İstanbul’da Büyükçekmece Gölü’nün üst tarafında Kadiri tarikatı için bir yerleşke inşaatı başladı. 300 öğrenci kapasiteli medrese, kadın ve erkek hocalar için iki ayrı bina ve “şıh”a özel villanın inşaatını soL görüntüledi.
İstanbul’un Büyükçekmece ilçesinde Kadiri tarikatına ait bir yerleşkenin inşaatı tüm hızıyla sürüyor.
Büyükçekmece Gölü’ne tepeden bakan yamaca inşa edilen tarikat yerleşkesinin inşaatını soL görüntüledi.

İnşaat 300 öğrenci kapasiteli bir medreseyi, kadın ve erkek hocaların konaklaması için iki binayı ve tarikat müritlerinin “Şıh” dedikleri Seyit Nizamettin Burak’a ait bir villanın içinde olduğu 4 binayı kapsıyor.


soL’un edindiği bilgiye göre tarikat Çatalca‘da da medrese inşa etmek için arazi arayışını sürdürüyor.

Tarikat lideri Seyit Nizamettin Burak’ın 2007’den beri ilçede İhlas Yapı’nın inşa ettiği bir sitedeki lüks bir villada kaldığı, o dönemde “hoca” diye anılan Burak’ın şimdi tarikatın “şıh”ı olduğu belirtiliyor.

İnşaatın yapıldığı arazide imar izni olmadığı ancak yakın zamanda belediyeden imar izni çıktığı da gelen bilgiler arasında.


Şeyhlik ve miras kavgasında kardeşlerden biri öldürülmüştü
Tarikat bundan 13 yıl önce Diyarbakır’daki miras kavgasıyla gündeme gelmişti.
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde “Kadiri cemaati”nden icazet aldığını iddia ederek kendisini şeyh ilan eden Nizamettin Burak (85), 2012 Nisan’ında öldü. Burak’ın yurtiçi ve yurtdışında yaşayan 23’ü kız, 17’si erkek toplam 40 çocuğu yıllar sonra taziyede buluştu. Çocuklar arasında çıkan miras ve şeyhliğin kime geçeceği kavgasında, yaşadığı Yunanistan’dan taziye için Türkiye’ye dönen Rifai Burak, pompalı tüfekle vurularak öldürüldü. İfade veren kız kardeşler, Burak’ın ağabeyleri İ. Burak ve İ. Kaçan tarafından planlı bir şekilde öldürülmüş olabileceğini iddia etti.
Osmanlı'da Kadiri Kürt beyliklerine karşı Halidiye'nin yükselişi
soL yazarı Orhan Gökdemir 7 Ocak 2023 tarihli Nakşi Kardeşliği başlıklı yazısında Osmanlı’nın 19. yüzyılda Nakşibendiliği “resmi tarikat” olarak benimsemesinin ardından Kadiriliğin Kürt bölgesinden silindiğini, Osmanlı’nın tasfiye ettiği aşiretlerin yerini Halidiye’nin doldurduğunu anlatmıştı.
Yazıdan bir bölüm şöyle:
“Malum, Nakşibendilik şişede durduğu gibi durmaz, dal budak salar, kollara ayrılır. Süleymaniye’de yerleşmiş olan tarikat Nakşiliğin Halidiye koludur. Bu kola adını veren Şeyh veya Molla Halid-i Bağdadi, 1779’da Süleymaniye’de doğdu. Kadiri tarikatından olan Berzenci Ailesi’nin yanında yetişti. 1809’da Süleymaniye’yi ziyaret eden Hindistanlı bir dervişin önerisiyle Hindistan’a gidip Nakşibendî Şeyhi Abdullahi Dehlevi’den el aldı. Artık Kadiri değil, Nakşibendi’ydi. Ancak Kadiriler ve Talabani Aşireti, Molla Halid’i “sahtekâr, sapık, yogi” olmakla suçladı. İşi zordu fakat tanrısı Halid’in yüzüne gülmeye hazırlanıyordu. Süleymaniye’de kurduğu ilk Halidiye tekkesi Kürtlerin geleceğini de şekillendirecekti.
Osmanlı Nakşiliğin Kürtleri bölmesinden memnundu, böylece “Kadiri” Kürt beyliği Berzenciler’e karşı sadık bir müttefik bulmuştu. Molla Halid, bu ittifaka yaslanarak etkisini genişletti. İmparatorluğun merkezinde de talih Nakşilere gülüyordu. Yeniçerileri ve Bektaşileri ezen Osmanlı, Bektaşilerden doğan boşluğu onlarla doldurdu, Nakşibendiliği “resmi tarikat” olarak benimsedi. Nakşiler imparatorluğun her tarafında etkisini arttırıyordu. Bunun en belirgin sonucu Kadiriliğin Kürt bölgesinden silinmesi oldu.
Önü devlet marifetiyle açılan Halidiler, Osmanlının yıkılışına kadar sadece bir tarikat değil bir siyasi parti gibi örgütlendi, bir idare aygıtı gibi davrandı. Osmanlının tasfiye ettiği aşiretlerin yerini artık Halidiye dolduruyordu. Halidiye’nin desteklediği küçük aşiretlere de gün doğmuştu. Barzani aşireti, Halid’in halifesi Şeyh Taceddin sayesinde Halidiye tarikatına katıldı. Barzani ailesi tarih sahnesine böyle çıktı. Özerk Kürt Yönetiminin kökeninde bu tarikat-aşiret ortaklığının büyük payı var.”
***
soL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder