14 Temmuz 2024 Pazar

Alman basını yayınladı: Almanya'nın 'savaşta acil durum' planları ortaya çıktı + Mısır'dan tanıdık bir yöntem: Sıcak para için Suudi Arabistan'a toprak satabilir (soL)

Alman basını yayınladı: Almanya'nın 'savaşta acil durum' planları ortaya çıktı

Der Spiegel ve Bild gazetelerinin iddiasına göre, Almanya'daki kritik otoyollar savaş zamanı askeri sevkiyat için sivil trafiğe kapatılıp tamamen NATO'nun kontrolüne bırakılacak.

Alman Der Spiegel ve Bild gazeteleri, Alman Savunma Bakanlığı'nın Rusya ile olası bir askeri çatışma için acil durum planları hazırladığını iddia etti.

Konuya ilişkin belgelerin eline geçtiğini bildiren iki gazete, planın, Almanya'nın NATO birlikleri için önemli bir geçiş ülkesi olarak hizmet etmesini öngördüğünü ve nüfusunun ve sivil hizmetlerinin yabancı askeri personele yardım etmesinin beklendiğini aktardı.

Almanya hükümeti, geçtiğimiz ay, zorunlu askerlik ve üreticileri savaş malları üretmeye zorlama gibi önlemleri içerecek şekilde, 1989'dan bu yana ilk kez savaş zamanı yönergelerini resmi olarak güncellemişti.

Der Spiegel, cuma günü yayımladığı raporunda, gizli "Operasyonel Plan Almanya" (OPLAN DEU) kapsamında, ülkenin üç ila altı ay içinde Hollanda ve Belçika'daki limanlardan Doğu'ya doğru 800 bin NATO askerin yanı sıra tanklar ve diğer donanımlar dahil yaklaşık 200 bin aracın geçişini ayarlayabilmesi gerektiğini iddia etti.

Bu kapsamda, birkaç önemli otoyol askeri sevkiyat amacıyla kullanılacak. Bu da bu yolların sivil trafiğe kapatılacağı anlamına geliyor. Her iki medya kuruluşunun iddiasına göre, yerel halkın yoldan geçecek askeri personele yiyecek, barınma, dinlenme alanları ve yakıt sağlaması bekleniyor.

Der Spiegel, Federal Sivil Koruma ve Afet Yardımı Ofisi Başkanı Ralph Tiesler'in, "düşman aktörlerin NATO birliklerinin hareketini sabotaj veya füze saldırısı yoluyla engellemek veya yavaşlatmak için önlemler alabileceğini" öngördüğünü aktardı. Alman polisi ve acil durum servislerinin, bu önemli rotaları korumayı ve bunlara yönelik herhangi bir saldırının sonuçlarını ortadan kaldırmayı önceliklendirmeleri gerekeceği bildirildi.

Bir Almanya Savunma Bakanlığı sözcüsünü kaynak olarak gösteren Bild gazetesiyse, Almanya'nın, NATO'nun lojistik merkezi rolünü üstlenecek olmasının yanı sıra, Rusya ile askeri bir çatışma çıkması durumunda topraklarında büyük bir savaş esiri kampı kurmak zorunda kalacağını ileri sürdü.

İki medya kuruluşu, Alman Ordusu (Bundeswehr) Genel Müfettişi Carsten Breuer'in, Berlin'in Moskova ile olası bir askeri çatışmaya hazırlanmak için 2029'a kadar vakti olduğunu tahmin ettiğini aktardı. Gazeteler, Rusya'nın o zamana kadar NATO'ya saldırabilecek bir konumda olabileceğini ifade etti.

Yerel halkın şimdiden bu senaryo için önlemler aldığı ve tatbikatlara katıldığı belirtiliyor. Der Spiegel'in ismi açıklanmayan bir kasabanın belediye başkanını kaynak göstererek aktardığına göre, yerel halk bu çabalara dönük henüz bir coşku göstermedi.

Medya kuruluşu, yetkilinin "Şimdiye kadar çok az kişi 'yeni bir evre'ye girildiğini kavradı" dediğini aktardı.

Son aylarda NATO üyesi ülkeler, Rusya'nın ittifaka dönük saldırı planları yaptığını iddia ediyordu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin geçtiğimiz ay bu iddiaları "saçmalık" olarak nitelendirmiş ve bu tür söylemleri öne sürenlerin "tamamen delirdiğini" öne sürmüştü.

                                                              /././

Mısır'dan tanıdık bir yöntem: Sıcak para için Suudi Arabistan'a toprak satabilir

Mısır'ın ekonomik krize önlem olarak yabancı yatırım çekme hedefi toprak satma aşamasına vardı. Kahire bu kapsamda stratejik bir noktada bulunan tatil beldesini Suudi Arabistan'a satabilir.

                                                  Ras Cemile turizm bölgesi

Mısır, ülkede gittikçe kötüleşen ekonomik krize karşılık ulusal kalkınma projelerine yabancı yatırım çekmek amacıyla Türkiye'yi andıran bazı önlemler alıyor. Bu önlemler nedeniyle Mısır, bugün topraklarının bir kısmını kaybetme riskiyle karşı karşıya.

Mısır hükümetinden bir kaynağa göre Suudi Arabistan, Mısır Merkez Bankası'ndaki mevduatlarını kullanarak Kızıldeniz kıyısındaki "gelecek vaat eden" Ras Cemile turizm bölgesini ve Mısır'ın birkaç devletle birlikte ortak işlettiği şirketlerini satın almayı önerdi.

RT'de yer alan habere göre, anlaşmayı müzakere eden kuruluş olan Kamu İşletmeleri Sektörü Bakanlığı'ndan bir yetkili, Mısır'ın kendisine dövize anında erişim sağlayacak teklifi önceden onayladığını söyledi. Kahire, Şubat 2024'te BAE ile Akdeniz kıyısındaki Ras El Hekma tatil beldesinin geliştirilmesiyle ilgili olarak 35 milyar dolarlık benzer bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşma Merkez Bankası'ndaki 11 milyar dolarlık yabancı mevduatın kullanılmasını da içeriyor.

Suudi Arabistan'ın Mısır Merkez Bankası'ndaki mevduatları yaklaşık 10,3 milyar dolar. Riyad'ın Ras Cemile'nin geliştirilmesine yönelik teklifi, Mısır eğitim şirketi Sera Education'ın yanı sıra gayrimenkul, geliştirme, sağlık, enerji, elektrik, finansal hizmetler ve gıda alanlarındaki diğer şirketlerin kontrol hissesinin satın alınmasını da içeriyor. Yerel medyaya göre, bu anlaşmalar yakında duyurulacak.

Ras Cemile'nin yatırım değeri

Ras Cemile bölgesi şu anda popüler bir dalış noktası. Güney Sina Valiliği'ndeki Şarm El Şeyh Uluslararası Havaalanı'na yaklaşık 11,5 km uzaklıkta. Ras Cemile, Mısır'ın 2016 yılında Mısır'da büyük protestolara neden olan belirsiz bir sınır belirleme anlaşması sonucunda Suudi Arabistan'a devrettiği Kızıldeniz'deki Tiran ve Sanafir adalarının tam karşısında yer alıyor.

Suudi yatırımcılar, Ras Cemile'nin Tiran ve Sanafir adalarına yakınlığı ve Şarm El Şeyh ile Suudi Arabistan'ın kuzeybatısında inşa edilen Neom kentsel alanı arasında turizm geliştirme potansiyeli nedeniyle bu anlaşmayı sonuçlandırmak istiyor. Şubat ayında Mısır Kamu Sektörü Bakanı Mahmud Esmat, Ras Cemile bölgesini yatırıma sunma planlarını duyurdu. Esmat'a göre, yaklaşık 860 bin metrekarelik bu alan büyük bir stratejik değere sahip.

                                                       Tiran adasının Mısır'dan görünümü

Devlet varlıklarının satışı

Mısır'ın büyük bir borcu var. Bu, esas olarak ülkenin yeni idari başkentin inşası ve silah anlaşmaları gibi mega projelere yaptığı harcamaların artmasından kaynaklanıyor. Merkez Bankası'na göre, Mısır'ın dış borcu son on yılda dört katına çıkarak 2023 yılı sonuna kadar 168 milyar dolara ulaştı. Bu, ülkenin gayrisafi yurtiçi hasılasının (GSYİH) yüzde 43'üne eşit. Sadece 2023'ün son çeyreğinde Mısır'ın dış borcu 3,5 milyar dolar arttı.

Krizin bir sonucu olarak Mısır hükümeti yardım için Uluslararası Para Fonu'na (IMF) yöneldi. Ülke para birimini yüzde 35'in üzerinde devalüe ederek IMF'den ek kredi aldı. Mart 2024'te IMF, Mısır'ın kurtarma kredisini 3 milyar dolardan 8 milyar dolara çıkarmayı onayladı. Ayrıca IMF, Mısır'ın yaklaşık yüzde 30'luk enflasyonuyla mücadele etmesi için daha sıkı bir para politikası uygulamasını, daha esnek bir resmi döviz kuru benimsemesini, büyük hükümet projelerine yapılan harcamaları azaltmasını ve yakıt sübvansiyonlarını azaltmasını önerdi.

Mısır, ekonomik krizi hafifletmek için 2018'den beri devlet varlıklarını Körfez ülkelerine satıyor. Aynı hükümet kaynağına göre, Suudi Arabistan'ın teklifi ayrıca Mısır ordusuna ait olan Siwa Doğal Su Ulusal Şirketi (SAFI) ve Wataniya Petroleum dahil olmak üzere en az altı kamu şirketini satın almayı da içeriyor.

Ras Cemile anlaşması

Şubat 2024'ün sonunda Mısır, Ras Cemile kıyı bölgesini geliştirme planlarını açıkladı. Kamu İşletmeleri Sektörü Sözcüsü Mansour Abdel Ghani, yerel televizyona verdiği röportajda Bakanlar Kurulu'nun konuyu görüşmek üzere özel bir komite kurduğunu kaydetti. Medya, özellikle 2018'de Riyad'ın Mısır'ın Güney Sina'da kendisine Neom kentsel ve iş bölgesinin bir parçası olacak bir toprak tahsis edeceğine söz verdiğini söylemesi nedeniyle, yatırımcının Suudi Arabistan olduğunu hemen tahmin etti.

Suudi Arabistan'ın Ajlan & Bros şirketi, Nisan ayında Ras Cemile bölgesinde yaklaşık on otel inşa edilmesiyle ilgili olarak Mısır Bakanlar Kurulu'na bir teklif sunarak 1,5 milyar dolarlık yatırım taahhütünde bulundu. Aynı zamanda, Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu (PIF), Mısır ile Ras Cemile Limanı'nı işletme hakkını verecek bir anlaşmaya varmaya çalıştı. Kahire'nin anlaşmayı nakit olarak finanse etme talebi nedeniyle diyalog çıkmaza girdi. Bunun sonucunda Riyad, Mısır Merkez Bankası'ndaki mevduatlarını kullanmayı teklif etti.

Kızıldeniz'deki köprü projesine yakın

Ras Cemile, Mısır'ın 2016 yılında Mısır parlamentosu tarafından onaylanan bir anlaşmanın parçası olarak Suudi Arabistan'a devrettiği Kızıldeniz'deki Tiran ve Sanafir adalarının yakınında yer alıyor. Ayrıca, Kızıldeniz üzerinde yapılması planlanan köprünün bulunduğu yere de yakın. Köprü projesi, Suudi Kralı Salman bin Abdulaziz el Suud tarafından aynı yıl Kahire'ye yaptığı bir ziyarette duyurulmuştu.

Bu durumdan oldukça endişeli olan Mısır halkı, Suudi Arabistan'ın Mısır limanı Ras Cemile'nin geliştirilmesine yatırım yaparak, Akaba Körfezi'nden Kızıldeniz'e giden tek geçit olan Tiran Boğazı üzerinde tam kontrol sağlamayı amaçladığına inanıyor. 

Haritaya bakıldığında, Mısır halkının bu endişesinin yersiz olmadığı görülüyor. Ras Cemile, Şarm El Şeyh tatil beldesinin yanında ve havaalanının kuzeyinde yer alıyor. Bölge, Mısır'ın 8 Nisan 2016 tarihli deniz sınırlarının belirlenmesi anlaşması uyarınca ikinci ada Sanafir ile birlikte Suudi Arabistan'a devrettiği Tiran adasına en yakın nokta.

Bedevi efsanesine göre isimleri Prenses Sanafir ve Tiran adında fakir bir genç adamdan gelen bu iki ada, Şarm El Şeyh'e 40 km uzaklıkta. Tiran Boğazı'nda seyrüsefer yalnızca Tiran ve Şarm El Şeyh arasındaki koridordan mümkünken, diğer rotalar sığ sular nedeniyle uygun değil. Tiran'ın alanı 80 kilometrekare, Sanafir adası ise 33 kilometrekare. Eski zamanlarda Tiran, Hindistan ile Güneybatı Asya arasındaki ticaretin merkezi ve gümrük vergilerinin toplandığı bir Bizans istasyonuydu. Günümüzde berrak suları ve mercan resifleriyle ünlü olan adalar, dalış meraklılarını cezbediyor.

Sina Yarımadası'nın güneydoğusunda bulunan Ras Cemile, Şarm el Şeyh kentinin hemen kuzeyinde yer alıyor. Ras Cemile'nin hemen karşısında Tiran ve Sanafir adaları var.

Mısır'ın bir parçası olarak Tiran ve Sanafir'in tarihi

Mısır'ın adalar üzerindeki egemenliği ilk olarak, Osmanlı İmparatorluğu ile Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa arasındaki savaşa Avrupa'nın müdahale etmesinden sonra imzalanan 1840 Londra Sözleşmesi'nde mühürlendi. Savaş sırasında Kavalalı, Suriye'nin tamamı ve Arap Yarımadası'nın bir kısmı üzerinde kontrol kurdu ve Mısır'ın egemenliğinin tanınmasını talep etti. O dönemde zayıflayan Osmanlı İmparatorluğu, Kavalalı'nın planlarını durduramadı. Bu da Büyük Britanya, Rusya, Fransa, Avusturya ve Prusya'yı savaşa müdahale etmeye zorladı. Avrupa güçlerinin yardımıyla, Kavalalı'nın yalnızca Mısır ile Tiran ve Sanafir adaları üzerinde kontrolü elinde tuttuğu şartlar altında bir barış antlaşması imzalandı.

                                     Osmanlı Devleti'ne isyan eden Kavalalı Mehmet Ali Paşa

1906'da adalar, Mısır'ın İngiliz himayesi altına girmesini öngören İngiliz-Osmanlı anlaşmasıyla Mısır'ın bir parçası olarak tanındı. Ancak 1930'larda yeni kurulan Suudi Arabistan Krallığı, iddiaya göre Hicaz Krallığı'nın bir parçası olan bu adalar üzerinde hak iddia etti. 1956'daki Süveyş Krizi sırasında, Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdünnasır'ın Süveyş Kanalı'nı millileştirme kararına yanıt olarak Fransız, İngiliz ve İsrail birlikleri Sina Yarımadası'na çıktığında, adalar geçici olarak İsrail ordusu tarafından işgal edildi. Sovyetler Birliği'nin müdahalesinden sonra çatışma sona erdi ve adalar Kasım 1956'da Mısır'a iade edildi. 1967'deki Altı Gün Savaşı'nın bir sonucu olarak Tiran ve Sanafir, tekrar İsrail kontrolüne girdi ancak 1982'de Kahire'ye iade edildi. Mısır ve İsrail arasında barışı tesis eden 1978-1979 Camp David Anlaşmaları'na göre adalar, uluslararası barışı koruma güçlerinin konuşlandırılacağı "C Bölgesi"nin bir parçası haline geldi.

                                         Süveyş Krizi sırasında hasar almış bir Mısır tankı

2010 yılında Mısır ve Suudi Arabistan, karasularının sınırlarının belirlenmesi ve adaların statüsü konusunda müzakerelere başladı. 2016 yılında adaların Riyad'a devredilmesi konusunda bir anlaşma imzalandı. Aynı zamanda, Mısır'ın Şarm El Şeyh tatil beldesi, Tiran adası ve Suudi Arabistan'daki Ras Al Sheikh Hamid'i birbirine bağlayacak olan Kızıldeniz'in üzerinden 50 km uzunluğunda bir köprü inşa edilmesi konusunda başka bir anlaşma imzalandı. Bu belgenin imzalanması, Riyad'ın 1,7 milyar dolar tahsis ettiği Sina Yarımadası kalkınma projesinin bir parçasıydı.

Adaların Suudi Arabistan'a devredilmesi kararı Mısır'da şiddetli protestolara neden oldu. Hem halk hem de ülkenin yargı sistemi bu karara şiddetle karşı çıktı. Ülke genelindeki kitlesel protestolar polis tarafından dağıtıldı. 21 Haziran 2016'da Yüksek İdare Mahkemesi bu anlaşmayı geçersiz ilan ederek, 1906 anlaşmasına aykırı olduğunu ve devlet düzenlemelerini ihlal ettiğini ilan etti. Hükümet 8 Kasım 2016'da bu karara itirazda bulundu, ancak mahkeme bu itirazı reddetti.

Ancak, 2 Nisan 2017'de Kahire Acil Davalar Mahkemesi Mısır ile Suudi Arabistan arasındaki anlaşmanın meşruiyetini tanıdı ve Yüksek İdari Mahkeme'nin kararı geçersiz ilan edildi. 13 Haziran 2017'de adaların devrine ilişkin anlaşma Mısır Parlamentosu tarafından onaylandı. 2018'de de Yüksek Mahkeme, bu anlaşmayı onaylandı.

İsrail'in bölgedeki rolü

İsrail için adaların devri, İsrail'in diplomatik ilişkileri normalleştirmeye çalıştığı bir ülke olan Suudi Arabistan'a baskı uygulamanın bir aracı haline geldi. Camp David Anlaşmaları, her iki adanın da silahsızlandırılmasını ve ABD Başkanlığındaki çok uluslu barış gücü kuvvetlerinin topraklarında bulunmasını şart koştuğu için anlaşma Tel Aviv'in onayını gerektiriyordu.

İsrail, iki adayı Suudi Arabistan'a devretme izni verdi. Ancak Riyad'ın barış gücü birliklerinin çekilmesi konusundaki ısrarı, ABD'nin arabuluculuğunda İsrail, Suudi Arabistan ve Mısır arasında müzakerelere yol açtı. 2022 yazında taraflar, ABD askerleri de dahil olmak üzere çok uluslu barış gücü kuvvetlerinin Sina Yarımadası'ndaki en yakın bölgeye konuşlandırılması ve buradan kapalı devre televizyon (CCTV) kamera sistemi aracılığıyla durumu uzaktan izleyebilmeleri konusunda bir anlaşma imzaladılar.

Anlaşmanın bir parçası olarak Suudi Arabistan, doğuya doğru giden İsrail uçaklarının hava sahasını geçmesine izin vermeyi de kabul etti. Riyad ayrıca hacıları İsrail'den Cidde'ye taşıma olasılığını görüşeceğine söz verdi. Bu konu Washington'ı Umman ile müzakere etmeye zorladı, çünkü Umman İsrail uçaklarının hava sahasından uçmasına izin vermeseydi, Suudi Arabistan ile yapılan anlaşma işe yaramazdı. Nihayetinde Umman, Şubat 2023'te İsrail'e hava sahasından geçme izni verdi.

Aralık 2022'de Mısır beklenmedik bir şekilde üçlü anlaşmayı askıya aldı ve anlaşmanın bazı noktaları konusunda endişelerini dile getirdi. Bunlar çoğunlukla adalara video gözetim kameraları yerleştirilmesi gibi teknik konulardı. Sonuç olarak barışı koruma güçleri henüz geri çekilmedi ve Riyad ile Tel Aviv arasındaki diplomatik ilişkilerin normalleştirilmesi süreci, Ekim 2023'te Gazze'de çıkan savaş nedeniyle sekteye uğradı.

BM güçlerinin çekileceği nokta: Ras Cemile tatil beldesi

Bununla birlikte, Suudi Arabistan geçtiğimiz yıl Tiran ve Sanafir adalarını sadece isimlerde küçük değişikliklerle krallığın güncellenmiş resmi bir haritasında yayınladı. Suudi Arabistan'ın Genel Araştırma ve Coğrafi Bilgi Otoritesi, tüm hükümet kurumlarını bu haritaya başvurmaya çağırdı.

Şu anda, taraflarca çözülmemiş tek konu, adalardaki uluslararası barışı koruma güçlerinin varlığı. Bu konu taraflar arasında çözülürse, BM barışı koruma birlikleri Sina Yarımadası'ndaki "en yakın noktaya" çekilecek. En yakın nokta ise Ras Cemile'nin "geleceğin lüks tatil beldesi" olarak görünüyor.

(soL)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder