Sömürge madenciliği felaketinin yıl dönümünde İliç: Toprak zehirli, halk işsiz -pazarlıkta - EVRENSEL

 İliç siyanür faciasının üzerinden 1 yıl geçti. Hava, toprak ve su zehirlendi; 9 işçi can verdi. Daha fazla altın için kuralsız çalışmanın önünü açanlar aklandı.


Halk 
zehirlenmiş doğa ve işsizlikle baş başa. Facianın ana sorumlularından uluslararası maden tekeli SSR, hisse senedi değerlerinin yükselmesiyle felaket öncesine geri döndü. İliç’teki altın için de “iş birliği içinde olduğu iktidarla” pazarlıkta.

Kanada-ABD sermayeli maden tekeli SSR ile Türkiye’den Çalık Holdingin ortak olduğu Anagold Madencilik’in Erzincan İliç’te işlettiği Çöpler Madeninde yaşanan felaketin üzerinden tam 1 yıl geçti. Dünyadaki standardı 150 metre olmasına karşın 270 metreye ulaşan liç yığınının kayması sonucu, sülfür ve siyanürle dolu 10 milyon ton pasa, 9 işçinin de canını alarak toprağı, yer altı ve yer üstü sularını ve havayı zehirledi. Etkisi çok uzun yıllar sürecek.

İktidar ve yerel yönetimle kurduğu ilişkilerle, maddi yardımlarla İliç’te tek söz sahibi konumuna gelen madenin durması, İliç’in tüm gelir kaynağını da kuruttu. Zira madenle birlikte ne tarım kaldı ne hayvancılık. Esnaf batma noktasında. Halkı ekonomik olarak yeniden ayağa kaldırmak için iktidarın attığı tek adım, açıklanan tek plan yok. Muhalefet İliç’i unuttu. Çaresizlik, halkı bölgenin katili olan madenin yeniden açılmasını ister hale getirdi.

Maden tekeli SSR ise geçen 1 yılda kendini hızla toparladı. Facia sonrası 4 dolar civarına düşen şirket hisse senedi değeri, bugün 9 dolar. Türkiye’de 4 ayrı bölgede yine Çalık Holding ortaklığıyla altın çıkarmaya devam ediyor. İliç’i zehirleyen siyanürlü pasa içindeki 8 ton altından da vazgeçmiyor. “İyi bir iş birliği içinde olduğumuz Türkiye hükümetiyle görüşmeler sürüyor” diyen şirketin, İliç’te yeniden faaliyete geçmek için hazırlık yaptığı söyleniyor.

İliç’le ilgili hukuki süreç de bir başka facia. Bilirkişi ön raporunda Anagold tali kusurlu gösterilerek korunmak istenirken bilirkişi raporunda şirkete her izni veren Çevre Bakanı Murat Kurum’un asli kusurlu olduğu belirtildi. Bilirkişi değiştirildi, Kurum “kusursuz” bulundu. İddianamede de 8’i tutuklu 43 sanık için “Çevreyi taksirle kirletmek” ve “Taksirle ölüme neden olmak” suçundan 2 ila 15 yıl hapis isteniyor. İlk duruşma 17 Mart’ta.
                                                          ***
İliç'in üzerinden bir yıl geçti: Zehir düzeni işlemeye devam ediyor-Özlem Songül Abayoğlu-
İliç faciasının sorumlularından SSR şirketi bir yıl önceki hisse değerlerine döndü. Çalık Holding ise SSR ile madencilik yapmaya devam ediyor. ÇED raporlarına onay veren Murat Kurum ise aklandı.

Cumhuriyet tarihinin en büyük çevre felaketlerinin başında gelen İliç maden faciasının üzerinden tam bir yıl geçti. Bu bir yıl içinde Mecliste bir araştırma komisyonu kuruldu. Komisyon çalışmalarını tamamladığını söyledi ama aradan aylar geçmesine rağmen hala ortada bir rapor yok. Aynı zamanda facianın yaşandığı madenin sahibi olan Anagold şirketinin Kanadalı ortağı SSR Mining, yeniden altın çıkarmak için çalışmalara başladı.

Şirketin gözü hâlâ İliç’te
İliç’teki madenin, dünyadaki standardı 150 metre olmasına karşın 270 metreye ulaşan siyanürlü pasa dağı 13 Şubat 2024’te göçmüş, 9 işçi akan 10 milyon metreküp pasa yığını altında kalmış, Fırat Nehri’ne, yer altı sularına ve maden sahası çevresine siyanürle birlikte çok sayıda kimyasal madde karışmıştı. Felaketin ardından olay yerine giden Enerji Bakanı Alpaslan Bayraktar, pasa yığınının temizlenmesi için 400 bin kamyon gerektiğini vurgulamıştı. Felaketin ardından TMMOB başta olmak üzere meslek kuruluşları, bilim insanları ya da sendikaların olay yerine girmesine izin verilmedi. Ancak şirket akan pasa yığınını yeniden ayrıştırabileceği için yakınlarda bulunan eski bir maden ocağına tek tek kamyonlarla taşıdı. Pasa yığınının olduğu alanda, Enerji Bakanlığı verilerine göre 8, şirket verilerine göre ise 1.35 ton altın bulunuyor. Aradaki 6.65 ton farkın nerede olduğuna ilişkin bir bilgi yok.

Şirket bu bir yıl içinde çeşitli açıklamalar yaptı ve faaliyete yeniden başlamak istediğini sık sık vurguladı. Bu açıklamalarda dikkat çekici iki detay vardı. Birincisi, pasa dağından vazgeçtikleri ve siyanürle yapılan altın ayrıştırmasını tankerler içinde yapmayı planladıklarıydı… İkincisi ise iyi bir iş birliği içinde oldukları Türkiye hükümetiyle görüşmeleri sürdürdükleri yönündeydi.

Ayrıca, madene 2021 yılında verilen ÇED olumlu raporu ve ruhsatı Erzincan İdare Mahkemesince iptal edildi. Anagold Madencilik söz konusu kararı temyiz etti. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Anagold Madencilik ÇED sürecine ilişkin tüm işlemlerin mevzuata uygun olduğunu savundu. Danıştay, şirketin temyiz talebini reddetti ve yerel mahkemenin kararını onadı.

SSR hisseleri kayıplarını bir yılda onardı: Borsada eski’ günlerinde
Kanadalı SSR Mining’in katliamın ardından ABD borsasında düşen hisse değeri, katliamın ardından geçen bir yılda yeniden katliam öncesi seviyeye ulaştı. Şirketin ABD borsası NASDAQ’ta katliam öncesi gün hisse değeri (12 Şubat 2024) 9.72 dolardı. Katliam ile birlikte hisse değeri 4.50 dolara düştü. Şirketin hisse değeri bir yılda arttı. Şirketin hisseleri dün 9.12 dolara çıktı. Katliam, şirket değerini sadece yüzde 6.50 düşürdü.

Aynı şirketler farklı iller
İliç’teki çalışma durduktan sonra SSR Mining ve Lidya Madencilik şirketleri gözlerini Artvin’e dikti. Topraklarının yüzde 71’i maden arama ruhsat alanı ilan edilmiş olan Artvin’deki Hod Vadisi’nde, Artmin Madencilik ismiyle 495 futbol sahası büyüklüğüne denk gelen alanda altın, gümüş, bakır kompleks madeni işletmeyi planlıyorlar.

2015 yılında ‘çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir’ kararı ile 1.93 hektar alanda faaliyet göstermeye başlayan şirket, 2016 yılında da ismini Artmin Madencilik olarak değiştirdi. 2015’ten 2021’e kadar bölgede çok sayıda sondaj yapan şirket rezerv çalışmalarından olumlu sonuç aldı. Bunun üzerine maden sahası kapasite artırımına başvuran şirkete, Murat Kurum’un ilk çevre ve şehircilik bakanlığı döneminde 3 bin 511 hektarlık ruhsat alanı verildi.

Ancak Artvin’de madene ve genel olarak çevre talanına karşı halkın mücadelesi de sürüyor. ‘Artvin İliç olmasın’ denilerek yapılan eylemlere karşı AKP Artvin Milletvekili Faruk Çelik, “Arhavi’de maden ‘Haydi yürüyelim’, Arhavi’de HES’ler ‘Yürüyelim’, yürümeyin yazık ayakkabılarınıza diyoruz, yok yine yürüyorlar. İsyan etmek sizin mesleğiniz mi? Bu hastalık halini almış bunlar sizde” ifadelerini kullanmıştı.
Bunun yanı sıra SSR Mining’in internet sitesinde yer alan bilgiye göre Şirket Gümüşhane Kürtün’de yeni maden projesi için sondaj çalışmalarını tamamladı. Hod Maden vadisine yaklaşık 260 kilometre uzaklıktaki maden sahasının da yüzde 70’i SSR Mining’e ait.
Çalık Holding ve SSR Mining ortaklığı bu kadarla da sınırlı değil. Faciaya rağmen Türkiye’nin dört bir yanında maden faaliyetlerine devam eden Çalık Holdinge bağlı Lidya Madencilik, Anagold dışında 4 madende daha faaliyet gösteriyor. Bu madenler; Balıkesir’deki Polimetal Madeni, Çöpler’in hemen yakınlarındaki Tunçpınar Altın-Bakır Madeni, Gümüşhane ve Giresun arasındaki Bakırtepe Madeni ve Artvin’deki Artmin Altın Madeni. Lidya Maden Şirketi, bu 5 maden projesinin 4’ünde (Polimetal hariç) SSR Mining ile ortak.

Murat Kurum aklandı, sorumlulara ödül gibi ceza verildi
Facianın yasal ve hukuki ayağında da çeşitli gelişmeler yaşandı. Mahkemeye sunulan iddianamede, 8’i tutuklu 43 sanığın 2 ila 15 yıl hapis cezasıyla yargılanması talep edildi. Ancak iddianamede siyasi sorumlulara yer verilmedi. Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlatılan bilirkişi ön raporunda ise, asıl işveren Anagold Madencilik asli kusurlu bulunmadı, alt işveren şirketlere denetim yapmadığı gerekçesiyle tali kusurlu olduğu ileri sürüldü. Olaya ilişkin 23 Mayıs 2024 tarihli bilirkişi raporunda Dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum’un asli kusurlu olduğuna işaret edilmesinin ardından bilirkişi heyeti değiştirildi. Yeni heyetin hazırladığı ikinci bilirkişi raporunda ise Kurum'un sorumluluğu ortadan kaldırıldı. Maden projesinin ÇED raporunda birinci heyet açıkça hatalar tespit ederken, ikinci heyet ise ÇED raporundaki sorunların facia ile ilişkili olamayacağını iddia etti.

Soruşturmanın tamamlanması ardından hazırlanan iddianamede beşi tutuklu toplam 43 sanık “Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak” ve “Çevreyi taksirle kirletmek” ile suçlanıyor. İlk duruşma 17 Mart’ta yapılacak. Şirketin Kanadalı yöneticilerine “Çevreyi taksirle kirletmek” suçlarından adli para cezası; facianın toprak, su veya havada kalıcı etki bırakması halinde ise 2 aydan 1 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
                                                            ***
Bir yıl sonra İliç: Halk öyle çaresiz ki maden açılsın istiyor -Özkan Zülfikar-
İliç maden faciasından bir yıl sonra konuştuğumuz İliçliler, maden yüzünden artık hayvancılığın bittiğini, madenden başka çalışabilecekleri bir alan olmadığını söylüyorlar.
Facianın ardından İliç sokaklarında gezerken, en çok sarı renk ve tonları gözümüze çarpmıştı. Tabelalarda, ‘gold, altın, mücevher vs’ gibi terimler de çok kullanılmıştı. Bolca altın rezervinin olduğu bir ilçede toprağın üstü de altını çağrıştırmalı demek ki. Herhalde “burada her şey altın” denmek isteniyordu.

Zamanında daha çok hayvancılık varmış İliç’te. 100 bine yakın hayvan. Kıl keçisi beslenirmiş. Küçük çaplı tarım faaliyetleri de olurmuş. Kıl keçisinden özel bir keçe üretilirmiş. Süt işlenirmiş. Erzincan tulum peynirini duymayan yoktur. Ta ki “zenginlik” altınla ölçülene kadar. Değerin ‘altınla’ ölçüldüğü zamanlarda insan canı da ‘para’ etmiyor tabii. İliç adı da bu altın yüzünden ülke gündeminde yer buldu bir yıl önce. 13 Şubat 2024 tarihinde Kanada-ABD ortaklığındaki Anagold Madencilik ile Çalık Holdingin ortağı olduğu altın madeninde liç yığını çökmüş, 9 işçi sülfür ve siyanürle dolu 10 milyon ton pasanın altında kalmıştı. Yöre halkı, ‘bir mezar taşı olsun’ diye bekliyordu.

“17 Mart’ta Erzincan Adliyesi’nde olacağız”
Ölen işçilerden Uğur Yıldız’ın ailesi tazminatı kabul etmeyip dava süreci başlattı. Görüştüğümüz aile üyelerinden biri, “17 Mart günü Erzincan adliyesinde olacağız. Kitlesel katılım çok önemli. Lütfen sesimize kulak verin. Bir tek biz kaldık tazminat kabul etmeyen. Sonuna kadar takipçisi olacağız. Bu maden başkalarına da mezar olmasın. Bu kaza değil cinayet çünkü. İnsanlar boşu boşuna gitti” diyerek destek talebini dile getiriyor.
  
“Başvuranları sınava sokuyorlar, demek ki açılacak”
Görüştüğümüz başka bir İliçli, “Herhangi bir gelişme yok İliç’te. Bazı bilgiler dolaşıyor ama çoğu yalan yanlış ve dedikodu mahiyetli. Sürekli madenin açılıp açılmayacağı konuşuluyor. Kesin bir şey yok ama” diyerek maden ocağının bir kısmının çalıştığını, buralardan da sürekli işçi alınıp, çıkarıldığını aktarıyor. En son 15 Ocak günü işçi çıkarıldığını aktaran İliçli, “Ama yerine hemen başkaları alınıyor. Sürekli bir değişim söz konusu. İşçi alımı az, işten çıkarma çok oluyor. Mesela 15-20 kişi alınıyor, ama 50 kişi çıkarılıyor. O aldıkları kişiler de kısa süre sonra yine çıkarılacak” diyor.

Geçen yıl görüştüğümüz işçilerden biri artık Anagold’da çalışmadığını aktararak, “Bu madenin açılıp açılmayacağı şimdilik muamma. Sorularımıza cevap bulamıyoruz” diye ifade ediyor ve ekliyor: “Üniversite sınavı gibi bir sınav yaptılar. Yazılı sınav. Sonrasında da mülakat yapıp işçi alacaklar güya. Grup grup insanlar sınava girdi. Akıbeti ne olur bilmiyorum. Ama sınav yapıyorlarsa açacaklar demek ki. Bazı gençlerimiz var. Üniversite okumuş gençler. Sınav sorularına baktılar, ‘hata var’ dediler. Yani kendilerince yapmışlar işte. Kendilerince bir devlet mi kurmuşlar, cumhuriyet mi bilemiyorum. Savcısı, hakimi her şey bunların elinde. Yargı bunların elinde. Biz bir şey söyleyemiyoruz. Söylesek vatan haini ilan ediliyoruz. İliç’e çöreklendiler bunlar.”

“Madenin açılmasını istiyorlar, çünkü başka iş yapamazlar”
Aynı kişi İliçlilerin maden açılsın diye imza topladığını hatırlatarak, “Ben bu madenin açılmasını istemiyorum. Madenin açılması talebi halktan gelince şirket de kendini istediği gibi dayatacak. İstediği elemanı alıp istediğini çıkaracak. Burada istediği gibi at koşturacak” diyerek şu an laboratuvar bölümünün, drenaj sistemi (pompa) ve elektrik bölümünün çalıştığını sözlerine ekliyor. İşçi alımı ve çıkarılmasına ilişkin de konuşan işçi, “Bazen depocu alıyorlar. Bazen temizlik işçisi alıyorlar. Bazen elektrikçi. İşleri bitince de çıkarıyorlar” bilgisini veriyor.

İliçli bir kadın ise, yöre halkının büyük çoğunluğunun maden ocağının açılmasını istediğini vurgulayarak durumu şöyle anlatıyor: “Açılması çok isteniyor herkes tarafından. Çünkü yöre halkı işten çıkarıldı ve ilçenin gelir kaynağı kurudu. Özellikle esnaf çok zorda. İş yok, para yok. Kadınlar da eşlerinin çalışmasını istiyor. Bir gelire alışılmıştı, ama şimdi tabiri caizse herkes kemerleri sıkmış durumda. Zaten ülke ekonomisinin çok kötü olduğu bu dönemde İliç’te işler iyice zorlaştı. Eskiden hayvancılık yapabiliyorlardı. Şimdi hiçbir kadın da erkek de hayvancılık yapmaz. Maden bölgedeki hayvancılığı da bitirdi.”
                                                           ***
24 siyanürlü madenin 10’u fay hattı üstünde -Özlem Songül Abayoğlu-
Türkiye’de siyanür kullanılan 24 maden işletmesi bulunuyor. Bu 24 madenin 10’tanesi ise fay hatları üzerinde.

Türkiye'de siyanür altın, bakır, gümüş gibi metalik madenlerde ve değerli metal olarak da bilinen Nikel kobalt madenlerinde kullanılıyor. Ağırlıklı olarak sodyum siyanür kullanıldığını tespit ettiğimiz toplam maden sayısı 24. Bu madenlerin 3 tanesinde nikel ve nikel çıkarılan madenlerin birinde kobalt, 1 tanesinde gümüş ve diğer 20’sinde ise altın bakır ya da gümüş çıkarılıyor. Bu 24 madenin 10 tanesi ise fay hatları üzerinde. İliç dışında, fay hatları üzerinde olan madenler şu şekilde: 

Balıkesir Sındırgı’da bulunan Kızıltepe Altın Madeni, Düvertepe fay zonu üzerinde bulunuyor. Ayrıca Gelenbe ve Simav faylarına da birkaç kilometre mesafede.

Eskişehir’in Sivrihisar ilçesi yakınlarındaki Kaymaz köyü civarında işletilen Kaymaz Altın Madeni, köyle aynı adı taşıyan faya yalnızca 500-600 metre mesafede bulunuyor.

İzmir Bergama’ya bağlı Ovacık köyü yakınlarındaki Ovacık Madeni, Zeytindağı fay zonuna yaklaşık 4 kilometre; Bergama fayına ise 7-8 kilometre mesafede bulunuyor.

Kayseri Develi’de bulunan Öksüt Altın Madeni, Erciyes fayına 8-10 km mesafede bulunuyor.

Kayseri’deki ikinci altın madeni Himmetdede ise Yuvalı ve Yemliha fayına yaklaşık 10-15 kilometre mesafede yer alıyor.

Konya’da bulunan İnlice Altın Madeni, Alacadağ fay zonuna yalnızca 1-2 kilometre mesafede bulunuyor.

Gümüşköy Altın Madeni, Kütahya fayına 4-5 kilometre, Şahmelek fayına 2 kilometre, Aliköy’ün hemen kuzeyinden geçen faya ise yaklaşık 1 kilometre mesafede.

Manisa’da bulunan Sart Altın Madeni yakınında 6 ayrı fay bulunuyor. Bu fayların uzaklığı 100 metre ile 2 kilometre arasında değişiyor. Faylardan biri Manisa ve Kemalpaşa fayının birleştiği noktanın devamı. Diğeri ise Gediz Grabeni sıyrılma fayı.

İzmir’deki Efemçukuru Altın Madeni, İzmir ve Seferihisar fay zonlarına 5-6 kilometre mesafede bulunuyor.

İliç’ten bu yana maden talanı hızlandı

Bu denli büyük bir maden faciasının ardından Türkiye’de madencilik alanında neler oldu diye bakacak olursak yıkımın hız kesmeden arttığını görmüş oluruz. İliç’teki pasa çökmesi yaşanmadan günler önce Britanya sermayesi bir rapor yayımladı. Raporda maden ve değerli metal üretimi için bir “süper bölge” oluşturulduğundan bahsedilirken AB ve ABD sermayedarları, Çin’e karşı verdikleri ham madde üretimi yarışında bu süper bölgenin doğal, mali ve insan gücü kaynaklarını kullanma hedefinde oldukları belirtildi. Afrika, Ortadoğu, Orta Asya ve Güney Asya’dan oluşan “süper bölge”de yüzde 63’ü maden arama ruhsat alanı olan Türkiye de yerini aldı. Bu raporun ardından, Türkiye iktidarı da düğmeye bastı ve talanın hızına hız kattı. “Talan yasası” diye adlandırılan ve enerji ve maden şirketlerinin önüne dikensiz gül bahçesi serecek olan “maden ve enerji yasalarında değişiklik yapılmasını öngören kanun teklifleri” hızla Meclisten geçirilmeye çalışıldı. Kanun teklifinin Meclise ilk geldiği gün İliç maden faciasının yaşanmasıyla, teklif görüşmesi ertelendi. Ama üzerinden çok geçmeden teklif Meclisten geçti.

Bu teklifin ve hız kazanan doğa talanının en somut örneği ise “Türkiye’nin akciğerleri” denilen Kaz Dağlarında Cengiz Holdingin Halilağa Altın Madeni için 1 milyon ağacı kesmesi oldu. Ardından maden ile yıllardır yok edilmiş olan Balıkesir’in Balya ilçesinde Limak tarafından yeni bir altın madeni için kollar sıvandı.

                                                             ***

Evrensel

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

T-24 "Köşebaşı + Gündem" -22 Haziran 2025-

  Fatih Altaylı’nın tartışılan videosundaki 1,5 dakika ayrıntısı -Eray Özer- Aldığımız bir bilgiye göre Altaylı’nın pazartesi günü hakim kar...