30 Nisan 2024 Salı

12. kalkınma planında hedeflenen: ‘Güvenceli’ sömürü - Fırat TURGUT / EVRENSEL

 

AKP iktidarı 5 yıl aradan sonra Çalışma Meclisini topladı. Sermaye örgütlerinin yanı sıra işçi ve memur konfederasyonlarının da katıldığı toplantının ana konusu esnek çalışma oldu.

AKP iktidarı, yenilgi ile çıktığı yerel seçimlerin ardından; Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek öncülüğünde yürüttüğü ‘rasyonel ekonomi programını’ sonuna kadar uygulayacağını bir kez daha ilan etti. ‘Şimşek programı’ emekçiler için ücretlerde erime, enflasyonun katlanması, gelir eşitsizliğindeki makasın açılması, yoksulluğun derinleşmesi gibi sonuçlar doğururken; 2024-2028 yıllarını kapsayan 12. kalkınma planı, iki yıllık orta vadeli program ve Çalışma Bakanlığının strateji planı, emekçilerin yaşadıkları sorunların daha da artacağına işaret ediyor. AKP kaynaklarının başta “Çalışma süreleri düşecek” ‘müjdesiyle’ duyurduğu İş Kanunu’nda değişiklik yapılacağına ilişkin hazırlıkların başlaması, beş yıl aradan sonra Çalışma Meclisini toplaması (AKP; Türk-İş, Hak-İş, DİSK, TİSK, Memur-Sen, Kamu-Sen, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve TESK’i davet etti) ve anayasa değişikliğinin gündeme getirilmesi düşünüldüğünde, hedefin emekçilerin bir ömür boyu yem gibi sermayenin önüne atılması olduğu ortaya çıkıyor. Üstelik bu tespit bir tahmin değil. 12. kalkınma planında satır satır bunun ayrıntıları yer alıyor.

AİLE VURGUSU

Dünyada ve Türkiye’de doğum hızının azaldığı biliniyor. Artık çok çocuklu ailelerin yerini tek ya da iki çocuklu aileler almış durumda. Bir yandan da yaşlı nüfus artıyor, üstelik bakım ihtiyacıyla. Sürekli iş gücüne ihtiyacı olan sermaye için bu ikisi de tehlikeli. 12. kalkınma planı özetle şöyle diyor: “Sermayenin önümüzdeki yıllardaki iş gücü ihtiyacını karşılamamız, bunu yaparken de yaşlı nüfusun yarattığı yükü de üzerimizden atmamız gerekiyor.”

Buna bağlı olarak planda ailenin önemi vurgusu ‘toplumun direği’ gibi klişe ifadelerle yer alırken, LGBTİ’ler de açık bir şekilde olmasa da hedef gösteriliyor.

Planda özellikle sık sık vurgulanan iki hedef var. Birincisi “İş gücü piyasasının ihtiyacı”, ikincisi ise “Uluslararası sermayenin ülkemize çekilmesi…”

MESEM’LERİ PATRONLAR YÖNETECEK

Aile ile başlayan planlar mesleki eğitim merkezleri (MESEM) ile devam ediyor. Mesleki eğitim adı altında 14-15 yaşlarındaki çocukların asgari ücretin bile altında, ağır işlerde tam gün çalıştırılmasıyla, iş cinayetlerinde can vermeleriyle, patronlar ve okul müdürleri arasında yapılan anlaşmalarla borsaya dönmesiyle gündemde olan MESEM’lerle ilgili yeni plan; öğrencilerin ders seçimi ve alan tercihlerine müdahaleyi de kapsamak üzere MESEM’lerin yönetiminde patronların daha etkin olması. İlgili maddeler şu şekilde:

- “Mesleki eğitimde ders seçimi dahil karar alma süreçlerine özel sektörün ve ailelerin katılımı sağlanacaktır.”

- “Gençlerin iş gücü piyasasının ihtiyaçları doğrultusunda tercih yapmaları sağlanacak, öncelikli sektörlerdeki mesleki ve teknik eğitime yönelimin sağlanması için çeşitli teşvik mekanizmaları uygulanacaktır.”

- “Müfredatın güncellenmesi sağlanacak, özel sektörün ülke rekabetçiliğine destek olacak şekilde yürüteceği programlar desteklenecektir.”

- “Meslek liseleri ve meslek yüksekokullarının yönetiminde özel sektörün daha etkin rol alması sağlanacaktır.”

ENSEK ÇALIŞMAYA PRATİK BİR ÖRNEK: MEMUR GIDA

Aile ve eğitimin sermayenin ihtiyaçlarına göre dizayn edilmesinden sonraki süreç ise çalışma hayatı. Bu alanda en ‘can alıcı’ ve birden çok sonucu olan nokta ise kalkınma planında ‘güvenceli esneklik’ kılıfıyla sunulan esnekleştirilme politikaları. Her ne kadar esnek çalışma ‘taşeron’, ‘sözleşmeli istihdam’, ‘kiralık işçilik’, ‘denkleştirme’ gibi uygulamalarla karşımıza çıksa da aslında ‘birebir esnek çalışma örneği’ diyebileceğimiz pratik uygulamaya Evrensel’de yayımlanan Çağlar Kazak’ın haberinde rastladık.

Bilecik’te bulunan Memur Gıda isimli fabrikada çalışan 59 işçi, iş olmadığı gerekçesiyle onayları alınmadan ücretsiz izne çıkarılmıştı. Aylardır patronun ihtiyacı olduğu zamanlarda işe çağrılan işçiler, bazen günde 2-3 saat bazen ayda 7-8 gün çalıştırıldıklarını anlatıyordu. Çalıştırıldıkları sürelerin karşılığı kadar ücret aldıklarını belirten işçiler, ücretlerin de düzensiz yattığını söylüyordu.

PLAN, PRATİK ÖRNEĞİN TEORİK TARİFİNİ YAPIYOR

AKP iktidarının programları da aslında bu pratik örneğin teorik tarifini yapıyor, elbette yine çeşitli kılıflar adı altında...

Bu kısmın ilgili maddeleri şu şekilde:

- “İş gücüne dahil olmayan nüfusun ekonomide aktif hale gelmesi amacıyla kadın ve gençler başta olmak üzere iş gücüne katılımın teşvik edilmesine, iş gücü piyasasının esnekleştirilmesine yönelik programlar hayata geçirilecektir...”

- “İş gücü piyasasının güvenceli esnekleştirilmesine yönelik atılacak adımlar bir taraftan iş gücüne katılımı artırarak... büyümeye katkı sağlayacaktır.”

“Çalışma çağındaki her bireyin üreterek gelir elde edebilmesine imkan tanıyan istihdam artışı ve nitelikli iş olanakları, yoksullukla mücadelede ve gelir dağılımında iyileşme sağlanmasının asli aracı olacaktır.”

- “İş gücü piyasasının esnekliğini geliştiren düzenlemeler, artan çocuk bakım hizmetleri ile eğitim olanakları ve istihdam odaklı politikalar kadınların iş gücü piyasasına konu yetkinliklerini geliştirecek ve iş hayatına daha yoğun katılımlarını destekleyecektir.”

- “Uzaktan çalışma gibi esnek çalışma modellerinin kayıtlı ve güvenceli bir şekilde uygulanması ve yaygınlaştırılması sağlanacaktır.”

İŞSİZLİK ORANI DÜŞÜK GÖZÜKECEK

AKP iktidarı bu maddelerde sıralanan hedeflerle birden fazla kuş vurmayı planlıyor. Birinci ve ikinci madde ile doğrudan hedeflenen; işsizliği değil, işsizlik oranını düşürmek. Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) son verileri; sıkı para politikasına dayalı ekonomi programı ile sadece bir ayda 800 bin kişinin daha işsizler ordusuna katıldığını göstermişti. İşsizlik pandemi öncesine göre rekor kırmıştı.

“İş gücüne dahil olmayan nüfusun ekonomide aktif hale gelmesi” ile “iş gücü piyasasının esnekleştirilmesi” tarifleri beraber ele alındığında anlaşılıyor ki haftada 3 gün, günde 2 saat çalışan biri artık işsiz değil ‘Esnek çalışan bir işçi’ kategorisinde yer alacak. Esnek çalışan işçiler de istihdamda görüneceği için işsizlik oranı düşük gözükecek. Yani TÜİK gerçek enflasyondan sonra gerçek işsizliği de gizleyecek.

Öte yandan yürürlükteki İş Kanunu da kısmi süreli çalışmayı “Haftalık çalışma süresinin 45 saat olduğu bir iş yerinde, 30 saate kadar yapılan çalışmalar” şeklinde tanımlayarak halihazırda bu kapsamda çalışanları işsiz saymıyor.

KADINLAR İSTİHDAMDA GÖRÜNECEK AMA…

Planda esnek çalışma ile kadın vurgusu sık sık birlikte yer alıyor. Plan çocuk bakım hizmetlerinin artacağını vadetse de kadına istihdamda biçilen rol ise aile bütçesine katkıdan ibaret. Plandaki esas hedef çocuk bakım yükünü kadınların üzerinden almak bir yana kadını parçalı zamanlar halinde istihdama katarak hem işsizlik oranlarını düşük tutmak hem de ‘aile bütçesine katkı’ adı altında gelir eşitsizliğindeki makası görünürde biraz kapatabilmek.

ESNEK ÇALIŞMA EMEKLİLİĞİ DE ETKİLEYECEK

Esnek çalışmanın etkileri bununla sınırlı kalmayacak. Halihazırda emekçilerin kıdem tazminatı alabilmelerinin önünde engeller varken esnek çalışma uygulaması bunu daha da zorlaştıracak. İş Yasası’na göre bir emekçinin kıdem tazminatı alabilmesi için en az bir yıl kesintisiz sigortalı çalışması gerekiyor. Ancak esnek çalışma ile hedeflenen ise emekçilerin patronların ihtiyacına göre aralıklı çalıştırılması. Kıdem tazminatını alabilme şartlarının zorlaştırılması büyük bir olasılık halinde karşımızda duruyor.

Esnek çalışmanın hedef aldığı haklardan biri de emekli aylığı. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na göre emekli olmanın ve emekli aylığı alabilmenin şartlarından en önemlisi prim gün sayısını doldurabilmek. Bir başka ifadeyle bir işçinin sadece emeklilik hakkına sahip olabilmesi için (Emeklilik hakkı olsa bile yaş şartı olduğu için zaten yıllarca emekli aylığı alamayacak) en az 4 bin 500 gün sigortalı çalışması gerekiyor. Bu 15 yıla tekabül ediyor. Öte yandan bir işçinin aylık ücreti, aylık 225 saat çalışmasının karşılığını ifade ediyor. Esnek çalışma kapsamında haftanın birkaç günü, günün birkaç saati çalışan bir işçinin ne bir ayda 225 saati ne de 4 bin 500 prim gününü doldurabilmesi mümkün. Kabaca bir hesap yaparsak; ayda 112.5 saat çalıştırılan bir işçi 4 bin 500 prim gününü 15 yılda değil 30 yılda doldurabilecek.

Kaldı ki asgari ücretin genel ücret haline geldiği Türkiye’de en düşük emekli aylığı almaya mahkum edilenlerin sayısı da artacak.

EMEKLİLER ŞİRKETLERİN KUCAĞINA İTİLECEK

Bu aşamalardan sonra AKP iktidarı ve patronlar için sıra emekçilerin sosyal güvenlik ve emeklilik hakkında. Plana göre sosyal güvenlik ve emeklilik hakkı, patronların talebine ve başta kısmi süreli çalışma olmak üzere esnek çalışma modellerine uyumlu hale getirilecek.

- “Kişilerin daha çok istihdamda kalmasını teşvik eden, hakkaniyeti ve aktüeryal dengeyi önceleyen düzenlemeler hayata geçirilerek sosyal güvenlik sisteminin mali sürdürülebilirliği güçlendirilecek.”

- “Aylık bağlama sistemi kişilerin daha çok istihdamda kalmasını teşvik edecek ve mali yük getirmeyecek şekilde yeniden düzenlenecek.”

- “Emeklilik kriterlerinin belirlenmesinde doğuşta beklenen yaşam süresi artışı ile uyumlu otomatik ayarlama mekanizmalarına ilişkin çalışmalar yapılacak.”

- “Nüfusun yaşlanmasının sosyal güvenlik sistemi üzerindeki etkilerinin azaltılması için bakım sigortası uygulaması hayata geçirilecek. Yaşlı bakım hizmetlerinin finansmanı için tamamlayıcı uzun süreli bakım sigortası kurulacak.”

- “Sosyal güvenlik sisteminde prim tahsilatları artırılacak.”

- “Sosyal güvenlik sistemi, tamamlayıcı emeklilik ve sağlık sistemleriyle desteklenecek.”

- “Tamamlayıcı sağlık sigortacılığı teşvik edilecek.”

Maddeler çok net bir şekilde ortaya koyuyor ki; işçilerin ücretlerinden kesilen sigorta primleri artırılacak. Emeklilerin maaşı, bir işte çalışmadan yaşayabilmelerinin mümkün olmadığı düzeye (fiilen böyle zaten) düşürülecek. Yaşam süresinin artması öngörüldüğünde emeklilik yaşı kademeli olarak daha da yükselecek. Maaşları düşürülen ancak çalışamayacak durumda olan emekliler için ise bakım sigortası kurulacak. Tamamlayıcı sağlık sigortacılığının da teşvik edilmesi de dahil edildiğinde emekliler sağlık ve sigorta şirketlerinin kucağına itilecek. Böylelikle sağlık ve sigorta sisteminin özelleştirilmesi yolunda bir adım daha atılacak.

ÖĞRENCİ BİLE PRİM ÖDEYECEK

Bireysel emeklilik sisteminin güçlendirilmesinin adımları atılacak, otomatik katılım sisteminin ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşeceği tamamlayıcı emeklilik sistemi kurulacak. Otomatik katılım sisteminde olduğu gibi bireysel emeklilik sisteminde de emekli olan işçiler, birikimlerini toplu olarak çekmeleri yerine yıllara yayılacak şekilde parçalı olarak alacak.

Ayrıca 25 yaş altında çalışmayan üniversite öğrencilerinin dahi bireysel emeklilik sistemine katılmalarının önü açılacak, öğrenciler çalışmamalarına rağmen prim ödeyecek.

PATRONLAR GÖÇ POLİTİKASINDA DAHA ETKİN OLACAK

Esnek çalışma ile birlikte emeklilik hakkının da hedefe konulduğu düşünüldüğünde eğer işçiler patronların ihtiyaç duydukları alanlarda bu koşullarda çalışmak istemezse bu kez devreye mülteciler girecek. Türkiye’nin göç politikası buna göre belirlenecek. Bir başka deyişle göç politikalarında; mültecileri görünce maliyet hesabı yapıp iştahları kabaran patronlar daha etkin olacak. Yasal olarak patronlara düşük ücretlerle mülteci işçi çalıştırma hakkı tanınacak.

MEMLEKET MADEN ŞİRKETLERİNE EMANET EDİLECEK

7 işçinin bedeninin hâlâ zehirli toprak altında olduğu İliç faciasının üzerinden henüz birkaç ay geçmişken AKP, mevzuatta yapılacak değişikliklerle madencilik şirketlerine; izin süreçlerinde bürokrasiyi azaltarak süreci basitleştirmeyi, idari ve mali avantajlar sağlanacağını ve yatırımın önündeki kimi engelleri kaldıracağını vadediyor.

KÖİ PROJELERİ GENİŞLEYECEK, ÖZELLEŞTİRME ARTACAK

Planlananlardan biri de beşli çete diye anılan şirketlere para aktarmanın bir sistemi haline gelen kamu özel iş birliği (KÖİ) kapsamında yer alan projelerin, belediyeleri de kapsayacak şekilde tüm kurumlarda genişletilmesi.

Özelleştirme ise hız kesmeden sürecek. Daha önce özelleştirileceği belli olan kurumların yanı sıra, özelleştirme potansiyeli olan yeni kurumlar da bu portföye dahil edilecek.

RAYLAR PATRONLAR İÇİN DÖŞENECEK

İmlalat sanayiinin ihtiyaçları doğrultusunda patronlara devlet desteklerinin gözden geçirileceği vadedilen planda vurgulanan konulardan biri de imalat sanayii lojistiğinde demir yolu yük taşımacılığının payının artırılması, üretim yerleri ile limanlar ve lojistik merkezler arasında bağlantı hatlarının kurulması.

Fırat TURGUT / EVRENSEL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder