Emekliye zam yapmamak için “kaynak yok, emekliler bütçeye yük” yalanı yine devrede. Oysa mesele kaynak değil, tercih. Kaynak var. Yoksa da devlet yaratır! Sorun emeklilere ayrılan kaynakların giderek azaltılması ve emeklilerin pastadaki payının düşmesidir.
Haziran 2025’te Lahey’de toplanan NATO zirvesi sonuç bildirgesine göre, NATO ülkeleri savunma bütçelerini 2035 yılına kadar gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 5’ine çıkaracak. Hâlen bu oran yüzde 2. Bu 2,5 katlık bu artış ABD Başkanı Donald Trump’ın talebi doğrultusunda yapılmış.
Bu askeri harcama artışına tek itiraz İspanya’dan geldi. İspanya’nın sosyalist Başbakanı Pedro Sanchez yüzde 5 hedefine bağlı kalmayacağını açıkladı. Sanchez askeri harcamaları artırmanın devletin emekli maaşları gibi sosyal harcamalarda kesintiye gitmesine yol açacağını savundu. Kısaca Sanchez, ‘emekliden kısıp NATO için harcayamam’ dedi. NATO tahminlerine göre İspanya, 2024 yılında GSYH’sinin yüzde 1,24’ünü, yani yaklaşık 17,2 milyar avro (19,8 milyar dolar) savunmaya harcadı ve böylece NATO içinde en düşük askeri harcama yapan ülke oldu.
Türkiye’nin savunma harcamaları halen NATO kriteri olan GSYH’nin yüzde 2’sinin üzerinde. Türkiye’nin 2025 yılı savunma harcamaları (iç güvenlik harcamaları hariç) 25 Milyar dolar (yaklaşık 1 trilyon lira) düzeyinde. Türkiye’den bu yeni artışa karşı bir itiraz gelmedi. Türkiye’nin yeni NATO hedefine uygun hareket etmesi durumunda GSYH’deki reel artışlar da dikkate alınacak olursa 2035 yılında savunma harcamasının 60-70 milyar dolara yükselmesi muhtemel.
Dahası 2024 bütçesinin yüzde 11,8’i ve GSYH’nin ise yüzde 2,9’u faiz ödemelerine gitti. 2024 yılının faiz ödemeleri tutarı 1 trilyon 270 milyar TL. Yıl ortası kur ile yaklaşık 39 milyar dolar. 2025 yılında Türkiye bütçesinden yaklaşık 75 milyar dolar askeri harcamalara ve faiz ödemelerine gitti.
NATO’nun askeri harcamaları GSYH’nin yüzde 5’ine yükseltme kararı Türkiye’de manidar bir zamana denk geldi. Kamu işçilerin, emeklilerin, memurların ve asgari ücretle çalışanların zam talebine karşı “kaynak yok”, “bütçe açık verir”, “ekonomiye yük olur” safsatalarının yeniden dillendirilmeye başlandığı günlerde NATO artışı gündeme geldi. Bir kez daha meselenin kaynak değil tercih olduğu ortaya çıktı. Trump’ın talebiyle askeri harcamaları GSYH’nin yüzde 5’ine yükseltilmesine itiraz etmeyenler ve cömert davrananlar sıra emekli aylıklarına ve memur maaşlarına ve kamu işçilerinin ücretlerine gelince pek cimriler.
“KAYNAK YOK” SAFSATASI
Temmuz geldi, “kaynak yok” safsatası mevsimi geldi! Temmuz ayında emeklilerin, işçilerin ve memurların zam taleplerine karşı “kaynak yok” safsataları ileri sürülmeye başlanacak. Hatta daha ileri gidilecek ve emeklilerin bütçeye yük oldukları iddia edilecek. Bunların tümü gerçek dışı ve safsata! Kaynak var. Yoksa da devlet kaynak yaratır! Dahası emeklilere ayrılan kaynak azalıyor. Emeklilerin pastadaki payı küçülüyor. Emeklilere yeterince kaynak aktarılmadığı için, emekliler için yeterli kamu harcaması yapılmadığı için emeklilerin alım gücü düşüyor.
Faizin ve askeri harcamaların pastadaki payı bir kenarda dursun biz emeklilerin pastadaki payına bakalım. Hâlen (2025 yılı ilk 6 ayında) en düşük aylığı Hazine katkısıyla 14 bin 469 lira, ortalama aylığı yaklaşık 18 bin lira olan 16 milyon civarındaki emeklinin pastadaki payına bakalım. Kaynak mı yok yoksa emekliye ayrılan kaynaklar giderek azaltılıyor mu? Tek tek gidelim. Özellikle EYT düzenlemesi sonrasında AKP çevreleri tarafından ileri sürülen iddia sosyal güvenlik ve emekliler için bütçeden yapılan transferlerin giderek arttığı ve bunun bütçeye önemli bir yük getirdiği yönündeydi. Hazine ve Maliye Bakanlığının bütçe verileri bu iddianın gerçek dışı olduğunu ortaya koyuyor. 2009 yılında SGK’ye konsolide bütçe transferlerinin bütçe harcamaları içindeki payı 19,8’di. Bu oran 2021’de yüzde 16,4’e geriledi. EYT yılı olan 2023’te 13,4 ve 2024’te 13,9 oldu.
Üstelik konsolide transferlerin tümü emekliler için yapılmıyor. Bunların yaklaşık yarısı görevlendirme giderleri. İçlerinde işveren teşvikleri bile var. Bu nedenle konsolide SGK transferlerine değil, SGK’ye yapılan Hazine yardımlarına bakmak lazım. SGK’ye yapılan Hazine yardımlarının bütçedeki payı 2009’da yüzde 15,1 iken 2024’te yüzde 6,7’ye geriledi. Benzer şekilde konsolide bütçe transferlerinin GSYH’ye oranı yüzde 5,3’ten yüzde 3,5’e, Hazine yardımlarının oranı ise yüzde 4’ten yüzde 1,7’ye geriledi. Konsolide bütçe transferlerinin tümü sosyal güvenlik için yapılmıyor. Bunlar içinde görevlendirme giderleri de söz konusu. Dolayısıyla aslolan SGK’ye yapılan Hazine yardımlarıdır.
2024 yılı itibarıyla faize ve askeri harcamalara bütçenin yüzde 19,5’i ve GSYH’nin yüzde 4,9’u harcanıyor. Görüldüğü gibi SGK’ye yapılan Hazine yardımları tek tek hem faiz ödemelerinden hem de askeri harcamalardan düşüktür. Askeri harcamaların 2,5 kat artırılması gelecekte emekliler ve sosyal güvenlik için ayrılacak kaynakları daha da düşürme riski taşıyor.
EMEKLİLERİN PASTADAKİ PAYI AZALDI
Öte yandan emeklileri pasatadaki payı da hızla geriliyor. Bugün emekli aylıklarının çok düşük olmasının sebebi emeklilerin GSYH (pasta) içindeki payının giderek azalmasıdır. Emeklilerin sayısı artarken pastadaki paylarının düşmesi durumun vahametini ortaya koymaktadır. Emeklilere yapılan toplam aylık ödemelerinin GSYH içindeki payı 2010 yılında yüzde 6,8’di. O dönem emeklilerin sayısı 8,8 milyondu ve nüfus içindeki payları yüzde 12 idi. 2010’da yüzde 12’lik emekli nüfus GSYH’den yüzde 6,8 pay alıyordu.
2024 yılında emeklilerin sayısı 15,9 milyona ve emeklilerin nüfus içindeki payı yüzde 18,5’a yükseldi ancak GSYH içindeki payları yüzde 6,1’e geriledi. İşte emeklilerin sefaletinin asıl sebebi budur. Eğer emeklilerin sayısındaki artışa paralel GSYH içindeki payı artsaydı, bir diğer ifadeyle 2020 yılındaki emekli başına GSYH ödemesi korunsaydı emekli aylıklarının GSYH içindeki payının yüzde 10,5’e yükselmesi gerekirdi. Emekli aylıklarının pastadaki payı emeklilerin nüfusa oranına paralel artmak bir yana azaldı. Bir diğer ifadeyle 2010 yılında 8,8 milyon emekliye bölünen kaynaktan çok daha azı 2024 yılında 16 milyon emekliye bölündü.
Emeklilerin sayısına paralel pastadaki payları artsaydı ve böylece 2010 yılındaki durumları korunmuş olsaydı bugün ortalama emekli aylığının 30 bin liranın üzerinde olması gerekiyordu. Oysa 2025 Mart ayı itibariyle ortalama emekli aylığı 18 bin biranın altındadır.
SEYYANEN ZAM ŞART!
Görüldüğü gibi emekli aylıklarının artış talebine karşı ileri sürülen “kaynak yok” iddiası gerçek dışıdır ve emeklinin gerek bütçedeki gerekse GSYH (pastadaki payı) düşmektedir. Üstelik bu pay artan emekli sayısına rağmen azalmaktadır. Bu “mucize” emekli aylıklarının alım gücünün düşmesiyle ortalama emekli aylıklarının en düşük emekli aylığına yakınsamasıyla olmaktadır. Artan emekli sayısına rağmen emeklilere daha az kaynak ayrılması emeklilerin giderek yoksullaşması demektir.
Emekli yoksulluğuna karşı emekli aylıklarına seyyanen zam yapılması şarttır. En düşük emekli aylığı asgari ücret düzeyine yükseltilmeli ve diğer emeklilere de buna paralel seyyanen artış yapılmalıdır. Emekli aylıklarının artışında sadece enflasyon değil büyüme de dikkate alınmalıdır.
Aksi halde emekli aylıklarında dibe doğru yarış sürecek ve emeklilerin ezici çoğunluğu dipte eşitlenecektir. Temmuz ayında sadece resmi enflasyon oranında artış yetmez. Emeklilere ciddi miktarda bir seyyanen zam yapılmalı ve pastadaki payları artırılmalıdır.
Temmuz ayında memur emeklilerinin iki yıldır yaşadığı “ilave ödeme” haksızlığı da giderilmelidir. Bilindiği gibi Temmuz 2023’te memur maaşlarına yapılan ilave ödeme Cumhurbaşkanının bu yöndeki yazılı vaadine rağmen memur emekli aylıklarına eklenmedi. Bu nedenle memur emeklileri Haziran ayı itibarıyla 16 bin 195 TL eksik emekli aylığı alıyor. Bu miktar Temmuz 2025’te 18 bin 750 TL’yi bulacak.
Memur emeklilerin iki yıldır yaşadığı bu haksızlık giderilmeli ve maaşlara yapılan seyyanen zam (375 sayılı KHK 40. Madde) memur emeklilere de aynı miktarda yansıtılmalıdır.
Emekliler en düşüğü 14 bin 469 liraya ve ortalaması 18.000 lira olan aylıkla bir ay boyunca yaşamaya çalışıyor. Attila İlhan’ın İhtiyarlar Baladı şiirindeki gibi emekliler “yaşayıp durmaktan gizlice utanır” haldeler. Ama asıl utanması gerekenler her zam döneminde “kaynak yok” yalanına sarılanlardır. Faiz için, NATO için kaynak bulanlar emekliler için “kaynak yok” diyor. Asıl utanç budur!
Aziz Çelik / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder