Biz İliç’teki 9 madencinin yasını tutup, felaketin korkusunu yaşarken, İngiliz altın tekelleri Londra Borsası’nda hissedarlarına Türkiye’de yağmalayacakları yeni rezervlerin müjdesini veriyor. O müjdelerden birisi de Balıkesir’le ilgili. Şirketin önündeki engeli kaldıran ise Recep Tayyip Erdoğan’dı. İngiliz hissedarların çıkarı için koruma altındaki bölgenin haritasını değiştirdi.
Memleket abluka altında. Altın tekelleri Türkiye’nin üzerine çullanmışlar. Biz 9 madencinin acısını duyup, nesillere yayılacak bir zehrin korkusunu yaşarken, onlar Londra Borsası’nda hissedarlarına yeni rezerv müjdesi veriyorlar. Öyle ki yatırımcı sunumlarındaki iştahı apaçık görüyoruz. Orada başka bir şeyi daha görüyoruz. Kuşatmanın sadece dışarıdan olmadığını…
Meğer Recep Tayyip Erdoğan, yeni bir İliç’in tohumunu atan İngiliz altın şirketi ve hissedarlarının çıkarı için, ülkede sınırları bile değiştirmiş. Gözümüz gibi bakmamız gereken bir alanı, sinsice ‘yana’ kaydırmış!
Bakın İliç’te bir kez daha ortaya çıkan ilişki ağı ülkeyi adım adım nasıl yeni felaketlere sürüklüyor.
***
Geçen hafta İliç’le ilgili dikkat çekici bir haber düştü. Madene ÇED raporu hazırlayan SRK Danışmanlık yöneticisi Ahmet Oğuz Öztürk’ün, 5 Şubat’ta Anagold’un yönetimine geçtiği ortaya çıktı. Tesadüf değildi bu. ‘Altın lobisinin’ en önemli ayağına ilişkin bir ipucuydu. SRK Danışmanlık sadece ÇED raporları hazırlayan bir şirket değil çünkü. Afrika’daki sömürgeci madencilik deneyiminden doğmuş, 50 yıllık küresel bir simsar. 20 yıldır da bizim rezervleri pazarlıyor. Anagold’un gözaltına alınıp bırakılan Genel Müdürü Cengiz Demirci de 2009-2010 arası orada uzmandı. Ayrıca meşhur Rio Tinto kökenli.
Türkiye şubesi 2001’de açılan SRK’nın merkezi ABD’de. 1974 yılında Güney Afrika madenleri için kuruldu. Artık maliyet azaltıcı önlemler geliştirmeden atık havuzları ve pasa sahaları projelendirmesine, hukuki destekten yerel ortaklar bulmaya, lobiciliğe uzanan maharetlere sahip. Bu şirkete dikkat edin. Uzun uzun anlatamayacağız ama 2006’da Türkiye için hazırladığı altın raporunun, tekeller için bir yol haritası olduğunu, AKP’nin de o haritaya uyumlu hareket ettiğini not edelim.
İliç dışındaki bazı işlerini kısaca hatırlayalım: Fatsa’daki Altıntepe madeni, Çaldağ nikel madeni, Çayeli bakır madeni, Öksüt altın madeni, Bilecik’teki bakır madeni, Yozgat Sorgun’daki Adur Madencilik’in uranyum projesi, Balıkesir Bigadiç’teki Polimetal Madencilik’in altın madeni…
YİNE İLİÇ’TEKİ GİBİ: YERLİ ORTAK YANDAŞ
Şu an üç proje üzerinde daha çalışıyor. Madenlerin sahibi, İngiltere merkezli Ariana Resources. CEO’luk görevini yürüten kişi Kerim Şener. Hissedarların adları ve payları şöyle:
Şirketin altın madeni projeleri ise şunlar: Balıkesir’in Sındırgı ilçesine bağlı Yusufçamı, Yolcupınar ve Çoturtepe köylerini kapsayan Kızıltepe Altın Madeni. Kütahya’nın Tavşanlı ilçesindeki maden. Ve Artvin’deki Salınbaş Altın Madeni. Buralarda da tıpkı İliç’te yapıldığı gibi bir ilişki ağı kuruluyor.
Madenleri işletecek olan Zenit Madencilik’in yüzde 53’ü, 2020 yılında Özaltın İnşaat’a satıldı. Şirketin yüzde 23.5’i Ariana, yüzde 23.5’i de Proccea Construction’a ait. Özaltın’ı yakından tanıyoruz. 5’li çete diye anılan gruba dahil edilmeyi hak edecek kadar kamu ihalesi alan, iktidarla içli dışlı bir müteahhit. Proccea Construction ise Afganistan, Gine, Mali, Suudi Arabistan vb. ülkelerde inşaat işleri yapıyor. Çöpler’de de inşaat yaptı.
Çöpler’deki felaketi tartıştığımız günlerde, 24 Şubat 2024 günü Ariana Resources CEO’su, Londra Borsası’na bir açıklama gönderdi. Kızıltepe’deki sondaj sonuçlarının memnuniyet verici olduğunu belirtilerek, “Zenit önümüzdeki 18 ay içinde işlenmek üzere cevher çıkarma planı üzerinde çalışıyor" diyordu. İngiliz hissedarlara bekledikleri müjdeyi vermişti.
İşte bu başarıda Erdoğan ve kabinesinin payı büyüktü. Nasıl mı?
GEZİ’DEN 6 AY ÖNCE…
Şimdi biraz gerilere gidelim. Erdoğan’ın “Bunlar çapulcu. Çevrecinin daniskası biziz” açıklamasını yaptığı, Gezi protestolarından 6 ay öncesine…
İngiliz altın tekelinin Kızıltepe için önünde bir engel vardı. Arama yapacağı üç bölge termal turizm alanında kalıyordu. Yani yeraltı suları, endemik bitki örtüsü bakımından korunması gerekli yerlerdi. Şirkete 2012’nin ortalarında Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan izin çıkmıştı. Ancak bölge termal su kaynaklarına sahip olduğundan siyanürle cevher ayrıştırma, atık havuzu vb. mümkün değildi.
Ve 20 Ocak 2013 günü, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla bir Bakanlar Kurulu kararnamesi Resmi Gazete’de yayımlandı. Kararnamenin adı şöyleydi: “Bazı Alanların Turizm Merkezi, Bazı Alanların ise Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi Olarak İlanı ile Bazı Turizm Merkezlerinin İsim ve Sınırlarının Değiştirilmesi Hakkında Karar.”
Benzerine defalarca tanık olmuşsunuzdur. Uzman olan birileri araştırmadığı müddetçe neyin kastedildiğinin, niye yapıldığının anlaşılmadığı; içinde ‘koruma’, ‘gelişim’, ‘turizm’ lafları geçtiği için iyi bir şeyler olabileceği hissi uyandıran böyle çok karar yayımlanır. Bunların sonuçlarını belki de yıllar sonra fark ederiz. Bu da öyleydi.
‘BİZİM İÇİN BİR ENGEL DAHA KALDIRILDI’
Meseleyi anlayan meslek kuruluşları, çevreciler, hukukçular itiraz etse de tepkiler geri kalan kimsenin umurunda olmadı. Zaten Gezi protestoları üzerinden inşa edilen ‘düşman hukuku’, böyle kararlara itiraz edenleri çoğunluğun önüne ‘yem’ olarak sunmuştu. Oysa Erdoğan’ın kararının ardındaki gerçek ve esas düşman, Londra Borsası’na yapılan açıklamada belirdi. Ariana Resources’in CEO’su şöyle diyordu:
“Türkiye'ye odaklanan altın arama ve geliştirme şirketi Ariana Resources 2013'ün 4. çeyreğinde hedeflenen maden inşaatı öncesinde, Batı Türkiye'deki Kızıltepe Sektörü’nde daha fazla ilerleme kaydettiğini duyurmaktan memnuniyet duyar. Geçen ay ormancılık izinlerimizin onaylanmasının ardından, bu Bakanlar Kurulu kararnamesi, bizim için başka bir engeli kaldırdı. Kararnameden önce, Kızıltepe Sektörü’nün bazı kısımları termal turizm merkezi sınırları içinde yer alıyordu. Kararname sonucunda çıkarıldı. Şirket çeşitli çevresel gerekliliklere uymaya devam edecek olsa da, faaliyetleri artık yeni tanımlanan termal turizm bölgesi üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olmayacaktır. Kararnameyi takiben SRK Danışmanlık, ÇED raporunu hazırlayacak. İlk göstergeler, sahanın atık barajının konumu için elverişli olduğunu gösterdiği için son derece cesaret vericidir.”
***
Görüldüğü gibi altın tekelleri yıllara yayılmış bir planla hareket ediyorlar. Hissedarlara kazandıracak en küçük bir kaynağı bile, iktidarın açtığı yol sayesinde, emip tüketmek için sabırsızlanıyorlar. Haliyle Türkiye altın haritasına bakınca, yeni İliçlerin kapıda olduğunu söylemek kehanet olmaz. Balıkesir, Artvin vb. böyle bir kadere hızla koşuyor.
Bahadır Özgür / duvaR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder