500 milyon dolarlık anlaşma iddiası: 'Birleşik Arap Emirlikleri İzmir Limanı'na ortak olacak' (soL)
Birleşik Arap Emirlikleri'nin İzmir Limanı'ndan hisse satın almak için anlaşmaya yaklaştığını ileri sürüldü. Abu Dabi merkezli AD Ports Group şirketinin İzmir Limanı'na ortak olmayı planladığı iddia edildi. Türkiye Varlık Fonu bünyesindeki limana yönelik yatırım iddiası, Mehmet Şimşek liderliğindeki yeni ekonomi yönetiminin dış kaynak arayışları sürerken geldi. Reuters'in haberine göre, şirketin yaklaşık 500 milyon dolarlık bir anlaşma yapılabileceği tahmin ediliyor. AD Ports şirketinin büyük çoğunluğunun sahibi Abu Dabi Varlık Fonu (ADQ). Abu Dabi Varlık Fonu'nun (ADQ) Başkanı, Şeyh Nahyan'ın erkek kardeşi ve Ulusal Güvenlik Danışmanı olan Şeyh Tanun bin Zyed al Nahyan. AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın temmuz ayındaki Körfez ziyaretinde en az 50 milyar dolarlık anlaşmalar imzalandığı açıklanmıştı. Erdoğan son olarak, 15 Aralık'ta Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed al Nahyan ile görüştü.İsrailli inşaat şirketi Gazze’de konut satışı için reklama başladı: 'Uyan, rüya değil!' (soL)
İşgal altındaki Gazze Şeridi'nde Yahudi yerleşimciler için konut inşa etme planlarına başlandı. Batı Şeria’da yasadışı yerleşim yerleri inşa eden öncü şirketlerden Harey Zahav isimli inşaat şirketi, henüz enkaz altında dahi binlerce ölünün bulunduğu Gazze’de konut satışı için reklam yayımladı. Sahil şeridinde konutlar inşa etmeyi planlayan şirket o reklamlara da “Uyan, sahil evi rüya değil. Şimdi satış öncesi fiyatlarla” notunu düştü.
İnşaat şirketi mi, işgal gücü mü?
Personelini cepheye süren, Gazze'ye yağdırılan bombalara adını yazdıran şirket, hedefini şu sözlerle özetliyor: “Biz Harey Zahav olarak Gush Katif’e dönüşe zemin hazırlamak için çalışıyoruz. Bölgenin ıslahı, atıkların temizlenmesi ve işgalcilerin (Filistinliler) sınır dışı edilmesi için çalışanlarımız faaliyet gösteriyor. Yakın gelecekte kaçırılanların, askerlerimizin bir şekilde evlerine dönmesini ve Gazze Şeridi’nde tüm Gush Katif bölgesinde inşaatlara başlayabileceğimizi umuyoruz” ifadelerine yer verdi. Ayrıca yerle bir olmuş Gazze Şeridi’nin fotoğrafı üzerine resmedilmiş evler de dikkati çekti. İsrail, Gazze’nin daha önce işgal edildiği yıllarda Yahudi yerleşim bölgelerine “Gush Katif” ifadesini kullanıyor. İsrail’in 2005 yılında sona eren işgal yıllarında Gazze Şeridi’nin güneyinden orta kesimlerine kadar uzanan “Gush Katif” bölgesi, uluslararası hukuka aykırı inşa edilen 21 yerleşim yerinden oluşuyordu. İsrail, tek taraflı bir kararla Gazze Şeridi’nden çekildiği Ağustos 2005’te Gush Katif bölgesindeki yerleşim yerlerinde oturan yaklaşık 8 bin 600 Yahudiyi başka bölgelere tahliye etmişti. İsrail ordusunun, 73 gün önce başlattığı savaş kapsamında ise abluka altındaki Gazze Şeridi’ne giren askerler, ulaştıkları bölgelerde İsrail bayraklarını diktikleri fotoğraflar paylaşıyor.
Rektör ve ailesi otelde oda bulamadı, şikayetini İstanbul Üniversitesi'nin resmi sayfasından yaptı (soL)
İstanbul Üniversitesi Rektörü Zülfikar, Konya'da ailesiyle birlikte saatlerce bekletildikleri oteli üniversitenin web sitesinden yaptırdığı resmi duyuruyla şikayet etti.(https://haber.sol.org.tr/haber/rektor-ve-ailesi-otelde-oda-bulamadi-sikayetini-istanbul-universitesinin-resmi-sayfasindan)Teğmenlerin 'Atatürk fotoğrafı' kavgasında cemaat izi: 'Hubb-i fillah' adlı WhatsApp grubu (soL-Özel)
Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım'da Atatürk fotoğrafı takmayan teğmenlerin ‘Hubb-i fillah’ adlı bir WhatsApp grubu kurdukları, haftasonları bir evde toplandıkları öğrenildi. Tuzla Piyade Okulu'nda 10 Kasım töreninde Atatürk fotoğrafı takmayan teğmenlerin daha önce cemaat yapılanması içinde oldukları gerekçesiyle şikayet edildiği ancak herhangi bir işlem yapılmadığı ortaya çıktı. 10Haber'den Ersin Eroğlu’nun haberine göre, Atatürk fotoğrafı takmayan teğmenlere tepki gösteren teğmenler bu grubu geçen yıl Kara Harp Okulu’nda görevli komutanlara bildirdi.(Şikayet edildiler ancak işlem yapılmadı) Teğmen grubunun bir cemaat yapılanması içinde olduğunu, 15 Temmuz "FETÖ"cü darbe girişiminin ardından Harbiye’de böyle bir yapılanmaya izin verilmemesi gerektiğini söylediler. Kara Harp Okulu’nda şikayet edilen teğmenlerle ilgili bir işlem yapılmadı. Atatürk fotoğrafı takmayan teğmenlerin “Allahü teâlâ için sevmek” anlamına gelen ‘Hubb-i fillah’ adlı bir WhatsApp grubu kurduğu, bu grup üzerinden yapılan yazışmalarda haftasonları bir eve gittikleri, bir ağabeyden kitap aldıkları ve bir “dava”dan bahsettikleri bilgisine ulaşıldı.
Belediye Başkanı, Söğütlüçeşme AVM için 'kazanım' dedi: 'Halkı aptal yerine koymak olmuyor mu?' (soL)
TKP Kadıköy İlçe Örgütü, Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Odabaşı'nın, Söğütlüçeşme AVM inşaatının son halini bir 'kazanım' gibi anlatmasına tepki gösterdi.(https://haber.sol.org.tr/haber/belediye-baskani-sogutlucesme-avm-icin-kazanim-dedi-halki-aptal-yerine-koymak-olmuyor-mu)AKP'li Ordu Belediyesi yılbaşı süslerinin kaldırılması için işletmelere tebligat gönderdi (soL)
AKP'li Ordu Büyükşehir Belediyesi, işyerlerine yılbaşı süslemelerini kaldırma talimatı verdi. Artan tepkilerin etkisiyle belediye geri adım attı.(https://haber.sol.org.tr/haber/akpli-ordu-belediyesi-yilbasi-suslerinin-kaldirilmasi-icin-isletmelere-tebligat-gonderdi)KYK yurdunda bir gecede iki asansör düştü, görevliler 'Geldik işte, ölmediniz' dedi (Yalçın Cuğ-soL/Özel)
Urfa'da bulunan Hacer Ana KYK Kız Öğrenci Yurdu'nda dün gece iki asansör arızalanarak düştü. Öğrenciler, güvenliğin engelleme girişimine karşın sloganlarla İdare Binası'na yürüyüş gerçekleştirdi.(https://haber.sol.org.tr/haber/kyk-yurdunda-bir-gecede-iki-asansor-dustu-gorevliler-geldik-iste-olmediniz-dedi-387888)Erdoğan imzaladı: Tarım yönetimine de imam atandı (soL)
Eğitimden sağlığa, tarımdan ekonomiye kadar farklı alanlardaki koltuklara imam hatipli atayan iktidar, bu geleneğini dün yayımlanan gece yarısı kararnamesiyle de sürdürdü.(https://haber.sol.org.tr/haber/erdogan-imzaladi-tarim-yonetimine-de-imam-atandi-387885)Uzmanı açıkladı: 'Paketli gıdalardan uzak durmak çocuklarda astım riskini azaltır' (Cumhuriyet)
Astım hastası çocuklara iyi gelen tavsiyelerde bulunan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Damla Ağaçkıran, "Omega-3 yağ asitlerinden zengin beslenme, paketli gıdalardan uzak durmak astım riskini azaltır. Probiyotik ve prebiyotiklerden zengin beslenme de bu hastalıktan korur. Çocukların bulundukları ortam sık sık havalandırılmalı, Hepa filtreli elektrik süpürgeleri kullanılmalıdır" dedi.(https://www.cumhuriyet.com.tr/saglik/uzmani-acikladi-paketli-gidalardan-uzak-durmak-cocuklarda-astim-2152801)
İtalyan düşünür ve siyaset kuramcısı Antonio Negri hayatını kaybetti (Birgün)
İtalyan düşünür ve tarihin en önemli siyaset kuramcılarından Antonio Negri, 90 yaşında Fransa'nın başkenti Paris'te hayatını kaybetti.
Antonio Negri'nin vefatı, Fransız felsefeci partneri Judith Revel ve kızı Anna tarafından açıklandı. Anna Negri, babası Antonio Negri'nin öldüğünü Instagram hesabından babasıyla birlikte çekildiği bir fotoğrafı paylaşarak duyurdu.
Negri'nin çok sayıda eserini Türkçe yayınlayan Otonom Yayıncılık, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Yoldaşımız Antonio Negri'yi bugün kaybettik.
Arkasında bıraktığı kavga onurumuzdur. Bu onur ve kavga erdemle taşınacaktır" ifadelerini kullandı.
ANTONİO NEGRİ KİMDİR?
Markizm, post-Marksizm ve küreselleşme üzerine çok sayıda eser üreten Negri, uzun yıllar Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde akademisyenlik yaptı. Yayıncılık faaliyetlrinde de bulunan Negri, İtalyan Sosyalist Partisi'nin yerel bir yayın organı olan Progresso Veneto dergisinin yöneticiliğini yaptı. Daha sonra partisinin Hristiyan Demokrat Parti ile koalisyon yapmasına itiraz eden Negri, Kızıl Defterler (Qaderni Rossi) adlı dergide yazmaya başladı. Bu sırada farklı felsefe dergilerinde de (Aut-Aut, Critical del Dretto) yazıları yayımlandı. İtalya Başbakanı Aldo Moro'nun öldürülmesiyle ilgili tutuklanan Negri, dört buçuk yıl cezaevinde yattıktan sonra Radikal Parti'den milletvekili seçilerek serbest kaldı. Dokunulmazlığı kaldırıldıktan sonra İtalya'yı terk eden ve 1997'ye kadar Fransa'da yaşayan Negri, İtalya'ya dönünce tekrar cezaevine girdi. Ancak hapishanede de üretmeye devam eden Negri, 'Marx Ötesi Marx' ve Michael Hardt ile birlikte yazdıkları 'İmparatorluk' eserleriyle siyaset kuramına yön veren kitapları yayınlamayı başardı. Özellikle 2000'de yayınlanan 'İmparatorluk' günümüzde de hâlâ tartışılmaktadır. Slovenyalı Marksist düşünür Slavoj Zizek, söz konusu kitap için "Komünist Manifesto'nun yeniden yazılması" demiştir.
AKP her alanda tel tel dökülüyor (Mustafa Bildircin-Birgün)Bütçe verileri, Türkiye’yi uçuruma sürükleyen AKP iktidarının politikalarına ayna tuttu. Milli Eğitim, Sağlık ve Adalet Bakanlığı bütçesinin, temmuz ayında yapılan eklemeye karşın kasım ayında tükendiği ortaya çıktı.
AKP iktidarı, milyonlarca yurttaşı yoksulluğa sürükleyen politikaları ile toplumsal yaşamın tümü ilgilendiren alanlarda büyük tahribata yol açtı. Eğitim, sağlık ve adalet alanları, Türkiye’de en çok şikayet edilen alanlar oldu. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün iktidarın başarısızlığını ortaya koyan verilerine göre de Türkiye, eğitim sisteminden duyulan yüzde 21’lik memnuniyet oranı ile 45 ülke arasında son sıradayken yargı ve sağlık alanlarında da ortalamanın altında kaldı.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın kamunun harcamalarına yönelik verileri ise kritik icracı bakanlıklardan MEB, Sağlık ve Adalet bakanlıklarının bütçelerinin yetersizliğini gözler önüne serdi. Her üç bakanlığın da temmuz ayında yapılan eklemelere karşın yıllık bütçelerini henüz 2023 bitmeden tükettiği belirlendi.(EĞİTİM BÜTÇESİ ERKEN TÜKENDİ) Milli Eğitim Bakanlığı, 2023 yılı için 461 milyar 649 milyon TL bütçe aldı. MEB’in bütçesi, temmuz ayında TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen ek bütçe ile 481 milyar 761 milyon TL’ye çıkarıldı. Ancak MEB, ek bütçe ile 481,7 milyar TL’ye çıkarılan bütçesini yılın ocak-kasım döneminde tüketti. MEB’in ocak-kasım dönemini kapsayan 11 ayda toplam 524 milyar 418 milyon TL’lik harcama yaptığı hesaplandı.(SAĞLIK BAKANLIĞI’NIN KASASI DA BOŞALDI) Benzer bir tablo Sağlık Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı’nda da yaşandı. 2023’e 311 milyar 333 milyon TL bütçe ile başlayan, temmuz ayında ise bütçesi 328 milyar 978 milyon TL’ye yükseltilen Sağlık Bakanlığı, yıl henüz tamamlanmadan ödenek üstü harcamaya imza attı. Bakanlığın ocak-kasım dönemindeki toplam harcaması, 356 milyar 755 milyon TL olarak kaydedildi.(ADALET BÜTÇESİ ÇOK HIZLI ERİDİ) Adalet Bakanlığı ise 2023’e 83 milyar 236 milyon TL’lik bütçe ile başladı. Bakanlığın 2023 yılı bütçesine temmuz ayında 1,5 milyar TL’lik ekleme yapıldı. Adalet Bakanlığı’nın bütçesi ekleme ile 84 milyar 769 milyon TL’ye yükseltildi. Ancak Adalet Bakanlığı bütçesi, kasım sonu itibarıyla kayıtlara, 6 milyar TL’lik ödenek üstü harcama ile birlikte 91 milyar 330 milyon TL olarak geçti. MEB, Sağlık ve Adalet bakanlıklarının ödenek üstü harcamaları şöyle sıralandı: • MEB: 42 milyar 656 milyon TL,• Sağlık Bakanlığı: 27 milyar 777 milyon TL, • Adalet Bakanlığı: 6 milyar 561 milyon TL(BAŞARISIZLIĞIN BELGESİ) OECD’nin raporları, iktidarın en temel alanlardaki başarısızlığını ortaya koyuyor. OECD ülkelerinde eğitimde yüzde 67, sağlıkta yüzde 68 ve adalet sisteminde 56 olan ortalama memnuniyet oranı, Türkiye’de şöyle gerçekleşiyor: Eğitim: %21, Sağlık: %58, Adalet: %33
Ceza aldı ama dokunulamıyor! (İsmail Arı-Birgün)Bir spor tesisinin kaçak olarak inşa edilmesine izin veren Kaynarca Belediye Başkan Yardımcısı AKP’li Ali Akgünoğlu, görevi kötüye kullanma suçundan hapis cezası aldı. Ancak buna rağmen görevine devam ediyor.(https://www.birgun.net/haber/ceza-aldi-ama-dokunulamiyor-491353)
Gaye Erkan, İstanbul'da kiraları pahalı buldu! ABD'deki maaşı ortaya çıktı (Cumhuriyet)
'İstanbul'da kiralar pahalı' deyip annesinin yanına taşınan Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan'ın, ABD'de çalıştığı kurumdan aldığı maaş ortaya çıktı. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Hafize Gaye Erkan, iktidara yakınlığıyla bilinen Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan'ın sorularını yanıtladı. İstanbul'daki yüksek kiralardan yakınan Erkan, İstanbul'da kiraların çok yüksek olduğunu, ev bulamadığını ve annesine taşındığını söyledi. Ek ödemeler hariç brüt 161 bin lira maaşı bulunan Merkez Bankası Başkanı Erkan, İstanbul’daki kira fiyatlarından şikayetini belirterek, "İstanbul, Manhattan’dan pahalı olur mu? Biz İstanbul’da ev bulamadık. Müthiş pahalı. Annemlere yerleştik, onların yanında kalıyoruz" şeklinde konuştu. (YILDA 1 MİLYON DOLAR) Halk TV'nin haberine göre, Gaye Erkan'ın ABD'deki maaşı ortaya çıktı. Merkez Bankası Başkanı Erkan, 14 Şubat 2022 tarihinde dünyanın en büyük sigorta şirketlerinden biri olan ABD'li March Mc Lennan'ın Yönetim Kurulu'na girdi. Erkan'ın, March Mc Lennan'ın Yönetim Kurulu'nda görev yaparken, yılda 1 milyon dolar, ayda ise yaklaşık 85 bin dolar kazandığı ifade edildi. Gaye Erkan'ın Merkez Bankası Başkanlığı'na atanmasının ardından maaşı 161 bin liraya düşürüldü.
Levi's'ın Dakka'dan Urfa'ya uzanan sömürü tezgahı (Tugay Bek-Evrensel)
Özak işçisi, Urfa ve bölge illerinin, global tekstil markaları için ucuz emek cenneti haline getirilmesine karşı verilecek olan mücadelede buz kıran rolü oynuyor. Fotoğraf: Mazlum Ayçiçek/BİRTEK-SEN
Kapitalist merkezlerin dünyaca ünlü tekstil ve konfeksiyon markalarının, emeğin daha ucuz olduğu ülkelerde üretildiği herkesçe bilinmektedir. Dört milyon işçinin istihdam edildiği tekstil sanayi ile özdeşleşen Bangladeş, Gap, Walmart, H&M, Zara, Inditex, Bestseller, Levi's, Marks And Spencer, Primark ve Aldi gibi markaların üretim üssü durumundadır.
Kapitalist ünlü markaların ve onların yerli ortaklarının doyumsuzluğu, Bangladeşli işçileri, 75 dolar düzeyinde bir asgari ücretle çalışmaya zorluyor. Geçinebilmek için fazla çalışmak veya ek iş yapmak zorunda kalan Bangladeşli işçiler için 8 saat iş günü, hafta sonu tatili ve yıllık ücretli izin hakkı hayal durumunda. Bu azgın sömürünün taşeronluğunu üstlenen Bangladeşli tekstil patronları, emperyalist tekellerle olan işbirlikleri ve sadakatlerinin ödülü olarak yılda 55 milyar dolar gibi devasa bir gelir elde ediyor.
Ağır sömürü koşulları karşısında Bangladeşli tekstil işçileri, köklü bir mücadele geleneğine sahipler. En son geçtiğimiz ekim ayı sonunda asgari ücretin 208 dolara çıkartılmasını talep eden grev ve eylemler yaşandı.
Fotoğraf: @amnestysasia / twitter.comYüzbinlerce tekstil işçisi, iş durdurup, günlerce sokakları doldurdu. Silah kullanmaktan çekinmeyen Bangladeş polisinin müdahalesi sonrası eylemlerde 4 işçi hayatını kaybetti. Eylemci işçilere polisin yanı sıra, patronların beslemesi silahlı, sopalı gruplar da saldırdı.
ÖZAK İŞÇİSİNİN SABRI TAŞTI
Bangladeşli işçilerin eyleminden bir ay sonra, bu kez 5 bin kilometre mesafedeki Urfa’da Levi'sın taşeronluğunu yapan Özak Tekstil işçilerinin eylemi başladı. Mobing ve baskıların son bulması, İnsanca yaşayacak bir ücret verilmesi, sendika seçme özgürlüğüne saygı duyulmasını isteyen işçiler, BİRTEK-SEN’e üye oldu. Beklendiği gibi Özak patronları, işçilerin sendika seçme özgürlüğüne hoşgörü göstermedi.
Taleplerinin kabul edilmesi için kararlı bir şekilde eylemlerini devam ettiren Urfalı işçiler, jandarmanın çok sert müdahalesi ile karşılaştı. TOMA ve cop, gaz bombası ile yapılan beş farklı müdahalede yüzden fazla işçi gözaltına alındı. Cumhuriyet Savcısı, kararlı bir şekilde işçilerin haklarını savunan sendika başkanı Mehmet Türkmen’in tutuklanmasını talep etti. Müftülük, jandarma müdahalesi sonrası camiye sığınan eylemci işçilerin camiye girişini yasaklamak gibi tarihi bir utanca imza attı. İşçilerin BİRTEK-SEN’de örgütlenmesinin karşısında, valilik, jandarma, müftülük, iktidar ortağı partiler, sahibin sesi medya birleşti. Urfalı işçiler, hakları için mücadele ederken, tıpkı Bangladeşli sınıf kardeşleri gibi, uluslararası sermayenin hizmetine adanmış olan müesses nizamının bütün aygıtlarını yekvücut olarak karşılarında buldu.
Siz hala Bangladeşlileştiremediklerimizden misiniz?
Bangladeş’ten, Urfa’ya, kurulan sömürü tezgâhı ve zulmün asıl sorumlusu o çok meşhur tekstil firmalarıdır. Özak’ın tedarikçisi olduğu ABD firması Levi's, üretimin ağırlıklı bir kısmını Bangladeş’te yaptırıyor. Levi's gibi markalar, Özak benzeri taşeronların arkasına gizlenerek, büyük paralar ödeyerek uzun yıllar içinde özenle oluşturdukları ve çok önemsedikleri imajlarını korumaya çalışıyor.
Urfa ve diğer bölge kentleri, arazi tahsisi, teşvik ve imtiyazlarla, tekstil patronları için ‘cazibe merkezi’ haline getiriliyor. Tüm bu bölge, ucuz emek ve yüksek kar vaadi ile kapitalist merkezlerin burnunun dibinde “yerli ve milli Bangladeş” olarak kurgulandı. Doğu ve Güneydoğu İş Adamları Dernekleri Federasyonu (DOGÜNSİFED) Başkanı Tarkan Kadooğlu geçen yıl Dünya Gazetesi’ne vermiş olduğu demeçte "Bölgede işsizliğin yüksek olması, işçilik maliyetlerinin düşük olması açısından avantaj sağlıyor. İstanbul'da bir işçi bin lira maaş alırken, burada 600 liraya aynı iş yapılabiliyor. Dolayısıyla yüzde 30-35 gibi bir avantaj söz konusu" demekten çekinmiyor. Yine aynı haberde İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi "4-5 yıl içinde Marmara, Akdeniz, Ege'de faaliyet gösteren tekstilcilerin yüzde 30'u bu bölgeye gider. Özellikle büyük firmaların desteklediği atölyelerin yatırımlarının bölgeye kayacağını düşünüyoruz" diyor. Bölgede inşa edilen bu kölelik düzeni, ülkenin geri kalan kesimlerindeki işçiler için bir tehdit unsurları olarak kullanılıyor. İstanbul’daki tekstil patronları, ücretlerine zam isteyen işçilerini, fabrikayı kapatıp, üretimi Urfa’ya taşımakla tehdit ediyor. Ucuz emek ve sınırsız sömürü alanı olarak uluslararası sermayeye peşkeş çekilen bölge illerinde, sendikalaşma ve hak arama mücadelesine karşı sistematik özel bir tahammülsüzlük ve güçlü bir direnç var.
ABD firmasına, Urfalı işçileri köle olarak pazarlamayı iş edinen Özak patronu ve yardakçıları, BİRTEK-SEN çatısı altına birleşen işçilerin mücadelesinin “Ülkemizin ve bölgenin kalkınmasını istemeyen ‘dış güçlerin’ bir oyun oyunu olduğu" ezberine sığınıyor.
Özak işçisinin hak mücadelesi, "Bangladeşlileştirme" yolu ile yabancı sermayenin çekilmesi projesine bir direniş olarak görülmeli. Özak işçisi, Urfa ve bölge illerinin, global tekstil markaları için ucuz emek cenneti haline getirilmesine karşı verilecek olan mücadelede buz kıran rolü oynuyor. Burada elde edilecek bir başarı, bölgedeki tüm işçilerin kazanımı olacaktır.
Tekstil işçileri, Dakka’dan, Urfa’ya, sefalet ücretinin kader olarak sunulduğu her yerde ayakta. Levi's ve diğer markaların kurduğu bu sömürü çarkına karşı farklı coğrafyalarda kendi yatağında akan işçi mücadelesi, sanılandan da yakın bir gelecekte "Dünya’nın bütün işçileri bileşin" çağrısına kulak vermek gerektiğini anımsayacaktır.
(derleyen: mstfkrc)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder