İmam Sarmalı’na ceza yağdı
Ayasofya İmamı’nın da dolandırıldığı İmam Sarmalı’nda ceza yağdı. ‘RTE’ ve ‘AKP’ plakalı araçlarla tanıtım yapıp Sazan Sarmalı yöntemiyle dolandırıcılık yaptığı iddia edilen iki imam 206’şar yıl hapis cezası aldı.
Diyanet İşleri Başkanlığı İstanbul Müftülüğü’ne bağlı imamlar Halil Cengiz ve kuzeni Ahmet Cengiz’in sazan sarmalı yöntemiyle yüzlerce kişiyi dolandırdığı iddia edilmişti. Bunu olayı “İmam sarmalı Diyanet’i sarstı: Ayasofya imamını bile dolandırmışlar” başlıklı haberimizde anlatmıştık.
İddianameye göre; iki imam, 2021 yılında ülkede sıfır araç bulunmazken farklı filo şirketlerinden aldıkları sıfır kilometre araçları İstanbul’da kurdukları CNGZ Filo Otomotiv Şirketi üzerinden satışa çıkarmıştı. İstanbul’da çok sayıda imama bu araçları verip paralarını aldılar. Satış işlemini daha sonra yapacaklarını söylediler.
DİN, SİYASET VE VURGUN
Bu sırada memleketleri Sinop Durağan’da AKP Sultangazi İlçe Yönetim Kurulu üyesi de olan Halil İbrahim Aktan ile ortak otomobil galerisi açtılar. Durağan’ı otomobil satışının merkezi haline getireceklerini söylüyorlardı. Durağan’a TIR’larla çok sayıda otomobil götürdüler. AKP ve Erdoğan’a rekor oranda oy çıkan Durağan’da Kuran kurslarına, camilere yardım yapıp ‘RTE’ plakalı lüks otomobillerle gezerek tezgâhlarını kurdular. Dini ve AKP’nin siyasi referanslarıyla güven sağlayan dolandırıcılar, ilk satışlarda otomobillerin devrini yaptı. Kısa sürede Durağan’ın yanı sıra Kastamonu, Sinop, Tokat, Samsun ve çevre ilçelerden insanlar galerinin önünde sıraya girdi.
‘RTE’ plakalı araç‘6 AY 6 BİN KİLOMETRE’ KURALINI KULLANDILAR
Bu dönemde hükümet, sıfır araçların tekrar satışının yapılabilmesi için ‘6 ay 6 bin kilometre’ kuralı getirdi. İmam dolandırıcılar, bu kuraldan faydalandı ve paraları toplayıp otomobillerin satışını 6 ay sonra vereceklerini söyledi. Sazan sarmalında 2023 yılının Ağustos ayında yüz milyonlarca lira toplanmıştı. Çok sayıda mağdura otomobil verilmedi. Otomobil verilenler ise kiralamış görünüyordu ve araçlar ellerinden alındı. Mağdurlar arasında Ayasofya İmamı Bünyamin Topçuoğlu, Durağan Belediye Başkanı Ahmet Kılıçaslan da vardı. Halil Cengiz, Ahmet Cengiz, otomobil temin ettikleri Elibol Filo Şirketi’nin sahibi Engin Elibol ve CNGZ Filo’nun çalışanı olan iki şüpheli Kasım 2023’te tutuklanmıştı. Bazı imamların ise otomobil satışlarına aracılık yaptığı iddia edilmiş, Diyanet sendikalarının adı da skandala karışmıştı. İmamlara araç verdiği iddia edilen Elibol Filo Şirketi’nin sahibi Engin Elibol ve Grandtur Şirketi’nin sahibi Ali Rıza Çelebi’ye de dava açılmıştı.
‘45 KİŞİYİ DOLANDIRMAKTAN SUÇLU BULUNDU’
İmamların Sazan Sarmalı ile ilgili Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava 2024 yılının son günlerinde sonuçlandı. İmamlar Halil Cengiz ve Ahmet Cengiz, 45 kişiye yönelik nitelikli dolandırıcılık suçundan 206’şar yıl hapisle cezalandırıldı. İmamların kurduğu şirketin çalışanı Murat Dilek 64 yıl 8 ay, şirketin diğer çalışanı Abdulkadir Çelik 2,5 yıl hapis cezası aldı.
İki imam, Diyanet’e bağlı memur oldukları dönemde şirketi eşlerinin üzerine açmıştı. Halil Cengiz’in eşi Hatice Cengiz bir kişinin dolandırılması suçundan 2.5 yıl hapis cezası aldı. Ahmet Cengiz’in eşi olan Hatice Cengiz’e ise 3 kişinin dolandırılması suçunda 6 yıl hapis cezası verildi. ‘İmam Sarmalı’nın Durağan ayağındaki galerinin yetkilisi Şaban Haktan ise 3 yıl 4 ay hapis cezası aldı. Komisyon alan aracılar Ertuğrul Şahlan ile Yüksel Turgut da 2,5 yıl hapisle cezalandırıldı.
ŞİRKET SAHİPLERİ BERAAT ETTİ
Elibol Filo Şirketi’nin sahibi Engin Elibol ve Grandtur Şirketi’nin sahibi Ali Rıza Çelebi, davada imamlara otomobilleri kiralık olarak verdiklerini ve sazan sarmalı ile bir ilgilerinin olmadığını savunmuşlardı. Kendilerinin de mağdur olduğunu söylemişlerdi. Yargılama sonucunda Engin Elibol ve Ali Rıza Çelebi tüm suçlamalardan beraat etti.
/././
İmamların Kanal İstanbul kâbusu
Lüks otomobil sevdasıyla bilinen Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, halka ‘‘Ekmek yiyin, doyurucudur’’ tavsiyelerinde bulunurken imamların karıştığı olayların sonu gelmiyor. Sazan Sarmalı dolandırıcılığına imza atan imamların ardından din görevlilerinin ‘Kanal İstanbul’ adı altında kooperatifler kurduğu ve böylece yurttaşları mağdur ettiği öne sürülüyor. Kanal İstanbul projesinden bir görüntü. (Fotoğraf: AA)
İstanbul Müftülüğü’ne bağlı 7 imam ve müezzin, 2016 yılında Silivri Bekirli ve Akören mahallelerinden üç tarım arazisi aldı. Bu arsaların tapuları o dönem Üsküdar’da bir camide imam olan Osman Ünal üzerine kaydedildi. İmamlar daha sonra Kanal İstanbul’ ve ‘Kanal İstanbul 2023’ isimli yapı kooperatifleri kurdu ve bu tarlalardan hisse satışına başladı. 2011 yılında Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan, çılgın proje olarak İstanbul’un Avrupa yakasını ikiye bölecek Kanal İstanbul projesini açıklamıştı. İddiaya göre; kooperatif yöneticisi imamlar, Kanal İstanbul’un güzergâhını önceden öğrendiklerini söylüyor ve buna dair haritalar göstererek insanları ikna ediyorlardı.
İmar çıkacağını, bölgenin çok değerleneceğini anlatıyorlardı.
Kooperatif yöneticileri yeni bir yasayla tarım arazilerinin bölünebileceğini ve tüm üyelere müstakil tapu verileceğini iddia ediyordu. Hisse sattıkları kişilerin çoğunluğu Diyanet personeli imamı ve müezzinleriydi.
29 Mayıs 2016’da yapılan ilk toplantıda vaatlerini anlatanlar Üsküdar’da cami imamı Osman Önal, Türk Diyanet-Sen İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Ekrem Taşçı, Arnavutköy’de cami imamları Ali Bilici, Ali Kiriş, Veysel Çavuş, Sadrettin Hoca, Fatih’te cami imamı Adem Küçük’tü.
KANAL GEÇMEYİNCE
Toplam 18 dönüm üç tarladan 54 kişiye hisse satışı yapıldı. Kooperatif tarafından hisse alan kişilere ortaklık belgesi ve makbuz verildi. Ancak bu kooperatifin hisse satışlarının yapılmasının üzerinden 9 yıl geçmesine karşın hiçbir üye tapu alamadı. Kanal İstanbul bu bölgenin yakınından bile geçmedi. Dolar bazında hesaplandığında tarlalardaki hisselerin fiyatı yüzde 75 değer kaybetti.
Dolandırıldıklarını öne süren bazı üyeler, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) başvurdu. Ancak hisse sahiplerinin çoğu yargı süreçlerinin uzun sürmesi, dava masrafları nedeniyle yargıya başvurmadı.
İstanbul’da imam olarak çalışan Avni Akdemir, CİMER başvurusunda şu iddialarda bulundu: “Geldiğimiz süreçte anladık ki, daha önce minareyi çalmışlar. 2016’da kooperatif kılıfını uydurarak bize ellerinde kalan kendilerinin 30 bin TL veya 40 bin TL’ye aldıkları yerleri sattılar. En az 70 bin-80 bin TL bizden kazandılar. 6 ay içinde tapu verilecekti, halen tapular verilmedi. Bizleri nitelikli olarak dolandırdılar. Görevi kötüye kullanma ve iyi niyeti suistimal suçlarını işlediler. Milletimize dürüstlük konulu, aldatmamak konulu hutbeleri sık sık veren bir kısım imamların tutarsızlığından maalesef gençler deist ve ateist olmaktadır.”
‘EMLAKÇI BİR İMAM VARDI’
Mağdurlar arasında bulunan Şaban Kıraç ise 2017 yılında Kanal İstanbul 2023 Yapı Kooperatifi’ne üye oldu ve bir dönüm araziyi 100 bin TL’ye satın aldı. Bunun karşılığında ortaklık belgesi ve makbuz verilmişti. Şaban Kıraç “İmam olan bu kişiler ‘Biz haberini aldık. Kanal İstanbul buradan geçecek, çok değerlenecek’ dedi. İmar çıkacağını, müstakil tapu alacağımızı söylediler. Kanal İstanbul güzergâhı açıklandığında burayla ilgisinin bile olmadığını gördük. Biz cami imamı oldukları için güvenilir insanlar olduklarını düşündük. İmamlardan bir tanesi Arnavutköy civarında emlakçılık yapıyordu.”
Kooperatif yönetiminin iki yıldır hisselerini satacaklarını söylediğini anlatan Şaban Kıraç, “Ama çok ucuza satmak istiyorlar. Dolar bazında 9 yıl önce aldığımızın dörtte biri fiyat teklif ediyorlar” diye konuştu.
Şaban Kıraç’ın kardeşi Recep Kıraç da kooperatife üye olmuştu. Recep Kıraç “8 yıldır maddi ve manevi zarar gördük. İmam olduklarını söylemişlerdi. Ellerinde bir haritayla gelmişlerdi, Kanal İstanbul’un buradan geçeceğini, imar çıkacağını ve arsanın çok değerleneceğini söylemişlerdi” dedi.
‘MAĞDUR KİMSE YOK’
Kooperatifin ilk başkanı Osman Önal ise kimsenin mağdur olmadığını savundu. “Bu insanların derdini anlamıyorum” diyen Osman Önal şöyle konuştu: “Tarım arazilerinin kooperatiflerce bölünebileceğine dair bir yasa çıkmıştı. Din görevlileri olarak da böyle bir hazırlık yaptık. Sonra bu yasa durduruldu. Zaten insanlar bu hisseleri yatırım olarak aldı, ‘Alalım bir kenarda dursun’ diyerek aldılar. Bu arsalar, kooperatif yerinde duruyor. Mağdur yok.”
Ancak mağdurlar, Kanal İstanbul ve imar vaadiyle hisselerin satıldığını iddia ediyor. Ayrıca kooperatiflerin isimleri; ‘Kanal İstanbul.’ Bunu sorduğumuzda Osman Önal şu yanıtı veriyor: “O dönem ‘Kanal İstanbul’ gündemdeydi. Çok konuşulduğu için bu ismi verdik. Yoksa ‘Kanal İstanbul buradan geçecek, imar çıkacak’ demedik. Tapuları da tarım arazisinin bölünmesine izin verilmediği için veremedik.”
Kooperatifin yönetiminde bulunan Türk Diyanet-Sen İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Ekrem Taşçı ise kendilerinin de bu yatırım nedeniyle mağdur olduğunu ifade ediyor. Otomobilini satarak hisse aldığını ve icralık olduğunu anlatan Taşçı şöyle konuşuyor: “Kanal İstanbul projesinin o bölgeden geçeceği söyleniyordu. O bölgede satışlar çok hareketliydi. Biz de Diyanet çalışanı bir grup olarak tarla aldık. Başka kurumlar, şirketler de o bölgeden benzer şekilde tarla aldı. Biz de bu kooperatif üyeleri de yatırım yapıp hızla değerlenmesini istiyordu. Herkes yatırdığımız para 10 katına, 20 katına çıkar diye umuyordu. Ama Kanal İstanbul buradan geçmedi ve herkes zarar etti. Biz günah keçisi olduk. Bir üye o dönem 15 bin TL vermiş, şimdi 400 bin TL para istiyor. Beni defalarca tehdit etti, bıçakla işyerime gelmiş beni bulamayınca gitmiş. Oysa bu yeri hep beraber aldık. Beni Diyanet İşleri Başkanlığı’na şikâyet ettiler. Soruşturma geçirdik ama bir suç bulunmadı.”
Sonuç olarak; Kanal İstanbul hayali imamlar için de kâbusa dönüştü. Dolandırıcılık var mı yok mu? Bilmiyoruz. Ama kısa yoldan dünya malı hülyalarının hüsran doğurduğuna şüphe yok.
Timur Soykan / Birgün
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder