9 Ağustos 2024 Cuma

T-24 "KÖŞEBAŞI" + "GÜNDEM" + Beşiktaş'ın Süper Lig tarihindeki 66 yıllık performansı -9 Ağustos 2024-

Çocuk işçiliğinin MESEM yüzü: Son bir yılda 9 çocuk hayatını kaybetti -Candan Yıldız-

"MESEM çocuk işçiliğine uydurulan bir yasal kılıftır"

"Meslek lisesi memleket meselesi" ile başlayan kampanyaya dayanır Milli Eğitim Bakanlığı'nın Mesleki Eğitim Merkezi okulları. MESEM'ler çocuk işçiliğinin özendirilmesidir devlet eliyle. Çünkü pratik bilginin sahası iş yerleridir. Okula giderken ölen çocuklardır MESEM öğrencileri. Yoksul aileler için de bir gelir kapısıdır MESEM'ler. 9, 10 ve 11. sınıf öğrencilerine asgari ücretin en az yüzde 30'u, 12. sınıftaki öğrencilere asgari ücretin yarısı kadar ücret ödenir. MEB'e göre iş kazası ve meslek hastalıklarına karşı sigortaları vardır ama ölümden korumaz onları. Bu merkezlere 14 yaşını bitirmiş, ortaokul ya da imam hatip ortaokulunu tamamlamış çocuklar kayıt yaptırabiliyor.

Bu çocuklar dört gün işe giderler, bir gün de okula…

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Çalışma Grubu, MESEM'lere yakından bakan bir rapor hazırladı.

İşçi ölümlerinin "doğallaştığı" Türkiye'de rapor, çocuk işçiliğinin MESEM ayağında neler yaşanıyor onu ortaya koyuyor.

Son bir yılda MESEM adı altında çalıştırılan 9 çocuk hayatını kaybetti. Arda TonbulUlaş DumluZekai DikiciÖmer ÇakarÖmer GirginMurat Can EryılmazErol Can YavuzAlperen Enes Ural…

14 yaşındaki Arda Tonbul sac büküm makinesine sıkışarak, 17 yaşında Alperen Enes Ural inşaatta doğalgaz borusu döşerken yüksekten düşerek, 17 yaşındaki Muratcan Eryılmaz inşaatta yüksekten düşerek, 15 yaşındaki Erol Can Yavuz üzerine sunta bloklarının devrilmesi sonucu, 17 yaşındaki Ömer Çakar klima tesisatı döşerken ikinci kattan düşerek, 16 yaşındaki Zekai Dikici inşaatta yüksekten düşerek, 17 yaşındaki Ulaş Dumlu, atık havuzuna düşerek, 15 yaşındaki Alperen Kocayavuz inşaatta yüksekten düşerek öldü. Son ölüm haberi Konya- Karapınar'dan geldi…

MESEM öğrencisi Eren Dağ, çalıştığı sondaj firmasının Akören mevkisinde bir tarlada kuyu açmak için sondaj çalışması yapılırken elektrik akımına kapıldı ve yaşamını yitirdi.

Raporda MESEM sorununa ilişkin şu tespitlere yer veriliyor:

"Ulusal mevzuatta ya da başka uluslararası sözleşmelerde farklı kabuller olsa da Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinde 18 yaşından küçük herkesin çocuk sayılacağı belirtilmektedir.

Sözleşmeye göre; taraf devletler, çocuğun, ekonomik sömürüye ve her türlü tehlikeli işte ya da eğitimine zarar verecek ya da sağlığı veya bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaksal ya da toplumsal gelişmesi için zararlı olabilecek nitelikte çalıştırılmasına karşı korunma hakkını kabul ederler.

MESEM kapsamı dışında da işyerlerinde çocuk işçi çalıştırılmakta, çocuk işçi ölümleri meydana gelmektedir. Ancak MESEM çocuk işçiliğe uydurulan bir yasal kılıftır. MESEM 4+4+4 olarak tanımlanan zorunlu eğitimin 9. sınıftan itibaren sürdürülen parçasıdır. Haftada 1 gün okulda teorik eğitim olarak tanımlanan müfredatta; haftada 2 ‘şer saat Türk Dili ve Edebiyatı, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, Matematik dersleri zorunlu derstir. Sadece 9. sınıfta ayrıca Kuranı Kerim, Peygamberimizin Hayatı, Seçmeli Beden Eğitimi ve Spor, Güzel Sanatlar dersleri de 2 saat seçmeli ders olarak alınmaktadır. Bu dersler, eğitim olarak değerlendirilemez, çocukları hayata hazırlayan dersler değildir."

Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2023 verilerine göre Mesleki Eğitim Merkezleri'ndeki öğrenci sayısı 1 milyon 405 bin.

Bu öğrencilere ödenen ücret devlet tarafından yani İşsizlik Fonu'ndan karşılanıyor. O da asgari ücretin en az yüzde 30'u: 5 bin 100 TL.

Rapor bu rakamdan yola çıkarak mesleki eğitim adı altında çocuk işçi çalıştırılan işverenlere işsizlik fonundan aylık 8 milyar liradan fazla kaynak aktarıldığını tespitini yapıyor. Raporun sonuç bölümünde çocuk işçi ölümleri üzerine Millî Eğitim Bakanlığı'nın 2 Şubat'ta 81 il valiliğine, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu'na "Mesleki Eğitimde İş Sağlığı Güvenliği" başlıklı bir genelge ile görevler verildiğine ancak ölümlerin önüne geçilemediğine dikkat çekiliyor.

"Ölümlerin önlenmesi için, çocukların fiziksel, sosyal, zihinsel ve psikolojik açıdan gelişebilmeleri için MESEM adı altında yürütülen çocuk işçiliğine son verilmelidir" çağrısının yapıldığı raporda şu öneriler yer aldı:

- MESEM kapsamındaki işyerlerinde meydana gelen iş cinayetleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişlerince incelenmeli, kaza nedenleri kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

- Çocuk işçiliği ile etkin mücadele konusunda ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) sadece bakanlık ile değil sendikalar ve meslek örgütleri ile de iş birliği yapmalıdır.

- Okullarda en az 12 yıl örgün eğitim zorunlu olmalı. MESEM uygulaması tamamen kaldırılmalı, yoksul ailelerin çocuklarına eğitim bursu verilmelidir.

                                                       /././

AKP'nin yeni vukuatı: Bu sefer Roblox'u kapattılar -Füsun Sarp Nebil-

Instagram'ı engellemekle bir hayli tepki toplayan iktidarın beş gün içinde benzer düzeyde popüler ikinci engelleme kararı, kendileri için bile fazla. Nasıl yapacaklarsa, açmak için uğraştıkları, orta yol bulmaya çalıştıkları bilgileri ulaşıyor. Instagram'ı engellerken üzerinden geçen ticareti düşünemeyen ve fark edemeyen hükümet epeyce sıkışmış durumda. Şu anda kendi fanatik kitlesi bile isyan ediyor.
Daha Instagram erişim engellemesini tartışırken dün akşamüstü Roblox'un engellenmesi, ortama bomba gibi düştü.

AK Parti, 20 yıldan fazladır yaratmaya uğraştığı ama bugünlerde yaldızları dökülen sanal dünyanın içinden kendi hukuksuzlukları, liyakatsızlıkları, yolsuzluklarını saklamaya uğraşıyor. Ceremesini de biz çekiyoruz. Gülse Birsel'in Vasfiye Teyze'si "Ne çektin be!" sözleriyle adeta bizi anlatıyor. 2007'de 5651 sayılı kanun yürürlüğe girdiğinden bu yana 17 yıldır "Ne çektik be!" ve hâlâ da çekiyoruz.

Roblox engellemesini ilk fark eden İfade Özgürlüğü Derneği (İFÖD) oldu. Şöyle bir tweet paylaşıldı:

Engellemesinin gecikmesinde sakınca bulunan içerik neydi?

Bir süre sonra Roblox'un erişim engellemesi konusunda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'ndan bir açıklama geldi. Açıklamada şöyle denildi:

"Roblox'un ülkemizde erişime kapatılması kararı, Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma sonucunda Adana 6. Sulh Ceza Mahkemesi'nin kararı iledir. Kararın UYAP'ta yayınlanması sonucunda Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumumu tarafından uygulanmıştır. Kamuoyunun bilgisine sunarız."

Arkasından ortaya çıkan mahkeme kararına bakıldığında, 8A maddesinden engelleme yapıldığı görülüyor.

 

5651 sayılı kanunun 8A maddesine de yakından bakalım:

Ancak 8A maddesinin neden uygulandığına yani "gecikilmesinde sakınca bulunan halin ne olduğuna" dair net bir bilgi yok. Üstelik "içerik çıkarılması" yazmasına karşın, çıkarılmak istenen içeriklerin adresi yok. Onun yerine sitenin adresi yer alıyor. Hatta Google Play ve Apple iOS uygulama dükkanlarında olan uygulama yükleme sayfalarına bile engellenme kararı verildiği anlaşılıyor.

Peki ama neden ve kim şikayet etmiş?

Bu konuda net bir bilgi olmamakla birlikte, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alan ve Arapça konuşan kişilerin yer aldığı bir oyunun bu engellemenin nedeni olduğu iddiaları var.

Ancak harekete geçen troller, çoktan bayatlamış olan bahanelerden duruma uygununu piyasaya sundular.

Malum, Roblox çocukların oyun oynadığı bir site. Bu sitede ebeveynlere ne dokunur? Tabii ki çocuk istismarı. Tarikatlardaki çocuk istismarlarına aldırmayan, hatta "bir kereden bir şey olmaz" diyecek kadar umarsız olan zihniyet, Roblox'un "çocuk istismarı" nedeniyle engellendiği mesajını yaymaya başladı. Tabii ki araya "terör propogandası" sosu da ilave edildi.

Hükümeti zor durumda bırakmak isteyen savcılık mı yaptı?

Buna karşılık ilginç bir tweet de Fatih Altaylı'dan geldi:

Instagram'ı engellemekle bir hayli tepki toplayan iktidarın beş gün içinde benzer düzeyde popüler ikinci engelleme kararı, kendileri için bile fazla. Nasıl yapacaklarsa; açmak için uğraştıkları, orta yol bulmaya çalıştıkları bilgileri ulaşıyor.

Instagram'ı engellerken üzerinden geçen ticareti düşünemeyen ve fark edemeyen hükümet epeyce sıkışmış durumda. Şu anda kendi fanatik kitlesi bile isyan ediyor.

Ama hemen üstüne Roblox gibi ebeveynler-çocuklar açısından önemli bir platformun engellenmesi daha fazla sıkıntıya yol açacak. Cumhurbaşkanının "özgürlüğü sağladıkları" iddiasına da ikinci bir darbe olmuş olacak.

Aileler ve çocuklar isyan etti

Twitter'da çok sayıda çocuğun tepki gösterdiği, bazılarının ağladığı videolar var. Aileler çocuklarına dair mesajlar attılar.

Roblox engellemesine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da tepki gösterdi. Ayrıca onun mesajına cevap veren bir baba da otizmli çocuğunun Roblox ile iyileştiğini anlatıyor.

Bu arada çocukların Discord üzerinde eyleme hazırlandıklarına dair de bir takım tweetler var.

Instagram ve Roblox engellemesi nedeniyle VPN kullanımının artması tehlike arz ediyor 

Cumhurbaşkanı ülkenin ekonomisinden, sağlığına yönetilemeyen pek çok konu içinde, sürekli engellenen özgürlüğümüze (sadece internetin değil, konserlerin, Taksim'de ya da başka yerde gösteri yapmanın, daha pek çok şeyin engellemesinden de bahsediyorum) rağmen şöyle diyebiliyor:

"Hükümet olarak bizim kimsenin özgürlüğüyle, ifade hürriyetiyle, işiyle, aşıyla, ticaretiyle, hayat tarzıyla herhangi bir sorunumuz yok."

Ancak şu anda AK Parti'nin engellemeleri VPN kullanımını patlatmış durumda. Bu ise hem bazı VPN sistemlerinin aslında siber suçlulara ait şirketler tarafından geliştirilmiş olması, hem de normal zamanlarda bankaların ya da diğer kurumların sahte siteleri tespit edebilir durumlarının şimdi edilemez duruma dönüşmesini; yani başka deyişle, ülkenin networkünün gözlenemeyişini yani körleşmeyi getiriyor.

Olayın çeşitli yönlerini anlattık. Yorumu okurlarımıza bırakıyoruz.

Roblox üzerinde Filistin için yürüyüş düzenlenmişti

Geçen yıl İsrail'in Gazze'ye saldırısı sonrasında, Roblox üzerinde çocukların sanal bir protesto mitingi düzenledikleri görülmüştü. Protestocuların, Filistin bayrakları ellerinde, sanal tuğla sokaklarda yürüdüğü bir etkinlik düzenlenmişti. Batı basınındaki yayınlarda ve sosyal medyada bunu organize edenlerin Malezyalı kişiler olduğu iddia edilmişti. (https://www.youtube.com/watch?v=CpSa5o8ikzQ)

Roblox nedir? 

Roblox bir çevrimiçi oyun platformu ve kullanıcılar kendi oyunlarını oluşturabildiği gibi diğer kullanıcıların oyunlarını da oynayabiliyor. David Baszucki ve Erik Cassel tarafından 2004'te kurulan ve 2006'da piyasaya sürülen platform, kullanıcılar tarafından Lua programlama dilinde kodlanmış oyunlara ev sahipliği yapıyor ve dünya genelinde, 16 yaş altı 164 milyon oyuncuya sahip. Roblox ücretsiz oyundur. Oyun içi satın alımlar "Robux" adlı sanal para birimi üzerinden yapılabilir.

                                                                 /././

Emniyet'te borçlu emeklilik ve liyakat meselesi, TFF Başkanı ve Aksaray'da yıkılan otogarın öyküsü -Tolga Şardan-

2021'de emekli edilip mahkeme kararıyla sonrasında göreve dönen polis müdürünün 2024'teki emekliliği bu yıldan değil, 2021'den geçerli oldu!

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın kullandığı resmi konutta "iki yabancıya resmi ikamet izni verilmesi" skandalını geride bıraktığımız haftada gündeme yerleşmesi sebebiyle ötelenen konuları, hafta sonu Büyüteç'inde toparladım.

Önce Emniyet teşkilatında krize neden olan emeklilik ve tayinler konusunda bilgi aktarayım.

Meraklılarının yakından takip ettiği üzere; kısa süre önce Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Değerlendirme Kurulu'nda (YDK) alınan emeklilik kararları halen teşkilatta güncelliğini koruyor. 

Kararlara karşı idari dava açmak için emekli edilen emniyet müdürlerinin birer ikişer mahkemelere başvurmaya başladığı haberleri geliyor. Adli yılın açılışıyla beraber, söz konusu YDK kararları merkezinde yeni kaotik süreç yaşanacak kuşkusuz. YDK kararlarının yargı nezdinde değersizleştiği görülecek.

Bu kapsamda YDK'nın emekli ettiği kimi polis müdürlerini bekleyen garip bir durum var ki tam Türkiye'ye özgü.

Şöyle ki; daha önceki yıllarda mahkeme kararıyla göreve dönüp 2024 yılı YDK kararlarıyla emekli edilen polis müdürlerinden bazıları, mahkeme kararını alıp göreve başlamaları sonrasında bir kez daha emekli edildiler. Bu isimler 2024 yılı itibarıyla değil, ilk kararı aldıkları yıl üzerinden emekli oldu.

Bir örnekle açıklamak uygun olacak sanırım. 2021'de emekli edilip mahkeme kararı sonrasında göreve dönen polis müdürünün 2024'teki emekliliği bu yıldan değil, 2021'den geçerli oldu!

Böylece, bu polis müdürünün üç yıl boyunca devletten aldığı maaş, 2021'de aldığı kıdem tazminatından kesilecek.

Bu demektir ki; aynı polis müdürünün üç yıl içinde aldığı maaş, 2021'deki tazminatından daha fazla olabilecek! Yani, yıllarca yapılan kamu görevi sonrasında devlete borçlu kalınma olasılığı var.

Edindiğim bilgiye göre, bu konuda SGK'ya ulaşan başvurular mevcut. SGK, işin içinden çıkmaya çalışıyor.

Liyakatlı müdürün emekli edilmesi

Bir başka tablo daha var YDK kararları konusunda.

YDK kararıyla emekli edilen polis müdürleri arasında bir isim dikkatimi çekti.

Antalya'daki polisevinin vekaleten müdürlüğünü yürüten polis başmüfettişi Hakan Kırca.

Öncelikle, Kırca'yla kişisel tanışıklığım olmadığını vurgulayayım. Bu konuyu kaleme alırken de kendisiyle herhangi bir görüşmem olmadı.

Bu notu koymamın sebebi; Emniyet Genel Müdürlüğü üst yönetiminde, bu satırların yazarının irtibatlarını ortaya çıkarmayı kendilerine vazife edinen bir grup var. Emniyet Genel Müdürü Erol Ayyıldız'ın hoşuna gitmeyen konuları ele almam nedeniyle -sahip oldukları devlet imkanlarını yasa dışı kullanarak- Ayyıldız'a rapor verenleri biliyorum.

Hatta yeri gelmişken, Ayyıldız'ın kendisine gelen raporlar doğrultusunda bazı polis müdürlerine bu satırların yazarını sorduğunu biliyorum. Buna karşın, kendilerinin suç işlediğini de belirteyim. Kaldı ki, benzer bir durum üzerine yine bu satırların yazarının, dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar ile Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Ömer Altıparmak aleyhine yaptığı suç duyurusu hakkında adli soruşturmanın devam ettiğini hatırlatayım.

Konuya döneyim; YDK'da emekli edilen Kırca, 1986'da Polis Koleji'nin ve 1990'da Polis Akademisi'nin devre birincisi. Bunlar açık kaynak bilgisi.

Buradaki kritik nokta; döneminin devre birincisi olan polis müdürünün şimdiye kadar Ankara'da Emniyet'in hiçbir önemli biriminde görev yapmamış olması.

Oysa mesleğinin önceki dönemlerinde Antalya gibi önemli bir kentte görev yaparak başarısını kanıtlamış bir polis yöneticisinin kariyerinde Emniyet'in tepe yönetiminde bulunmaması, polisevi müdürlüğü gibi pasif görevde tutulması, Emniyet'te liyakata verilen önemde kuşkusuz önemli bir kriter.

Elbette; 'akademik derecesi yüksek olan her polis, önemli görevlerde bulunacak' şeklinde bir koşul bulunmamakla birlikte, kendisinden akademik anlamda daha gerideki kimi devre arkadaşlarının şimdilerde aktif görevde yer alması dikkat çekici değil mi?

Üstelik, devre birincisi bir polis müdürünün başarı sıralamasında yine kendisinden geride olan devrelerinin oyuyla emekli edilmesi, akademik başarının kamu hizmetindeki karşılığı mı olmalı?

Emniyet teşkilatında akademik başarının karşılık bulamaması acı değil mi? Her şey siyasi bağlantılar ve kimi grup ve cemaatlere yakınlıkla mı sağlanacak?

Böylesi personelin kariyerinde ulaşması gereken noktalarda görev yapması hakkını kim koruyacak?

TFF Başkanı'nın MİT endişesi

İbrahim Hacıosmanoğlu

Sıra geldi Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) yeni başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu'nun önceki gün yaptığı açıklamaya.

Hacıosmanoğlu, kendisinin Türkiye'yi kasıp kavuran Sarallar adlı organize suç örgütüyle bağlantısı olduğu iddiasını araştırmak amacıyla MİT'in ekip kuracağı bilgisini duyurdu.

TFF'nin çiçeği burnunda başkanı, MİT Başkanı İbrahim Kalın'ı tanıdığını ve Kalın'ın bu durumdan haberi olmadığını düşündüğünü söyledi. Hacıosmanoğlu, Kalın hakkında, "İbrahim Kalın'ı tanırım, 'haberi yoktur' diye düşünüyorum, varsa vahim" değerlendirmesini yaptı. Hacıosmanoğlu'nun açıklamasındaki FETÖ vurgusu dikkat çekici.

Bu açıklamadan hareketle, Hacıosmanoğlu'nun, eğer kendisine güveniyorsa MİT'e yakıştırılan söz konusu iddiadan endişe etmemesi gerekir.

Fakat Sarallar'la bağlantısı yerine Hacıosmanoğlu'nun yardımcısı Mecnur Otyakmaz'ı konuşmanın daha önemli durduğu kanısındayım.

Zira, 2003'te gerçekleşen Kelebek operasyonunda Otyakmaz, halen yurt dışında yaşayan ve organize suç örgütü lideri olmaktan hüküm giyen Sedat Peker'le aynı dosyada yargılandı. Yerel mahkemede hüküm giydi. Karar istinafta bozuldu, sonrasında yeniden yargılandı.

Ayrıca 2011'deki şike soruşturmasında da gözaltına alındı Otyakmaz. Dosyanın kritik ismiydi.

İddia edildiği üzere şike soruşturması FETÖ kumpasıydı. Ancak Kelebek operasyonu dosyasını yürüten ünlü polis müdürü Hanefi Avcı halen yaşıyor. Kumpas da değildi. Merak ederse Peker'le bağlantısını sorması, Avcı'dan dinlemesi mümkün.

Bu arada TFF'nin kurullarının yenilenmesi sırasında ilginç bir detay ortaya çıktı. TFF'nin Temsilciler Kurulu Başkanı olarak göreve gelen Şerafettin Bural, emekli polis müdürü.

Bural, kariyerinde dikkat çekici görevlerdeydi. Şöyle özetleyim; Bural, Sadettin Tantan'ın İçişleri Bakanı olduğu sırada İzmir'de "Balina" adı verilen hayali ihracat operasyonuna imza attı. Ardından Ankara'ya atanan Bural, 2000'de "Örümcek ağı" adlı hayali ihracat operasyonunu yürüttü. Bu operasyonun bir ayağı İstanbul'da dönemin ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın kardeşi Turgut Yılmaz'a kadar uzandı.

Peşinden KOM Daire Başkanlığı'nda Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nü yürüttü.

Kısacası finansal ve organize suçlarla mücadelede tecrübeli bir polis müdürüydü Bural.

Bural'ın TFF çatısı altında görev alması tesadüf mü bilemedim doğrusu.

Diğer ilginçlik ise Otyakmaz'ın Temsilciler Kurulu'nun geçen pazar günkü toplantısında Bural'la aynı fotoğrafta yer almasıydı!

Şerafettin Bural, İbrahim Hacıosmanoğlu, Mecnur Otyakmaz

Bu arada TFF'de görev alan Yargıtay üyelerinin görevden ayrılmaları ayrıca dikkat edilmesi gereken bir tablo. Söz konusu yargı mensuplarının, TFF'deki oluşumlardan rahatsızlık duyan Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez başta üst yönetimin tavsiyesiyle görev bıraktıkları başkent kulislerinde konuşuluyor.

Demek ki ortaya çıkan TFF tablosundan Yargıtay yönetiminin bir rahatsızlığı söz konusu.

Bir önceki başkanının -kendi iddiasına göre özel kaleminin kullandığı- cep telefonunda Bylock uygulaması yüklü olduğu ortaya çıkan TFF yönetiminin, şimdi de "mafya ile iltisakı" gölgesinde kalarak "topal ördek" konumuna düşmesi, camia açısından istenmeyen bir sürecin başlaması anlamına gelir.

İBB'nin Aksaray'daki garaj yıkımının perde arkası

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB), Aksaray'da yıllardır faaliyet gösteren Emniyet Otogarı'nın yıkması, gündemin arka planında kalan başlıklardandı.

Yıkımın ardından kamuoyuna yansıyan haberlerde garajın sahibi ve işleticisiyle ilgili bilgiler yer almadı.

Onu da tamamlamak gerekir.

Türkiye'nin, özellikle Balkanlar ve Doğu Avrupa ülkelerine "bavul ticareti" hattındaki ana merkez otogarın sahibi AKP'li siyasetçi Selami Uzun olarak biliniyor İstanbul'da.

Her ne kadar Uzun resmiyette görülmese de, otogarın işleticisi Selçuk Yayıncılık adlı firma. Firmanın en büyük hissedarı Yusuf Enes Uzun.

Otogarın idari yargıya yansıyan dosyasını takip eden avukat ise Güvenç Mehmet Uzun.

Yani Uzun ailesinden her iki isim.

Bu arada Selami Uzun'un, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde Zabıta Dairesi Başkanı olduğunu hatırlatayım.

Dolayısıyla İBB'nin icraatının "sıradan bir yıkım" olduğunu söylemek eksik kalır.

                                                            /././

Susuzlukta çanlar çalıyor: Çukurova'da ekime paydos -Yalçın Doğan-

Ceyhan, Seyhan ve Berdan akarsularıyla yüzyıllardır beslenen 450 bin hektarlık Çukurova şimdi susuzluğa mahkûm!..

Sekiz bin yıldır, evet aynen, sekiz bin yıldır...

Çok farklı bitkilere dayalı tarımsal üretimin yapıldığı Çukurova...

Yılda iki, üç kez ürün veren Çukurova...

Dramatik roman ve filmlere konu olan Çukurova, şimdi bir trajedi ile karşı karşıya.

24 Temmuz'da, bundan on beş gün önce Seyhan Bölgesi Sol Sahil Sulama Birliği Çukurova çiftçilerine bir yazı gönderiyor:

"Yetersiz su nedeniyle bu yıl kışlık sebze ekimi yapılamayacaktır, ekim yapılsa bile, su verilemeyecektir."

Susuzluk... Alarm ötesi...

Çukurova'da tarımla uğraşan binlerce çiftçi ailesi için genelde sebze, meyve, pamuk üretimi için olağanüstü bir alarm.

Tarım Bakanlığı'nın bu uyarıdan haberi var mı?..

Prof. Ortaş yazdı

Çukurova'da "bu yıl kışlık sebze ekimi yapılmayacak çünkü, su yok” uyarısının çiftçilere gönderildiğini Prof. İbrahim Ortaş'ın yazısından öğreniyorum.

Çukurova Üniversitesi Toprak Bilimi ve Bitki Beslenme profesörü İbrahim Ortaş iki gündür, dün ve önceki gün bu konuda yazı yazıyor. Yazılarını bana da gönderiyor. Şimdiye kadar hiçbir yerde görmediğim bu olağanüstü uyarı, Türkiye'nin bugüne kadar rastlamadığımız çevre sorunlarından birini anlatıyor.

Yirmi iki yıldır AKP iktidarının yol açtığı çevre felaketinin en büyük alarmlarından biri.

Ağır sonuçları

Bu kış Çukurova'da ekim yapılamamasının maliyeti çok ağır.

1- Önce oradaki çiftçi aileler ekim yapmadıkları zaman, ne yiyecek, ne içecek, nasıl geçinecek?..

2- Susuzluktan ekim yapılamayacağından dolayı, Prof. Ortaş örnek veriyor, çeşitli meyveler, patates, marul, lahana, soğan, sarımsak gibi ürünler yetişmeyeceği için Türkiye bu ürünleri de ithal etmek zorunda kalabilir. Yani gıda sorunu, yani gıda fiyatlarının artması, o artışın enflasyona etkisi devam edebilir.

Hale bakın...

Ceyhan, Seyhan ve Berdan akarsularıyla yüzyıllardır beslenen 450 bin hektarlık Çukurova şimdi susuzluğa mahkûm!..

Tekrar sormak gerek, Tarım Bakanlığı'nın haberi var mı?..

Varsa, ne yapıyor, nasıl bir önlem düşünüyor?..

Tarım Bakanlığı var mı?

Türkiye'nin her bölgesinde...

- Çiftçiler zaten ekimden vazgeçiyor,

- Çiftçi nüfus hızla azalıyor,

- Son yirmi yılda Türkiye Hollanda büyüklüğünde tarımsal arazi kaybediyor.

- Su kaynakları hızla azalıyor.

- Ne düzgün bir tarım politikası, ne ürün planlaması var.

Dünyada genel iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkeler arasında yer alan Türkiye'nin bu tehlikeye karşı elle tutulur, fiilen uyguladığı bir politikası var mı?..

Aslında, bu ülkede Tarım Bakanlığı var mı, diye sormak belki daha doğru.

Ormanları kesip biçmek

Boğazına kadar siyasete batmış, hukuk facialarıyla, ağır geçim derdiyle, bin türlü sosyal sorunla cebelleşen Türkiye'de çok hayati konuları, işte örnek Çukurova, ele alan, ne yapılması gerektiğini öneren bir tartışma, bir plan var mı?..

Su günümüzde kısa, orta ve uzun gelecekte en büyük sorunların önünde geliyor.

Buna karşı AKP...

Ormanları birer birer ormanlık alanların dışına çıkartıyor. Böylece kar ve yağmur yağışı azalıyor. Su kaynakları kuruyor.

Kesilen ormanlar imara açılıyor, ormanlar betonlaşıyor.

Betonlaşma her yere su sıkıntısı olarak dönüyor.

Bir milyon 137 bin metrekare

En son, daha bir hafta önce Resmi Gazete'de yine Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla uzun bir karar yayınlanıyor.

O kararla birlikte...

İstanbul, İzmir, Mersin, Muğla, Manisa, Kütahya, Sivas, Trabzon, Balıkesir, Yozgat ve Antalya'da toplam bir milyon 137 bin 248 metrekare ormanlık alan orman arazisi dışına çıkartılıyor.

13 Aralık 2023'te Bingöl, Bursa, Elazığ, Eskişehir, Kastamonu, Kocaeli, Konya, Kütahya, Manisa, Muğla, Sinop, Tokat ve Zonguldak'ta yaklaşık bir milyon metrekare orman arazisi yine ormanlık alanın dışına çıkartılıyor.

Ya imara açılıyor ya madenlere...

Gün geçmiyor ki, Türkiye'nin herhangi bir yerinde insanlar ormanlarını korumak için ağaçlarına sarılmasın, mahkemelere başvurarak, yürütmeyi durdurma kararı çıkartmasın.

Kim dinler mahkeme kararlarını?..

Sırtını iktidara dayamış inşaatçılar, madenciler yöre halkıyla karşı karşıya kalmayı göze alıyor, bildiğini okuyor.

Çukurova ilk örnek

Prof. Ortaş'ın uyarısı son derece hayati.

Susuzluk en ağır biçimiyle yaklaşıyor.

Çukurova ilk örnek.

Sırada İstanbul ve diğer büyük kentler var.

AKP ormanları kesmekle meşgul, muhalefet bu ağır sorunu ne zaman ele alacak diye, merakla bekliyorum.

                                                               /././

                                               T-24 - GÜNDEM

TSK'da üç ordu komutanı değişti, Balyoz'da yargılanan asker 'orgeneral' olarak sınır ötesi operasyonların başına getirildi, Genelkurmay'daki atamalar dikkat çekti -Sibel Yükler-

Cumhurbaşkanı Erdoğan imzalı Resmi Gazete'deki kararnameyle, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanlıklarından 187 general ve amiralin ataması yapıldı

metin tokel irfan özsert levent ergün

                                                                  ***

"Yasakçılık" bunların cibilliyetinde var! -Mehmet Y.Yılmaz-

Türkiye'nin dört bir yanını mafya sarmış, bu ulusal güvenlik tehdidi değil ama TikTok'ta erik toplarken videonu yayınlarsan aman ha, son bağımsız Türk devletinin köküne kibrit suyu ekmeye hazırlanıyorsun demektir.(https://t24.com.tr/yazarlar/mehmet-y-yilmaz/yasakcilik-bunlarin-cibilliyetinde-var,45918)

                                                                             ***

RTÜK sokak röportajlarını takibe aldı; Kurul üyesi Taşçı'dan tepki geldi: Yurttaşa da erişim engeli getirin tam olsun!

sokak röportajı gözaltı
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin, yeni medya platformlarında "sokak röportajları" veya "vatandaşın görüşü" gibi adlarla yapılan yayınlara ilişkin, "Bu tür yayıncılık faaliyetleri ve paylaşımlar, görsel yayıncılık alanında faaliyet gösteren Anayasal bir kurum olan RTÜK'ün takibindedir. Sadece verilmek istenen mesaj doğrultusundaki görüşlerin yer aldığı röportajlarda, sanki genelin sesiymiş veya toplumun büyük bir kesiminin görüşüymüş gibi yansıtılan vatandaş fikirleri, nesnellikten uzak maksatlı yönlendirici tarafıyla dezenformasyona yol açmaktadır" ifadelerini kullandı. RTÜK üyesi İlhan Taşcı, "Sokak röportajına da “erişim engeli” getirin tam olsun! Yurttaşın ne diyeceğine RTÜK de dahil kimse karışamaz!" diyerek Şahin'in paylaşımına tepki gösterdi.(https://t24.com.tr/haber/ebubekir-sahin-sokak-roportajlari-rtuk-un-takibinde-1,1178377)
                                                                ***

Beşiktaş'ın Süper Lig tarihindeki 66 yıllık performansı

Beşiktaş, Trendyol Süper Lig'de Samsunspor ile yapacağı maçla Türk futbolunun en üst seviye organizasyonunda 67. sezonuna başlayacak.

Siyah-beyazlı futbol takımı, en önemli rakipleri Galatasaray ve Fenerbahçe ile Süper Lig'in tüm sezonlarında yer aldı ve 16 kez şampiyonluk ipini göğüsledi.

Ligde en kötü derecesi 11'incilik olan Beşiktaş, en farklı galibiyetini Adana Demirspor'u 10-0 yenerek aldı. Siyah-beyazlı ekip, en farklı yenilgiyi ise 5-0'la Bursaspor karşısında yaşadı.

Beşiktaş, lig tarihinde oynadığı 2 bin 194 maçta 1186 galibiyet, 595 beraberlik, 413 yenilgi alırken, 3 bin 610 gol atıp, kalesinde 1913 gol gördü.

Beşiktaş'ın "en"leri

Siyah-beyazlı takımın lig tarihindeki "en"leri şöyle:

En iyi derecesi: Şampiyon (16 kez). 1956-1957, 1957-1958, 1959-1960, 1965-1966, 1966-1967, 1981-1982, 1985-1986, 1989-1990, 1990-1991, 1991-1992, 1994-1995, 2002-2003, 2008-2009, 2015-2016, 2016-2017, 2020-2021

Siyah-beyazlı ekip geçen sezon ise lig serüvenindeki en kötü dönemlerinden birini yaşadı. 1997-1998 ve 2011-2012 sezonlarında 12 yenilgi alan Beşiktaş geçtiğimiz sezon 38 maçta 14 kez rakiplerine mağlup oldu.

Not: Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Tahkim Kurulu, 9 Mayıs 2002'de yaptığı toplantıda, Beşiktaş Kulübünün 1956-1957 ve 1957-1958 sezonlarına ilişkin şampiyonluklarının onaylanması talebini yerinde ve haklı görerek, 1959'da başlayan Birinci Lig öncesi bu 2 şampiyonluğun Türkiye şampiyonluğu olarak TFF kayıtlarına tescil edilmesini karara bağlamıştı.

En iyi sezonu: 1991-1992 (Şampiyon)

En kötü sezonları: 1975-1976, 1979-1980 (11'inci)

En çok kazandığı sezon: 1959-1960 (38 maçta 29 galibiyet)

En az kazandığı sezon: 1975-1976 (30 maçta 5 galibiyet)

En çok berabere kaldığı sezon: 1975-1976 (30 maçta 17 beraberlik)

En az berabere kaldığı sezon: 1995-1996 (34 maçta 3 beraberlik)

En çok mağlup olduğu sezonlar: 1997-1998 (34 maçta 12 yenilgi), 2011-2012 (40 maçta 12 yenilgi), 2023-2024 (38 maçta 14 yenilgi)

En çok gol attığı sezon: 2020-2021 (40 maçta 89 gol)

En az gol attığı sezon: 1972-1973 (30 maçta 14 gol)

En az gol yediği sezonlar: 1959-1960 (38 maçta 15 gol), 1966-1967 (32 maçta 15 gol)

En çok gol yediği sezon: 2012-2013 (34 maçta 49 gol)

En farklı skorlu galibiyeti: 10-0 Adana Demirspor (1989-1990)

En farklı skorlu yenilgisi: 5-0 Bursaspor (1980-1981)

En gollü maçı: 10-0 Adana Demirspor (1989-1990), 8-2 Altay (1994-1995), 7-3 Göztepe (2002-2003)

En iyi gol averajı: 1996-1997 (+62) (88-26)

En kötü gol averajı: 1975-1976 (-7) (25-32)

En çok oynayan futbolcusu: Rıza Çalımbay (494 maç)

En çok gol atan futbolcusu: Feyyaz Uçar (170)

(T24)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder