Merkez Bankası'ndan kuru sabit tutmak için yeni tedbirler: Yabancı para mevduat için zorunlu karşılık oranları artırıldı -soL-
Merkez Bankası, kurda değer kaybını önlemek amacıyla alınan yeni tedbirleri duyurdu. Yabancı para mevduat için zorunlu karşılık oranları tüm vadelerde 200 baz puan artırıldı. Şubat'ta yüzde 25'e indirilen ihracat bedellerinin asgari satış oranı yüzde 35'e yükseltildi.(https://haber.sol.org.tr/haber/merkez-bankasindan-kuru-sabit-tutmak-icin-yeni-tedbirler-yabanci-para-mevduat-icin-zorunlu)
TOKİ’nin önceliği yurt değil cami!-Mustafa Bildircin/Birgün
TBMM KİT Komisyonu toplantısına katılan TOKİ Başkanı Sungur, kurumun inşa ettiği sosyal donatıların bu ay itibarıyla dağılımını paylaştı. Yalnızca 220 öğrenci yurdu yapan Başkanlığın inşa ettiği cami sayısı bin 179.
İktidarın, “81 ile üniversite” politikası nedeniyle yükseköğretimde derinleşen barınma krizine karşın 220 öğrenci yurdu yapan TOKİ’nin, buna karşın 1179 caminin yapımını tamamladığı bildirildi. TOKİ’nin 2003-2025 döneminde yaptığı sosyal donatıların türlerine göre dağılımı, şöyle: *Hastane: 270, *Cami: 1179, * Stadyum: 21, * Sağlık ocağı: 101, * Okul: 1458, *Öğrenci yurdu: 220, *Üniversite binası: 26 (https://www.birgun.net/haber/tokinin-onceligi-yurt-degil-cami-620095)
***
Nakşibendiliğin Müceddidiye kolu Türkiye’de vakıflaşmaya başladı: Kuruluşunu Cübbeli duyurmuştu -Aytunç Ürkmez/Cumhuriyet-
Nakşibendiyye tarikatının Müceddidiye koluna bağlı İmam-ı Rabbani Hazretleri Vakfı, Vakıflar Genel Müdürlüğü onayıyla resmen kuruldu. Açılışta ‘Cübbeli Ahmet’ olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü de yer aldı. Tarikat ve cemaat vakıflarının resmiyet kazanması, hukuk ve kamu fonlarıyla ilişkileri yeniden gündemde.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce yayımlanan vakıf senediyle Nakşibendiyye tarikatına bağlı “İmam-ı Rabbani Hazretleri Vakfı” resmen kuruldu. Nakşibendiyye tarikatının Müceddidiyye kolunun kurucusu olan İmamı Rabbânî adına kurulan vakfın kurucusu da İmamı Rabbânî’nin torunu ve Afganistan’ın ilk cumhurbaşkanı Sıbğatullah Müceddidi’nin oğlu İsmettullah el-Müceddidi oldu. Vakfın; 16 Eylül 2024’teki açılışına ise İsmailağa cemaatinden ayrılan ve kamuoyunda “Cübbeli Ahmet Hoca” olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü de katıldı. Tarikat ve cemaatlere bağlı vakıflar; iktidarın alan açmasıyla Türkiye’de mantar gibi türüyor. Yasadışı bu yapılar; asliye hukuk mahkemelerinin oluru ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün resmiyete kaydetmesiyle yasallık sağlıyor. Bu yöntemle birçok tarikat ve cemaat devlet ve Avrupa Birliği’nden fon sağlama ve başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere bakanlıklarla işbirliği yapabiliyor.(VAKFIN TESCİLİ 16 NİSAN’DA VERİLDİ) Bu kapsamda dün Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce Resmi Gazete’den yayımlanan vakıf senetlerine göre; Nakşibendiyye tarikatının Müceddidiye koluna bağlı olan ve tarikatın kurucusu İmamı Rabbani (Ahmed Serhendi 1564-1624) adını taşıyan “İmamı Rabbani Hazretleri Vakfı” kuruldu. Vakfın tescil kararını 16 Nisan’da İstanbul Küçükçekmece 8’inci Asliye Hukuk Mahkemesi verdi. İstanbul merkezli vakfın mal varlığı ise senette 550 bin TL olarak kaydedildi. Vakfın amacı ise; “Milli ve manevi değerlere bağlı bir gençlik yetiştirilmesi, yardıma muhtaçların her türlü ihtiyaçlarının giderilmesi, bilimin ve ilimin desteklenmesi, eğitimin artırılması ve teşvik edilmesi, sanat ve kültürün geliştirilmesi” olarak açıklandı.(AÇILIŞINI CÜBBELİ AHMET DUYURDU) Vakıf kuruluşunu ise 16 Eylül 2024’te duyurdu ve yine 2024’te tescil kararı için mahkemeye başvurdu. Vakfın kuruluş duyurusuna ise kamuoyunda “Cübelli Ahmet Hoca” olarak tanınan ve İsmailağa cemaatinden ayrılan Ahmet Mahmut Ünlü de katıldı. Ünlü; aynı tarihli sosyal medya paylaşımında vakıfla ilgili şu bilgileri açıkladı: “Vakfı kuran İmâmı Rabbânî Hazretleri’mizin, İmâmı Mâsûm Hazretleri’nden gelen torunu İsmetullâh el-Müceddidî Hoca efendidir. Mecliste (kuruluş gününde toplanan grup) Abdülkadir Geylânî Hazretleri’mizin torunu ve Şâfiî fakîhi Ömer Ceylânî, Şam ulemâsından Süheybi Şâmî, Irak ulemâsından Abdünnâsır Cenâbî, Tunus ulemâsından Abdülmuiz el-Nutafî, Şam ulemâsından Abülkadir Huseyn, Cezâir ulemasından Zekeriyyâ el-Cezâirî, Müceddid Mahmûd Efendi Vakfı başkanı Muhammed Keskin Hoca efendi, Hüseyin Hilmi Işık Hocaefendinin talebelerinden Ramazan Ayvallı hocaefendi, Eski müftilerden ve Seyyidlerden Emin Arvâs Hocaefendi, Türkiyat Araştırmaları Hocası Prof. Dr. Abid Nazar Mahdum Beyefendi ve Hayder Başkanı Mehmet Kaya Beyefendi gibi daha nice kimseler hâzır bulundu.” (İSMETULLÂH EL-MÜCEDDİDİ KİMDİR?) Vakfı kuran İsmetullâh el-Müceddidi (Vakıf senedindeki yazan şeklinde Asmat Ullah Mojaddedi); Afganistan İslam Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı Sıbğatullâh el-Müceddidi’nin oğlu. Oğul Müceddidi’nin Nakşibendi tarikatının Halideye koluna bağlı İsmailağa cemaatiyle ve yakın zamanda cemaatten ayrılan Ünlü’yle yakın ilişkileri bulunuyor. Oğul Müceddidi; babasının Danimarka’da kurduğu İslam Merkezi’nin başkanlığını ve bir dönem Mısır merkezli cihatçı Müslüman Kardeşler Örgütü’ne bağlı Avrupa İslam Örgütleri Federasyonu’nun üyesi Danimarka İslam Konseyi’nin başkanlığını da yaptı.(NAKŞİBENDİYYE TARİKATI NEDİR?) Nakşibendiyye tarikatı İslamlık tarihinin en köklü ve yaygın tarikatlarından biri olup; 14’üncü yüzyılda Orta Asya’da Buhara’da kuruldu. Haber konusu Müceddidiye kolu ise 16’ıncı yüzyılda İmamı Rabbani tarafından Hindastan’da kuruldu. Müceddidiye kolunun 17’inci yüzyıldan beri Türkiye’de faaliyetleri bulunmaktadır.
***
2. Abdülhamid'in torunu şikayet etti, RTÜK Aysever hakkında inceleme başlattı -soL-
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, Enver Aysever’in, KRT TV'de yaptığı programda 2. Abdülhamid’le ilgili sözleri hakkında inceleme başlattıklarını duyurdu.
Şahin, X hesabından yaptığı açıklamada, “KRT ekranlarında yayınlanan bir programda, Sultan Abdülhamid-i Sani’ye yönelik kullanılan ifadelerle ilgili kamuoyunda oluşan haklı hassasiyet tarafımızca dikkatle takip edilmektedir. Konuya ilişkin Üst Kurulumuzca inceleme başlatılmış olup, ecdadımıza yapılan hakareti kabul etmemiz mümkün değildir” dedi.
Osmanoğlu da duyurdu
Osmanoğlu da dün, Şahin’den sonra yaptığı paylaşımda Enver Aysever’in II. Abdülhamid’le ilgili sözleri hakkında “hukuki süreç başlatıldığını” duyurdu. Osmanoğlu, açıklamasında şunları dedi: “Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında Enver Aysever isimli şahsın, Osmanlı Hanedanı Mensuplarına ve Şahsıma yönelik hakaret içerikli sözleri, ahlaki seviyesini ve zihniyet dünyasını bir kez daha açıkça ortaya koymuştur. Devlet-i Aliyye Ocakları olarak, bu tür saygısız ve tarihi gerçeklerden uzak açıklamaları esefle kınıyor hem ilgili televizyon kanalı hem program hem de söz konusu şahıs hakkında hukuki sürecin başlatıldığını kamuoyuna bildiriyoruz.”
Osmanoğlu dün Şahin'i ziyaret etti
Şahin, dün yaptığı paylaşımda Osmanoğlu’nun kendisini RTÜK binasında ziyaret ettiğini açıkladı.
Şahin, ziyaretin fotoğrafını paylaşarak, “Cennet mekân Sultan II. Abdülhamid Han’ın torunu Şehzade Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu’nu Üst Kurulumuzda misafir etmekten mutluluk duyduk” ifadelerini kullandı.
Aysever'den yanıt: 'Ne yapacağınızı bildiğimden KRT'den istifa ettim, boşuna yorulmayın'
Şahin'in açıklamasına Aysever'den yanıt geldi.
Şahin'i alıntılayan Enver Aysever şunları yazdı: "Ebubekir Bey; ortada hakaret falan yok, söz konusu ironidir. Hatta Abdülhamit’e övgü bile vardır. Gösterdiğiniz hassasiyeti keşke ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk için de benzer şekilde vurgulasanız. Ayrıca sizin ne yapacağınızı bildiğim için çoktan Krt’den istifa ettim. Kendinizi yormayın."
İktidar basını hedef aldı: Aysever ne demişti?
Aysever, programda, Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu'nun "Çanakkale zaferinin asıl sahibi dedemdir" sözü hakkında konuşmuştu.
Aysever, "Mustafa Kemal bunları tam temizleyememiş. Bunlar önce memleketi sattılar. Şimdi elde don gömlek kaldı onu satıyorlar. Dedeleri Abdülhamid ödlekmiş. Mustafa Kemal olmasaydı hepiniz şimdi maymun gibi dolaşıyor olacaktınız" sözlerini kullanmıştı.
İktidara yakın basın kuruluşları, Aysever'i programın ardından hedef aldı.
***
Diyanet’in “torbası” dolu -Mustafa Bildircin/Birgün-
AYM’nin iptal ettiği KHK düzenlemeleri, torba kanun ile Meclis’e sunuldu. AYM’nin iptal ettiği Diyanet’e öğrenci yurtları ve gençlik merkezlerinde din hizmeti sunma olağanı veren düzenleme torba kanuna eklendi.
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Diyanet İşleri Başkanlığı’na verdiği yetkilere yönelik iptal kararının ardından AKP, iptal edilen düzenlemeleri torba kanun ile TBMM’ye taşıdı. Torba kanunda, Diyanet’e geniş yetkiler tanıyan düzenlemeler yer aldı.
İktidar, “Bazı Kanunlarda ve 660 Sayılı KHK’de Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”ni Meclis’e sundu. 2 Mayıs’ta TBMM’ye sunulan teklifin gerekçesi, “AYM tarafından verilen iptal kararlarının oluşturacağı hukuki boşluğun doldurulması ve uygulamada yaşanabilecek tereddütlerin giderilmesi amacıyla AYM kararlarının gerekçelerine uygun olarak iptal edilen hükümlerin kanunla düzenlenmesi” olarak açıklandı.
AYM’nin, “Anayasa’da yapılan değişikliklerle uyum sağlamak amacı taşımaması” gerekçesiyle iptal ettiği KHK düzenlemesi de torbaya atıldı. Torba yasa ile Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne verilecek bazı görev ve yetkiler, şöyle sıralandı:
• Öğrenci yurtları, eğitim kurumları, gençlik merkezleri ve kampları, ceza infaz kurumları, sağlık kuruluşları, sosyal hizmet kurumları ve benzeri yerlerde işbirliği esasına göre manevi danışmanlık ve din hizmeti sunmak.
• Göçmen, engelli, bağımlı, afetzede gibi desteğe muhtaç kesimlere yönelik manevi danışmanlık hizmetleri yürütmek.
• İhtiyaç duyulan yerlerde okuma salonu, aile ve dinî rehberlik merkezi, gençlik çalışmaları merkezi ve benzeri yerler açmak ve bunlarla ilgili işleri yürütmek.
KURUL’A YETKİ
Diyanet’in dini konulardaki en yüksek kurulu olan Din İşleri Yüksek Kurulu’na KHK ile verilen ancak AYM kararı ile iptal edilen bazı özel yetkiler de torba kanuna dahil edildi. Bu kapsamda kurula, dini yayınların bedeli karşılığında incelenmesi yetkisi tanındı. Öte yandan kurulun, “Din kültür, tecrübe ve ihtisasları ile tanınmış” kişilerden rapor, tebliğ, makale ve vaaz için yararlanmasına olanak sağlandı.
***
AKP’li yönetici ortaokulu bastı, öğrenciyi dövdü: 'Sizi buradan sürdürürüm'-soL-
Kayseri'nin Develi ilçesinde AKP İlçe Yönetim Kurulu Üyesi Hakan İsmet Medeni, oğluyla tartışan bir ortaokul öğrencisini okulun içinde darbetti.
İlçedeki Pembe Cesarettin Kocatürk Ortaokulu'nda iki öğrenci arasında tartışma çıktı. O öğrencilerden birinin velisi olan AKP Develi İlçe Yönetim Kurulu Üyesi Hakan İsmet Medeni, okulu bastı ve oğluyla tartıştığı iddia edilen bir öğrenciyi dövdü.
Olaya müdahale etmek isteyen temizlik görevlisi kadın, Medeni'ye engel olmaya çalışsa da başarılı olamadı. Darbedilen çocuğun yardımına bir öğretmen yetişti. Medeni'nin, kendisine tepki gösteren öğretmenlere ve okul yöneticilerine, "Ben AKP'de görev yaptım. Sizleri buradan sürdürürüm" dediği iddia edildi.
AKP'den konuyla ilgili açıklama geldi. Açıklamada; okulda öğrenciyi döven, okul yönetimini ve öğretmenleri de tehdit ettiği iddia edilen Develi İlçe Yönetim Kurulu Üyesi Hakan İsmet Medeni'nin ihraç istemiyle disipline sevk edildiği duyuruldu. Medeni hakkında adli soruşturma da başlatıldı.
'Okulların ne kadar güvensiz olduğu ortaya çıktı'
Okulda şiddeti soL'a değerlendiren Eğitim-İş Kayseri Şubesi Özlük-Hukuk ve TİS Sekreteri Mehmet Ali Şahin, okullarda güvenlik tedbirlerinin artırılması gerektiğini savunarak, uyarıda bulundu:
"Bu hiçbir partinin, hiçbir insanın, hiçbir velinin veya hiçbir bir kişinin okulu bu şekilde basıp bir öğrenciyi tartaklamasını doğru bulmuyoruz.
Burada okulların ne kadar güvensiz olduğu da ortaya çıkmıştır. Yani hiçbir güvenlik önlemi yok. Elini kolunu sallayarak, okula girip, herhangi bir öğrenci sınıf ortamında tartaklanabiliyor. Elinde silah olup da okula girebilirdi. Orada birçok insanı yaralayabilirdi.
Kimse bir devlet memurunu tehdit edemez. Bunu yapıyorsa illaki arkasında bir güç vardır diye düşünürüm."
***
Gülümseyen kadınların yer aldığı reklam afişi gericiler tarafından sansürlendi: ‘Kadın düşmanı politika’-Rengin Temoçin/Cumhuriyet-
Kadınların yer aldığı reklam afişlerine yönelik gerici saldırılara bir yenisi daha eklendi. Reklam afişine 'toplumun ahlakını bozan' içerik denildi. Konuya ilişkin Nazlıaka ve Uysal gazetemize konuştu.
Erdoğan, muhalefeti 'içki' üzerinden hedef aldı: Rakının, viskinin, biranın, şarabın fiyatını dert ediyorlar -Birgün-
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, muhalefeti içki üzerinden hedef alarak, "Milletimiz hizmet bekleye dursun, bunların devraldıkları belediyelerdeki ilk icraatlarından biri sosyal tesisleri adeta meyhaneye çevirmek oluyor" dedi. Erdoğan, "Affedersiniz rakının, viskinin, biranın, şarabın fiyatını dert ettikleri kadar, halkımıza astronomik rakamlarla sattıkları suyun fiyatını dert etmiyorlar" ifadelerini kullandı.(https://www.birgun.net/haber/erdogan-muhalefeti-icki-uzerinden-hedef-aldi-rakinin-viskinin-biranin-sarabin-fiyatini-dert-ediyorlar-620026)
***
Eski Tunus Başbakanı Ureyd'e 34 yıl hapis cezası -Cumhuriyet-
Tunus'ta Nahda Hareketi Genel Başkan Yardımcısı ve eski Başbakan Ali el-Ureyd, terörle ilgili çeşitli suçlamalar nedeniyle yargılandığı davada 34 yıl hapis cezasına çarptırıldı.Tunus resmi ajansının (TAP) yargı kaynaklarından aktardığı habere göre, Ureyd ile 8 sanığa, "terör örgütü kurulmasına yardım etmek, ülke toprakları içinde terör örgütüne katılmak ve Tunuslu gençlerin yurt dışına gönderilerek terör örgütüne katılmalarını sağlamak" suçlarının yöneltildiği belirtildi.(https://www.cumhuriyet.com.tr/dunya/eski-tunus-basbakani-ureyde-34-yil-hapis-cezasi-2334813)
Cargill: Özelleştirmeyle ilgimiz yok -Birgün-
Cargill Türkiye, 22.04.2025 tarihinde BİRGÜN'de yayımlanan “Cargill için her şey feda” başlıklı manşetimiz ile “Cargill istiyor, AKP veriyor” başlıklı haberimize ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada Cargill’in Bursa Orhangazi’de yer alan tesislerinin Toprak Koruma Kanunu’na uygun olduğu savunuldu.Açıklamada özetle şu ifadeler yer aldı: "Şirket faaliyetlerine idari makamların izinleri ile devam etmektedir. 65 yıldır faaliyet gösterdiğimiz Türkiye’de çevreyi, insanı ve doğayı korumaya öncelik vermekte, tarım ve doğal kaynakların sürdürülebilirliği için veri temelli çözümlere yatırım yapmaktayız."***
Cemil Önal, öldürülebileceğini Hollanda savcılığına bildirmiş -Birgün-
Halil Falyalı’nın kara kutusu Cemil Önal’ın, öldürülebileceğine dair şüphesini daha önce birkaç kez Hollanda savcılığına bildirdiği belirtildi. Son olarak Geçen pazartesi günü Hollanda’da bir gazeteciye konuşan Önal’ın, elindeki rüşvet bilgileriyle ilgili, “Bu beni eninde sonunda öldürecek” dediği de öğrenildi.(https://www.birgun.net/haber/cemil-onal-oldurulebilecegini-hollanda-savciligina-bildirmis-620038)
Baronun kasası susturuldu -Birgün-
Yasadışı bahis baronu Falyalı’nın muhasebecisi ve cinayet şüphelisi Önal Hollanda’da silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Hollanda’da gözaltına alındığında itirafçı olan Önal, karapara trafiğini ve AKP ilişkilerini anlatmıştı.
Kuzey Kıbrıs’ta Şubat 2022’de öldürülen yasadışı bahis baronu Halil Falyalı’nın muhasebecisi ve cinayetin şüphelilerinden Cemal Önal’ın önceki gün Hollanda’nın Rijswijk kentinde silahlı saldırı sonucu öldürüldüğü öğrenildi. Hollanda basınında yer alan bilgilere göre saldırı kentte bulunan bir otelde gerçekleşti. Saldırganın eşkâli 1.80 boylarında, iri yapılı, sakallı ve siyah kıyafetli bir erkek olarak basına yansırken Hollanda polisi tarafından yapılan açıklamada saldırganın kaçtığı, arama çalışmalarının ise sürdüğü belirtildi.
Hollanda basınına konuşan otelin sahibi, kamera görüntülerinde failin yüzü açık bir şekilde otele girdiği ve Önal’a yakın mesafeden silahla saldırdığını ifade etti. Aynı zamanda cinayetin görgü tanıklarından birinin saldırganın kendisine de silahı gösterdikten sonra ormana kaçtığını söylediği öğrenildi. DW’in sorularını yanıtlayan Hollanda polisi sözcüsü, öldürülen kişinin Önal olduğunu doğrularken “cinayete ilişkin soruşturmanın devam ettiği” gerekçesiyle şüphelenin bulunup bulunmadığına ilişkin bilgi vermedi. Hollanda polisi tarafından saldırganı ve silahı aramak için arama köpeklerinin de dâhil olduğu büyük çaplı çalışma başlatıldı. Polis, geniş kapsamlı bir soruşturma başlatıldığını vurgulayarak olay yerinden kaçan saldırganın eşkâlini verdi ve tanıklara çağrı yaptı.

AVUKAT AÇIKLAMA YAPMAYI REDDETTİ
Falyalı’nın ve şoförünün öldürüldüğü silahlı saldırıda şüphelilerden biri olan Önal, olayın ardından çıkarılan uluslararası yakalama kararının ardından 2023 yılında Hollanda’da gözaltına alındı.

‘Güvenlik gerekçesiyle’ Türkiye’ye iade edilemeyeceğini savunan Önal kısa süre önce serbest bırakılmıştı. Hollanda basınına yansıyan haberlere göre, Önal’ın neden serbest bırakıldığının bilinmezken Önal’ın avukatı Hollanda basınına müvekkilinin ölümü ya da neden serbest bırakıldığı hakkında yorum yapmayı reddetti.
KARAPARA TRAFİĞİNİ ANLATMIŞTI
Öte yandan Önal’ın silahlı saldırıya uğradığı esnada yanında FETÖ üyesi eski savcı Bayram Bozkurt’un olduğu iddia edildi. BirGün Yazarı Timur Soykan sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı: “Ergenekon davası döneminde gizli tanık olan Bozkurt, ‘Ergenekon’un kendisine kene ile suikast planladığını’ iddia etmişti. İlhan Cihaner’e kumpasın baş aktörüydü. Hollanda polisi tarafından gözlem altında tutulduğu öne sürülüyor.”
Önal, gözaltına alındığında Hollanda ve ABD istihbaratına 120 sayfa ifade vererek itirafçı olmuştu. Ölümünden kısa bir süre önce Bugün Kıbrıs Gazetesi’ne konuşan Önal, Falyalı’nın şantaj arşivinden siyasi bağlantılarına kadar birçok açıklamada bulunarak karapara trafiğini anlamıştı. Önal, Latin Amerika’daki şirketlerden, Güney Kıbrıs’a oradan da Kuzey Kıbrıs’a paranın getirildiğini öne sürdü.
Önal, Avrupa’da toplanan yasadışı bahis paralarının önce Belarus’a oradan Dubai’ye ve Güney Kıbrıs’a transfer edildiğini iddia etmişti. Önal ayrıca, Mustafa Egemen Şener’in sahibi olduğu Belarus’ta bulunan H Casino’da yasadışı bahis gelirlerinin aklandığını paraların buradan Dubai’ye ve Kıbrıs’a transfer edildiğini belirtmişti. Önal’ın itiraflarında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın da ismi geçti. İddiaya göre Fidan, Yasin Ekrem Serim’i Kuzey Kıbrıs’a büyükelçi olarak şantaj kasetlerini alması için gönderdi. Ortaya çıkan iddiaların ardından Falyalı ile ortaklığıyla bilinen ve Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi olan Yasin Ekrem Serim’in görevden alınması da şüpheleri artırdı.
Önal, karapara aklanan Larsen Teknoloji’nin üçüncü en yetkili kişisi Fatih Nevzat Aysu’nun ifade verdikten sonra Adana Cumhuriyet Savcısı Y.P.’ye ödenen 100 bin dolar rüşvet karşılığında serbest bırakıldığını ileri sürmüştü. Falyalı’nın üçüncü adamı, AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in yakını ve para transferleri, nakit akışı ile "VİP müşterilerden" elden alınan ödemelerden sorumlu olan Aysu’nun isminin 10 Temmuz 2020 tarihli iddianamede yer aldığını aktaran Önal, “Bu işlemleri yürütebilmek için Adana merkezli ‘AK Grup’ adlı bir yapısı vardı. Adana’daki bir davada, bu yapıyla bağlantılı olarak AKP Gençlik Kolları’ndan iki isim daha yer alıyordu” demişti.
20 MİLYON DOLARLIK RÜŞVET İDDİASI
Önal aynı zamanda AKP ile ilişkileri anlatırken sık sık eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan bahsetti. Önal, Halil Falyalı ve Ahmed Nazari’nin Soylu’ya 20 milyon dolar rüşvet verdiğini ileri sürmüş, ancak Soylu bu iddiaları “Bu iftiraları atan, yayan, karalayan herkes şerefsizdir” sözleriyle reddetmişti.
***
Dışarıdan aldıkça üretim azaldı: Et krizi ithalatla besleniyor -Havva Gümüşkaya/Birgün-
2010’da başlayan ve her bakan döneminde sona ereceği söylenen ithalat 15 yıldır devam ediyor. Üç ayda büyükbaş ve kırmızı et ithalatı için 654 milyon dolar ödendi. Canlı hayvan ithalatına rağmen et üretimi yüzde 11,7 azaldı.
Yerli besicilik, artan girdi maliyetleri ve plansız tarım politikaları nedeniyle can çekişirken hayvancılıkta ithalat rekor kırıyor. Üstelik sürekli ithalatla baskılanmaya çalışılan fiyatlar düşmek bir yana, yükselmeye devam ediyor. Sonuçta hem üretici hem de tüketici için tablo daha da ağırlaşıyor. Hayvancılık da önemli bir potansiyele sahip olan ülkede hayvan varlığı azalıyor, market ve kasap reyonlarını ithal etler dolduruyor.
Kırmızı et fiyatlarını düşürmek bahanesiyle 2010 yılında başlayan ve her Bakan döneminde sona ereceği söylenen ithalat 15 yıldır aralıksız devam ediyor.
Bu yıl da devam eden ithalatın özellikle Ramazan dönemine denk gelen mart ayında fiyat artışlarının önüne geçmek için artırılacağı açıklanmıştı. 2025’in ilk çeyreğinde 345 bin 240 büyükbaş, 15 bin 274 küçükbaş hayvan ve 17 bin 900 ton kırmızı et ithalatı için toplam 654 milyon dolar ödendi.
YERLİ ÜRETİM AZALDI
İktidarın ithalatı teşvik eden politikaları, yerli besiciliği bitirme noktasına getirdi. TÜİK’in dün açıkladığı 2024 kırmızı et üretim istatistikleri, kesilen hayvan ve üretilen kırmızı et sayısındaki düşüşü gözler önüne serdi. Kırmızı et üretimi, 2024 yılında yüzde 11,7 azalarak 2 milyon 105 bin 895 ton olarak tahmin edildi. Bu kapsamda bir önceki yıla göre sığır eti üretimi yüzde 11,2 azalarak 1 milyon 483 bin 42 ton, koyun eti üretimi yüzde 10,5 azalarak 509 bin 539 ton, keçi eti üretimi yüzde 22,8 azalarak 99 bin 532 ton, manda eti üretimi ise yüzde 10,4 azalarak 13 bin 781 ton oldu. Canlı hayvan ithalatına karşın kırmızı et üretiminde düşüş yaşandı. Böylece 2024 yılında kişi başına düşen kırmızı et miktarı, 3 kg azaldı.
ET TÜKETİMİ DE EŞİTSİZ
Tarım yazarı Gazi Kutlu, kırmızı et üretiminde yaşanan düşüşün temel nedeninin kesilen hayvan sayısındaki azalmadan kaynaklandığını belirtti. Kutlu, “Büyükbaş hayvanda 744 bin, küçükbaş hayvanda ise 4,5 milyon başlık bir azalma yaşandı. Ancak bu gerilemeye rağmen, büyükbaş hayvanlarda karkas randımanındaki 4,6 kiloluk artış sayesinde toplam et üretimi daha az düşmüş gibi görünmektedir. Yani üretimdeki kaybın etkisi, karkas randımanındaki artışla bir miktar telafi edilmiştir. Buna karşın, kişi başına düşen et üretimi gerilemeye devam etti. 2022 yılında kişi başına 25,6 kilo olan üretim, 2023 yılında 28,3 kiloya çıksa da iki yıl öncesinin gerisinde kaldı. Geçtiğimiz yıla göre ise 3 kilo daha düşük bir seviyede. Bu tablo, vatandaşın son iki yıldır daha az et tükettiğini açıkça ortaya koyuyor” diye konuştu.
Kişi başına düşen et miktarının ortalama olmasına değinen Kutlu, “Kimileri yılda sadece 5 kilo et tüketebilirken kimileri 50 kilo tüketebiliyor. Ülkemizde çalışanların yüzde 42’si asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. Ayrıca 17 milyon emeklinin mevcut maaşlarla yılda kişi başına 25 kilo et tüketmesi de gerçekçi değildir. Bizden buna inanmamız da beklenmesin” dedi.
PAHALI ‘YENİ UCUZ’ OLACAK
Kutlu, yıllardır canlı hayvan ve et ithalatı yapıldığına dikkat çekerek “Hiçbir dönemde, bu yılın ilk üç ayında olduğu kadar yüksek miktarda ithalat gerçekleştirmedik. Tüm bu ithalata rağmen et fiyatlarında herhangi bir düşüş sağlanamadı” diye konuştu.
“Dışarıdan ucuz canlı hayvan ve et ithalatı ile iç piyasada fiyatları baskılamaya çalışmamıza karşın fiyatlar düşmüyorsa, bunun tek bir nedeni vardır” diyen Kutlu, “İçeride üretim maliyetleri yüksek ve besici yeterince desteklenmiyor. Üstelik vatandaşın satın alma gücü de her geçen gün azalıyor. Yaz aylarına yaklaşırken kuraklık nedeniyle kaba yem fiyatlarının artması bekleniyor, hazır yeme ise neredeyse her 15 günde bir zam geliyor” ifadelerini kullandı.
Kutlu, ne et fiyatlarının sabit kalacağını ne de yurttaşın uygun fiyata ete ulaşabileceğini belirterek “Bugün 'pahalı' dediğimiz fiyatlara, maalesef yarın 'ucuz' diyeceğiz. Bunun temel nedeni, ithalata dayalı hayvancılık politikasında ısrar edilmesidir” dedi.
***
İktidar bunlara sağır: EÜAŞ’ın milyonluk sağır odası -Mustafa Bildircin/Birgün-
ABB’nin, “Melih Gökçek döneminden kalma sağır oda” tespitinin ardından EÜAŞ’ın da milyonlarca liralık sağır oda yaptırdığı öne sürüldü. 2020’de inşa ettirildiği belirtilen sağır odanın maliyetinin 4 milyon TL’yi bulduğu savunuldu.
Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan TBB ve İBB Başkanı, CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun bazı toplantılarında jammer kullandığı iddiası, kamuoyunda tartışma yarattı. CHP lideri Özgür Özel, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bütün programlarına içerisinde sinyal kesici bulunan çantanın taşındığını belirterek amacın ise “Yasa dışı dinlemeleri engellemek” olduğunu söyledi.
İmamoğlu’nun katıldığı toplantılarda sinyal kesici kullanılmasına yönelik tartışmaların ardından BirGün’ün, “Melih Gökçek'in sağır odası” haberi yeniden gündeme geldi. Gökçek'in yanı sıra, EÜAŞ’ın da milyonlarca lira harcayarak sağır oda yaptırdığı gündeme getirildi.
MİLYONLUK SAĞIR ODA
İddiaya göre, EÜAŞ 2020 yılında 570 bin dolar harcayarak dinlenmeyen sağır oda inşa ettirdi. 2020 yılında doların ortalama 7 TL olduğu belirtilirken odanın maliyetinin 4 milyon TL’yi bulduğu kaydedildi. EÜAŞ’ın sağır odası ve sinyal kesicileri TBMM gündemine de taşındı. İddiayı gündeme getiren CHP Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Önergede, EÜAŞ’ın neden sağır odaya ihtiyaç duyduğu soruldu.
HANGİ KURUMLARDA JAMMER VAR?
CHP’li İlgezdi, sağır oda ve jammer tartışmalarıyla ilgili Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a da sorular sordu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde İlgezdi, şu sorulara yanıt aradı:
>> Hangi kurum ve kuruluşlarda, kaçar adet jammer aleti vardır?
>> Hangi kurum ve kuruluşlarda, kaçar adet sağır oda vardır?
>> Hangi kurum ve kuruluşlarda, kaçar adet mobil jammer vardır?
GÖKÇEK'İN OYUNCAK DEPOSU
Mart 2019’da göreve gelen ABB’nin CHP’li yeni yönetimi, başkanlık katında Gökçek döneminden kalma üç kat ses yalıtımlı, elektriksiz, camsız bir oda tespit etti. ABB başkanlığı görevinden, herhangi bir gerekçe belirtilmeksizin istifa ettirilen Melih Gökçek, “Sağır oda” olarak adlandırılan odanın, “Oyuncak deposu” olarak kullanıldığını savundu.
***
Tapuya % 200 zam -Erdoğan Süzer/Sözcü-
Deprem fırsatını kaçırmadılar. Ev, arsa, tarla gibi gayrimenkul alımında ödenen döner sermaye bedeline ikinci zam geldi. Ev alanların ödediği 2 bin 466 liralık döner sermaye, yapılan zamla 5 bin 324 liraya çıktı.
Her depremi fırsata çevirip vatandaşın üzerine vergi yağdıran iktidar, İstanbul’u sarsan deprem sonrası da tapu işlemlerinden alınan döner sermaye bedeline yüzde 50 ile yüzde 200 arasında zam yaptı. Ev, arsa, tarla gibi gayrimenkul satın alanların ödediği döner sermaye bedeli 1 Mayıs itibarıyla 3 bin 549 liradan 5 bin 324 liraya çıktı. Deprem fırsatıyla yapılan bu ikinci zamla döner sermaye bedeline gelen yıllık zam yüzde 116 oldu.(YABANCIYA YÜZDE 332) Cumhurbaşkanlığı tarafından yayımlanan karara göre, yılbaşında yapılan yüzde 44 zamla 822 liradan 1.183 liraya çıkarılan tapu döner sermaye gösterge ücreti 1 Mayıs’tan geçerli olmak üzere 1.774 liraya çıkarıldı. Bu gösterge rakamları şehir merkezlerinde ağırlıklı olarak 3 kat, diğer yerlerde 2-2.5 kat uygulanıyor. Buna göre örneğin İstanbul’un Maltepe, Ankara’nın Keçiören ilçesinde daire alan bir vatandaş, tapu harcının yanı sıra evin fiyatı ne olursa üzerine bir de 5 bin 323 lira döner sermaye bedeli ödeyecek. Tapu işlemleri sırasında ödenen bu tutar daha bu yılın başında 2 bin 466 liradan 3 bin 549 liraya çıkarılmıştı. Yapılan bu zamla tapudaki döner sermaye yükü bir yılda yüzde 116 zamlanmış oldu. Aynı kararla gayrimenkul satın alan yabancıların ödeyeceği döner sermaye bedeline ise yüzde 200 zam yapıldı. Böylece yıl başında yapılan yüzde 44 zamla 3 bin 851 liradan 5 bin 543 liraya çıkarılan döner sermaye bedeli 1 Mayıs zammıyla 16 bin 629 liraya çıktı. Yıllık zam yüzde 332 oldu. Belediyeler, kamu kurumları, bankalar ve şirketlerin tapu sorgusu için ödeyeceği döner sermaye bedellerine de 1 Mayıs’tan geçerli yüzde 200 zam yapıldı.(10’da 1’i kentsel dönüşüme) Gayrimenkul alım satımında daire, bina ve arsa gibi taşınmazların satış bedeli üzerinden yüzde 4 oranında tapu harcı alınıyor. Tapu harcının dışında tahsil edilen döner sermaye bedelinin sadece yüzde 10’u kentsel dönüşüme aktarılıyor. Geri kalanı ise bütçe ve personel giderlerine harcanıyor. Dolayısıyla depremin ardından getirilen döner sermaye zammıyla halktan toplanacak paraların sadece 10’da 1’i deprem amaçlı kullanılacak.
***
Limak Akbelen’i katlettiği ile kaldı -Yaşar Anter/Sözcü-
Akbelen ormanları “cehennem çukuru” oldu. ‘Dört yıllık kömür var’ diyerek doğayı talan eden Limak ve İçtaş 1 aylık kömür çıkaramadı. Olan katledilen ormana oldu.Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’de 2023 yılında 750 dönümlük Akbelen ormanlarında yüz bin adete yakın asırlık çam ağacını kömür uğruna katleden Limak Holding ve IC İçtaş Holding, büyük şok yaşadı.(https://www.sozcu.com.tr/limak-akbelen-i-katlettigi-ile-kaldi-p169013)
Suriye'de Dürzilere dönük saldırılarda ölü sayısı 100'ü geçti: İsrail, Şam ve çevresini vurmaya başladı -soL-
Suriye'de cihatçı grupların Dürzilere dönük saldırıları daha da şiddetlendi.
Suriye'deki Dürzilerin bir lideri, Şam'ın güneyinde iki gün süren mezhep çatışmalarında onlarca kişinin öldürülmesinin ardından kendi cemaatine yönelik saldırıları kınadı.
Şeyh Hikmet el Hicri, dün yaptığı açıklamada, bu hafta başında Şam yakınlarındaki Ceramana ve Sahnaya'da yaşanan şiddetin Suriye'deki Dürzi toplumuna karşı bir "soykırım kampanyası" olduğunu söyleyerek saldırıları kınadı.
Çatışmalarda 100'den fazla kişi öldü
İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), güvenlik güçleri ve İslamcıların başa geçtiği yeni Şam yönetimini destekleyen silahlı gruplarla yerel Dürzi grupları arasındaki çatışmada en az 101 kişinin öldürüldüğünü kaydetti.
Suriye'deki bir kaynak ağına dayanan SOHR, ölü sayısının 30 hükümet yanlısı, 21 Dürzi savaşçısı ve Sahnaya'nın eski belediye başkanı Hüsam Varvar da dahil olmak üzere 10 sivili içerdiğini ifade etti.
Dürzilerin kalbi olan güneydeki Süveyda vilayetinde de, önceki gün Süveyda-Şam yolunda kurulan "pusuda" 40 Dürzi savaşçının öldürüldüğü bildirildi.
Suriye Enformasyon Bakanlığı ise, ülkenin güvenlik güçlerinden 11 kişinin iki ayrı saldırıda öldürüldüğünü belirtti.
Dürzilere dönük saldırıları ne tetikledi?
Çatışmalar, sosyal medyada İslam Peygamberi Muhammed'i eleştiren bir adamın ses kaydının dolaşmasının ardından geçtiğimiz pazartesi gecesi yarısı civarında başladı. Ses kaydının bir Dürzi alime ait olduğu öne sürüldü. Ancak alim Mervan Kivan, sosyal medyada yayınlanan bir videoda, ses kaydından kendisinin sorumlu olmadığını vurguladı.
Çarşamba öğleden sonra Suriye hükümeti, Dürzi ileri gelenleri ve resmi temsilciler arasında bir anlaşmaya varıldığını, bunun ardından güvenlik güçleri ve hükümet yanlısı savaşçıların Sahnaya'ya girdiğini ve Dürzi savaşçıların sokaklardan çekildiğini duyurdu.
Sosyal medyadaki videolar, hükümet yanlısı silahlı grupların Sahnaya'da yakaladıkları Dürzi erkekleri dövdüğünü ve saldırgan ve mezhepçi ifadeler kullandığını gösteriyordu.
Dürzi lider: Kendisine hükümet diyen gruba güvenmiyoruz
Dürzi lider El Hicri, açıklamasında "Bu toplu öldürme sistematik, açık, görünür ve belgelenmiştir. Artık kendisine hükümet diyen bir gruba güvenmiyoruz, çünkü hükümet kendi halkını kendisine sadık aşırılıkçı çeteler aracılığıyla öldürüyor ve katliamdan sonra bunların başıboş güçler olduğunu iddia ediyor" dedi.
Dürzilere dönük saldırılar, Suriye'nin Akdeniz kıyısındaki Alevi merkezinde Mart ayında güvenlik güçleri ve hükümet yanlısı grupların çoğunluğu Alevi olmak üzere 1700'den fazla sivili öldürdüğü bir katliam dalgasının ardından geldi.
İsrail'den Şam'a uyarı: 'Önemli bir güçle karşılık veririz'
İsrailli yetkililer Dürzilere desteklerini ifade ettiler. İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Suriye'nin yeni yetkililerinin Dürzileri korumada başarısız olması durumunda ülkesinin "önemli bir güçle" karşılık vereceği konusunda uyardı.
Katz, açıklamasında, "Dürzilere yönelik saldırılar yeniden başlarsa ve Suriye rejimi bunları engelleyemezse, İsrail önemli bir güçle karşılık verecektir" dedi.
Suriye Dışişleri Bakanı Esad el Şeybani ise, dün İsrail'in uluslararası müdahale taleplerini reddettiğini ifade ederek, X'te "Ulusal birlik, herhangi bir istikrar veya canlanma süreci için sağlam bir temeldir" dedi.
Şeybani, "Herhangi bir bahane veya slogan altında herhangi bir dış müdahale çağrısı, yalnızca daha fazla bozulmaya ve bölünmeye yol açar" diye ekledi.
İsrail'den Şam ve çevresine saldırılar
İsrail ordusu, İsrail liderlerinin Suriye'nin devlet başkanı Ahmed el Şara liderliğindeki geçiş hükümetine "açık bir mesaj" göndermeyi amaçladığını belirterek, bugün erken saatlerde başkanlık sarayı yakınında saldırılar düzenledi.
İsrail Başbakanı Netanyahu, saldırıdan kısa bir süre sonra İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz ile yaptığı ortak açıklamada, "Suriye güçlerinin Şam'ın güneyine konuşlanmasına veya Dürzi toplumuna yönelik herhangi bir tehdit oluşturmasına izin vermeyeceğiz" dedi.
Suriye devlet medyasının bildirdiğine göre, İsrail, Şam'daki devlet başkanlığı sarayı yakınında daha önce gerçekleşen bir İsrail saldırısını "tehlikeli bir tırmanış" olarak kınamasından sadece birkaç saat sonra Suriye'de daha fazla hava saldırısı gerçekleştirdi.
Bugün geç saatlerde ülke genelinde, Şam ve çevresi de dahil olmak üzere yerel olarak birkaç İsrail askeri saldırısı bildirildi. İsrail Yayın Kurumu, ordunun Başbakan Binamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yisrael Katz'ın onayıyla Suriye'de vurulacak hedefleri belirlediğini duyurdu.
Suriye devlet haber ajansı, bir İsrail saldırısının Hama kırsalındaki bir köyü hedef aldığını bildirdi.
***
(derleyen: mstfkrc)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder