Müfredattan evrimi tümden silemeyen MEB biyoloji dersinin odağına 'yaratılış' kavramını koymaya çalışıyor. Bilim insanları gericilikte bu yeni aşamaya karşı güçlü bir duruş sergilemeye çağırıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın önümüzdeki günlerde kamuoyuna açıklaması beklenen yeni müfredat değişikliği kapsamında, biyoloji dersinin merkezine bilim dışı “yaratılışçılık” kavramını koyduğu ortaya çıktı.
Bilim insanları ve eğitimciler bu skandala karşı kamuoyunu güçlü bir tepki vermeye çağırıyor, müfredatın bu şekilde geçmesi halinde bilimsel eğitime son noktanın konulmuş olacağına dikkat çekiyor.
Eğitime evrim karşıtı, gerici müdahaleler MEB’in hazırladığı ve önceki gün kamuoyuna sızan müfredat değişikliğiyle yeni bir boyut kazandı.
Sızan belgeye göre yeni müfredatta “Biyoloji Dersi Öğretim Programı’nın Temel Felsefesi ve Özel Amaçları” başlığı altında “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında geliştirilen biyoloji dersi öğretim programıyla yürütülen eğitim öğretim süreçlerinde yaratılış teorisi benimsenmektedir” denildi.
Bu hamle 12 Eylül sonrası evrim düşmanı milli eğitim bakanlarından Vehbi Dinçerler’in yapmak isteyip de yapamadığının gerçekleşmesi, Adnan Oktar’ın, Fethullah Gülen’in yıllarca propagandasını yaptığı “yaratılışçılık” kavramının biyoloji dersinin merkezine çakılması anlamına gelecek.
Komisyon üyeleri de tepkili: 'Böyle geçerse istifa ederiz'
soL’un edindiği bilgiye göre müfredat içeriğini hazırlayan MEB’deki komisyon üyeleri de bu hamlenin kendilerinden değil yukarıdan geldiğini ve metne sonradan eklendiğini belirtiyor. Duruma tepki gösteren bazı komisyon üyeleri içerik böyle geçerse istifa edeceklerini dile getiriyor.
Öte yandan metne yaratılışla ilgili bu ifadelerin eklenmesinin arkasında yılların yeminli evrim düşmanı, botanik profesörü Adem Tatlı’nın ve ekibinin olduğu ileri sürülüyor.
Tatlı daha önce 2005 yılında Dumlupınar Üniversitesi’nde görev yaparken yazdığı “Evrim ve Yaratılış” adlı kitaptaki bilim dışı ifadeleri nedeniyle YÖK tarafından görevden uzaklaştırılmış ardından mahkeme kararıyla göreve geri dönmüştü.
Prof. Dr. Tavşanoğlu: Türkiye adına bir utanç kaynağı
Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Ekoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Çağatay Tavşanoğlu, lise biyoloji müfredatının temel felsefesinin, bilimsel hiçbir geçerliliği olmayan "yaratılış" kavramı üzerine oturtulacağına ilişkin ifadelerin yer aldığı taslak metni “tek kelime ile skandal” diye niteledi.
Tavşanoğlu “Bu metin, bilim düşmanlığının aşı karşıtlığı, düz dünyacılık vb. şeklinde toplumda farklı şekillerde yer bulduğu bir dönemde, devlet eliyle evrim karşıtlığının meşrulaştırılmaya çalışıldığı bir girişim olarak Türkiye adına bir utanç kaynağı olmalıdır” dedi.
Bu girişimin evrimsel biyolojiye ilişkin kavramların biyoloji müfredatından kaldırılması açısından bir ilk olmadığını dile getiren Tavşanoğlu, 2017 yılında daha kapsamlı bir değişimle, evrim kavramının biyoloji müfredatından tümden ayıklanmasının sözkonusu olduğunu hatırlattı.
O dönemde, Ekoloji ve Evrimsel Biyoloji Derneği olarak yürüttükleri kampanya sayesinde, Milli Eğitim Bakan yardımcısıyla görüşme ve konuyla ilgili tartışmaların yürüdüğü Talim Terbiye Kurulu toplantısında evrimsel kavramlara ilişkin görüş ve önerilerini ifade etme şansı bulduklarını anlatan Tavşanoğlu “Toplantıda müfredattan ayıklanmış evrim kavramlarının birçoğunu müfredata geri yerleştirebilmiştik, ancak ‘evrim’ sözcüğünün sansürlendiğine de şahit olmuştuk” dedi.
Tavşanoğlu “Bu örnek, Türkiye'de bilimsel bir müfredata erişme konusunda, bilim insanları olarak hep tetikte olmamız gerektiğinin ve bilimde gerilemeye yönelik çabalara geri adım attırabileceğimizin de bir göstergesi. Bu kez de bu çaba sonuçsuz kalmayacak ve genç beyinlerimiz temel bilim derslerinde bilim dışı fikirlere maruz kalmayacaklar diye umuyorum” ifadelerini kullandı.
Dr. Altınışık: Çok güçlü bir şekilde karşı çıkılmalı
Hacettepe Üniversitesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Ezgi Altınışık da 2017’deki müfredat değişikliğinde evrimin büyük ölçüde tırpanlandığını ancak Ekoloji ve Evrimsel Biyoloji Derneği’nin girişimleriyle bazı evrimsel kavramların yeniden müfredata eklenmesinin başarıldığını söyledi.Ancak o dönemde yaratılışın müfredata eklenmediğini söyleyen Altınışık’a göre evrim tedrici olarak zaman içerisinde müfredattan silindi. Bu girişimlerin geçmişiyse Adnan Menderes dönemine kadar uzanıyor. 12 Eylül sonrası 80’lerde bizzat dönemin milli eğitim bakanı Vehbi Dinçerler’in eliyle evrimin tırpanlanması işine girişildiğini ve buna izin vermemeye çalışan öğretmenlerin fişlendiklerini aktaran Altınışık, evrime yönelik bu düşmanlığın politik sebepleri olduğunu dile getirdi.Geldiğimiz süreçte müfredatta “artık zaten kırıntıları kalmış olan” evrimsel kavramların bağlamından koparılmış olduğunu, öğrencilerin bunu öğrendiklerinde herhangi bir bağlantı kuramadıklarını belirten Altınışık “Bugün artık müfredata yaratılış kavramının girdiğini, bunun Milli Eğitim Bakanlığı tarafından benimsendiğini görüyoruz. Bunun günümüz politik durumu ve MEB’in politik durumuyla ilişkisi var” dedi.
MEB’in ÇEDES projesi, tarikat ve cemaatlerle işbirliğinin de bunun bir yansıması olduğuna işaret eden Altınışık müfredattan evrimin silinmesinin aynı zamanda bilimsel düşünce tarzının silinmesi anlamına geldiğini vurgulayarak “Bu da gelecekte yapılacak bilimsel çalışmaları etkileyecek” dedi.
Bugün üniversiteye gelen öğrencilerde bu eksik bilgileri çok net bir şekilde gördüklerini söyleyen Altınışık da müfredatın bu şekilde geçmeyebileceği görüşünde:
“Türkiye kamuoyunun, bütün velilerin, bütün aydınların çok güçlü bir şekilde karşı çıkması gereken bir sürecin içerisindeyiz. Ben müfredatın bu şekilde geçmeyebileceğine inanıyorum."
Doç. Dr. Şeker: Nedenselliği yok sayan eğitim sistemi sizi başka ülkelere sömürge yapar
Bilkent Üniversitesi Ulusal Nanoteknoloji Araştırma Merkezi’nden Doç. Dr. Urartu Özgür Şafak Şeker’e müfredat böyle geçerse gelecek kuşakları ve Türkiye’yi neyin beklediğini sorduk.
Çocukların ortaokulda, lisede aldıkları bilgilerin üniversiteye geldiklerinde anlamsız olduğunu göreceklerini belirten Şeker "Çünkü eğer o müfredatın kendilerine verdiği bilgiyle devam etmek isterlerse herhangi birisinin moleküler biyoloji ya da biyoloji bölümlerinde okuması mümkün değil” dedi.
Evrimi yok sayan bir ülkenin ne aşı ne ilaç yapabileceğine dikkat çeken Şeker “Şimdi siz çocuğa ortaokul ve lisede evrim yoktur diyorsunuz, ondan sonra bu çocuk üniversiteye geliyor, ama bak diyorsunuz insan genom projesi yapıldı, insana ait bütün genlerin nasıl birbiriyle ilişkili olduğunu biliyoruz, diyorsunuz. Nasıl biliyoruz bunu? Birisi mi söyledi bize? Hayır biz bunu yaptık. Nasıl yaptık? Evrimsel ilişkilerden yola çıkarak, oradaki varsayımları kullanarak yaptık. Bu çok büyük bir kafa karışıklığına neden olacak. Ayrıca çocuğu sanki ilk defa hayatında biyoloji öğreniyor seviyesine getireceğiz. Bu da öncesindeki bütün eğitimin çöpe atılması demek. Yani boşu boşuna ülke kaynaklarını heba ediyorsunuz” ifadelerini kullandı.
Organizmalar arasında evrimsel ilişkiler kullanılarak oluşturulan data bankalarından birinin Amerikan Sağlık Bakanlığı’na ait Ulusal Biyoenformatik Merkezi olduğunu söyleyen Şeker “Buraya bakmadan herhangi bir genetik çalışma yapmanız imkansız. Bir enzim mi üreteceksiniz endüstri için, bir protein mi üreteceksiniz ilaç için, oraya bakmanız gerekiyor. Orası nasıl oluşturulmuş? Tamamen organizmalar arasında evrimsel ilişkiler kullanılarak oluşturulmuş bir data bankası. Şimdi siz buna yok dediğiniz zaman, nasıl aşı yapacaksınız, nasıl ilaç yapacaksınız? Hiçbirisini yapamayacaksınız bu bu kadar basit” dedi.
Küba’nın kendi aşısını yaptığını, kendi ilacını ürettiğini hatırlatan Şeker evrimi yok sayarak bunların hiçbirinin yapılamayacağına işaret etti:
“Çünkü siz temel bilgiyi yok sayıyorsunuz. Bu şuna benziyor: Siz uzaya çıkmak istiyorsunuz ama diyorsunuz ki yerçekimi diye bir şey yok. Yerçekimi diye bir şey yoksa o zaman bir yay basitçe sizi yukarı zıplatabilir. Uçak yapmak istiyorsunuz ama diyorsunuz ki yukarıda termal akımlar yok. Neden? Çünkü o bir teori diyorsunuz. Kuantum hesaplama yapacaksınız, diyorsunuz ki atom altı parçacık diye zaten bir şey yok, bunlar hep yalan dolan diyorsunuz. Bunlardan hiçbir farkı yok.”
Şeker “Nedensellik bilmeyen, nedenselliği yok sayan eğitim sisteminin de günün sonunda götüreceği yer sizi başka ülkelere sömürge yapmaktan ileri gitmeyecektir. O zaman da işte İliç’te olduğu gibi madenlerinizi gelir yağmalarlar, siz de aptal aptal bakarsınız” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Ozan: ’Aziz Sancar böyle derse Cemaat artıkları ne yapmaz ki!’
ODTÜ Matematik Bölümü’nden Prof. Dr. Yıldıray Ozan ise MEB’in biyoloji derslerinde evrim teorisi yerine gerici anlayışın ürünü olan ve hiçbir bilimsel temele dayanmayan yaratılış teorisinin ön plana çıkartılması için çalışmasını yakın tarihte yaşanan bazı önemli olaylarla bağdaştırmamanın zor olduğunu belirterek Aziz Sancar örneğini verdi.
Ozan, Nobel Kimya Ödüllü ABD’li Türk akademisyen Aziz Sancar’ın 16 Haziran 2017 tarihinde yaptığı açıklamada şunları kaydettiğini hatırlattı:
“Ben Müslümanım ve Müslüman olduğumu her yerde söylüyorum. Müslümanlığımla övünüyorum. Türkiye’de olan ‘evrimi ne zaman öğretelim’ kavgası beni çok üzdü. Türkiye'nin çok sorunu var. Bir krizden öbürüne geçiyoruz. Ben Allah'a inanıyorum. Evrim olmuş olmamış fark etmez. İsteyen evrime inanır, isteyen inanmaz ama bunu kalkıp büyük devlet, millet sorunu yapıp kavga ederek bütün enerjimizi boşa harcıyoruz.”
Bu açıklamanın özellikle gerici çevrelerde ve basında büyük yankı bulduğunu ve beğenildiğini belirten Ozan, Sancar’ın daha sonra çark edişiniyse şu sözlerle aktardı:
“Ne de olsa Nobel ödüllü tek bilim insanımız özetle, evrimi kabul edip etmemek size kalmış, bir zorunluluk yok demişti. Fakat kısa süre sonra, muhtemelen meslektaşlarına bu sözleri açıklayamayacağını düşünerek çark etmiş ve ‘sözlerim çarpıtıldı’ demişti. Hatta Orhan Bursalı’ya bir demeç vererek kendini temize çıkartmaya çalıştı."
"Aziz Sancar’ın samimiyetine inanmak biraz zor, şöyle ki tek tutarsızlığı bu değil" diyen Ozan, "Kendisi Nobel ödülünü Anıtkabir’e bağışlamıştı ama Mustafa Kemal’in kurucusu olduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin tabutuna son çiviyi çakma törenini sahneden izlemekten geri durmadı" diye belirtti.
Ekoloji ve Evrimsel Biyoloji Derneği: Konunun takipçisiyiz
Ekoloji ve Evrimsel Biyoloji Derneği de yazılı bir açıklama yaparak biyoloji eğitimine yapılan bilim dışı müdahaleye tepki gösterdi.
Dernekten yapılan açıklamada bilimin konusu olmayan “yaratılış” kavramının, biyoloji gibi bir temel bilim dalının öğretim programının temel felsefesini betimleyen bir metinde yer almasının 21. yüzyılın çağdaş, laik ve bilimsel eğitim anlayışı ile çeliştiği belirtildi.
Açıklamada “Ekoloji ve Evrimsel Biyoloji Derneği olarak, geçmişte olduğu gibi, bugün de biyoloji eğitimine yapılan bu tür bilim dışı müdahalelerin karşısında olduğumuzu ve konunun takipçisi olacağımızı ifade etme gereği duyuyoruz. Biyoloji ders programının tüm unsurlarının bilimsel temele dayanan bir bakış açısıyla yeniden düzenlenmesini talep ediyoruz” denildi.
TKP: Bilimsel ve laik eğitimin temellerine konan bu dinamiti kabul etmiyoruz
Türkiye Komünist Partisi (TKP) de konuya ilişkin yaptığı açıklamada “Bakanlığın yaratmaya çalıştığı bu karanlığı reddediyor, bilimsel ve laik eğitimin temellerine konan bu dinamiti kabul etmiyoruz! Tarikat ve cemaatlerin yuvası haline dönen Milli Eğitim Bakanlığı çocuklarımızın bilimsel eğitim hakkı önünde en büyük engellerden biridir. Eğitimi piyasacılığa, emekçi çocuklarını gericiliğe teslim eden iktidarı uyarıyoruz: Konunun takipçisiyiz. Laik, parasız ve bilimsel eğitim için gereken mücadeleyi öreceğiz!” ifadelerine yer verdi.
Burcu Günüşen / soL-Özel
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder