Bugün CHP’de “yoldaşlar” söylemiyle ve yumruklarını havaya kaldırarak siyaset yapmaya çalışan “eskimiş tüfekler” bize, fil mezarlığına doğru yürüyen filleri hatırlatıyor.
Yaşayan en büyük kara memelisi olan filler, yaklaşık olarak 60-70 yıl ömre sahip, 22 aylık bir hamilelik süresi sonrası yavrularına ortalama olarak, insanlar ve diğer insansı maymunlar gibi en az iki yıl süreyle süt sağlayan, 5 kiloya ulaşan beyinleri ve serebral korteksleriyle, oldukça sosyal ve kompleks iletişim sistemine sahip bir canlı olarak tanımlanırlar (Evrim Ağacı).
Yaşlı veya yaralı fillerin, ölmek için sürüden ayrıldıkları ve böylelikle sürünün hareketine engel olmaksızın ölmeyi seçtiklerine dair görüşler de bulunmaktadır.
Türkiye, yaklaşık olarak iki aydan daha kısa bir süre sonra, bir yıl içerisindeki üçüncü seçimini yapacak. 2023 mayıs ayında yapılan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinden sonra bu yıl da mart ayının son günü belediye başkanları, belediye meclis üyeleri ve muhtarların belirleneceği yerel seçimler yapılacak.
Konu yerel seçimler olunca, partilerin programları ve politikaları olduğu kadar, belediye başkan aday adaylarının veya adaylarının kişilikleri, kimlikleri ve tavırları da önem kazanıyor. Türkiye’de düzen partilerinde ideolojik olduğu kadar kadro anlamında da büyük bir geçişkenlik olduğu malum. Nitekim, gün geçmiyor ki daha bir yıl olmadan seçildiği partiden istifa edip, sert eleştirilerde bulunduğu iktidar partisine kapağı atan milletvekili haberlerine veya her yerel seçimde başka bir partiden aday olmuş belediye başkanı haberlerine şahit olmayalım.
Bugün CHP üyesi olup, geçmişte sosyalist hareketin herhangi bir müfrezesinde yer almış ve yaklaşan yerel seçimlerde belediye başkanı veya meclis üyesi olmak üzere aday olmuş bir grup var ki, yeni partileri CHP’nin toplantılarında katılımcılara “yoldaşlar” diyerek hitap eden, fotoğraf çektirirken sol ya da sağ yumruklarını havaya kaldıran bu politikacı grubu, üzerlerinde düşünülmeye, konuşulmaya değer.
Sadece bugünkü değil dünkü CHP’nin de sosyalizmle uzaktan yakından ilgisi olmadığı gibi, sınıfsal bilincin gelişimini önleyip, sosyalist örgütlenmelerin geniş halk kitleleriyle kalıcı bağlar kurmasına engel olmak CHP’nin temel politikalarından olagelmiştir. Sosyalist ve devrimci mücadelenin kitlesellik kazandığı 1970’li yıllarda CHP tarafından ortaya atılan “toprak işleyenin su kullananındır” ve “ne ezilen ne ezen insanca hakça bir düzen” sloganları CHP’nin solda konumlanışının değil, sosyalizme kayan kitlelerin önündeki baraj olma çabalarının ifadesidir.
İkinci Dünya Savaşı sonrası Türkiye’deki devrimci, sosyalist hareketlerin güçlenmesi ve sendikal hareketlerin yaygınlaşmasına “ortanın solu” açılımıyla set çekmeye çalışan CHP’nin 2. Genel Başkanı İsmet İnönü, 2. Dünya Savaşı sonrası Avrupa’daki politik gelişmeleri değerlendirirken “...Almanya’yı, Fransa’yı, İtalya’yı o günler ayrıca komünizm tehlikesi tehdit ediyordu… Fakat halk bu memleketlerin her birinde oyunu ortanın soluna verdi ve ortanın solundaki yolundan bu memleketler kalkındı, bu memleketlerden komünizm tehlikesi kalktı” diyerek, Türkiye’de sosyalist bir iktidar tehlikesinin ortadan kaldırılmasının en etkili yolunun ortanın solundan ve partisinden geçtiğine egemen sınıfları ikna etmeye çalışıyordu.
İnönü’nün yolundan ilerleyen CHP’nin 3. Genel Başkanı Bülent Ecevit de 12 Mart Darbesi sonrasında daha da kitleselleşen sosyalist ve devrimci hareketleri sönümlendirmeyi birincil politik misyonu olarak gördü. “Ortanın solunun yegane başarısı, sonraki yıllarda Ecevit’in de itiraf edeceği gibi, ülke tarihinin en devrimci döneminde komünizmin önünün kapanması oldu.” (Gelenek, Kasım 2020, Türkiye Siyasi Tarihinde Antikomünizm)
CHP’nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise 13,5 yıllık başkanlığı döneminde;
- 2010 yılında “Ben bugün laikliğin tehlike altında olduğunu düşünmüyorum” diyerek,
- 2014 yılında islamcı Ekmelettin İhsanoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı olarak göstererek,
- 2016 yılında “AKP’nin, milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla ilgili yasa teklifi anayasaya aykırı ama evet diyeceğiz” diyerek, ve
- 2023 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nde faşizan ve islamcı partilerle işbirliği yaparak, bırakalım solun gelişimine set çekmeyi, bu gerici oluşumların meşrulaşması için kanallar açan bir politika yürütmüştür.
Bugün geniş halk kitlelerini düzen siyasetinin en gerici haline boyun eğer hale getirmek dışında bir misyonu ve hedefi kalmamış CHP’de “yoldaşlar” söylemiyle ve yumruklarını havaya kaldırarak siyaset yapmaya çalışan “eskimiş tüfekler” bize, fil mezarlığına doğru yürüyen filleri hatırlatıyor. Ancak, bu kez yaklaşan bir biyolojik ölümden değil, çoktan gerçekleşmiş bir ideolojik ölümden bahsetmek gerekir.
MEHMET ARGUVANLI / soL-Serbest Kürsü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder