Ukrayna'da savaşın üçüncü yılı: Batı’ya taviz, halka ölüm ve sömürü (Elif GÖRGÜ)
Ukrayna’da savaş koşullarında faaliyetlerini sürdürmeye çalışan Marksist-Leninist bir yeraltı örgütü olan Ukrayna İşçi Cephesi (RFU) ülkedeki son durum üzerine sorularımızı yanıtladı.
Rusya’nın şubat 2022’de kara ve hava saldırılarıyla başlayan ve bir Rusya-Ukrayna savaşına dönüşen süreç üçüncü yılında Ukrayna’nın doğu cephesiyle sınırlı çatışmalar ve karşılıklı füze ve İHA saldırılarıyla devam ediyor. Ukrayna’da Zelenskiy iktidarı, NATO merkezli Batılı müttefiklerinden daha fazla askeri yardım talep etmeyi sürdürürken, bir yandan Avrupa devletlerinin silahlanması hızlanıyor, Almanya gibi açıktan savaş hazırlıkları yapan ülkeler dikkat çekerken, Fransa’nın Ukrayna’ya askeri birlik gönderme tartışması da henüz sönümlenmiş değil. Öte yandan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in BBC’ye verdiği bir röportajda “Ukrayna, Rusya ile uzlaşmak zorunda kalabilir” demesi de geçtiğimiz haftanın ilgi çeken açıklamalarından oldu. Diğer yandan ise İsviçre’de geniş katılımlı bir “Ukrayna Barış Konferansı”nın hazırlıkları yapılıyor.
Tüm bu gelişmelerin ortasında savaşın en ağır sonuçlarını ise Ukrayna halkı yaşamaya devam ediyor. Ukrayna’da savaş koşullarında faaliyetlerini sürdürmeye çalışan Marksist-Leninist bir yeraltı örgütü olan Ukrayna İşçi Cephesi (RFU) ülkedeki son durum üzerine sorularımızı yanıtladı. “Kremlin’e de Washington’a da hayır diyoruz” diyen RFU, ülkenin mali ve siyasi olarak Batı’ya daha fazla bağımlı hale geldiğine, işçi ve emekçilerin payına ise cephede kurbanlık koyun olmakla ve cephe gerisinde daha fazla sömürülmenin düştüğüne işaret etti.
HAKLAR İHLAL EDİLİYOR, SÖMÜRÜ AĞIRLAŞIYOR
Rusya’nın 24 Şubat 2022’deki saldırı ve işgal girişiminin üzerinden iki yıldan fazla geçti ve savaş üçüncü yılında devam ediyor. Bugün Ukrayna’daki genel sosyal, siyasi ve askeri durum nedir?
Bu çok genel bir soru. Savaşın üzerinden iki yıl geçti ve zaten yoksul olan Ukrayna’da hayat daha da zorlaştı. Seferberlik, insan haklarının ve hatta Ukrayna yasalarının düzenli olarak ihlal edilmesiyle gerçekleşiyor. Erkekler yurt dışına seyahat edemiyor. Savaş koşulları altındaki işçilerin grev hakkı yok, bu nedenle sömürü giderek daha da ağırlaşıyor.
Tüm iktidar (Zelenskiy’nin) “Halkın Hizmetkarı” iktidar partisinin elinde, tüm burjuva “muhalefet” bir kukla. Süregelen keyfiliğe karşı herhangi bir açık protesto ifadesi baskı ile karşılaşıyor.
Cephede, birçok komutan, seferber edilmiş askerleri top yemi (kurbanlık koyun) olarak kullanıyor ve her yıl sıradan bir askerin hayatı daha da kötüleşiyor. Askerler çoğu zaman üniformalarını dahi kendileri almak zorunda kalıyor.
Ya cephedeki durum nasıl görünüyor?
Savaş uzun zamandır bir mevzi savaşı. Geçen yılki başarısız karşı saldırı hakkında YouTube'da ayrıntılı bir video hazırladık ve bu videoda saldırının nedenlerini ve sonuçlarını analiz ettik. Şimdi, geçen yıl olduğu gibi, yine büyük bir karşı saldırı vadediyorlar, ancak gerçekte Ukrayna kendini savunmakta giderek zorlanıyor. Saldırıya geçecek kaynakları nereden bulacakları belli değil. Genel olarak cephedeki durum kötüleştikçe politikacılar daha da saçma vaatlerde bulunuyor.
Batı’nın Ukrayna’ya yardımı azalıyor, çünkü Ukrayna’daki savaş başladığından beri NATO blokunun Ortadoğu’da yeni sorunları var. Buna ek olarak, Çin ile savaşa hazırlanmaları gerekiyor. Zelenskiy’nin kendisi bile Amerikan yardımı olmadan Ukrayna’nın savaş alanında hiçbir şansı olmadığını kabul etmek zorunda kalıyor.
SAVAŞ, BURJUVA PROPAGANDASI İÇİN KATALİZÖR OLDU
Savaş Ukrayna siyasetini, iktidarını ve sosyal yapısını nasıl şekillendirdi?
Siyasi açıdan savaş, egemen sınıf ve onun iktidar partisi için açık bir şekilde olumludur. Aslında Zelenskiy ve arkadaşları artık Ukrayna Parlamentosunda tekel konumunda. Eski Rus yanlısı “muhalifler” bile işçilerin köleleştirilmesini amaçlayan yeni zalim yasalar için eski “rakipleriyle” birlikte oy kullanıyorlar.
Ama mesele sadece bu değil. Savaş, hükümetin halk arasındaki desteğini arttırmasını sağladı. Bunu görmek kolay: Zelenskiy’nin 2021’deki aşırı düşük reytingleri ile 2022’deki reytinglerini karşılaştırın. Genel olarak savaş, burjuva propagandası için iyi bir katalizör görevi gördü. Birçok insan televizyonun söylediği her şeye inanmaya hazır.
Ancak son kamuoyu yoklamaları, halkın yetkililere olan güveninin yavaş ama emin adımlarla azaldığını gösteriyor. Sorun şu ki, yetkililere yönelik memnuniyetsizlik artıyor, ancak kapitalist sistemin kendisine yönelik memnuniyetsizlik artmıyor.
Sosyal yapıya gelince, her şey ortada; milyonlar mülteci oldu, yüz binlercesi asker oldu. Ne yazık ki, Ukrayna şimdiden öngörülebilir gelecekte yeri doldurulamayacak demografik kayıplara uğramıştır.
UKRAYNA KAPİTALİZMİ AMERİKAN BURJUVAZİSİNİN ÇIKARLARINA TABİ
Ukrayna burjuvazisinin ulusal ve uluslararası durumu; iç çelişkileri açısından bugünkü tablo nedir?
Bu konudan bahsederken, Ukraynalı yurtseverlerin övünmekten hoşlandıkları “bağımsızlığın” ne olduğunu açıkça anlamalıyız.
Savaştan önce bile Ukrayna büyük borçlar içindeydi. Savaştan önce bile Ukrayna düzenli olarak IMF taleplerine boyun eğiyordu. Savaşın patlak vermesiyle birlikte bu durum daha da kötüleşti; şimdi Ukrayna ekonomisi yüzde 90’dan fazla bir oranda dış finansmana bağımlı.
Elbette Ukraynalı kapitalistlerin kendi çıkarları olmadığını söylemiyoruz; var ve bu çıkarlar Batılı meslektaşlarının çıkarlarından ne daha iyi ne de daha kötü. Sadece şu anda Ukraynalı kapitalistler ve Ukrayna kapitalist devleti, Batılı, özellikle de Amerikan burjuvazisinin çıkarlarına tabidir.
Son haberlere bakalım. Forbes, Ukrayna’nın yer altı gaz depolama tesislerinde yabancı gazın saklanması için uygulanan tarifelerin bir yıl daha değişmeyeceğini yazdı. Batılı ortakları söz konusu olduğunda Ukraynalı oligarkların cömertliği işte böyle bir şey. Ancak bu cömertlik elbette işçi sınıfını kapsamıyor.
Savaşın başında kamu hizmetlerine yönelik faturaların yükselmeyeceğine dair bir söz verilmiş olsa da, bu söz yakın zamanda bozuldu. Halk için tarifeler sadece bir değil, iki kat artacak. Milletvekili Nagornyak’ın dediği gibi, bu karar ortaklar tarafından dayatıldı.
Öte yandan, akaryakıt, Coca-Cola, emlak ve hatta kenevir üzerindeki tüketim vergileri artırılıyor. Ve bu da ortakların, yani IMF’nin talebi üzerine yapılıyor.
Yabancı sermaye temsilcilerinden oluşan denetleme kurulları da ayrı bir konu. Kısaca, yabancılar genellikle Ukrayna kamu iktisadi teşebbüsleri üzerinde doğrudan kontrole sahipler.
Tüm ihtişamıyla Ukrayna “bağımsızlığı”: Ukraynalı kapitalistler Ukrayna işçi sınıfını soyuyor ve yabancı efendilere her türlü tavizi veriyor.
İŞÇİLERİN SINIF BİLİNCİ DERİN BİR BASKI ALTINDA
Ukrayna işçi sınıfı ve sınıf mücadelesi ile siyasi temsilcileri açısından bugünkü durumu nasıl tanımlarsınız?
Ukraynalı işçilerin sınıf bilinci şu anda derin bir baskı altında. Grevler yasak. Mevzuat sürekli olarak işçilerin haklarını azaltma yönünde değişiyor. Dahası, İş Kanunu’ndan kaynaklanan haklar bile düzenli olarak ihlal ediliyor ve burjuvazi böyle bir konuda herhangi bir dava açtığında avukatlar için her zaman büyük kaynaklara sahip oluyor. Suçluların ve polisin (Ukrayna’da aşağı yukarı aynı şeydir) işverenlerine karşı çıkmaya karar veren işçilere baskı yapması nadir değildir. En kötüsü de Ukrayna işçi sendikalarının tamamen yozlaşmış olmasıdır. Genel olarak, yasal çerçeve içinde ekonomik mücadele olanakları artık son derece sınırlı.
Ukraynalıların zorunlu seferberliğe karşı mücadelesi de ayrı bir yakıcı mesele. Bu konu yurt dışında nadiren gündeme geliyor, ancak birçok Ukraynalı Ukrayna’yı kapalı sınırları ve zorunlu seferberlik nedeniyle büyük bir açık hava toplama kampı olarak görüyor. Bunda doğruluk payı var.
YOLDA YÜRÜRKEN DÖVÜLEREK CEPHEYE GÖTÜRÜLEBİLİRSİNİZ
Şöyle bir durum düşünün: 30’lu yaşlarının başında tipik bir Ukraynalı erkeksiniz, bir işiniz, bir eşiniz, bir ya da iki çocuğunuz var. Sakin bir şekilde caddede yürüyorsunuz. Aniden bir minibüs yanınıza yanaşıyor ve içinden askeri üniformalı 6 kişi iniyor. Etrafınızı sarıyorlar, ellerinizi tutuyorlar ve sizi arabaya sürüklüyorlar. Bölgesel askere alma merkezine giderken ciddi şekilde dövülüyorsunuz. Oraya vardığınızda, birkaç gün boyunca esaret altında tutuluyorsunuz. Sonra doktorlar, sağlık durumunuza bakmaksızın, sağlıklı olduğunuzu ve hizmete uygun olduğunuzu yazıyor. Kısa süre sonra top yemi haline geliyorsunuz.
Açıkçası, her eylemin bir karşı eylemi vardır. Bazen, askere alma görevlileri insanları kaçırmaya çalıştığında, bu insanlar üstün bir rakibe karşı dövüş kazanma noktasına kadar karşılık verirler. Elbette Ukrayna halkının bu iğrenç keyfiliğe karşı her türlü direnişini kuvvetle destekliyoruz.
Siyaset söz konusu olduğunda, Ukrayna’da işçi sınıfının öncü bir siyasi partisi bulunmamaktadır. Gelecekte böyle bir parti olmak isteriz, ancak şu anda sadece Marksist bir örgütüz ve hüsnükuruntuda bulunmayacağız. Sol yelpazedeki diğer tüm örgütler ise öncü parti statüsünden bizden çok daha uzaklar.
ZELENSKİY ETRAFINDA BİRLEŞENLER, AZ SAYIDAKİ SOL-LİBERAL GRUPLAR
Başından beri Ukrayna solunun, işçi ve emek örgütlerinin önemli bir kısmı Rus saldırganlığı karşısında Zelenskiy Hükümeti etrafında tabiri caizse birleşti. Üçüncü yıla girerken durum hâlâ böyle mi?
Sorunuz yanlış bir önermeye dayanıyor. Ukrayna solunun hiçbir zaman Zelenskiy Hükümeti etrafında birleşen önemli bir kısmı olmadı. Bahsettiğiniz insanlar, sosyal-şovenist fikirlerini Avrupa solu arasında yayan az sayıdaki sol-liberal gruplardır.
“Rus saldırganlığına karşı solu birleştirmek”, bu açgözlü insanların Avrupalılardan hibe para koparmaya çalıştıkları küstah bir yalandan başka bir şey değil. Ve bu solcuların solcu olup olmadıkları tartışmalıdır. Örneğin, sol-liberal örgüt Social Movement’ın (Sosyal Hareket) liderlerinden Vladislav Starodubtsev, attığı bir tweette, çoğunluğu Ukraynalı iş birlikçilerden oluşan Nazi SS tümeni Galiçya’yı haklı çıkardı.
KREMLİN’E DE WASHİNGTON’A DA ‘HAYIR’ DİYORUZ
RFU Ukrayna’daki en büyük Marksist ve aynı zamanda en büyük sol örgüttür. Savaşın ilk gününden bu yana sloganımız “Savaş yok, sınıf savaşı var!” olmuştur. Kremlin’e de Washington’a da hayır diyoruz. Mevcut savaş, Doğu ve Batı’nın kapitalistlerinin yağmacı çıkarları doğrultusunda başlattıkları bir katliamdır. Bu savaşın her halükarda işçilere getireceği tek şey sonsuz kayıp ve acıdır.
Ve burada “ulusal kurtuluş” yoktur, çünkü Ukrayna ulusu iki ulusa bölünmüştür: İtalya’da villaları olanlar ve Ukrayna panel evlerinde sıkışık daireleri olanlar. Kapitalistler yatlarında pahalı şampanyalar içebilsin diye işçiler ölüyor ve öldürüyor.
Hedefimiz proleter devrimin tüm dünya burjuvazisi üzerindeki zaferidir. Kulübelere barış, saraylara savaş!
RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI YOLUNDA BİR ADIM
Ukrayna’daki savaş uluslararası siyasetin belirleyici faktörlerinden biri haline geldi. Askeri tatbikatlar, silahlanma hazırlıkları vs. savaşın sadece sona ermesi değil, Avrupa’ya yayılması ihtimali üzerine yapılıyor. Ülkeniz ve dünya için savaşın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Tahminler söz konusu olduğunda, iyi bir tahminin her zaman sosyal uygulamaları da hesaba katmalıdır. Bir göktaşının Dünya’ya geleceğini öğrendiğimizde, yalnızca insanların eylemlerini ya da eylemsizliklerini dikkate alan bir tahmin gerçekten değerli olacaktır. Burada da durum aynıdır.
Dünya üçüncü dünya savaşına doğru ilerliyor. Rusya-Ukrayna savaşı bu yoldaki adımlardan biri. Ukrayna’nın mı yoksa Rusya’nın mı kazanacağı henüz bilinmiyor. Elbette şu anda Ukrayna, Batı yardımının azalması nedeniyle pozisyon olarak kaybediyor. Ancak olup bitenleri küresel ve tarihsel bir perspektiften ele alırsak, tüm bunlar ikincil önemdedir.
Asıl önemli olan şu: Dördüncü bir dünya savaşı çıkacak mı? İnsanlar taş ve sopalarla mı savaşacak? Bu Ukrayna’nın mı yoksa Rusya’nın mı, ABD’nin mi yoksa Çin’in mi, İsrail’in mi yoksa İran’ın mı vs. kazanacağına bağlı değil. Bu, dünya devrimci proletaryasının mı yoksa dünya sermayesinin mi kazanacağına bağlı. Eğer proletarya kazanırsa, tüm acılara, mayınlı arazilere ve yıkılan evlere rağmen Ukrayna parlak bir komünist geleceğe sahip olacaktır. Eğer sermaye kazanırsa, kapitalistlerin kendileri de dahil olmak üzere hiç kimsenin bir geleceği olmayacaktır.
Son olarak, örgütünüzün çalışmaları, yaşadığı zorluklar vb. hakkında bizi bilgilendirir misiniz?
Mümkün olarak tüm yönlerden çalışıyoruz. Teorik eğitimde, Marksist teorinin temelleri üzerine branşlaşmış bir çemberler sisteminde çalışıyoruz.
Tüm popüler sosyal ağlarda ajitasyon ve propaganda çalışmaları yürütüyoruz. Önemli tarihsel ve güncel olayları gözden geçiriyor ve teorik materyaller hazırlıyoruz.
Sendikal faaliyetlerimiz polis ve güvenlik güçlerinin müdahalesi nedeniyle çok sınırlı. Halihazırda bazı başarılarımız var, ancak gizlilik nedeniyle bunları kamuoyuna açıklayamıyoruz. İşçilere hukuki yardım sağlamak için bir avukat departmanımız da var.
Çalışmalarımızda yaşadığımız temel zorluklar yeraltı koşullarımız ve sınırlı kaynaklarımızdan kaynaklanıyor, bu nedenle mali yardıma ihtiyacımız var. Ayrıntıları web sitemiz’de bulabilirsiniz. Toplanan fonlar ajitasyon, propaganda ve sendikal faaliyetlerimizi genişletmek için kullanılıyor.
/././
Ukrayna savaşı üçüncü yılına girerken yıkım tablosu(Yücel Özdemir)
Fotoğraf: Diego Herrera Carcedo/AA24 Şubat 2022’de başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı haftaya üçüncü yılına giriyor. Değişik kaynaklara göre bugüne kadar on binlerce insanın hayatını kaybettiği, milyonlarcasının yerinden yurdundan olduğu bu acımasız savaşın ne zaman biteceğine dair henüz ufukta bir ışık yok.
Işık yok ancak Ukrayna’nın kendi kaynaklarıyla bu savaşı sürdürecek mecalinin kalmadığı da ortada. Yıllık bütçesinin yüzde 35-40’ını askeri harcamalara ayırmak zorunda kalan Ukrayna yönetimi, eğer NATO üyesi ülkelerden askeri ve mali destek almamış olsaydı, Rusya ile müzakere masasının kurulması için çoktan ara bulucuları devreye koymuştu. Ancak savaş Ukrayna ile Rusya arasında değil, NATO’yla Rusya arasında sürdüğü için, durum görünenden de karmaşık.
Askeri gücü Rusya’ya yetmeyen Ukrayna, gelinen aşamada cepheye gönderecek yeni asker bulmakta dahi zorlanıyor. Önceki gün Süddeutsche Zeitung’da Florian Hassel’in yazdığına göre, Londra Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezinin “Military Balance 2024” raporunda Ukrayna’nın halen 800 bin aktif askeri bulunuyor. İki yıl içinde yüz binlercesi öldürülmüş, yaralanmış, sakat kalmış. Kayıpların yerine cepheye asker gönderilmek için alınan önlemler de işe yaramamış. Çünkü askerlik çağındaki Ukraynalı erkekler cephe yerine yurt dışına çıkmayı tercih ediyorlar.
Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı, 2024’ün sonuna kadar 500 bin yeni askere ihtiyaç duyulduğunu açıklamış ve bu temelde bir “seferberlik yasası” hazırlanmış ve 7 Şubat’ta mecliste az bir farkla kabul edilmişti. Ukraynalı erkeklerin yurt dışına çıkmasını engelleyen, üniversite öğrencilerinin askere alınmasını öngören yasanın son haline 21 Şubat’ta karar verilecek.
Ukrayna’nın sadece asker değil, aynı zamanda mühimmat eksikliği yaşandığı da haber veriliyor. Pazar günü Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung’un “Ukrayna’da mühimmat tükeniyor” başlığıyla yayımlanan haber-analizinde Ukrayna ordusunun günde en az 5 bin, yılda 1.8 milyon mermiye ihtiyaç duyduğunu ancak bu yıl içinde Avrupa ve ABD’nin gönderdiği mermi sayısının günde 3 bin 600, yılda 1.3 milyona denk geldiğini yazdı. Haberde, ABD’nin desteğini çekmesi durumunda bu sayının günlük 3 bine düşeceği ifade edilirken, gerekli durumda Avrupa’nın parasıyla ABD’den mermi alınması da öneriliyor.
Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle en fazla kazanan silah tekelleri arasında yer alan Alman silah tekeli Rheinmetall, bu tartışmaların ortasında Başbakan Olaf Scholz’un yanı sıra Danimarka ve Polonya başbakanlarının katılımıyla bir mühimmat fabrikasının temelini attı. Fabrikada yılda 200 bin top mermisinin yanı sıra patlayıcı ve roketatar parçaları üretilecek. “Mühimmat eksikliği” haberleri büyük olasılıkla fabrikanın kuruluşunu daha etkili duyurmak içindi. Ukrayna’daki mühimmat eksikliği haberleri çıkmaya başladıktan sonra bu yılın başında 287 avrodan satılan Rheinmetall’in bir hissesi rekor artış denilebilecek şekilde 365 avroya kadar çıktı.
İki yılın sonunda Ukrayna için karamsar, silah ve savaş lobisi için parlak bir tablo görünümü var. Özellikle ABD Kongresinin yapılması planlanan 50 milyar dolarlık mali yardım desteğini reddetmesinden sonra ortalık bir anda adeta alabora oldu. Ardından, Cumhuriyetçilerin Başkan Adayı Trump’ın Rusya’nın saldırması durumunda NATO’ya yardım etmeyeceklerini, ardından Avrupa’nın kendi güvenliği için askeri harcamaları artırması gerektiği yönündeki açıklamaları gelince Avrupa’da epey hararetli tartışmalar yaşandı.
ABD Kongresi, salı günü daha önce reddettiği Ukrayna, İsrail ve Tayvan’ı kapsayan 95 milyar dolarlık bütçeyi kabul edince Avrupa biraz derin nefes aldı.
Ancak aynı durumun birkaç ay sonra yeniden kapıyı çalacağını da bütün ülkeler biliyor. Trump’ın seçimleri kazanması durumunda ABD’nin Ukrayna savaşını Avrupa’ya ihale edeceği bir süredir değişik düzeylerde ifade ediliyor. Trump da son açıklamalarıyla bunu ilan etmiş oldu. Seçim meydanlarında “önce Amerika” sloganına bağlı olarak savaşın faturasının Amerikan halkına kesilmesine karşı çıkacağı, böylece oy toplayacağı anlaşılıyor.
ABD’deki muhtemel başkan ve politika değişimine hazırlanan Avrupa ülkeleri, bu tablodan müzakere yoluyla savaşı bitirme yerine daha fazla silahlanmayla yanıt vermeyi planlıyor. Bu çerçevede ilginç sayılabilecek gelişmeler de yaşanıyor. Almanya, 5-8 yıl içinde Rusya’nın bir NATO ülkesine saldıracağından hareketle tam anlamıyla savaş hazırlıkları yapıyor. Bu konuda kamuoyuna yansıyan “Almanya operasyon planı” var. Bununla yetinmeyen Almanya, üç gün önce Brüksel’de Hollanda ve Polonya ile önemli bir anlaşma imzaladı. Anlaşmada, üç ülke arasında asker, askeri teçhizat, silah dolaşımı serbest olacak. Buna da “Askeri Schengen” diyorlar. Muhtemelen gelecekte başka ülkeler de buna dahil olacak. Aynı günlerde Almanya, Fransa, Polonya dış işleri bakanları arasında bir “AB askeri birliğin” kurulması, ortak silah üretimine geçilmesine karar verildi.
Almanya Avrupa’nın en büyük askeri gücü olma yönünde adımlar atıyor. Uzunca bir süredir ABD’den, NATO’dan bağımsız bir Avrupa ordusunun kurulmasını savunan Almanya, Trump’ın ikinci kez başkanlık koltuğuna oturması durumunda bu süreci hızlandıracak gibi görünüyor. Dolayısıyla Berlin’de savaşın bitmesi değil daha geniş bir sahaya yayılmasının planları yapılıyor. Tablo bu açıdan da olumsuz görünüyor.
Savaşın ve silahlanmanın faturasını ödeyen halkların, emekçilerin bu gidişata karşı çıkması süreci tersine çevirebilir.
/././
Ukrayna'da savaşın iki yılı geride kaldı: Tekeller kazandı, halklar kaybetti
Fotoğraf: Metin Aktaş/AARusya'nın 24 Şubat 2022'de Ukrayna'yı işgal girişimi başlatmasının üzerinden geçen iki yılda kazananlar NATO politikaları, silah ve enerji şirketleri oldu. Savaşın tüm faturaları ise halklara kesildi.
Ukrayna’da 2013’te Batı’nın da desteğiyle iktidarın devrilmesi, Rusça konuşan doğu Donbas halklarının Rusya desteğiyle ayaklanıp 2014’te iki bağımsız cumhuriyet ilan etmesi ile başlayan siyasi süreç, ülkenin NATO üyeliğinin gündeme gelmesi ile devam etti ve Vladimir Putin yönetimindeki Rusya tüm bu gelişmelerin kendi iktidarı için bir tehdit olduğu gerekçesiyle birliklerini göndererek ve yoğun hava saldırılarıyla 24 Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgal girişimi başlattı. Bu girişim bir süre sonra Ukrayna-Rusya savaşına dönüştü.
İKİ YILDA NELER OLDU?
Kiev yolundayken kuzeydeki birliklerini geri çeken Rusya, doğu ve güneydoğuya odaklandı. Ekim 2022 başında Rusya, Donetsk, Lugansk, Herson ve Zaporijya’yı, bu bölgeler tamamen Rus kontrolü altında olmasa da, Rusya Federasyonu’nun bir parçası olarak tanıyan ilhak kararını imzaladı. Bugün Luganks eyaletinin tamamını Donetsk’in ise üçte ikisini, Dnipro Nehri’nin doğusundaki güney Ukrayna’nın önemli bir bölümünü Rusya kontrol ediyor.
Herson’u ise Ukrayna ordusu geri aldı. Haziran 2023’te büyük bir uluslararası propaganda eşliğinde “karşı taarruz”a başlayan Ukrayna, Rusya’nın sınır şehirlerine, Moskova ve Kırım’a çeşitli büyüklükteki saldırılar düzenlemeyi başarsa da savaşın gidişatını değiştirecek bir zafer elde edemedi. Son olarak Donetsk’e bağlı Ardiyivka’nın kontrolünü ele geçiren Rusya, yine Putin’in kazanacağı seçimlere hazırlanıyor.
Ardiyivka’nın kaybedilmesi Ukrayna açısından ise geçtiğimiz mayısta Bahmut’un kaybedilmesinin ardından en büyük yenilgi olarak yorumlandı.
Bugün üçüncü yılına giren savaşın kaybedeni ise başta Ukrayna ve Rusya halkları, ayrıca savaşın dolaylı sonuçları sırtına yıkılan Avrupa halkları oldu. Putin iktidarı tüm uluslararası baskıya rağmen koltuğunu ve ülke içindeki baskı rejimini güçlendirdi, savaş karşıtı sesler susturuldu.
Savaşın önemli kazananlarından biri de ölümü ilan edilen NATO’yu diriltip güçlendiren, ABD karşısında kendi gücünü oluşturmak isteyen Avrupa devletlerini ekonomik ve siyasi olarak yeniden kendi hizasına sokan, kendi silah ve enerji tekellerine kâr rekorları kırdırtan ABD oldu. ABD’nin yanı sıra Avrupa merkezli tekeller de savaştan büyük paralar kazandı ve kazanmaya devam ediyor. Halkların payına ise ölümün yanı sıra savaş bahanesiyle daha fazla siyasi baskı, artan fiyatlar ve enflasyon, azalan ücretler ve kısıtlanan haklar düştü. Avrupa devletleri iki yıl sonra bugün “Rusya ile olası bir savaş” sopasını daha etkili kullanmanın ve savaş bütçelerini artırmanın planını yapıyor.
Balkanlardaki ve Rusya’nın komşularındaki askeri gücünü artıran ABD ve NATO, Rusya ile sınırı olan Finlandiya’yı bünyesine katmayı başardı. İsveç’in NATO üyeliği ise Macaristan’ın onayını bekliyor.
10 BİNDEN FAZLA İNSAN ÖLDÜ
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları İzleme Misyonuna göre, Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle 10 bin 582 kişi öldü ve 19 bin 875 kişi yaralandı. Care International’a göre Ukrayna’da 800 bini çocuk olmak üzere 3.3 milyondan fazla insan cepheye yakın yerlerde yaşıyor.
Savaş boyunca ise 1523 sağlık tesisi, 1600 okul ve yaklaşık 400 köprü yerle bir edildi. Elektrik ve su temini gibi hayati önem taşıyan hizmetler azaldı. Ukrayna’nın savaştan en kötü etkilenen bölgelerinde yaklaşık 720 bin kişi yeterli ve güvenli barınma imkanından mahrum kaldı. Son iki yılda çatışmalar yaklaşık dört milyon insanı yerinden etti. BM insani müdahale planına göre, toplamda 14.6 milyon kişi, yani Ukrayna nüfusunun yaklaşık yüzde 40’ı, 2024 yılında insani yardıma ihtiyaç duyacak.
UKRAYNA’YI SAVAŞTA TUTMAK İÇİN MİLYARLAR HARCANDI
Savaş cephesinde durum büyük değişiklikler olmadan devam ederken, ABD ve Avrupa’nın Ukrayna’yı daha ne kadar destekleyecekleri, kasım ayındaki başkanlık seçimlerini Donald Trump’ın kazanması durumunda neler olacağı tartışılıyor. ABD, Rusya ile savaşa zorladığı ve herhangi bir müzakereyi engellediği bu süreçte Ukrayna’ya insani, mali ve askeri destek adı altında on milyarlarca dolar yardım gönderdi. 60 milyar dolar yeni yardım da Temsilciler Meclisi kararını bekliyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı verilerine göre ABD bugüne kadar Ukrayna’ya 75 milyar dolar askeri, mali ve insani yardım sağladı. Avrupa ülkeleri 107 milyar dolar yardım sağladı. 54 milyar avro daha yolda. İngiltere de ABD ve Almanya ile birlikte Ukrayna’nın önde gelen mali ve askeri kaynaklarından biri. Şubat 2022’den bu yana Ukrayna’ya 7.1 milyar sterlini askeri yardım olmak üzere toplamda yaklaşık 12 milyar sterlin destek taahhüdünde bulunuldu. 12 Ocak 2024 tarihinde 2024/25 mali yılları için 2.5 milyar sterlin daha fon sağlanacağını duyurdu. Birleşik Krallık tanklar, hava savunma sistemleri ve uzun menzilli hassas saldırı füzeleri de dahil olmak üzere hem ölümcül hem de ölümcül olmayan silahlar sağlıyor. Ayrıca Ukraynalı askerleri eğitiyor. Şu ana kadar 30 binden fazla Ukraynalı personel eğitildi ve 2024 ortasına kadar 10 bin personelin daha eğitilmesi hedefleniyor.
RUSYA-AVRUPA-NATO SAVAŞI SENARYOLARI KONUŞULUYOR
“ABD mali desteğini çekerse Avrupa Ukrayna’yı finanse etmeye devam edebilir mi?” Bu sorunun bir nedeni olası yeni ABD Başkanı Donald Trump’ın Avrupa’yı bu konuda yalnız bırakacağını açıklamış olması olsa da Trump’ın dışında da ABD’nin Ukrayna savaşından istediğini aldığı, bundan sonraki yüklerini Avrupa’ya yıkacağı yorumları da var. Bu tartışmalar ise dönüp dolaşıp Avrupa’nın daha fazla silahlanması gerektiği sonucuna bağlanmış durumda. Almanya şimdiden 100 milyar avro özel fonu bunun için ayırdı. NATO’nun 18 üyesi silahlanma harcamalarını GSYİH’lerinin yüzde 2’sine yükseltti.
Son NATO dışişleri bakanları toplantısı ve Münih Güvenlik Konferansında da “Rusya ile olası savaş” senaryoları eşliğinde Avrupa’nın daha fazla silahlanması tartışması yürütüldü. Avrupalı siyasetçiler ya da askeri yetkililerden sık sık “savaşa hazırlanma” açıklamaları gelir oldu.
Ayrıca 24 Ocak’ta NATO, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana ölçek ve süre bakımından en büyük manevrası olan “Steadfast Defender 2024” tatbikatına başladı. Altı ay sürecek tatbikat başta Finlandiya, Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Slovakya, Macaristan, Romanya, Almanya, Yunanistan, Norveç, İsveç ve Birleşik Krallık olmak üzere 31 NATO üyesi ülke ve İsveç’ten 90 binden fazla askerin yanı sıra, 50’den fazla deniz varlığı, 1100 muharebe aracı ve çeşitli hava savaş araçlarıyla gerçekleştiriliyor. Tatbikat olası bir NATO-Rusya savaşını baz alıyor.
SAVAŞTAN PARA KAZANANLAR: ENERJİ VE SİLAH TEKELLERİ
Ukrayna savaşı sırasında dünyanın en büyük petrol şirketleri 281 milyar dolar kazandı. Sektördeki en büyük beş şirket fiyat artışları sayesinde tüm rekorları kırdı. Global Witness’a göre BP, Shell, Chevron, ExxonMobil ve TotalEnergie, iki yıl önce savaşın başlamasından bu yana 281 milyar dolar (yaklaşık 260 milyar avro) kâr elde etti. Global Witness’ın kıdemli Fosil Yakıt Araştırmacısı Patrick Galey, Guardian’da yer alan açıklamasında, “Cephede ne olursa olsun, Ukrayna’daki savaşın asıl kazananlarının büyük fosil yakıt şirketleri olduğunu gösteriyor” dedi.
Silah tekelleri için de benzer bir tablo var. ABD Dışişleri Bakanlığı verilerine göre ABD’de devletin ya da özel şirketlerin diğer ülkelere silah satışları yüzde 56 artarak 2023’ü rekorla kapattı. Toplam silah satışı 238 milyar doları buldu. Raytheon, Lockheed Martin ve Noerthrop Grumman savaştan kazançlı çıkan ABD’li silah şirketleri oldu. Örneğin Lockheed Martin, geçtiğimiz nisan ayında ABD’nin Ukrayna’ya çok sayıda gönderdiği “güdümlü çoklu fırlatma roket sistemleri” için ABD ordusuyla 4.8 milyar dolarlık bir anlaşma imzaladı. Ya da Raytheon da orduya sattığı “Ukrayna için altı adet ulusal gelişmiş karadan havaya füze sistemi bataryası” için 1.2 milyar dolar kazandı.
İngiliz BAE Systems şirketi de Şubat 2022’den bu yana iki kattan fazla değer kazandı. Şirket, 2024 yılında satışların yüzde 10 ila yüzde 12 arasında artmasını beklediğini açıkladı. Bunda sadece Ukrayna savaşının değil İsrail’in yine ABD ve AB desteğiyle dört aydır sürdürdüğü, Lübnan’dan Kızıldeniz’e kadar etki eden Gazze Katliamlarının da etkisi var.
(Evrensel)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder