19 Şubat 2024 Pazartesi

KISA GÜNDEM BAŞLIKLARI - 19 ŞUBAT 2024 -

 CHP'li Yavuzyılmaz: Anagold'un işletme ruhsatları iptal edilmedi (soL)

CHP milletvekili, 9 işçinin siyanürlü toprak altında olduğu madenin çevre izinin ve lisansının iptal edilmesine karşın işletme ruhsatlarının hâlâ iptal etmediğini öne sürdü.(https://haber.sol.org.tr/haber/chpli-yavuzyilmaz-anagoldun-isletme-ruhsatlari-iptal-edilmedi-390742)

İliç madeninde yaşananlar Çöllolar’ı hatırlattı: 9 işçi 13 yıldır toprak altında (Görkem KINACI-EVRENSEL)

İliç altın madeninde meydana gelen çökme, 9 işçinin hâlâ 50 milyon metreküp toprak altında olduğu Afşin-Elbistan Çöllolar maden katliamını hatırlattı.

‘Çöllolar maden katliamı’ diye anılan iki göçük, bundan tam 13 yıl önce, 2011 yılının şubat ayında meydana geldi. Maraş’taki Afşin-Elbistan B Termik Santrali’ne kömür veren Çöllolar Kömür Sahası’nda 6 Şubat 2011’de meydana gelen ilk göçükte Yaşar Alkaya isimli işçi hayatını kaybetti. Göçüğün ardından, özelleştirilen maden sahasındaki risklerin uzun zamandır dile getirildiği, önlem alınmadığı ve daha büyük bir felaketten dönüldüğüne dair açıklamalar yapılmıştı.Sadece 4 gün geçti ve uyarıları yapılan o daha büyük felaket, diğer bir deyişle göz göre göre gelen katliam gerçekleşti. Madende 10 Şubat günü yine şev kayması sonucunda 10 kişi toprak altında kaldı. Yürütülen çalışmada Ruşen Demir isimli işçinin cansız bedenine ulaşıldı. Jeoloji Mühendisi Halil Tatlı, Maden Mühendisi Nail Yılmaz ile işçiler Hacı Mehmet İpek, Muhsin Koşan, Kemal Elmas, Cuma Yıldırım, Adnan Demir, Tuğran Gökhan ve Aydoğan Polat yapılan tüm aramalara rağmen bulunamadı. 9 kişinin cansız bedenleri yaklaşık 2,5 kilometrekarelik bir alanda 50 milyon metreküp toprağın altında bırakıldı.(6 YIL SÜREN DAVADA 11 CANIN KARŞILIĞI TAKSİTLE PARA CEZASI) 9’u hâlâ toprak altında kalan 11 işçinin ölümüne ilişkin dava, 6 yıl boyunca devam etti. 22 duruşma sonucunda çıkan karar 11 kişinin canına verilen bedeli ortaya koydu: 24 ay taksitle, 91 bin 200 TL! Davanın karar duruşması 20 Ocak 2017’de görüldü. 9'u sahayı işleten Park Teknik AŞ’de görevli, 14'ü de Elektrik Üretim Anonim Şirketinde (EÜAŞ) görev yapan toplam 23 kişi 'Bilinçli taksirle birden çok kimsenin ölümüne sebep olmak' suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyordu. Şirket yaşamını yitirenlerin aileleri ile bir bir anlaşmış davada tek şikayetçi olarak ölenlerden Muhsin Koşan'ın ailesi kalmıştı.Mahkeme heyeti kararını oy birliğiyle verdi. Park Teknik AŞ Genel Müdürü Şeref Göksu ile diğer personeller Yusuf Aydın, Refik Güray Eken ve Yakup Kaygusuz, 4'er yıl 2'şer ay hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, daha sonra bu cezayı 91 bin 200'er lira para cezasına çevirdi. Bu cezanın da 24 ay taksitle ödenmesine hükmedildi. Mahkeme heyeti, diğer 19 sanığın da beraatına karar verdi. 11 can karşılığında 4 kişiye taksitle para cezası çıkan dava sürecinden akıllarda şunlar kaldı: *İlk mütalaada EÜAŞ çalışanlarının bazıları yönünden bilinçli taksirle birden fazla adam öldürme yönünden ceza istenmişti. İkinci mütalaada tam tersine beraat talep edildi, mahkeme de bu beraat talebine uydu. *Mahkeme, EÜAŞ'ın üst yönetimini asli kusurlu buldu ve onlar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istedi. Danıştay ise daha önce o kişiler hakkında yargılama yolunu kapatmıştı. Sonuç olarak katliamın, EÜAŞ tarafındaki sorumluları yargı önüne çıkarılmadı. Alt düzey EÜAŞ çalışanları ise beraat etti. *Mahkeme heyeti, Park Teknik yetkilileri açısından bilinçli taksiri ve meslekten mahrumiyet taleplerini reddetti. Katliamın şirket tarafındaki sorumluları, basit, yani ikinci dereceden kusurlu sayıldı. Taksitlendirilmiş para cezasıyla işlerine devam etti.(https://www.evrensel.net/haber/510647)

İliç'teki facia 'teşvik' almış! (Cengiz Karagöz-Cumhuriyet)

Daha önce siyanür havuzundaki sızıntıyla gündeme gelen Erzincan İliç’teki madeni işleten Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin vergi borcunun silinmesinin yanı sıra teşvik de verildiği ortaya çıktı. Cumhuriyet o yatırım teşvik belgesine ulaştı. 2015 Nisan ayında hazırlanan yatırım teşvik belgesine göre Anagold Madencilik AŞ, 1 milyar 337 bin TL tutarında yatırım teşviki aldı. Bu teşvik kapsamında şirkete, gümrük vergisi muafiyeti, yedi yıl boyunca sigorta primi işveren hisse desteği, KDV istisnası, yüzde 90 oranında vergi indirimi, KDV iadesi ve faiz desteği verildiği görüldü. Teşvik kapsamında Anagold Madencilik A.Ş’nin yıllık 10 ton dore altın üretimi gerçekleştireceği ve yatırım kapsamında 232 kişi istihdam edeceği ifade edildi.

TOKİ mağdurlarından Tuzla'da AKP binası önünde eylem(soL)

İstanbul'un Tuzla ilçesindeki TOKİ konutları mağdurları, AKP Tuzla İlçe Başkanlığı önünde bir araya gelerek artan konut taksitleri ve konut fiyatlarına karşı tepkilerini dile getirdi. TOKİ mağdurlarından Musa Özdemir, "Önce gel bize verdiğin sözleri tut sonra yeni sözler ver. Bizi seçim aracı olarak kullanmayın, bıktık artık bundan. İmza attık sözleşme yaptık, ne oldu da haklarımızı bizden geri aldınız? Depremzede değiliz ama TOKİ'zedeyiz" dedi. TOKİ’nin Tuzla’da yaptığı konutların aylık taksit ve konut bedellerini yükseltmesi nedeniyle mağdur olan hak sahipleri bugün AKP Tuzla İlçe Başkanlığı önünde bir araya gelerek basın açıklaması yaptı. TOKİ mağdurları, "Dar gelirliye yaptığınız zulümdür, sabit geri ödeme hakkımızı geri verin", "Ev değil hayal satıyorsunuz", "Hibe değil, hakkımızı istiyoruz" yazılı dövizler taşıdı. TOKİ mağdurları, “Mağdurlar burada, Murat Kurum nerede” sloganları attı. Mağdurların sözcüsü Fırat Balta şunları söyledi: “2026 yılında bizlere evlerimizi teslim edeceklerini söylüyorlar. 2019 yılında bildiğiniz gibi asgari ücret 2 bin 300 lira gibi bir rakamdı. Şu anda 17 bin 2 TL. Bizler o zamanın şartlarında bizler 890 TL'ye sadece bir taksiti verebiliyorduk ve üzerine iki misli olarak bizim cebimizde para kalıyordu. Ama şu anda baktığımız zaman bizlerden 14 bin TL'yle 21 bin TL arasında bir rakam istiyorlar.  Bize yüzde elli indirimi vermediler. Bize sabit taksiti vermediler. Bize, 'memur maaş artışıyla sizler bu evi faizli bir şekilde altı ayda bir faizli bir şekilde alacaksınız' dendi. Bu Allah'tan reva mıdır?" Musa Özdemir ise TOKİ'zede olduklarını belirterek şunları söyledi: "Eğer ki bir insana güvenmeniz gerekiyorsa önce geçmişte verdiği sözleri yerine getirmiş mi ona bakarsınız. Şimdi geçmişte verdiği sözü daha yerine getirmemiş. Önce bizim 5 bin 750 dairemizi teslim etmemiş ve artan maliyet fiyatlarını da bize bizim sırtımıza yüklemiş bir insan yeni sözler veriyor. Ben buradan sesleniyorum. Diyorum ki kardeşim önce gel bize verdiğin sözleri sabit taksiti işte yüzde bir KDV ve o günkü fiyatlarla bize önce o haklarımızı ver sonra yeni sözler ver. Bizi seçim aracı olarak kullanmayın. Bıktık artık bundan. Biz imza attık, sözleşme yaptık. Ne oldu? Ne değişti de günümüzde 2024'e gelince bunları bizden geri aldınız.  Biz hani gerçekten depremzede değiliz ama TOKİ zedeyiz. Bugün AK Parti il binasının önünde, Tuzla İl Binası'nın önündeyiz. Çünkü bize o sözü onlar verdiler. Ya gerçekten çok doluyum. Biz oylarımızla birlikte haklarımızı da onlara helal etmeyeceğiz."

'Sütün üretici ve market arasındaki fiyat farkı 3 katına çıktı' (soL)

CHP'li Gürer, üreticiden 13,5 liraya alınan sütün marketlerde tüketiciye 39 lirayı satılmasının hayvancılık yapana faydası olmadığını söyledi (https://haber.sol.org.tr/haber/sutun-uretici-ve-market-arasindaki-fiyat-farki-3-katina-cikti-390748)

Danimarka tüm topçu silahlarını Ukrayna'ya bağışlamaya karar verdi (soL)

Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, Rusya ile savaşta ihtiyacı olduğu gerekçesiyle tüm topçu silahlarını Ukrayna'ya bağışlamaya karar verdiklerini açıkladı. Frederiksen, Almanya'da gerçekleştirilen 60. Münih Güvenlik Konferansı'nda Rusya-Ukrayna Savaşı'na ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ukrayna'nın askeri mühimmat istediğine işaret eden Frederiksen, "Danimarka tarafı olarak biz, tüm topçu silahlarımızı Ukrayna'ya bağışlamaya karar verdik" ifadesini kullandı. Frederiksen, meselenin üretim olmadığını ve ellerinde silahlar bulunduğunu belirterek, "Bizim şu an kullanmamız gerekmeyen, Ukrayna'ya vermemiz gereken hava savunmamız var" diye konuştu. Avrupa'da halen askeri mühimmat bulunduğunu kaydeden Frederiksen, Ukrayna'ya yardımların "hızlanması ve artırılması" gerektiğini vurguladı.

Karadeniz'de teknede zehirlenen balıkçıların cenazeleri Ünye'ye getirildi (soL)

Rusya'nın Soçi kenti açıklarında avlanan balıkçı teknesinde zehirlenen 3 balıkçının cenazesi, Ordu'nun Ünye ilçesindeki limana getirildi. Alınan bilgiye göre, uluslararası sularda avcılık yapmak üzere gerekli izinleri alan balıkçı teknesi, yaklaşık 2 ay önce Ünye Limanı'ndan Karadeniz'e açıldı. Soçi açıklarında avlanan teknede görevli Caner Gürkan, Cengiz Demirci ve Emrah Bakırcı, 2 gün önce ambarda temizlik yaptıkları sırada havalandırmadan sızan metan gazından zehirlenerek hayatını kaybetti. Gazdan etkilenen 2 kişi ise Soçi'deki hastanede tedavi altına alındı. AA'nın aktardığına göre balıkçı teknesiyle Ünye Limanı'na getirilen balıkçıların cenazeleri, Ünye Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. İşlemlerin tamamlanmasının ardından Caner Gürkan'ın cenazesinin Rize'ye, Cengiz Demirci ve Emrah Bakırcı'nın cenazelerinin ise Samsun'un Terme ilçesine gönderileceği bildirildi. Öte yandan olaya ilişkin 2 kişi, Ünye Cumhuriyet Başsavcılığı talimatıyla gözaltına alındı.

Katar zirve yaptı: Borsa İstanbul'da en yüksek portföy değerine sahip ülke oldu!(Şehriban Kıraç-Cumhuriyet)

Borsa İstanbul’da yabancı yatırımlarının yüzde 32’sine sahip olan Katar’ı yüzde 25 ile ABD izledi. AKP’nin umut bağladığı BAE ise portföy değeri bakımından ilk 15 ülke arasında yer almadı. Yaklaşık 7 milyon 615 bin yatırımcının yüzde 99.6’sı yerli yatırımcılardan oluşuyor.

AKP’nin ciddi umut bağladığı ve ardı ardına ziyaretler yaptığı Körfez ülkeleri Türkiye’ye sıcak paradan kazanmaya geliyor. Katar’daki yerleşik yatırımcılar Borsa İstanbul’daki toplam yabancı yatırımlarının yüzde 32’sine sahip oldu. Katar böylece Borsa İstanbul’da Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’yi tahtından ederek bir yıl aradan sonra ikinci defa zirveye oturdu. Katar, 2022’de Borsa İstanbul’da portföy değeri bakımında üçüncü sırada yer alıyordu. 2023 yılı aralık ayı itibarıyla Katar’ın toplam portföy değeri içerisindeki payı 2022 yılının aynı dönemine göre 20 puan arttı. Portföy değeri büyüklüğünde Katar’ı yüzde 25’lik payla ABD izledi. 2023 yılı aralık ayında geçen yılın aynı dönemine göre Birleşik Krallık’ın toplam portföy içerisindeki payı yıllık bazda 4 puan gerilerken ABD’nin payı 10 puan geriledi. Bu dönemde ABD ve Birleşik Krallık’ın portföy değerlerinde yıllık bazda sırasıyla yüzde 7 ve yüzde 11 azalma görülürken, Katar’ın portföy değerinde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 235 artış gözlendi.

Kısa vadeli dış borçta rekor serisine devam: Zirve görüldü (Birgün)
Aralık 2023'te vadesine 1 yıl veya daha az kalan kısa vadeli dış borç stoku rekor seviyeye ulaştı. Orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç stoku 226,6 milyar dolara yükseldi. Bu rakam kasım ayında 226,3 milyar dolardı.(https://www.birgun.net/haber/kisa-vadeli-dis-borcta-rekor-serisine-devam-zirve-goruldu-507749)

Diyarbakır’da Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ile 5 koruma polisinin öldürüldüğü suikastın faillerinden olan ve İçişleri Bakanlığı'nın 10 milyon lira para ödüllü kırmızı kategorisinde aranan Necmettin Şanlı ile Veysi Şanlı’nın kardeşi Kerbela Şanlı, HÜDA-PAR’ın Erzurum Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu. Şanlı, Hizbullah’tan yargılandığı davada da 7,5 yıl hapisle cezalandırılmıştı.(https://www.birgun.net/haber/hizbullahtan-hapis-yatti-hudapar-in-adayi-oldu-gaffar-okkan-detayi-507782

ÇEDES, MESEM... Eğitimde ‘onaylanmış suç’ uygulamaları (Evrensel)

ÇEDES’le okullarda dini dayatmalar artarken, MESEM ile çocuk işçiliği olağanlaşıyor. Eğitimciler, çocuk gelişimine ve sağlığına telafi edilemeyecek hasarlar veren uygulamalara son verilmesini istedi.

Tarikat ve gerici vakıfların cirit attığı okullar ve çocukların eğitimi için eğitimciler ve veliler kaygılı. 4-6 yaşındaki çocuklara din eğitimi dayatmasından, öğrencilere şeytan taşlatmaya ya da çocukları cami ve mezarlık temizletmeye götürmeye varan uygulamaların ardı arkası kesilmiyor. Bu dinci, gerici uygulamaların yanı sıra okullar aracılığıyla çocuk işçiliği ve sömürüsüne de alan açılıyor. İstanbul’da Eğitim Sen 4 No’lu Şubenin düzenlediği çalıştayın gündemi de bu adımların artık kurumsal olarak tüm eğitim alanını bir ağ gibi sarmış olması. Çalıştayda okullara manevi danışman adı altında imam, vaiz atanmasının önünü açan ‘Çevreme duyarlıyım değerlerime sahip çıkıyorum (ÇEDES’) ve çocuk işçiliğine yasal kılıf olarak uygulamaya konulan çocukların (öğrencilerin) iş cinayetlerine kurban gittiği mesleki eğitim merkezleri (MESEM) mezarlığına karşı neler yapılabileceği tartışması var.("ÇOCUKLARIN GELİŞİMİNE KET VURULUYOR") ÇEDES’i ve değerler eğitimini çocuklar açısından değerlendiren Türk Tabipleri Birliği (TTB) Okul Çalışma Grubundan Çocuk ve Genç Psikiyatrı Prof. Dr. Sevcan Karakoç, müfredata din eğitiminin çok erken yaşta eklenmesinin çocuklarda obsesif kompulsif bozukluklara yol açacağına dikkat çekerek “Çocuklar bu dönemde soyut düşünemezler, neden-sonuç ilişkisi kuramazlar. Günah gibi kavramları algılayamazlar. Bu da çocukların sağlıklı gelişimini sekteye uğratır” dedi.  MESEM’leri, çocuk işçiliğini “Onaylanmış suç! Halk sağlığı sorunu” olarak niteleyen Karakoç, bunun çocuğun her türlü (fiziksel, bilişsel) gelişimine ket vuracağının altını çizdi. ("MÜFREDATIMIZ ANTİK YUNAN’IN GERİSİNDE!") AKP’nin tüm eğitim politikalarının bilimle çeliştiğine vurgu yapan Gazetemizin Yazarı ve Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Gümüş, ÇEDES’i ve değerler eğitimini de buna örnek göstererek “Değerler eğitiminde özgürlük, eşitlik ve demokrasi yok. İnsan özgür değilse zaten hiçbir değeri seçemez” dedi. Müfredatta yapılan değişikliklerle bilim dışlanırken din dersi sayılarının sürekli arttığını hatırlatan Gümüş “Bugünkü eğitim sistemimiz ve ders programımız 2 bin 300 yıl önceki Antik Yunan’ın bile gerisinde” dedi. MESEM için “İş yerinde eğitim olur mu?” tepkisini gösteren Gümüş “MESEM’lerle bir yandan da sermayeye çok ciddi bir kaynak aktarılıyor. Yasal olmayan çocuk işçiliği hayata geçiriliyor” dedi. Boğaziçi Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Gök, 12 Eylül darbesiyle birlikte eğitim alanındaki tahribatın daha da arttığını, din dersinin zorunlu hale geldiğini ve milliyetçi söylemin ön plana çıktığını söyledi. Tüm bu sürecin neoliberal politikalarla uyumlu gittiğini TÜSİAD gibi büyük sermayenin de buna onay verdiğinin altını çizen Gök “2002’den bu yana ise bir yandan küresel kapitalist sisteme entegre olan diğer yandan da dinci bir nesil yetiştirmek isteniyor” dedi. (VELİ: KAYGILIYIM, BİR ŞEY YAPAMIYORUZ) Çalıştaya katılan bir veli aslında gün boyu üzerinde konuşulanların yüz binlerce mağdurundan biri. Anlatılanları gözleri dolarak dinlediğini anlatan iki çocuk annesi veli “Müfredata müdahale edemiyoruz, velilere ve öğretmenlere bu konudaki kaygılarımızı anlattığımızda ön yargıyla karşılanıyoruz. Ben okuldaki bu dinci uygulamalara karşı çıktığım için çocuğum baskıya uğradı. Ben de onu okuldan alıp özel okula kaydettirdim. Ama bir çocuğum daha okuyor onu ne yapacağım?” diye sorarak özel okula para yetiştirmekte de zorlandığını söyledi. MESEM’de görev yapan bir öğretmen ise yoksul ailelerin biraz para ve meslek öğrenir umuduyla çocuklarını buralara göndermek zorunda kaldığına dikkat çekti

(derleyen: mstfkrc)





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder