9 Nisan 2024 Salı

T24 KÖŞEBAŞI - 9 NİSAN 2024 -

 

Mehmet Uçum çizgisi AKP için de bir sınav (Candan Yıldız)

Bakalım partiye emek harcayanları mı yoksa AKP'ye yön vermeye çalışan bürokratlar mı sondan bir önceki sözü söyleyecek.

31 Mart seçim sonuçlarının siyasi partilere de sirayet edeceği açıktı. İyi Parti'de durum malum. Meral Akşener genel başkanlığı bırakıyor. Parti içindeki kliklerin tarafı isimler de adaylıklarını açıklamaya başladı. 

Koray Aydın ve Musavat Dervişoğlu en güçlü adaylar arasında. Öğrendiğim kadarıyla Musavat Dervişoğlu genel merkez ve genel başkan tarafından da desteklenen bir isim. 

Meral Akşener'e yakın isimlerden Buğra Kavuncu'nun da ne yapacağı merak ediliyor. İstanbul İl Başkanlığı görevinde bulunan, İyi Parti'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Buğra Kavuncu, seçimlerin ardından olağanüstü kurultay sürecinin sağlıklı ilerlemesi için Teşkilat Başkanlığı görevinden istifa etti. 

Parti içinde merkez sağı, makul siyaseti temsil eden Buğra Kavuncu eğer aday olursa istifalarla birlikte delege sayısı 170 civarında olan İstanbul delegesinin desteğini alması şaşırtıcı olmaz İstanbul'daki ağırlığı düşünüldüğünde. Buğra Kavuncu şimdilik gelişmeleri izliyor görünüyor. 

İyi Parti'de durum böyle… 

Gelelim AKP'ye… Vatandaşla kurulan "kibirli ilişkinin" konu edildiği Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı gösteriyor ki seçimlerin Z Raporu Türkiye genelinde alınmaya çalışılacak. Bayram sonrası Erdoğan'ın önüne seçimlerle ilgili değerlendirme raporları gelecektir mutlaka. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın deyimiyle "Güneş altında erime" tehlikesi karşısında kalan AKP oylarının nasıl toparlanacağı AKP'nin kendisiyle de ilgili. 

Erdoğan'ın danışmanlarından, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin anayasal mimarlarından Mehmet Uçum'la AKP arasındaki gerilimin nasıl sonuçlanacağı da seçimden çıkarılacak derslere içkin gibi duruyor. 

Teşkilat-Beştepe gerilimi ya da AKP-Saray mesafelenmesi Van'daki mazbata garabetiyle kendisini daha da açık etti. Zira Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay kararına uymayan Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ni alkışlayan isim de o dönem Mehmet Uçum'du. Uçum'a o dönem de AKP'den isimler karşı çıkmıştı. AYM'nin hiyerarşideki yerini hatırlatmıştı. 

Mehmet Uçum'la MHP'li Fethi Yıldız'ın AYM'nin Can Atalay kararını "yargısal aktivizm" diye nitelemesi dikkati çekmişti. 

7 Haziran seçimlerinde AKP'den milletvekili seçilen ama meşum 7 Haziran - 1 Kasım arasındaki karanlık dönemde yenilenen 1 Kasım seçimlerinde yeniden aday gösterilmeyen Mehmet Uçum, Çözüm Süreci'nde Akil İnsanlar Heyeti'nde olan bir isimdi. 

Bir dönem İstanbul Barosu'nun Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma projesinin de başındaydı. O proje için o dönem AB fonlarından yararlanılmıştı. Kadim ilkeyle söylersek hayat hep bir sınavdır. Mehmet Uçum ise bugün neoliberal/liberal isimleri devlet katında "kayıt" altına alıyor. 

Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma projesi için o dönem bölgeden barolarından gönderilen onlarca dava dosyası, ki 40 klasör olduğu söyleniyor, her ne oluyorsa İstanbul Barosu'nun bir raporuna ya da kitabına dönüşmüyor. Avukatlık döneminde kendisini tanıyanlar da Uçum'un bir dönem Coca Cola firmasının avukatlığını yaptığını hatırlattılar. 

Eski AKP'li isimlerle Mehmet Uçum'un AKP içinde yarattığı rahatsızlığı konuştum. 

MHP lideri Devlet Bahçeli'nin 7 Haziran 2015 sonrası Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Bülent Arınç'ı hedef alan konuşmalarını hatırlatan eski AKP'li isimler "Bir tasfiye hazırlığı vardı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bir siyasi projeydi. Bütün partiler kışladır, milletvekilleri de kurşun askerdir. Metin Feyzioğlu neden CHP Genel Başkanlığına aday oldu. Bu gibi isimler bir kaynaktan gelenlerdir. Yetiştirilirler, zamanı geldiğinde ya muhalefete ya da iktidara yakın olurlar. Bunların görevleri vardır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi ittifaklar pragmatizmini düşündüğümüzde 1 Kasım'dan bugüne gelen siyasi koalisyon ve o koalisyonu temsil eden isimlerin, organik AKP'ye rağmen gücünün test edileceği adres Erdoğan olacaktır. 

Bakalım partiye emek harcayanları mı yoksa AKP'ye yön vermeye çalışan bürokratlar mı sondan bir önceki sözü söyleyecek.
                                                              /././

CHP'li belediyeleri bekleyen tehlike ve Bodrum örneği (Tolga Şardan)

Elimde, İçişleri Bakanlığı bünyesindeki Teftiş Kurulu Başkanlığı'nca Bodrum Belediyesi ile ilgili hazırlanmış iki karar mevcut. Her iki karara esas olan araştırma raporlarının konusu, belediyenin imar konusundaki çalışmalarına yönelik kimi usulsüzlük ve yolsuzluk iddiaları
Sandıktan zaferle çıkan CHP'nin Genel Başkanı Özgür Özel, seçim sonrasındaki değerlendirmelerinde siyasi yaklaşımları kadar önemli bir süreci kamuoyu ile paylaştı:  "Eskişehir'i bir cennete çeviren efsane Belediye Başkanımız Yılmaz Hocamız'ın liderliğinde, deneyimli belediye başkanlarımızın, Sayıştay denetçileri ve Mülkiye müfettişlerinin bulunacağı bir birim kuruyoruz.

Belediyelerimizin beğenilen projelerini bütün belediyelerimize önereceğiz, hazır projeleri teslim edeceğiz. Proje havuzlarını birbirlerinin kullanımına açacağız. Belediyelerimizi de denetleyeceğiz. Biz devlet denetimi kadar sıkı ama vicdanlı bir denetim yapacağız. Hatası olanı da affetmeyiz. Vatandaş verdiği oydan pişman olursa ben mahcup olurum, bir daha oy isteyemem."

Şimdiye kadar seçilmişlere yönelik pek duyulan uyarı değil Özel'in bu cümleleri.

Özel'in açıklamalarındaki "belediyelerimizi de denetleyeceğiz" vurgusunun kıymetli olduğunu düşünüyorum. Hele ki bu denetimlerin işi bilenlerce yapılması, sonuçların daha elle tutulur olmasını sağlayacak kanımca.

Zira; gerek farklı partiden yeni teslim alınan belediyeler, gerekse CHP'de olup yeni isimlerle devam edecek belediyelerdeki yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarının İçişleri Bakanlığı'na yansımadan önce parti yönetimince tespit edilip değerlendirmeye alınması ülkeyi yönetmeye talip bir muhalefet için tutarlı bir yaklaşım.

Bodrum'da meğer neler olmuş?

Özel'in duyurduğu denetim sisteminin gerekliliğini Bodrum'da yakın tarihte yaşanan iki örnekle aktarmak, konunun neden önemli olduğunun daha kolay anlaşılmasını sağlayacak sanırım.

Bilindiği üzere; Bodrum, ülkenin en gözde bölgesi. Yurt içi ve yurt dışı turizmin ilk sıralarında. Coğrafi konumu ve güzellikleri, yerli ve yabancı gayri meşru yani suç örgütlerinin cirit atması kadar rantın da tavan yapmasının ana sebebi.

Parası olan hemen herkesin elini sokmak istediği alanlar var Bodrum sınırları içinde.

Hâl böyle olunca ilçeyi yöneten belediyenin, özellikle ilçe sınırları içinde kalan imar konularında hangi durumlarla karşı kaldığı / kalacağını tahmin etmek hiç zor değil.

Elimde, İçişleri Bakanlığı bünyesindeki Teftiş Kurulu Başkanlığı'nca Bodrum Belediyesi ile ilgili hazırlanmış iki karar mevcut.

Her iki karara esas olan araştırma raporlarının konusu, belediyenin imar konusundaki çalışmalarına yönelik kimi usulsüzlük ve yolsuzluk iddiaları. Bakanlık müfettişlerinin 2023'te hazırladıkları ve bakanlığa sundukları raporlar ışığında belediye yönetimi hakkında "soruşturma izni" verilen işlemler var.

Peki haklarında inceleme yapılan belediye yöneticileri kimler?

Liste uzun. Mesela 44 sayfalık kararda hakkında soruşturma açılması istenilen 24 kişi var. Zabıtadan tutun inşaat teknikerleri, ruhsatlandırmadan sorumlu büro personeli, proje kontrol personeli, mimar, eski ve yeni yapı kontrol müdürleri, eski ve yeni imar ve şehircilik müdürleri, eski ve yeni belediye başkan yardımcıları.

Listenin en tepesinde ise iki isim var. Birinci sıradaki isim, Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras. Aras, daha iki hafta öncesine kadar Bodrum Belediye Başkanı'ydı. Şimdi yine CHP'den bu kez Muğla Belediye Başkanı seçildi.

Diğer isim ise, Aras'tan önceki Başkan Mehmet Kocadon.

İçişleri Bakanlığı'nın bu kararının tarihi 23 Mart 2023 tarihini taşıyor. Yani Genel seçimlerin hemen öncesi! Altında dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun imzası var.

Müfettişler, iddiaları dört ana başlık altında inceleyip rapora bağladı.

Mesela bir konu başlığı ünlü Mandarin Otel'le ilgili. Diğer Deniz GYO hakkında. Bir başkası United Turizm AŞ'nin projesi. Sonuncusu ise ilçe sınırları içinde çeşitli yapı projelerini yürüten Tahincioğlu İnşaat, Seba İnşaat, Neva İnşaat, Tamara İnşaat gibi firmalardan Bodrum Yalıkavak Hentbol Takımı'na sponsor ve destek olduğu iddiaları.

Bu dosyada belediyenin söz konusu dört maddede toplanan 26 ayrı imar işlemi değerlendirildi.

Önce Soylu, sonra Yerlikaya

İkinci karar ise, 20 Eylül 2023 tarihinde mevcut İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya tarafından onaylandı. Bu karar ise, 49 sayfa.

Söz konusu kararda haklarında işlem yapılan belediye yöneticisi sayısı 25. İlk örnekteki isimlerin hemen hepsi ikinci kararda da yer aldı.

Listenin ilk iki ismi de değişmedi. Aras ve Kocadon hakkında soruşturma izni verilen işlemler var.

İçişleri Bakanlığı Müfettişleri, bu dosya çerçevesinde Bodrum'daki Acropol, Aura ve Deka İnşaat Projeleri ile Sumka İnşaat'ın bazı projeleri üzerinde ruhsat ve yapı usulsüzlükleri mercek altına aldı.

Belediyenin toplamda 56 ayrı işlemini inceleyen müfettişler, farklı işlemlerde farklı isimler hakkında soruşturma izni verilmesini talep etti. Bakan Ali Yerlikaya da söz konusu izinleri verdi.

Tabii iki noktayı eklemek gerekiyor.

İlki, soruşturma izni verilen konular olduğu gibi yapılan araştırmalar sonucunda soruşturma izni verilmeyen işlemler de mevcut, her iki kararda. Fakat, tahmin edebileceğiniz üzere soruşturma izni verilen işlem sayısı epey yüksek maalesef.

Diğeri ise; söz konusu soruşturma izinleriyle ilgili hukuk süreci henüz devam ediyor. Haklarında soruşturma izni verilen belediye görevlileri -ki eski ve yeni başkanlar da dahil- Danıştay'a itiraz etti. Danıştay kararına göre adli yargılama aşamasına geçilecek ya da geçilmeyecek. Şu aşamada adı geçenlere suçlu demek mümkün değil elbette.

Her iki karar, Bodrum'un nasıl yağmalandığını göstermesi bir yana belediyelerin hangi şartlar ve koşullarda faaliyette bulunduğunu anlatıyor.

Belediye işlemlerinin arkasındakiler!

Burada dikkat çekilmesi gereken asıl başka bir boyut var.

Aktardığım söz konusu belediye işlemlerinin büyük bölümünde iktidar üyesi siyasiler ve iktidara yakın iş insanları ve şirketler var ne yazık ki.

Bu isimler, raporlarda ve bakanlık onaylarında açık biçimde yer almıyor kuşkusuz. Ancak, bu işlerin içinde olan hemen herkes, hele ki belediye üst yönetimi ve personeli, hangi işlemde hangi siyasinin iş takibi yaptığını, hangi siyasilerin perde arkasında yer aldığı firmaların bulunduğunu, hangi firmaların gizli ortağının hangi siyasetçi olduğunu biliyor, pekala.

Kısacası tek ortak payda, oluşturulacak rant ve ranttan elde edilecek yüksek meblağlardaki para.

* * *

Bodrum'da yaşananlar sadece bu iki rapordan ibaret değil tabii ki. Kaldı ki bu konuda tek örnek Bodrum da değil.

Ülkenin hemen her yerinde yerel yönetimlerin, ellerindeki imkanları nasıl istismar ettiğinin örnekleri bir bir kamuoyuna yansımaya başladı. Usulsüz yapılan alımların fatura ödemelerinden, jakuzili makam iddiasına kadar pek çok olay önümüzdeki süreçte göz önüne düşecek.

Hatta, kendisinden önceki CHP'li başkandan görevi teslim alan yeni başkanlar da geçmişi sorgulamak zorunda kalabilir.

İşte bu nedenle CHP Genel Başkanı Özel'in, başlatacağı uygulamanın önemli sonuçları olacak / olmalı. Aksi takdirde CHP'nin iktidara yürümesinin önü kolay kolay açılmayacak.

MUTLU BAYRAMLAR...

(T24)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder