24 Eylül 2023 Pazar

Patronların Ensesindeyiz(PE): Mücadele dolu yeni bir dönem başlıyor- soL / Söyleşi

 Her gün yeni kavgalara giren bir örgüt: Patronların Ensesindeyiz. İşçilerin patronlara karşı silahı. PE’yi ve son dönemdeki çıkışını Neslihan Eroğlu’yla konuştuk.

Patronların Ensesindeyiz (PE), son dönemde özellikle soL okurlarının adını sıkça duyduğu bir örgütlenme. Dört yıl önce Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) girişimiyle hayata geçirilen bir ağ.

PE, patronların uyguladıkları haksızlıklara karşı işçilerin kendilerini koruma, bunun için bir araya gelme, harekete geçme planı olarak ortaya çıktı. Dört yılda çok sayıda mücadeleye katkıda bulundu. Son dönemde Türk ve Suriyeli işçilerin birlikte Suriyeli patrona karşı mücadele ettikleri Amana Foods’dan, hızla Türkiye’deki bütün depolarından ses verilmeye başlanan Selçuk Ecza Deposu’na, birçok işçi hareketliliğinde PE’nin imzasını görüyoruz.

PE, bir sendika değil. Bir dernek de değil. Biraz da bu yüzden birbirinden çok farklı alanlar ve iş kollarında hareketli.

PE nedir, kimdir, ne yapar, işçiler PE’ye nasıl ulaşır ve ulaştıklarında ne olur? Bu soruları, PE’den Neslihan Eroğlu’yla konuştuk.

Son birkaç aydır Patronların Ensesindeyiz’in oldukça hareketli olduğunu görüyoruz. ‘Ne oluyor’ diye sorarak başlayalım. Yazdan çıkışın etkisi midir bu hareketlilik, ülkedeki kriz mi daha can yakıcı hale geliyor, yoksa PE çalışmalarda yeni bir hamle mi yaptı?

Son aylarda ifade ettiğiniz gibi PE’nin gündemleri epeyce hareketli ilerliyor. Bunun aslında pek çok farklı nedeni var. Hem kimi nesnel sebeplerden bahsedebiliriz hem de bazı öznel yanları var. Nesnel sebeplerden başlayalım.

Hükümet açısından seçim öncesinde ve sonrasında ekonomi politikalarında önemli değişikliklere gidildiğini görüyoruz. Bunun temel nedeni teşviklerle ve yolsuzluklarla yağmaladıkları devlet kaynaklarını şimdi yeni adımlarla kapatmaya çalışmaları... Örneğin, faiz ve dövizin artması, patronlara verilen teşvikler. Sermayeye sağlanan bu kolaylıklar, bu dönemin en çarpıcı adımları oldu. Ancak hükümetin bu adımların altından kalkabilmesi için sunduğu reçetenin, emekçilere fatura edilmeye başlandığını görüyoruz. Ulaşım, barınma, eğitim, gıda derken her geçen gün yeni bir zam haberine uyanmaya başladık. Elbette bunun çalışma yaşamında da karşılığı oldu. Gelen zamlar karşısında ücretler hızla eridi. Buna bir de patronların giderek saldırganlaşan tutumları da eklendi. ‘Maliyetler çok arttı’ bahanesiyle, işçiler üzerinde daha da pervasız şekilde baskı kurmaya başladılar. Emekçiler açısından, bu koşullar altında çalışmak çok zor hale geldi.

Bu açıdan baktığımızda, yaz aylarında normalde hiç karşılaşmadığımız türden bir yoğunlukla karşı karşıya kaldık. Çok sayıda işkolu ve çok sayıda işyerinden farklı ihbarlar alıyoruz. Bunun temel sebeplerinden birinin çalışma düzeninin geldiği bu yeni durum olduğunu görüyoruz. Yani bu bahsettiğim tablo, bu hareketliliğe neden oluyor.

Daha öznel olduğunu söylediğim husus ise TKP’nin bu yılın Temmuz ayında aldığı konferans kararları oldu. PE üzerine uzun bir değerlendirme yapmış olduk bu konferansta. Emekçiler üzerinde artan baskıya karşı koymanın yegane yolunun patronlara karşı örgütlenmek olduğunu zaten biliyoruz. Konferans kararlarıyla da birlikte, Türkiye'nin her yerinde daha planlı bir biçimde işyerlerine girmek, örgütlenmek, buralarda kök salmaya dönük özel bir dönem açıldı. Bunun etkilerini de görmeye başladık. PE bu açıdan önemli bir işlev üstleniyor. İşçilerin, kendilerine fatura edilen bu ekonomik tablo karşısında yalnız olmadıklarını ve örgütlendiğimiz takdirde bu düzeni değiştirebileceğimizi söylüyor.

Ödenmeyen veya düşük ücretler, işsizlik, mobbing…

PE’nin ilk kurulduğu dönemlerde, en yoğun şikayet aldığımız başlıklardan biri ücretlerin düzenli ödenmemesiydi. Bugün gelinen noktada bu konuda bir değişiklik oldu mu, PE’ye ulaşan emekçilerin sorunları hangi başlıklarda yoğunlaşıyor?

Farklı farklı pek çok iş kolundan işçilerle temas ediyoruz. Ancak sorunlar hep benzerlik taşıyor. Ücretlerin ödenmemesi halen bir sorun olarak sürüyor. Döneme damgasını vuran bazı başka başlıklar da var: Düşük ücret politikaları, işten çıkarmalar ve mobbing. Gelen ihbarlar arasında en sık karşılaştığımız temel şikayetler bu başlıklar. Son aylarda tanık olduğumuz belediye direnişleri, tekstil emekçilerinin mücadeleleri ya da Selçuk Ecza deposu emekçileri, PE’ye bu başlıklar üzerinden ulaştı. Yine son dönemde yürüttükleri mücadeleyle gündeme gelen Yapı Merkezi işçileri de ücret ödenmemesi ve işten çıkarmalara ilişkin ihbarda bulunmuşlardı ve onlarla birlikte bu iki başlık üzerinden bir mücadele yürüttük.

Patronların ifşa edilmesi büyük önem taşıyor

Peki sence PE’nin özgün yanı nedir? Başka bir deyişle, PE’yi diğer emek örgütlerinden farklı kılan unsurlar nelerdir?

PE’yi özgün kılan aslında pek çok unsur olduğunu söyleyebiliriz. Birincisi elbette, patronların ifşası ve sürekli onların ensesinde olduğumuzu hissettiren bir kamuoyu oluşturmamız. Patronların elde ettiği zenginlikler ve bunun tam tersi şekilde işçilere reva görülen çalışma koşulları çok çarpıcı bir tablo ortaya çıkarıyor. Bunun ifşası, bence PE’nin mücadelesinin en dikkat çeken unsurlarından biri haline geldi.

Bir diğeri de esnek, dinamik ve parçalı olarak tarifleyebileceğimiz istihdam biçimlerine karşı örgütlenme pratikleri yaratıyor oluşumuz. Bu, örgütlenmenin zor görüldüğü pek çok zor işkolunda yeni mücadele olanakları açtı. PE’nin bu bağlamdaki örgütlenme deneyimlerinden bahsedince akla genelde ilk olarak motokuryeler geliyor. Burada halen örgütlü mücadelemiz devam ediyor. Ama aslında benzer bir parçalı yapıyı gördüğümüz başka alanlarda da mücadele deneyimleri yarattık. Örneğin bence çok özel bir örnek olan Kule Vinç Dayanışma Ağı da bu konuda önemli bir yer tutuyor.

Yani özetle, istihdam esnekleşir ve parçalı hale gelirken, PE, tam da buna uygun bir dinamizmle örgütleniyor. Sanıyorum farkı oluşturan önemli unsurlardan biri de bu.

'Sendikalar güven yitirdi'

Deminki soruyla bağlantılı bir soru daha sormak istiyorum. PE, sendikalardan da farklı bir çizgi izliyor. Üstelik sendikaların yaslandığı yasal zemine yaslanmadan bunu yapıyor. Bu durum mücadeleyi zorlaştırmıyor mu?

Eskiden olsa bunun zorluklarından bahsetmek daha mümkün olabilirdi, şimdilerde ise pek değil. Sendikalı olmanın sağladığı güvenceler elbette var ancak sendikaların bugün geldiği noktada, ne yazık ki, özel bir mücadele alanı açabildiklerinden bahsedemiyoruz.

Aslında temel olarak iki tip sendikal anlayış görüyoruz. Bunlardan biri hükümetin ve sermeye sınıfının sesi olma işlevini üstleniyor. Diğer cephede ise bu role soyunmayan ama emekçilerin ekonomik taleplerine sıkışmış ve bunu dahi kısık sesle dile getiren bir sendikal anlayış yer alıyor. Bunların dışına çıkabilen çok az örnek var.

Dolayısıyla emekçiler nazarında da pek çok sendika güvenilirliğini yitirdi. Bunun en güncel örneklerinden birini belediyelerde yaşadık. Belediye işçileri kendi sendikalarına güvenmiyorlardı ve haklarını alabilmek için hem belediye yönetimine hem de kendi sendikalarına karşı mücadele yürütmek durumunda kaldılar.

Bir diğer nokta da işçi sınıfının değişen ve az önce bahsettiğimiz gibi esnek ve parçalı hale gelen yapısına sendikaların uyum sağlamakta zorlanması. Toplu sözleşme sendikacılığına sıkışan bir yapının örgütlemeyi tercih etmeyeceği bir parçalılık söz konusu. PE ise işçi sınıfının, sendikaların ilgi alanına girmeyen bölümünü de örgütleyebilecek bir esnekliğe, inada ve kararlılığa sahip.

'Güçleniyor, yaygınlaşıyor, derinleşiyoruz'

PE önümüzdeki dönem emek mücadelesi açısından önüne ne gibi hedefler koydu?

PE açısından emek hayatında yaşanan tüm hak gaspları kritik önem taşıyor. Bu açıdan önümüzdeki dönem her yerde, her işkolunda patrona karşı mücadele vermeye ve emekçilerin örgütlülüğünü artırmaya devam edeceğiz. Hali hazırda bulunduğumuz işyerlerinde daha derinlemesine bir örgütlülük sağlamayı hedefliyoruz. Mevcut dayanışma ağlarını daha güçlü hale getireceğiz ve yeni dayanışma ağları kurmayı hedefliyoruz.

Kadın ve genç istihdamının yoğun olduğu sektörlerde de daha yaygın şekilde örgütlenmeye çalışacağız.

Bu dönem, patronlarla ilgili ifşa haberlerini artırma kararımız var. İşçiler üzerinden kazanılan zenginlikleri kamuoyu ile paylaşmayı sürdüreceğiz. Bu sebeple her ay bir sermaye grubunu merkeze alan bir dosya habercilik yapmaya başladık. İlk örneği de Getir dosyası ile geçen ay yola çıktı.

Göçmen işçilerin çalışma koşullarını daha fazla afişe edip, göçmen işçi arkadaşlarımızla birlikte yeni mücadele kanalları açacağız.

Emekçi arkadaşlarımıza haklarını hatırlatan içerikler üreteceğiz.  Bunlar kimi zaman basılı kimi zaman görsel içerikler olacak.

Yeni dönem için ilk söyleyebileceğim hedefler bu şekilde. Yani hepimizi hareketli ve yoğun bir dönem bekliyor.

Daha geniş satıhta örgütlenme

PE çeşitli sektörlerde adını duyurmuştu. Örneğin bir dönem özel okul öğretmenleri, bir dönem motokuryeler. Bu çalışmalar kalıcı bir örgütlenme bıraktı mı? Şu anda PE'nin yoğunluğu hangi alanlara kaymış durumda?

Bunun çok çeşitli yanıtları mevcut. PE, kurulduğu günden bu yana pek çok farklı sektörde emekçi ile yan yana gelmiş oldu. Pek çok sektörde birlikte hareket eden dayanışma ağları ve komiteler kurduk.

Bugün ise inşaat, tekstil, belediyeler, iletişim, eğitim, hukuk, çağrı merkezi, sağlık ve daha çok sayıda farklı işkolunda mücadele ediyoruz ve yeni dayanışma ağları kuruyoruz.

Tüm bu süreçler bizlere yeni şeyler öğretti ve yeni ufuklar açtı. Artık yalnızca bir işyerinde örgütlenmeyi değil, o işyerini içeren işkolunda da benzer deneyimlerle ilerliyor ve daha geniş satıhta örgütlenebiliyoruz.

Yan yana, omuz omuz mücadele

Peki, son soru olarak, ben diyelim ki bir fabrikada çalışan bir işçiyim, çeşitli sorunlarım var. PE'yi aradım. Nasıl bir süreç işler ve daha önemlisi benim hayatımda ne değişir?

Biz öncelikle arayan arkadaşımızın yaşadığı sıkıntıyı anlamaya çalışıyoruz. Yaşanan sıkıntılar bazen bir işçinin uğradığı mobbing olabiliyor, bazen de bir grup işçinin geçinmekte güçlük çektiği düşük maaşları oluyor. Bize ulaşan işçilerin isimleri bizde gizli kalıyor ve onların onayı olmadığı sürece hiçbir şekilde paylaşılmıyor. PE şu anda, ülkenin dört bir tarafından ihbar alıyor ve arayan arkadaşlarımız için uygun olması halinde bir araya gelip birlikte bir yol haritası çıkarıyoruz.

Elbette bu sürece avukat arkadaşlarımız da eşlik ediyor. Onlar da yaşanan hak gasplarına karşı işçilerin yasal haklarını korumak için yanlarında oluyorlar. Sonrasında diğer çalışma arkadaşlarına da ulaşıyoruz ve mücadeleyi büyütüyoruz. Bu süreçte elbette patronların yaptıklarını ifşa ediyoruz ve kamuoyunun gündemine sokuyoruz. Yani aslında tüm bu süreçte mücadeleyi çok yönlü biçimde hayata geçirmeye çalışıyoruz.

Aslında elbette Patronların Ensesindeyiz diye, kendinden menkul bir şey değil söz konusu olan. PE, TKP’nin işçi sınıfı içindeki örgütlenme pratiğinin bir parçası. Yani başka bir deyişle, TKP’nin tüm örgütleri tarafından yürütülen bir mücadele ve dayanışma pratiği.

Bir de belirtmek gerekir ki, PE, işçiler adına, onların yerine mücadele etmiyor. Biz, bizi arayan işçilerin mücadelesini güçlendiriyor, onlarla birlikte bir mücadeleyi örmeye çalışıyoruz. Bunu yaparken de basından, hukuka, çeşitli eğitimlerden, işçi sağlığı iş güvenliğine pek çok alanda işçileri destekliyor, güçlendiriyoruz.

Bu süreç sonunda işçilerin hayatında neyin değiştiğini sormuştun. Bir defa artık yalnız olmuyorlar. İşyerlerinden gün geçtikçe yalnızlaştıkları bir ortam var. Bu ortam patronlar tarafından çok bilinçli biçimde yaratıldı. PE ile iletişime geçtikleri andan itibaren o yalnızlık hali son buluyor. Bunun önemli olduğunu düşünüyoruz. Daha da önemlisi, patronun karşısında yan yana, omuz omuza mücadele ettiklerinde kazanabileceklerini görüyorlar. Patronların pervasız saldırganlıklarına yanıt verebilir hale geliyorlar. Örgütlendikleri takdirde, pek çok şeyi değiştirebileceklerini artık biliyorlar.

(soL)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder