Bir Ukrayna daha mı? (Ergin Yıldızoğlu)
Gürcistan’da sokaklarda Avrupa Birliği bayraklarıyla yürüyen protestoculara ilişkin haberleri ilk gördüğümde üzerinde durmadım. AB bu ülkeyi kendi nüfuz alanına almak, NATO Rusya’yı çevrelemek amacıyla 2003’ten bu yana durmadan kurcalıyor: “Gül Devrimi”, Rusya ile savaş, istikrarsız, baskıcı, mafya oligark rejimleri derken ülke bir türlü istikrara kavuşmadı. Şimdi de AB yanlısı, NATO’ya katılmaya istekli olduğunu sık sık tekrarlayan ama Rusya ile iyi ilişkiler içinde kalmayı arzulayan “Gürcistan Rüyası” Partisi hükümeti gelirinin yüzde 20’sinden fazlası yurtdışından gelen STK’leri, “Yabancı Ajan” olarak kaydolmaya zorlayan bir yasayı meclisten geçiriyor. Yasaya karşı çıkan STK çevreleri, “Bu yasa Kremlin kaynaklıdır, Gürcistan’ın AB’ye girmesini önlemeye yöneliktir” diyorlar.
“Sıradan işler” diyordum ki X’te paylaşılan bir fotoğraf beni durdurdu: Almanya Dışişleri Komitesi Başkanı Michael Roth, “Yabancı Ajan” yasası tasarısını protesto eden göstericilerle el ele yürüyordu. Fotoğrafı paylaşan “İnanılır gibi değil” diyordu; “Çin dışişleri bakanının Fransa’da ‘Sarı Yeleklilerle’ el ele yürüdüğünü düşünün”...
BİRİ KOMPLO MU DEDİ?
“Michael Roth, çarşamba günü protestoculara katılan Letonya, Litvanya, Estonya, İzlanda dışişleri bakanları orada ne arıyor?” diye araştırmaya başlayınca sandığımdan daha kötü bir resimle karşılaştım. Roth, Tiflis’te göstericilere hitaben yaptığı konuşmada, “Yalanlara ve komplo teorilerine inanmayın. Biz radikal değiliz. Siz de radikal değilsiniz. Sizler sıradan Avrupalılarsınız; Avrupa’nın temsil ettiği demokrasi ve özgürlük için mücadele ediyorsunuz” diyormuş. “Gürcüler Avrupalı mı” sorusu kadar, “3.7 milyon nüfuslu Gürcistan’da aktif 400’dan fazla STK, her biri 10 kişi istihdam etse, aldıkları mali kaynakların açıklanmasını istemeyen AB yanlısı 40.000+ kişi, ülkede ne yapıyor” sorusu da önemli.
Söz konusu yasa meclisten geçti ama protesto gösterileri devam ediyor. Yasayı veto etmeye hazırlanan Gürcistan Devlet Başkanı Salome Zurabişvili bir Fransız vatandaşı, geçmişte Fransa Dışişleri Bakanlığı’nda çalışmış, İtalya’daki Fransız büyükelçiliğinin üçüncü sekreteri, Birleşmiş Milletler’deki Fransız daimi misyonunun ikinci sekreteri, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Fransız büyükelçiliğinin ilk sekreteri, NATO’daki Fransız daimi misyonunun ilk sekreteri ve Avrupa Birliği’ndeki Fransız daimi temsilci yardımcısı olmuş. Zurabişvili 2003 yılında, “Gül Devrimi” sırasında, Fransa’nın Gürcistan’daki olağanüstü ve tam yetkili büyükelçisi olarak atanmış, Mart 2004’te de dönemin Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili tarafından da dışişleri bakanı olarak.
Yasayı veto etmeye hazırlanan, Zurabişvili, 26 Ekim’de yapılacak genel seçimlerle ilgili, CNN’e verdiği demeçte, “Toplumun bu seferberliğini ve siyasi partilerin bu konsolidasyonunu bu seçimleri kazanmak için kullanmalıyız çünkü Avrupa yolu budur’ diyormuş. Roth sözü “komplo teorilerine” boşuna getirmiyor.
FİLLER TEPİŞİRKEN
Ukrayna’da “Meydan” olaylarıyla başlayarak bugüne gelen süreci düşündüm: Ukrayna, NATO-AB bloku ile Rusya arasına sıkışınca çıkan savaşta, 41 milyon nüfuslu ülkede bugüne kadar 50 binden fazla Ukraynalı yaşamını kaybetti, yaklaşık 8 milyon Ukraynalı göç etmek zorunda kaldı. Şimdi de AB ve NATO bloku Rusya’yı güneyden kuşatmak için Gürcistan’ı Batı’nın nüfuz alanı içine almaya çalışıyorlar. Rusya’nın bunu önlemeye kararlı olduğu anlaşılıyor. AB, ekim seçimlerine, eğer yapılabilirlerse müdahale ederek sonuçları belirlemek için elinden geleni yapacak. Rusya da öyle. Seçim sürecinde, sandık başında kim bilir nasıl provokasyonlar yaşanacak, hangi komplolar çarpışacak? Yeni bir vekâlet savaşı, bir “Ukrayna felaketi” olasılığı daha şekilleniyor.
Kapitalizmin yapısal krizinin, içinde büyük güçler arası emperyalist rekabet ve askerisınai-kompleks öne çıktıkça, dış politikada savaşlar sıradanlaştıkça, kısacası bir “küresel savaş rejimi” (Michael Hardt&Sandro Mezzadra) şekillendikçe, “filler” daha sık tepişecek, küçük, orta çaplı (bağımlı) ülkeler, toplumların da siyasi ekonomik istikrarı, iç barışı sağlayamadıkları oranda, tepişen “fillerin” ayakları altında ezilecek.
/././
ABD-İsrail-İran üçgeninde son durum (Mehmet Ali Güller)
İsrail kabinesi, şimdi de “ertesi gün” krizi yaşıyor.
İsrail Savaş Kabinesi üyesi Benny Gantz, Gazze konusunda 8 Haziran’a kadar bir planı onaylamaması halinde partisinin hükümetten çekileceğini açıkladı. Düzenlediği basın toplantısında Gazze konusunda bir dizi talepte bulunan Gantz’ın tutumu, İsrail basını tarafından “Gantz’dan Netanyahu’ya tehdit” diye yorumlandı.
Gantz aynı zamanda Gazze’nin idaresi konusunda İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya karşı pozisyon alan İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’a destek açıklamıştı. Gallant’ın tutumu ise İsrail basını tarafından “Netahyahu’ya meydan okuma” diye yorumlandı.
NETANYAHU-GALLANT ÇATIŞMASI
Gallant, 15 Mayıs’ta düzenlediği basın toplantısında, Gazze’de bir askeri yönetim kurulmasına karşı çıkmış, bunu kabul etmeyeceğini ilan etmişti. Gallant, “Ordunun planı tartışmaya açılmadı, daha da kötüsü yerine hiçbir alternatif getirilmedi” diyerek de Netanyahu’yu sıkıştırmıştı.
Netanyahu ise Gallant’a verdiği yanıtta “Hamas var olduğu sürece başka hiçbir aktör Gazze’yi yönetemeyecek, kesinlikle Filistin yönetimi değil” dedi. Netanyahu, Gazze konusunda bir “ertesi gün” tartışmasının “anlamsız” olduğunu savundu.
E. GENELKURMAY BAŞKANINDAN BAKANA YUMRUK
İsrail kabinesinde krizli hal bunlarla sınırlı değil. İsrail’in ırkçı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile Savaş Kabinesi üyesi ve eski Genelkurmay Başkanı Gadi Eisenkot da karşı karşıya geldi; üstelik iddiaya göre Eisenkot bir de yumruk salladı!
Kabine toplantısında Eisenkot, hükümeti “stratejik karar almamakla” suçladı ve bazı öneriler sıraladı. Ben-Gvir ise “sizi yeterince dinledik general” diyerek araya girdi. Eski genelkurmay başkanı bunun üzerinde “Sözlerimi kesmeyi bırak” diyerek tepki gösterdi ve bakanın “sınırlarını aşmamasını” istedi.
Ardından ikili arasında süren söz düellosu, eski Genelkurmay Başkanı Eisenkot’un Ulusal Güvenlik Bakanı BenGvir’e “asker kaçağı” deyip bir yumruk sallamasıyla iyice alevlendi.
BARAK: GAZZE SAVAŞINI KAYBETTİK
Kabinedeki bu kriz ve üyeler arasındaki çatışma, elbette son tahlilde İsrail açısından işlerin iyi gitmemesi ile ilgilidir. Daha önce bu köşede birkaç kez ifade ettim: Filistin kazanıyor, İsrail kaybediyor. Biliyorum, Gazze’deki yıkıma bakınca öyle görünmüyor ama strateji düzleminde gerçek budur.
Nitekim eski Mossad Başkan Yardımcısı Ram Ben Barak da önceki gün benzer saptama yaptı: “Bu, hedefi olmayan bir savaş ve bunu açıkça kaybediyoruz. Uluslararası sahnede de kaybediyoruz. ABD ile ilişkilerimiz ciddi bozulmaya sahne oluyor. Gazze savaşını kaybettik ve İsrail ekonomisi çöküyor.”
UMMAN’DA ABD-İRAN GÖRÜŞMESİ
Anımsayacaksınız, 7 Ekim’den sonra ABD bölgeye savaş gemileri gönderince “ABD BOP’u tamamlayacak, İran’ı vuracak, Ortadoğu haritasını yeniden çizecek” yorumları yapılmış, ben de bu köşeden itiraz etmiştim. Tersine gemilerin saldırmak için değil, İsrail’i savunmak için geldiğini belirtmiştim.
Bu süreçte İran’ın İsrail’i ilk kez topraklarında vurması da dahil ABDİsrail-İran üçgeninde pek çok karşılıklı vuruşma oldu. Ancak ABD son tahlilde hegemonyasındaki zayıflama nedeniyle meseleyi daha fazla tırmandırmaktan uzak duruyor.
Son durum mu? İsrail basınının yazdığına göre ABD ve İran heyetleri Umman’da gizli bir görüşme yaptılar. ABD heyetinde Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü Brett McGurk ile İran Özel Temsilci Yardımcısı Abram Paley buluyor.
Yani ABD İran’la gerilimi tırmandırmayı değil, krizi yatıştırmayı ve uzlaşı aramayı zorunlu olarak tercih ediyor!
(Cumhuriyet)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder