddia ve talep ediyor. 

Türkiye bölgedeki Türkmen nüfusunun varlığını gerekçe göstererek müdahale için kendisine meşruiyet tanımlasa da bölgedeki Türkmen nüfusu Kerkük'ün ortalama %21'ine denk düşüyor. Üstelik Türkmen nüfusu topyekün Türkiye'yle birlikte hareket etmiyor. Özellikle 2014 yıllarında şiddetlenen IŞİD saldırıları sırasında Türkiye'nin sergilediği tavır ve Irak ile Suriye'deki siyasal islamcılarla gerçekleştirdiği dirsek teması, Kerkük'teki Türkmenleri Kürt yönetimi ve Bağdat Hükümeti arasında tercihlere zorladı. Dolayısıyla bugün Kerkük'te Türkmen nüfusu blok olarak Türkiye'yle ilişkili ya da koordinasyon içerisinde değil. 

Bunun yanı sıra şehirdeki en kalabalık nüfus Kürtlere ait. Şehrin Kürt tarihindeki yeri ve önemine dair yorumlarda bir tür "Kudüs" benzetmesi yapılıyor. Irak'taki birçok yerel siyasetçi Kerkük için "Kürtlerin Kudüs'üdür" yorumu yapıyor. 

Ancak işler sayısal verilerle ilerlemiyor. Irak Anayasası'nın 140. maddesine göre Kerkük bir referandum yapabilir ve IKBY'ye dahil olabilir. Ve fakat böylesi bir durumda aralarında rekabet ya da gerilim olan Arap ya da Türkmen aşiretlerin Kürtlere karşı hızlıca bir araya gelme ihtimali var.

Mevcut durumda nüfusun en kalabalık bölmesini oluşturan Kürtlerdeyse ortak bir siyasi pozisyon olduğunu söylemek güç. Kerkük nüfusunun politik tercihlerini esasen Erbil değil Süleymaniye belirliyor. Bu kent Irak'taki Kürt siyasetinde hakim iki büyük aşiretler ittifakı liderlerinden Barzani'yi değil, Talabani'yi işaretliyor. Bağdat hükümetiyse kamu binalarını ve askeri merkezleri Kürdistan Demokrat Partisi'ne yani Barzani'ye teslim ediyor. Dolayısıyla Kerkük dışındaki Kürt siyaseti de süreci genel manasıyla kaygıyla izliyor.

Mevcut durumda bir yönetim binasının dahi KDP'ye bırakılmasının yarattığı tepkiler ve eylemler olası bir referandumun çok da sakin geçmeyeceğini gösteriyor.

Milliyetçilik meseleyi sayılara indirgeme çabasında

Özellikle Saddam'ın devrilmesinin ardından Irak, farklı etnik grupların elinde atomize olmuş bir hale geldi. Güneye genel olarak Şiiler hakim, Bağdat ve çevresinde Sünniler dahil herkes var, kuzeydeyse Kürtlerin özerk yönetimi.

Kerkük, bu açıdan tarihi boyunca kozmopolit bir yapıya sahip olmuş bir kent. Kentte hiçbir etnik grup, nüfusun yarısından fazlası değil. Öte yandan asıl mesele, kenti hangi grubun kontrol altına alacağı değil, tüm Kerkük halkının nasıl barış içerisinde yaşayacağı. Fakat Irak'ta tüm tarafların milliyetçi refleksleri, kentine sürekli bu gruplar arasında bir güç savaşına sahne olmasıyla sonuçlanıyor.

Bu mücadelede görece zayıf olan Türkmenler, her dönem diğer güçlerden biriyle müttefiklik ilişkisi arayışına giriyor. 

Kerkük'ün bir Türkmen yurdu olması ya da benzeri ifadelerine medyada çok yer veriliyor. Tarihsel manada Kerkük'te Türkmen nüfusu hep olagelse de demografik veriler ve tarihi metinler Kerkük'ün bir Türkmen yurdu değil, Türkmenlerin de yaşadığı bir yurt olduğunu gösteriyor daha çok. 

Bugün Irak'ta toplam nüfus yaklaşık 45 milyon. Bunun ise yine yaklaşık 3 milyonu Türkmen. Bu da kabaca nüfusun yüzde 6'sına tekabül ediyor.

Türkmenler 2014 yılında maruz kaldıkları IŞİD saldırıları sürecinde Türkiye'nin IŞİD'i görmezden gelen tavrından dolayı Bağdat hükümetiyle ilişkileri iyileştirme gayretine girmişti. 

2017 sonrası Haşdi Şabi ve Kürt güçleri

2017'de IKBY'nin bağımsızlık referandumundan sonra yaşanan gelişmelerle birlikte Kerkük'te Bağdat hakimiyeti yeniden tesis etmiş ve referandumun Kürtlere maliyeti Kerkük'ü kaybetmek olmuştu. 

Arapça adı "Halk Seferberlik Güçleri" anlamına gelen Haşdi Şabi, Şiirlerden oluşan, İran tarafından da desteklendiği ifade edilen Bağdat hükümetine bağlı silahlı bir grup. Haşdi Şabi, hükümetin de desteğini arkasına alarak 2017'den itibaren kentte sağladığı hakimiyeti bırakmak istemiyor.

Irak'ta halihazırda düzenli bir ulusal ordu yok. Irak ordusu iki dönemde kalıcı dağılmalar yaşadı demek mümkün. Bunlardan ilki 2002 yılında gerçekleşen ABD işgaliydi. Bu süreçte dağılan Irak ordusu uzunca bir süre düzenli birliklerini toparlayamadı. İkinci aşamada gerçekleşen IŞİD saldırılarıysa 2014 yılında düşen Musul ve Kerkük şehirlerinin yanı sıra ordu birliklerini de dağıttı. 

Hem Irak'ta Bağdat hükümeti açısından hem de Kuzey'de IKBY açısından askeri durum aynı şekilde parçalanmış durumda. Kürtlere ait peşmerge kuvvetleri kendi aralarında Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Peşmergeleri olarak ikiye bölünmüş durumda. Maaşlarını IKBY hazinesinden değil doğrudan parti örgütlerinden alan bu ordular, çoğu kez ortak operasyonlarda buluşamıyor. Aynı şey Bağdat hükümetine bağlı Sünni ve Şii birlikler için de geçerli. Sünni kuvvetler Bağdat hükümetine karşı ayrımcılık suçlaması yaparken, Şii kuvvetlerse İran destekli olmakla eleştiriliyor

Ancak Irak Başbakanı da Kürtleri denklemin dışına bırakamıyor. 

Irak uzunca bir süredir seçim yapamayan bir ülke. Saddam'ın devrilmesinden bu yana 5 kez sandık başına giden Irak halkının yarısı seçimlere inanmıyor ve oy vermiyor. Kalan yarısı da sandıklara gitse de Bağdat'ta bir hükümet kurmaya yetmiyor bu durum. Irak bu sorunlar nedeniyle yaklaşık 2 yıl kadar Başbakansız bir sürece tanık oldu. 2020 ile 2021 yılları arasında hükümet krizi yaşanmış ve ardından Kürtlerin desteğini alan mevcut Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani herkesi kapsayacak mesajlar vermişti. 

Sudani'nin kararıyla Kerkük'teki askeri ve idari binaların KDP'ye geçmesine bu nedenle en büyük itiraz Haşdi Şabi kuvvetlerinden geliyor. İran destekli bu Şii grup elde ettiği kazanımları terk etmek niyetinde değil. Ancak yaşanan gerilimde tüm taraflar sorunun büyümesini değil bir şekilde çözülmesini talep ediyor. Konuyla alakalı konuşan Irak Türkmen Cephesi lideri bu tür sorunları kimsenin bir araç olarak kullanmaması gerektiğini ve kimsenin Kerkük'ü arka bahçesi olarak görmemesi gerektiğini ifade etti. 

Ancak Bağdat'ın Kürtleri denklemin dışına atma şansı yok. Zira hem petrol gelirleri hem de Arap ve Türkmen aşiretlere kıyasla Kürtlerin organize birlikleri bölgede sadece Irak'ın değil Amerika'nın da dikkatini çekiyor. İlerleyen günlerde sürecin durulması, çatışmanın yatışmasıyla birlikte sorunun çözümünü geçici bir komiteye devredilmesi olası seçenekler arasında duruyor. 

Özkan Öztaş / soL-Özel


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder