Tarihsel analize göre, PKK bildirisindeki cümlenin anlamı çok net. Lozan ve 1924 Anayasası’na karşı çıkmak bir önceki döneme duyulan özlemi vurguluyor: Özerklik!.. Hatta, Sevr’e göre, bağımsız Kürdistan!..
Bilinmesi gereken iki konuşma var.
Fesih kongresi başkanı Duran Kalkan PKK’nın yaşayan beş kurucusundan biri ve KCK Yürütme Kurulu üyesi. Açılışta şunu söylüyor:
“Bu kongremiz PKK’yı tarihsel olarak sonlandırma kongresidir.
Tabii bu bir son değil.
Bu sonuçlandırmayla yeni çıkışlara fırsat tanınmak isteniyor.
52 yıllık Apocu hareketin tarihte yerine getirdiği misyonunu doğru anlayarak, kendimizi önümüzdeki yeni süreçte daha etkili ve güçlü hale getireceğiz.” (Mezopotamya Haber Ajansı)
İkinci konuşma KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat’a ait, o da benzer düşüncede:
“Bu bitiş kongresi değildir, yeni bir başlangıç, dönüşüm ve yeniden yapılanma sürecidir.” (Mezopotamya Haber Ajansı)
En kritik cümle
Madem “son değil, yeni bir başlangıç”, nedir o “başlangıç?”
PKK açıklamasında bizi “o başlangıca” götürecek cümle şu:
“PKK kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası’ndan alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı, halkımızın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıktı.”
Türkiye Cumhuriyeti’ne büyük sataşma!
Aynı zamanda PKK’nın bundan sonra amacını belirten olağanüstü önemli bir vurgu. Anlamını kavramak için Lozan’a, 1924 Anayasası’na ve öncesine bakmak gerekiyor.
Sevr’de Kürdistan maddeleri
İlk adım Osmanlı’nın paylaşılmasına yol açan Sevr Antlaşması.
Sevr’de Kürdistan başlıklı üç madde var, 62, 63 ve 64. maddeler. 62. maddede özetle:
“Fırat’ın Doğusunda Kürtlerin sayıca üstün bulunduğu bölgelerin yerel özerkliğini İngiliz, Fransız ve İtalyanlardan oluşan bir komisyon hazırlayacaktır.”
64. madde bir adım daha ileri gidiyor, özetle:
“Antlaşmanın yürürlüğe girmesinden bir yıl sonra bu bölgelerdeki Kürtler, nüfusun çoğunluğunun Türkiye’den bağımsız olmak istediklerini kanıtlayarak Milletler Cemiyeti Konseyi’ne başvururlarsa, Konsey bu nüfusa bağımsızlığı layık görür ve Türkiye’ye tavsiye ederse, Türkiye bu tavsiyeye uymayı ve bu bölgelerdeki bütün haklarından ve sıfatlarından vazgeçmeyi taahhüt eder.” (Taha Akyol, Bilinmeyen Lozan, s.30).
10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr Kürtlere özerklik veriyor, hatta bağımsız Kürdistan vadediyor.
1921 Londra Konferansı
Mustafa Kemal önderliğinde Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920’de açılıyor.
TBMM’de Kürt milletvekilleri de var, hepsi canla başla Kurtuluş Savaşı’ndan yana. Buna paralel, çeşitli Kürt Aşiretlerinden Meclis’e gönderilen destek mesajları var.
Bunu gören İngilizler politika değiştiriyor. Sevr’den beş ay sonra 25 Ocak 1921’de Yunanlıların katılımıyla Londra Konferansı toplanıyor. Orada Sevr’e göre tam ters bir gelişme yaşanıyor.
“İngilizler Kürtlerin ayrılmak istemediğini görmüş, Londra Konferansı’nda Sevr Antlaşması’nın Kürdistan maddelerini gözden çıkarmışlardır.” (Bilal N. Şimşir, Kürtçülük, Cilt 1, s.472).
1921 Anayasası, 11. madde
İngilizlerin politika değiştirmesinin daha köklü bir nedeni var.
Londra Konferansı’ndan beş gün önce 20 Ocak 1921’de TBMM 1921 Anayasası’nı kabul ediyor.
1921 Anayasa’sında çok önemli bir madde var, 11. madde. Türkçeleştirilmiş özeti şöyle:
“İller yerel özerkliğe sahiptir. Dış politika, adalet ve savunma hariç, eğitim, sağlık, ekonomi, tarım, imar ve sosyal işlerin düzenlenmesi il yönetimlerinin yetkisindedir.”
1921 Anayasası ayrım yapmadan, bütün bölgelerde illere özerklik tanıyor.
16 Ocak 1923’te Mustafa Kemal’in dönemin ünlü yazarlarıyla bir araya geldiği, saatlerce süren İzmit Basın Toplantısı var. Orada Ahmet Emin Yalman’ın Kürt Sorunu ile ilgili sorusuna Mustafa Kemal:
“Ayrı bir Kürtlük düşünmektense, Anayasamız zaten yerel özerklik tanımıştır. Hangi vilayetin halkı Kürtse, onlar da kendilerini özerk olarak yönetmektedir.” (Taha Akyol, a.g.k., s.237).
Lozan’da Kürtler
Şimdi gelelim, Lozan Antlaşması’na ve 1924 Anayasası’na.
Lozan’da İngilizlerin girişimiyle Kürtler iki kez gündeme geliyor. Biri “Azınlıklar” görüşülürken, diğeri Musul Sorunu tartışılırken. İsmet Paşa:
“Kürtler ve Türkler birdir, eşit vatandaşlık hakkına sahiptirler, TBMM’de Kürt milletvekilleri vardır.”
İngilizlerin “o milletvekillerinin çoğu okuma yazma bile bilmiyor, Kürtleri temsil etmiyor” itirazına Kürt milletvekilleri ağır sözlerle karşılık veriyor. (Taha Akyol, A.g.k., s.237).
Lozan’da Kürt konusu kapanıyor.
1924 Anayasası
Öte yandan, Kürtlerin yaşadığı illere de özerklik tanıyan 1921 Anayasası ömrünü tamamlıyor, yerine 1924 Anayasası geliyor.
1924 Anayasası’nda illerin özerkliğini kaldırılıyor.
Sevr bağımsızlık yolunu açarken, Lozan o defteri kapatıyor. 1924 Anayasası ise, 1921’de verilmiş olan özerkliği kaldırıyor.
Bu nedenle PKK bildirisi “Lozan Antlaşması’nı ve 1924 Anayasası’nı Kürt imha ve inkâr siyaseti” olarak tanımlıyor.
İhtimali unutmadan
Tarihsel analize göre, PKK bildirisindeki cümlenin anlamı çok net.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ve temelini oluşturan Lozan ve 1924 Anayasası’na karşı çıkmak bir önceki döneme duyulan özlemi vurguluyor:
Özerklik!.. Hatta, Sevr’e göre, bağımsız Kürdistan!..
DEM Eş Başkanı Tuncer Bakırhan dün bu cümleyi soran gazetecilere, “siz onu yazanlara sorun” diye geçiştiriyor.
PKK bildirisini öve öve bitiremeyen Devlet Bahçeli ise, Lozan ve 1924 Anayasası’na yapılan göndermeyi ağzına almıyor.
Elli yıldır süren terörün bitmesini istemeyen tek bir yurttaşımız yok, olamaz da!..
Terörsüz döneme adım atıyoruz, muhteşem bir umut!..
O beklenti içinde hangi ihtimallerin bulunduğunu unutmadan.
Yalçın Doğan/T24
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder