21 Aralık 2023 Perşembe

Ergun Türkcan hocamdan Üç Tarz-ı Emperyalizm - Serdar Şahinkaya / soL

 

"Bilmek çok zor, gerçekten. Ancak bu sorular bile stratejik düşüncemizi geliştirmek, emperyalizmin bilinmeyen tarihini incelemek için gerekçe oluşturmaktadır."

Bu köşede en son 15 Haziran 2023’te bir yazı kaleme almışım. Nerede ise altı ay geçmiş. soL Haber’de nasıl olsa zenginleştiren köşe yazıları, bilgilendirici sıcak haberler yayınlanıyor diyerek eldeki kitap ve diğer bitirilmesi gereken işleri ancak geride bırakabildim. 

O zaman yeniden merhaba…

10 Aralık 2023 Pazar günü Ankara kitap fuarında imza günüm vardı. Pankuş Yayınları  bölümünde sevgili hocam Ergun Türkcan’ın da imza günü olduğunu görünce yeni kitabını imzalatmak için sıraya giriverdim. Bilenler bilir Prof. Dr. Ergun Türkcan, çok yönlü kişiliğiyle Mülkiye topluluğunun renkli isimlerinden, SBF - Mülkiye’de iz bırakan efsane hocalardandır. Başta bilim – teknoloji – yenilik politikaları olmak üzere tarihi ve iktisadı iç içe, nedensellikleriyle yazan, anlatan, öğreten nadir isimlerdendir. Benim de doktora öğrenciliğim döneminde ağırlıklı dersler aldığım Ergun Türkcan Hocam, en girift ve çetrefilli meseleleri büyük bir ustalıkla öğretir, ince esprileriyle de zihinlerimizi her daim dinç tutardı.

İmzalattığım Üç Tarz- ı Emperyalizm: Teoriden Tarihe kitabına önce bir “kaymakam bakışı” attım ve gördüm ki, Hocam yine büyük iş, çok büyük bir iş çıkarmış…

456 sayfalık yirmi bölümlük bu dev esere yavaşça nüfuz ederken aklıma Mülkiye Mektebindeki öğrencilik günlerim geldi. 

Efendim takvimler, 1970’lerin son yıllarını gösteriyor. Ankara’da ve Cebeci’de henüz sıkıyönetim ilan edilmemiş. Fakültemizi efsane dekan rahmetli hocam Prof. Dr. Cevat Geray yönetiyor. Öğlenleri 12.45 – 13.30 saatlerinde o dönemdeki ismi ile Basın Yayın Yüksek Okulu (şimdiki İletişim Fakültesi) sinema salonunda Fransa’nın Ankara Büyükelçiliği’nin destekleriyle Annales Okulu’nun kurucu babası Prof. Dr. Fernand Braudel’in Akdeniz Dünyası Belgesel dizisi gösterilirdi. Her seansta gerek fakültemizden gerekse de diğer fakültelerden bir öğretim üyesi filme eşlik eder ve gerektiğinde filmi durdurarak mühim açıklamalarda bulunurdu. 

Bu öğretim üyelerinden İlber Ortaylı ile Emre Kongar hocalarımızı çok net hatırlıyorum. Örneğin; “makinist durdur bakalım. Devamla… Arkadaşlar gördüğünüz gibi arkaik dönemden klasik dönem geçerken heykellerde kollar ve eller gövdeden ayrılarak haeketleniyor”… Yaklaşık iki hafta süren bu belgesel dizinin nerede ise tümünü izlemiş ve oldukça etkinlenmiştim. 

Yıllar sonra doktora öğrencisiyken yine Fernand Braudel’in tuğla gibi iki ciltlik Akdeniz Dünyası kitabını okumuştum. Şimdi Ergun Hocamın yeni dev eserini okurken hem lisans hem de doktora öğrenciliğimden kimi kesitleri hatırladım. 

                                                           ***

Fransız tarihçi A.Du Velay’ın 1903’te yayınlanan ve Maliye Bakanlığı Tetkik Kurulu tarafından günümüz diline çevrilen Türkiye Maliye Tarihi’nde, yazar der ki; “Türkiye’nin mali tarihi, siyasi tarihin gerçek bir mukaddemesidir. İlki bilinmezse ikincisinde yanılgıya düşme tehlikesi vardır ve çoğu kez birbiriyle örtüşerek biri, diğerini tamamlar”. İşte Ergun Türkcan’ın yeni kitabı tam da bu epigrafiyi bize yeniden hatırlatıyor. Farklı bir ifade ile, iç ve dış siyasi gelişmeleri ve birbirleriyle ilgilerini anlamadan sadece iktisadi parametreleri yorumlarsanız mesele manasız üç kelimeye indirgenir: “Arttı – azaldı – aynı kaldı”. Bu bağlamda Dr. Türkcan’ın kitabının önemi daha da iyi anlaşılıyor.

                                                             ***

Kitabın ön sözünü kalem alan Cem Gürdeniz Amiral not ediyor; “Türkiye’de tarih ile güncel küresel, kıtasal ve bölgesel gelişmeleri karşılıklı etkileşim içinde değerlendirebilen çok az fikir adamı vardır. Zira bunun için derin siyasi tarih, strateji ve ülkemizde çok az bilinen jeopolitik altyapıya ihtiyaç vardır. Profesör Dr. Sayın Ergun Türkcan bu insanlardan biridir. Okurlarına ve takipçilerine güncel siyasi, ekonomik ve askeri gelişmeleri akıcı ve sade bir üslup içinde alışılmadık bir sentezle aktarır. Bu kitabı da değişik kaynaklarda yayımlanmış yirmi makalesi üzerinden emperyalizmin jeopolitik ve ekonomik saiklerle şekillendirdiği gelişmeleri bölgesel, kıtasal ve küresel perspektifte, son derece dikkat çeken başlıklar ve akış ile okuyucuya sunuyor”.

                                                     Prof. Dr. Ergun Türkcan

Gerçekten de; emperyalizm, gücünü okyanus ve denizlere hâkimiyetten alır. Avrupa ve Asya deniz tarihini, dünya iktisadi tarihi içinde harmanlayabildiğimiz ve bu sentezi jeopolitikle buluşturduğumuz zaman emperyalizmin Sayın Türkcan’ın arkaik, klasik kapitalist ve süper emperyalizm olarak ayrıştırdığı süreçleri çok daha iyi anlıyoruz.

Ergun Türkcan Hocam, yakın zamanda çeşitli dergilerde (1923 Historia, İktisat ve Toplum, Deniz Mecmuası, Bilim ve Ütopya) 2015’ten önce basılmış veya basılmaya hazır yazılarından kimilerini, dergi yapraklarında unutulmadan önce toplu olarak, okuyucuların ve ilgililerin değerlendirmesine açmak için bu kitapta toplamaya karar vermiş. Tıpkı, öncesinde tarih ve teknolojiyle ilgili yazıları toplu halde bir kitapta yeniden yayımladığı gibi; “Tarihten Teknolojiye, Makaleler ve Değerlendirmeler”, Destek Yayınları, 2013.

Kitap, emperyalizm ve ilgili konularda yirmi ayrı yazıdan oluşmaktadır; bunlar seçilirken içten bağlantılı, birbirlerini tamamlayıcı olmalarına dikkat edilmiştir. Başlık olarak da, ilk teorik yazının konusu öne çıkarılmış ve kitaba, Birinci Bölümün başlığı “Üç Tarz-ı Emperyalizm” adı verilmiştir; anlaşılacağı gibi teoriden tarihsel olgulara doğru bir açılımdır.

                                                             ***

Ergun Hocanın kitap için kaleme aldığı SUNUŞ’tan birkaç noktayı bu yazıya konu etmek oldukça aydınlatıcı olacaktır:

<<Birçok siyaset ve tarih düşünürü, İkinci Dünya Savaşı sonu - SSCB’nin 1990’da çöküşüne kadar, dünyada 45 yıllık iki kutuplu bir ideolojik emperyalizm dönemi yaşandığını, ancak artık kapitalizmin uç aşaması neo-liberalizm dışında ideoloji kalmadığını ifade ediyor. Çin Komünist Partisi’nin (buna Kuzey Kore’yi de dâhil edebiliriz) iktidarda olması, ülkenin ileri kapitalist küreselleşmenin içinde olmadığı anlamına gelmiyor. Bence teknik olarak, Amerika’yı keşf ve gasp eden İspanyol ve Portekiz ‘Conquistadore’leri, Doğu ve Batı Hint Kumpanyalarını kuran ve yöneten İngiliz, Hollandalı ve Fransız kapitalistleri ile günümüz büyük teknoloji firmalarının istekleri doğrultusunda dünya devletlerini, bu arada eski büyük emperyalistleri, yani İngiltere ve Avrupa Birliği devletlerini de eski usul sömürge durumuna düşürmüş olan ABD arasında ne fark vardır? 

ABD artık süper emperyalist olarak, karşısında aynı kapitalist mantıkla çalışan, hatta kendisinden de hızlı teknoloji üreten başka siyasi-iktisadi yapılarla karşı karşıyadır; tek başına dünya hâkimiyeti bir kuşak ya da otuz yıl kadar sürmüş, birileri ona Ukrayna ve Tayvan’dan “Dur” demeye başlamışlardır. ABD ne kadar ileri gidebilir? Karşıt güçler bunu bir nükleer dünya savaşına çevirmek isterler mi? Artık çelişkiler ideolojik olmadığı için, emperyalist sistem tekrar 1914 öncesine, yani kaotik dengesizlik veya çok ince-denge durumuna dönüp, her iki kutuptan birinin, belki alt-kademesinde verilmiş yanlış bir alarm veya kararla dünya ateşe verilebilir mi? Şimdilik küçük bir olasılık, ama yok da sayılamaz. 

Acaba, Rusya’nın batısındaki Ukrayna Savaşı, Osmanlı’nın Balkan Savaşları’na mı benzeyecek? Harb-i Umumi buradan çıkmadı, ama biraz ötede, Avusturya veliahtına, ülkesinin Osmanlı’dan 1908’de gasp ettiği Bosna’yı ziyaret ederken bir Sırp delikanlısının attığı kurşunlar, taraflara savaş sebebi oldu.

Küçük olasılığı bir yana bırakarak büyük olasılıklar üzerinde duralım: Dünya nüfusu, 2022’de 8 milyarı geçti ve üssel biçimde artıyor. Öteki tarafta, dünyada tarım suyu, hatta içecek suyun kalmayacağı bir kuraklıkta tarım arazileri de hızla çöle dönüşüyor; buna Anadolu da dâhildir. Bilim-Teknoloji-Araştırma-Yenilik sistemleri hızla bu felakete çare bulmak yerine, silah-robot ve büyük kitleleri dertlerinden uzaklaştıracak elektronik araçlar yapımına odaklanıyor. Tüm sanayi firmaları, tamamen emek-yoğun sayılan A+G faaliyetleri bile robotlaşıyor; en kaliteli mühendisler, bilimciler ve program yazıcıları işsiz kalıyor. Sanırım Karl Marx’ın, 19. yy’da öngördüğü proleterya devrimi, ancak en gelişmiş ülkeler dâhil, dünyanın tüm kıtaları ve devletlerindeki işsizlerin-açların kitlevi isyanı ile ortaya çıkabilir; kapitalizm de sona erebilir, ama yerine, acaba ‘Tek Dünyada Sosyalizm’ gelebilir mi? Ben Marx kadar iyimser değilim. Bu kaos, bir dünya savaşından daha da yıkıcı olabilir. Belki de doğanın insanları düzeltmek için başvuracağı içsel dinamik budur: Kitlesel bir nüfus azaltımı.

Türkiye, benzetmek gibi olmasın, fakat Harb-i Umumi öncesi gibi, eski deyimle ‘İki cami arasında bî-namaz’ kalmıştır. NATO ve Avrupa ilişkileri hukuken sürse de, ABD, parasını verdiğimiz F-35 jetlerini, tıpkı İngiltere tersanelerinde, üstelik halkın paralarıyla yapılmış olan iki savaş gemisine bayrağımız çekilmiş, mürettebata teslim edilmiş olduğu halde İngiliz hükümeti nasıl el koyduysa, öylece el koymuştur. Bu sadece bir örnek. Acaba, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füzeleri alması da, Almanya’dan gelen Goeben ve Breslau (Yavuz ve Midilli) zırhlılarına benzer mi? Tabii, ters bir benzetme, bu zırhlılar 29 Ekim 1914’de Karadeniz’deki Rus limanlarını bombalayarak Büyük Savaş’a Almanya yanında girmemize sebep olmuşlardı. Biz füzeleri daha denemedik bile…

Türkiye, baştaki hükümet her ne kadar İsmet Paşa’dan nefret etse de, adını bile anmak istemese de, acaba onun İkinci Dünya Savaşı’ndaki denge politikasını mı oynuyor? Montreux Boğazlar Sistemi, ordusunun belli bir savaş deneyimi, hızlı enflasyon içinde olsa bile hâlâ çalışan sanayi ile bu gürültüyü sınır savaşlarıyla atlatabilir mi? Yoksa onu Adalardan zorlayıp savaşa mı sokarlar? Artık koltuğunu korumak için Avrupa’yı bile Aztek İmparatorluğu gibi sıkıştıran süper emperyalist ABD’nin oynayacağı kaç oyun, Rusya’nın kaç kartı vardır? Bilmek çok zor, gerçekten. Ancak bu sorular bile stratejik düşüncemizi geliştirmek, emperyalizmin bilinmeyen tarihini incelemek için gerekçe oluşturmaktadır.…>>

                                                           ***

Kitabın kapsamını iyice anlatabilmek ve önemini vurgulamak bakımından İçindekiler kısmını (ön söz - sunuş – kaynakça ve dizin bölümleri hariç) yirmi bölümü olduğu gibi aktarmanın doğru olacağını düşünüyorum.

BİRİNCİ BÖLÜM

ÜÇ TARZ-I EMPERYALİZM

Emperyalizmin İç Dinamiğine Dair Yeni Bir Kural mı?

İLK TARZ: ARKAİK EMPERYALİZM

İlk Temel Siyasi İçgüdü: İmparatorluk Kurmak

İKİNCİ TARZ: KLASİK KAPİTALİST EMPERYALİZM

Klasik ve Modern Emperyalizmin Temeli Kapitalizmdir

ÜÇÜNCÜ TARZ: SÜPER-EMPERYALİZM

ABD’nin ve SSCB’nin Soğuk Savaş’taki Emperyalist Rolleri

Neo-Emperyalizm veya Süper-Emperyalizmin Temel Özellikleri

Çin’in Dünya Teknolojisindeki Yeri - ABD ile Karşılaştırma

İKİNCİ BÖLÜM

EKONOMİ POLİTİK HİÇ ÖLMEDİ Kİ

Kavram ve Derin Geçmiş

Klasik Emperyalizm 

Devrimler Çağı

Birinci Dünya Savaşı’ndan Sonra

İkinci Dünya Savaşı’ndan Sonra

Soğuk Savaş Nasıl Sona Erdi?

Yeni Ekonomi Politik

Üçüncü Dünya Savaşı’na Doğru (mu?)

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN KURULMASINDA UNUTULAN BİR FAKTÖR: BREST-LİTOVSK ANTLAŞMASI

EKİM 1917 DEVRİMİ’NE DOĞRU

Ekim 17 Devrimi’ne Giden Yollar ve Şubat Devrimi

Büyük Savaş’ta (1914-18) Türk-Rus İlişkilerine Kısa Bir Bakış

Lenin Petrograd’da

Ekim Devrimi’nin Kısa Anatomisi

SOVYET DEVRİMİ İLE TÜRKİYE’NİN İLİŞKİSİ - BREST-LİTOVSK ANTLAŞMASI

Brest-Litovsk Antlaşması

Brest-Litovsk’tan Önce Türkiye’nin Doğu Cephesi

Brest-Litovsk’tan Sonra Kafkasya’da Durum

Brest-Litovsk ve Osmanlı’nın Kazançları

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

UKRAYNA’NIN BREST-LITOVSK’TA DOĞUŞU VE ERKEN ÖLÜMÜ

Önce Ateşkes Antlaşması

15 Aralık 1917, Ateşkes Antlaşması İmzalanıyor

Ateşkesten Sonrası

Nereden Çıktı Bu Ukrayna?

 “Savaş mı, Barış mı?”

Nasıl Bir Ukrayna?

Ukrayna Antlaşması - 9 Şubat 1918 Yeni Bir Devlet Doğuyor

Almanya’nın Rusya’daki Son Saldırısı: “Ne Savaş Ne Barış” Masalı Bitiyor

Brest-Litovsk Barış Antlaşması, 3 Mart 1918

Barış Anlaşmasından Sonra

Ukrayna Cumhuriyeti’nin Sonu

Polonya’nın Rusya’yı (Ukrayna) İşgali ve Sonrası

BEŞİNCİ BÖLÜM

RUSYA’NIN TARİHİ KLOSTROFOBYASINI KAŞIMAK

Rusya’nın Doğuşu

Büyük Petro’nun Denizleri

Rus Donanmasının Baltık’ta İlk Zaferleri

Rusya Akdeniz ve Karadeniz’de

Kırım’ın Rusya’nın Eline Geçmesi, 1783-4

RUSYA’NIN 19. YÜZYILDA SICAK SULARA İNME MÜCADELESİ

Kırım Savaşı’ndan Öncesi: Rusya ile 1829 Edirne Antlaşması

Kütahya, Hünkâr İskelesi (1833) ve Boğazlar Antlaşmaları (1841)

Sinop Deniz Faciası veya Rus Baskını

Kırım Savaşı, 1854-56

Rusya ve Büyük Nehirler

Paris Antlaşması, 1856

Rusya Çin Kıyılarında: “Nereden Çıktı Bu Japonya?”

Birinci Dünya Savaşı ve Sonrası

ALTINCI BÖLÜM

MOSKOVA’NIN BATIŞI VE 82 YIL ÖNCEKİ BİR DENİZ SAVAŞI

İkinci Dünya Savaşı’nda İngiltere’nin Pearl Harbor’u

YEDİNCİ BÖLÜM

MELEZ SAVAŞ MI, KLASİK EMPERYALİZM Mİ?

İşin Özü

Milli Devletler mi İmparatorluklar mı?

İlk Aşama: Devlet Eliyle Okyanus Ötesi Keşifler ve Fetihler

Büyük “Kumpanyalar” Yoluyla Dünyayı Ele Geçirme Modelinde Çatışma, Güç Dengeleri Kavramları

Modern Dünyanın İlk Egemenlik Savaşı: Yedi Yıl Savaşları, 1756-63

İkinci Dünya Savaşı ile Benzerlik Var mı?

İki Zıt Model

Kapitalizmin Neresindeyiz?

Özetlemek Gerekirse

SSCB Yıkılınca

Gelelim İşin Esası Çin Halk Cumhuriyeti’ne

Yeni Bir Sisteme Doğru mu?

Ukrayna Savaşı’nın Amacı?

Sonuç (Henüz Belli Değil)

SEKİZİNCİ BÖLÜM

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI SESSİZCE YAPILDI VE BİTTİ YA DÖRDÜNCÜSÜ?

Savaş Nedir?

Dünya Savaşı Nedir, Ne Değildir?

Avrupa’nın Toprak ve Din Savaşlarına Bir Bakış

Avrupa Güç Dengesi Nasıl Doğdu?

İspanyol Veraset Savaşları (1701-13)

Fransa’nın Uzak Denizlere Açılması

Emperyalizmin (Birinci) Dünya Savaşı: Yedi Yıl Savaşları (1756-63)

Paris Barış Antlaşması, 1763

İkinci Dünya Savaşı: Fransız Devrimi, 1789

Fransız Devrimi’nden Sonra

Büyük İdeolojiler Büyük Emperyalistlerin Yerini Alıyor

Soğuk Savaş Bir Dünya Savaşı Değil mi?

DOKUZUNCU BÖLÜM

AVRUPA’NIN SÖMÜRGELEŞMESİ

Bir Dünya Gelir Dağılımı Tablosu

21. Yüzyılın Temel Sorunu?

Avrupa Niçin Kendi Kabuğuna Çekildi?

Avrupa’nın NATO Şemsiyesinde Silahlanması

Şu Fransa Olmasaydı!

Avrupa’da Bağımsızlığa Yakın Tek Ülke

ONUNCU BÖLÜM

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI VE BİLİM POLİTİKASI PRATİKLERİNİN DOĞUŞU

Bilim ve Teknoloji Politikaları Hakkında

KARA SAVAŞLARINDAKİ İCAT VE YENİLİKLER

Ateş Makinesi veya Hunisi 

Ağır ve Hafif Toplar

Dikenli tel

El bombası

Kamyon ve Zırhlı Otomobil

Tankın Hikâyesi

Tankın Prehistoryası

Telsiz ve Telefon Haberleşmesi

Zehirli Gaz, Duman, Amonyak, Aseton ve Fritz Haber’in Kaderi

DENİZ SAVAŞLARINDAKİ İCAT VE YENİLİKLER

Duman Perdesi

Denizaltı Savaşı

Denizaltının Prehistoryası

Savaş Gemileri (Dreadnought veya Ağır Zırhlılar)

Uçak Gemileri

HAVA SAVAŞLARINDAKİ İCAT VE YENİLİKLER

Savaş Uçakları ya da Savaşta İlk Kez Uçak Kullanımı

Avcı Uçakları

Hava Bombardımanı ve Bombardıman Uçakları

Deniz Uçakları

Zeplin

Bazı Silahların “Obsolete” Oluşu Hakkında

ON BİRİNCİ BÖLÜM

ÇANAKKALE SAVAŞI MİMARININ KALEMİNDEN EFSANE SAVAŞ

Çanakkale Savaşları, 1915

Churchill’in Savaş Başında Türkiye ve Balkanlar Değerlendirmesi

Harekât Fikrinin Oluşması

Çanakkale “Uvertürü”

Çanakkale Topları

İstanbul Kimin Olacak?

18 Mart’a Doğru

18 Mart 1915

ON İKİNCİ BÖLÜM

OSMANLI İMPARATORLUĞU’NUN SONU MONDROS MÜTAREKESİ (31 EKİM 1918)

Rauf Bey ve Amiral Calthorpe

ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

DÜŞMANININ KALEMİNDEN MUSTAFA KEMAL VE KURTULUŞ SAVAŞI

 “Türkiye Yaşıyor”

Anadolu’nun İşgali

Türklerin Tepesi Atınca

Sevres Antlaşması İmzalanıyor

Bir “Yunan Trajedisi” Başlıyor

Tanrıları Kızdırmak

Mr. Llyod George’un ve Diğerlerinin Türkiye Hakkındaki “En Emperyalist” Düşünceleri

Sakarya’dan Ricat, Büyük Taarruz ve İzmir

ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

DENİZLER VE DİNLER

Araplar ve Denizcilik

Türklerin Okyanus’a İlk ve Son Çıkma Deneyimi

Avrupa Denizciliği ve Dinler

Akdeniz, Denizciliğin Doğduğu Sular

Portekiz

İspanya

Keşiflerden Önce Denizlerde Çin de Vardı ya Sonra?

Avrupalılar Denizlere Ne Amaçla Açıldılar?

İngiliz Tüccarları Hindistan’a Nasıl Gitti?

İspanya Büyük Armadası İngiltere’yi İstila İçin Açılıyor

Şirketler Yoluyla Emperyalizm: İngiliz Doğu Hindistan Kumpanyası

Hollanda

Gemici Aşkı: “Uçan Hollandalı”

Hollanda Bağımsızlığı Seçiyor

Diğer Protestanlar Ne Yapıyor?

Fransa’nın Denizciliği ve Emperyalizmi

Fransa’nın Modern Tarihi, Din ve Denizler

Orleans Dükü ve Büyük Topraklar

Emperyal Bir Soru

Rusya ve Osmanlı İmparatorluğu

Diğer Örnekler

ON BEŞİNCİ BÖLÜM

OSMANLI DOĞU AKDENİZ’DE NÖBET TUTARKEN

Karşılaştırmalı Bir Askeri Tarih Özeti

Okyanus Denizciliğinin Öncüleri: Portekiz ve İspanya

İngilizler, Daçlar ve Fransızlar

Osmanlı Devleti’nin Ulaştığı Zirvede Yaşanan Olaylar

Birinci Rodos Muhasarası ve İtalya’nın Zaptı Girişimi,

Yavuz Selim ve İmparatorluk Ağırlık Merkezinin Doğuya Kayması

İkinci Rodos Muhasarası

Mohaç’tan (1526) Sonra Birinci Viyana Bozgunu (1529) Bir Haberci midir?

Askeri Devrim, Kaleler ve Osmanlı Orduları

Malta Muhasarası (1565) Neden Başarısız Oldu?

Malta’dan Sonra

Bazı Zaferler, Bazı Yenilgiler Hakkında

Kıbrıs’ın Zaptı

İnebahtı Bozgunu

Sonuç: Ağır ve Şerefli Bir Ricat

ON ALTINCI BÖLÜM

İMPARATORLUKLARIN DOĞMA VE DAĞILMA SÜRE VE SÜREÇLERİ HAKKINDA BİR DENEME

Tanımlar ve Kabuller

İmparatorluk Kuruluş Tarihleri

İmparatorluk Gücünün Zirvesi

Kara İmparatorluğu mu, Deniz İmparatorluğu mu?

İngiltere, Fransa, Hollanda, ABD, Japonya ve Portekiz

Harb-i Umumi’den Sonra İmparatorluklar

İki Almanya Modeli

İkinci Dünya Savaşı’ndan Sonra İmparatorlukların Durumu

Soğuk Savaş ve Ötesi

Uzayda İmparatorluk Kurulabilir mi?

ON YEDİNCİ BÖLÜM

KIZILDENİZ VE HİNT OKYANUSU PORTEKİZ’İ DE OSMANLI’YI DA GÖRDÜ / KLASİK DENİZAŞIRI

İMPARATORLUKLARININ İLKİ

Portekiz’in Doğuşu ve Gelişmesi

İlk Stratejik Plancı, Prens Denizci Henri ve Afrika Kıyılarının Keşfi

Portekiz Hindistan’a Ulaşıyor

Portekiz’in Büyük Denizcisi Vasco da Gama

Kızıldeniz’in Keşfi

Hindistan’ın 16. yy Başında Siyasi Coğrafyası

Portekiz’in Hindistan’daki İlk Savaşları

Portekiz Hindistan’a Yerleşiyor

Portekiz’in Hint Kolonisi Goa ve Diu Hakkında

OSMANLI’NIN İLK VE SON OKYANUS ÖTESİ EMPERYAL MACERASI

Osmanlı Ne Denizci Ne de Tüccar Bir Kavim Oldu

İslam’da (Osmanlı) Sermaye Şirketi Kurmanın Güçlüğü

İslam’da Şirket Kurma Meselesi

Osmanlı Niçin Bir “Deniz İmparatorluğu” Olamadı?

Üç Türk İmparatorlar Ligi mi?

Osmanlı Hint Okyanusu’nda

Piri Reis’in Son Seferi: Hürmüz

Don-Volga Kanalı Projesi Hindistan’a Ulaşmak İçin mi Düşünüldü?

ON SEKİZİNCİ BÖLÜM

AKDENİZ’İN İKİ UCUNDA İSPANYA VE OSMANLI

İspanya’nın Masalsı Doğuşu

Kolomb’un Kraliçe İsabella’nın Amirali Olması

Granada’nın Yeniden Fethinin Getirdiği Rahatlık

İspanyol Sömürge Yönetimi

Amerika’da İdari Taksimat

İspanyol Sömürge Ekonomisi ve İspanya’ya Etkileri

Osmanlı’nın Kendinden Menkul Denizaşırı Emperyalizm Denemesi

Osmanlı Donanmasının Akdeniz’deki Durumu

ON DOKUZUNCU BÖLÜM

LOS REYES CATOLICOS’UN KIZLARI MODERN AVRUPA TARİHİNİ DOĞURUYOR

YİRMİNCİ BÖLÜM

OKYANUSLARIN BEŞERİ TARİHİ

Portekiz ve Osmanlı Kızıldeniz’de

Okyanuslar Kimindir?

                                                         ***

Dünya tarihini, jeopolitik, iktisadi ve askeri gelişmeleri harman ederek büyük bir ustalıkla inceleyen Prof. Dr. Ergun Türkcan hocamın her biri diğerinden değerli yirmi makalesi, içinde bulunduğumuz zor döneme ışık tutuyor. Emperyalizmin sürekli başarmak ve hükümran olmak istemesine rağmen kendi içinde nasıl dönüşüm geçirdiğini ve zamanı geldiğinde yükselen yeni güçler tarafından nasıl dengelendiğini örneklerle anlatıyor. 

Bence bu kitap, 8333 kilometre kıyı uzunluğu e 160’ı aşkın limanı bulunan bu toprakların çocuklarınca başta sosyal bilimler alanındaki lisans programları olmak üzere tüm fakültelerde ders kitabı olarak okutulmalıdır. 

Yazıyı büyük usta Nâzım Hikmet’in şu dizeleriyle noktalayalım:

Beş Satırla

Annelerin ninnilerinden

                              spikerin okuduğu habere kadar,

yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı,

anlamak, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık,

anlamak gideni ve gelmekte olanı.

Serdar Şahinkaya / soL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder