Özelleştirme çetesi ormanları yakıyor -Evrensel Manşet-
İzmir’deki orman yangınlarının nedeni bakım yapılmayan elektrik hatları. Özelleştirme sonucu denetimsiz kalan şirketler, maliyet kısarak ormanları ve yaşamı tehdit ediyor.
Orman yangınları sürüyor. Foça ve Seferihisar’ın ardından önceki gün Çeşme, dün Ödemiş, Antalya, İstanbul… Yangınlar can alıyor, ulaşımı aksatıyor, mahalleler, köyler tahliye ediliyor. Ödemiş’te bir işçi yangınla mücadele sırasında, bir yurttaş da evinde yanarak can verdi. İzmir valisi, kentteki tüm yangınların elektrik hattından kaynaklandığını açıkladı.
Elektrık Mühendisleri Odası Başkanı Mahir Ulutaş, elektrik dağıtım özelleştirmelerine dikkat çekiyor: “Şirketler hatlarda bakım yerine maliyet hesabı yapıyor. Personel yetersiz, denetim yok.” Resmi veriler de bu yönde. Yangınla kaybedilen ormanlık alanların yüzde 20’sinde ‘fail’ nakil hatları. Çeşmeli yurttaşlar da “Teller eski, rüzgar kuvvetli, yatırım yok” diyor.
Ege’de elektrik dağıtım tekeli olan Aydem Grupa ait GDZ Elektrik’in sicili kabarık. Geçtiğimiz yıllarda Marmaris ve Datça’da yaşanan büyük orman yangınları bu şirketin sorumluluğundaki hatlardan kaynaklanmıştı. İzmir Alsancak’ta da iki yurttaş bu şirketin açıkta bıraktığı kablolar nedeniyle can vermişti. Grup, 2 termik, 20 hidroelektrik, 3 rüzgar, birer de jeotermal ve hibrit olmak üzere 27 elektrik santralinin sahibi ve AKP’li yıllarda aldığı ihalelerle büyümesi dikkat çekiyor.
***
Ormanlar yanıyor, işçiler ölüyor -Deniz İpek-
Türkiye’de resmi verilere göre 2021-2024 yıllarında yıllık ortalama orman yangını sayısı 2 bin 500’ün üzerine çıktı. Orman yangınları hem ekosistemi hem de insan sağlığını ciddi oranda tehdit ediyor. Ormanları yağmalayan maden ve enerji tekellerine milyarlarca lira teşvik veren, istedikleri yasaları çıkaran iktidar, ormanları bir doğal varlık olarak değil de paraya ve belli çevreler için imtiyaza dönüştürebileceği bir arazi olarak görüyor ve bu anlayışla yönetiyor, canları pahasına orman yangınlarını söndürmeye çalışan işçilere sefaleti reva görüyor.
Eksik personelle, 24 saat kesintisiz yangından yangına koşan işçilere günlük 53 lira yangın tazminatı veriliyor. Orman yangınlarıyla mücadele eden işçiler aynı zamanda canı pahasına çalışırken karşılaştıkları sorunlardan işçi sağlığı ve güvenliği sorunlarına da yakından bir bakalım. Orman yangınlarıyla mücadelede organizasyon ve planlama çok önemli ve yangın söndürme planı yangına müdahaleden önce mutlaka yapılmalı. İlk müdahale sırasında yangını ve şartlarını tetkik ederken; tehlike anında işçilerin kaçabileceği yerlerin, müdahalenin can güvenliği içinde yapılabilecek noktasının tespit edilmesi gerekir.
Yangın safhalarındaki tehlikeler
*Başlangıç safhasında: Alev dili (Flame - Over) Sıcak gazlar oksijen ve sıcaklık oranını bulduklarında kısa süreli olarak alev dili şeklinde yanarlar. Bu evrede ilk dakikalarda eldeki yangın söndürme malzemeleriyle müdahale yapılırsa büyük ihtimalle yangın söndürülebilir.
*Denge safhasında: Ani tam tutuşma (Flash - Over) Yangının büyüme aşamasından tam gelişmiş yangın aşamasına geçişini tanımlar. Ormandaki yüzeyin ısınınca çıkardığı yanıcı gazların tutuşma derecesine kadar ısınması ve birden parlaması, öteki yüzeyleri de ısıtarak onların da yanmasına sebep olur. Bu durumda yakındaki herhangi bir canlının hayatta kalma ihtimali düşüktür.
*Sıcak tütme safhasında: Yangın patlaması (Backdraft) Yangının korlaşma evresinde yangının devam etmesi için yeterli oksijen olmadığından tam yanma olmaz. Bu safhada karbonmonoksit (CO) çıkışı çok fazladır, yarım yanma, sıcak tütme devam eder. Orman içerisindeki evler depolar gibi kapalı alanlarda kapı ya da pencere açıldığında oksijenin içeri girmesiyle patlama söz konusu olur.
Yangına müdahale ortamından kaynaklanan riskler
İşçilerin üzerine ağaç devrilmesi, dal çarpması, kozalak ve dal düşmesi sonucu yaralanmalar olabilir. Söndürme çalışmalarında; arazi yapısından dolayı işçilerin kayarak dengesini kaybetmesi, taş, kaya veya başka materyal yuvarlanması da kazaya neden olan etkenler arasında. Gece çalışmalarında çalışma zorluğundan kaynaklanan düşme, dal çarpması, materyal düşmesi, işçilerin birbirlerinden çok uzakta çalışmaları sonucunda da tehlikeli durumlar söz konusu olabilir. İşçilerin birbirleriyle iletişim kurabilmesi için telsiz vb. temin edilmeli ve yalnız başına çalışmaya müsaade edilmemeli. Çok yüksek alev karşısında çalışmaya bağlı olarak ısı çarpması ve vücutta aşırı terlemeden dolayı ise sıvı kaybına bağlı rahatsızlıklar olur. Vardiyalı çalışma ve bol sıvı tüketimi sağlanmalı. Kozalakların içinde bulunan reçine, yangın sırasında eriyerek buhara dönüşür ve oluşan basınçla patlayarak uzun mesafelere fırlar. Kozalağın içindekiler patlamanın etkisiyle etrafa yayılır, bu durum da yangının daha geniş alanlara yayılmasına neden olur. Kozalak patlamasına karşı işçilerin yangını sürekli takip ederek yangın büyümeden kozalağın düştüğü yere en kısa sürede müdahale etmesi gerekiyor.
Kas iskelet sistemi rahatsızlıkları
Uzun süre ayakta çalışma, hortumların ve diğer yangın söndürme aletlerinin taşınması, ağır yük kaldırılması, indirilmesi, taşınması sırasında bel, omuz ve sırt incinmeleri meydana gelebilir. Mola sürelerinin artırılması, vardiyalı çalışma planlamaları, yük taşımanın birden fazla kişiyle yapılması, çalışanlara ergonomi eğitimleri verilmesi gibi önlemler alınmalı. İşçilerin iş yükünün ağırlığı, çalışma koşullarının zorluğu nedeniyle tükenmişlik sendromu yaşamalarını engellemeye ve travmatize olmalarını önlemeye yönelik olarak, psikolojik ilk yardım, psikososyal destek, gerektiğinde psikoterapi gibi destekleyici uygulamaların planlanması da psikososyal risklerle mücadelede önemlidir.
Gaz ve dumanlara bağlı tehlikeler
Orman yangınları esnasında CO, CO2 gibi gazlara ve dumana maruziyet söz konusudur. Orman yangınlarında çıkan dumana maruziyet; göz ve solunum yolu tahrişinden akciğer fonksiyonlarında azalma, bronşit, astım alevlenmesi, kalp yetmezliği ve erken ölüme varana kadar birçok sağlık sorununa neden olabilir.
Karbonmonoksit (CO)
Karbonmonoksit eksik yanma sonucu ortaya çıkan, öldürme potansiyeli olan ve renksiz, kokusuz, tatsız olması nedeniyle fark edilmesi zor toksik bir gazdır. Karbonmonoksit zehirlenmesi belirtileri:
* Aşırı yorgunluk, huzursuzluk
* Grip belirtileri
* Bulantı
* Kusma, baş dönmesi, karıncalanma
* Cilt ve tırnaklarda kısa süreli kiraz kırmızısı renk değişimi
* Göğüs ağrısı, çarpıntı hissi, tansiyon düşüklüğü
* Solunum durması, kalp durması, koma
Karbondioksit (CO2)
Karbondioksit, sera gazı etkisi olan basit boğucu bir gazdır. CO2 miktarının artması oksijeni (O2) azaltacağından solunum sayısı ve sıklığı artar.
*Boğucu etki CO2 fazlalığından çok, O2 azlığından görülür. Maruz kalan kişinin derhal ortamdan uzaklaştırılıp oksijeni yeterli bir yere götürülmesi gerekir.
* Orman yangınıyla mücadele sırasında yoğun dumana maruz kalındığında dumandan boğulmamak için yardım gelene kadar eğilerek ve sürünerek hareket edilmeli, ağız ve burun ıslak bez ya da mendille kapatılarak nefes alınmalıdır.
* Orman yangınları esnasında çıkan dumana maruziyetin azaltılması için idari tedbirler kapsamında vardiyalı çalışma yöntemleri planlanmalı ve uygun mobil oksijen desteği sağlanmalı, taşınabilir su torbası veya mataralar, uygun alev geciktirici kıyafet, maske, gözlük, bot, baret, eldiven, solunum koruyucular vb. standardına uygun kişisel koruyucu donanımlar (KKD) verilmeli.
/././
Ödemiş yangını -Yangına müdahale eden kepçe operatörü İbrahim Demir hayatını kaybetti
İzmir’in Ödemiş ilçesinde devam eden yangında, söndürme çalışmaları sırasında kepçe operatörü İbrahim Demir hayatını kaybetti.
İzmir’in Ödemiş ilçesi Tosunlar Mahallesi'nde devam eden yangında, söndürme çalışmaları sırasında alevlerin arasında kalan kepçe operatörü İbrahim Demir'in de hayatını kaybetmesiyle can kaybı 2'ye yükseldi.
İzmir’in Ödemiş ilçesi Tosunlar Mahallesinde dün akşam 21.05'te henüz belirlenemeyen bir nedenle başlayan orman yangını devam ediyor.
Yangına ilk müdahale 21.15'te İzmir Orman Bölge Müdürlüğüne ait 35 arazöz, 9 su ikmal aracı ve 4 dozer ile müdahaleye başlanmış ve gün doğumu ile birlikte yangın söndürme çalışmalarına 2 uçak ve 9 helikopter dahil edilmişti.
Kontrol alma çalışmaları devam eden yangın nedeniyle iki köy tamamen tahliye edildi. Köseler ve Üzümler Köyü'nün tahliye çalışmaları ise devam ediyor.
Öte yandan yangınla mücadele amacıyla Konya’dan görevli olarak Köseler Köyü’ne gönderilen kepçe operatörü İbrahim Demir’in yangının köye ulaşmasını engelleme çalışmalarında görev aldığı ancak kepçenin bir anda alevlerin arasında kalması sonucu hayatını kaybettiği öğrenildi.
Yaklaşık 21 saattir devam eden yangın nedeniyle Tosunlar Köyü’nde yaşayan 81 yaşındaki İbrahim Erkan da dumandan etkilenerek hayatını kaybetmişti.
Bakan Yumaklı'dan orman işçisi için başsağlığı mesajı
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, İzmir'in Ödemiş ilçesinde devam eden orman yangınında görevi sırasında hayatını kaybeden orman işçisi İbrahim Demir için başsağlığı mesajı paylaştı. Yumaklı, yangın bölgesinde yaralanan şoför Ragıp Şahin'e de şifa diledi.
Yumaklı, sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımda, "Orman işçimiz İbrahim Demir, İzmir Ödemiş’teki yangında yeşil vatanı korumak için mücadele verirken şehit olmuştur. Yeşil Vatan’ı canı pahasına savunan kardeşimize Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine sabır diliyorum. Orman camiamızın ve milletimizin başı sağolsun. Aynı yangın bölgesinde yaralanan şoför Ragıp Şahin kardeşimize de acil şifalar diliyorum." ifadesini kullandı.
Tahliye edilen mahalle sayısı 4'e yükseldi
Rüzgarın da etkisiyle hızla yayılan yangın, Suçıktı Mahallesi'ne ulaştı. Tosunlar, Suçıktı, Köseler Mahalleleri tedbir amaçlı tahliye edilmişti.
Alevlerin ulaştığı Üzümlü Mahallesi de tahliye edildi. Böylece bölgede tedbir amacıyla tahliye edilen mahalle sayısı 4'e yükseldi.
***
Özelleştirme çetesi, ormanları yakıyor -Vural Nasuhbeyoğlu-
Peş peşe yaşanan yangınlarda ormanlar kül oluyor, insanlar ölüyor. Elektrik dağıtımını alan şirketler hatlarda bakım yerine maliyet hesabı yapıyor. Ormanları özelleştirme yakıyor.
Türkiye, her yaz olduğu gibi korkunç orman yangınları yaşıyor. Biri bitmeden diğeri başlayan yangınlarda ormanlar kül oluyor, evler yanıyor, canlılar ölüyor. Yangınların büyük çoğunluğu ise elektrik hatlarından kaynaklı. Özelleştirme ile elektrik dağıtım işinin verildiği şirketler daha fazla kâr uğruna yetersiz personelle çalışıp, elektrik nakil hatlarında bakım onarım yapmaktan kaçınıyor. İzmir Valisi, Foça, Ödemiş ve Seferihisar’da olduğu gibi Çeşme’deki yangının da elektrik hattından çıktığını söyledi. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Genel Başkanı Mahir Ulutaş ise yangınların özelleştirmelerin sonucu olduğuna dikkat çekti. Çeşmeli yurttaşlar da yıllardır bölgede elektrik kaynaklı sorunlar yaşandığını söylüyor.
Çeşme otoyolu kapatıldı
Çeşme’de Ildır Mahallesi yakınlarındaki tarım arazisinde başlayıp ormana yayılan yangını yerleşim yerlerini hatta otoyolu bile vurdu. Gece tedbir amaçlı İzmir-Çeşme kara yolu ulaşıma kapatılırken gündüz alevler otoyola ulaştı. Yerleşim yerleri tahkiye edildi, çok sayıda ev yandı. İzmir Valisi Süleyman Elban, yangının elektrik hattından çıktığının değerlendirildiğini söyledi.
Yangın 2 can aldı
Çeşme’deki yangın söndürülemeden Ödemiş’te yangın başladı. Manastır mevkisinde ormanlık alanda başlayan yangın, yerleşim yerlerine sıçradı. İlçede 3 mahalle boşaltılırken yanan bir evde yatalak olduğu öğrenilen 80 yaşındaki İbrahim Erkan’ın cansız bedenine ulaşıldı. Konya’dan İzmir’e yangınlara müdahale için gelen orman işçisi İbrahim Demir'in de alevler arasında kalarak can verdiği öğrenildi.
EMO: Özelleştirmenin sonuçlarını yaşıyoruz
TMMOB’ye bağlı Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Genel Başkanı Mahir Ulutaş, her sene elektrik hatları kaynaklı orman yangınları yaşandığını hatırlatarak bu yüzden yaz mevsimine girmeden yapılması gerekenler konusunda uyarı yaptıklarını söyledi. Elektrik dağıtımı kamudayken bu tür yangınların daha az yaşandığına dikkati çeken Ulutaş “Çünkü bir birikim ve yeterli personel vardı” dedi. Bir orman bölgesinden enerji nakil hattı geçecekse hat boyunca ormanın temizlenerek kıvılcım düştüğünde sıçramaması altının betonlanması, yaz-kış döngülerinde bağlantılarda yaşanabilecek gevşemelere, kopmalara karşı düzenli takip ve kontrollerin yapılması gerektiğini dile getiren Ulutaş “Bugün teknoloji de bu kontrolleri kolaylaştırıyor. Hatlar boyunca dronelar ve yapay zeka uygulamalarıyla bu hatların ısısını kontrol etmek çok kolay. Bu imkanlar yokken bile eskiden kamu, uzman mühendis ve teknisyenlerin kontrolünde bu işleri yapıyordu” diye konuştu.
‘Bakım yerine, maliyet hesabı var’
Özelleştirmelerle beraber şirketlerin bu bakımları birer maliyet kalemi gördüğünü, ayrıca özel şirketlerin teknik altyapısı, bu işi yapacak yeterli sayıda mühendis ve teknisyen çalıştırmadıkları için bu bakımların hakkıyla yapılmadığına vurgu yapan Ulutaş “Elektrik dağıtımı kamudayken bu kontroller orman bölge müdürlükleriyle koordineli şekilde yapılıyordu” ifadelerini kullanarak önlem alınmadığı sürece bu yangınların ne yazık ki yaşanacağını söyledi. Enerjiyi ormandan geçirmenin zorunluluk olduğunu dile getiren Ulutaş “Geçişi bir zorunluluk ama kontrollü ve düzenli bakım yapılarak işletilmeleri lazım” dedi.
‘Hatların kontrolü yapılmıyor’
Şehirlerin elektrik dağıtımları özelleştirilerek şirketlere verilse de altyapının aslında kamu malı olduğuna işaret eden Ulutaş “İşletme hakkı devir yöntemiyle özel sektöre veriliyor. Dolayısıyla hâlâ bir kamu altyapısı var. Bunu da denetleyecek olan kamu kurumu TEDAŞ’tır. Bu denetimlerin yapılması lazım. Ama yapılmıyor. TEDAŞ’ın da bölgelerdeki personel sayısı çok sınırlı. TEDAŞ’ın GDZ AŞ’ye ‘Hatların kontrollerini yaptın mı?’ diye sorması gerek” çağrısını yaparak özelleştirmenin elektrik kaynaklı yangınların artmasında ciddi bir etkisi olduğunu söyledi. İklim krizi, küresel ısınma, daha kurak ve sıcak geçen yazların da yangınların artmasında etkisinin olduğunun altını çizen Ulutaş “Dolayısıyla daha çok önlem alınması, kontrol ve özen gerekli. Yeni teknolojilerle 24 saat enerji nakil hatlarının güvenliğini ve kontrolünü sağlamak mümkün” dedi.
‘Şirketlere yaptırım yok’
Türkiye’de şimdiye kadar elektrik dağıtım şirketlerine sebep oldukları orman yangınları konusunda yaptırım yapıldığına dair ellerinde herhangi veri ve duyum olmadığına dikkati çeken Ulutaş “Zaten elektrik kaynaklı yangınlar da genelde biz mücbir sebep (Kontrol edilemeyen) olarak görülüyor. Halbuki öyle değil. İyi bir bakımla, teknolojik altyapı ve düzenli kontrollerle bunu en aza indirmek mümkün. Dolayısıyla bu yangınlar özelleştirilmenin dolaylı bir sonucu aslında. Elektrik hatları kaynaklı yaşanan orman yangınları özelleştirmenin sonucudur” diye konuştu.
‘Teller eski, rüzgar kuvvetli, bakım yok’
Çeşme’deki evleri yangından kıl payı kurtulan, korkunç anlara hem müdahale etmeye çalışan hem de tanıklık eden Emekli Hemşire Güler Nasuhbeyoğlu, Ildır Mahallesi’ne 6 yıl önce taşınmış. Taşındıkları zaman eve gelen elektrikçinin ‘abla elektrik telleri, hatları çok eski’ diyerek kendilerini uyardığını anlatan Nasuhbeyoğlu “Bundan bir yıl önce de alt sokaktaki komşumuzun oradaki elektik hattından yangın çıktı, ucuz atlatıldı. Buna rağmen şirketin bir yenileme veya bakım yaptığını görmedik” dedi. Elektrik dağıtımını üstlenen GDZ Elektrik’in sadece para topladığını, yatırım, bakım yapmadığını, sorun yaşandığında muhatap bulmakta zorlandıklarını dile getiren Nasuhbeyoğlu, bölgede sık sık elektrik kesintisi yaşandığını da dile getirerek ekledi: “Bundan 15 gün önce yanımıza gelen KOAH hastası olduğu için makineye bağlı olması gereken eniştem bu yüzden geri dönmek zorunda kaldı” ifadelerini kullanarak teller eski, rüzgar kuvvetli, sürtünme ve kopmanın çok yaşandığını söyledi.
Hat kaynaklı yangınlar artıyor
Orman Genel Müdürlüğünün verilerine göre yangınların yüzde 4’ü elektrik nakil hattı kaynaklı, ancak yanan ormanlık alanların yüzde 20’si elektrik nakil hattı kaynaklı. Muğla Orman Bölge Müdürlüğünün 2021 senesine ilişkin raporu, 2021’de Türkiye’yi kasıp kavuran orman yangınlarında enerji nakil hatlarının etkisini gösteriyor. Rapora göre 2021’de yanan 118 bin hektarlık alanın 52 bin hektarı Aydın-Muğla bölgesinde. Bu 52 bin hektarın ise neredeyse dörtte biri, 13 bin hektarlık alan enerji nakil hatları kaynaklı olarak yandı. 2021’de yanan ormanların yüzde 26.8’i de bu nedenle kül oldu. Ayrıca rapora göre enerji nakil hattı kaynaklı yangın oranı her sene artıyor.
Şirketin sicili kabarık
Türkiye’de 21 farklı bölgede tekel haline getirilmiş elektrik dağıtım şirketleri elektrik dağıtım işini yapıyor. İzmir ve Çeşme’nin de elektrik dağıtım hizmetleri GDZ (Gediz EDAŞ) Elektrik Dağıtım AŞ tarafından sağlanıyor. Şirket, Aydem Grupa ait. Muğla, Aydın ve Manisa’da da elektrik dağıtım faaliyetleri yürütüyor. Aydem Grup iki termik santral, yirmi hidroelektrik santral, üç rüzgar, birer jeotermal, hibrit elektrik santralinin de sahibi. Şirket, AKP’li yıllarda aldığı ihalelerin ardından büyümesiyle dikkat çekiyor. Kamudan milyarlarca liralık teşvik alan şirketin sicili ise parlak değil. Geçtiğimiz yıllarda Marmaris ve Datça’da yaşanan büyük orman yangınları da şirketin sorumluluğundaki elektrik hatlarından çıkmıştı. Öte yandan şirket bünyesinde ağır çalışma koşulları nedeniyle çok sayıda işçi de iş cinayetlerine kurban gitti. Yine şirketin sorumlu olduğu İzmir’de açıkta bırakılan kabloların neden olduğu elektrik çarpması sonucu 2 kişi can verdi.
Yangın ve kurbağa meseli -Nuray Sancar-
TBMM Genel Kurulunda ormanlık alanları yerli yabancı maden şirketlerinin talanına açan ‘iklim kanunu’ tartışılırken Manisa-İzmir hattında, İzmir’in ilçelerinde, halkın zeytinliklerini korumak için direndiği Hatay’da her ne hikmetse durdurulamayan yangınlar çıktı. Basın yangın söndürme araçlarının yetersizliği, geç müdahale, piknikçilerin bıraktığı mangal közü, yanık sigara, poyraz etkisi gibi konu başlıklarıyla tartışırken yerleşim yerlerine kadar genişleyen yangın çok sayıda insanı evsiz, orman canlılarını ekosistemsiz bıraktı. Aynı anda çıkan çok sayıda yangının yol haritasının maden şirketleriyle veya örneğin Akhisar- Kemalpaşa hattındaki sanayi kompleksleşmesiyle ilgili kentsel dönüşüm planını, zeytinlik yasasının kapsamını izleyip izlemediğini meslek örgütleri de herhalde araştıracaktır.
Ne var ki bu yaşadığımız dönemde tutuşan sadece ormanlar değil. Devletin bütün olanaklarını, güvenlik mekanizmasını; orduyu, polisi, jandarmayı, medyanın yüzde 90’ını elinde tutan Saray iktidarı tek gücü alanlarda, fabrikalarda, sokaklarda kurduğu kürsü olan kesimlere yönelik baskı ve şiddetiyle siyasal alanı da bir yangın yerine çevirdi.
Son bir hafta içinde İzmir’in Eski Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in de dahil olduğu 130 kişinin gözaltına alınması, Özgür Özel için fezleke hazırlanması, Onur Yürüyüşü’nü engellemek için kentin merkezinin kuşatılması, kamu emekçilerine dayatılan düşük zam, emekli maaşlarını aşağı çekmek için açıklanan TÜİK enflasyon verisi ve nihayet Leman’ın son sayısını protesto etmek için 2 Temmuz anma ve protesto eylemlerinin arifesini bekleyen bir güruhun derginin önünde şeriat sloganları atması alevlerin ne kadar harlandığının son kanıtları arasında. İmamoğlu’nun hapiste tutulmasının yüzüncü gününde Saraçhane’de toplanan kalabalığa miting sonrasında uygulanan şiddeti ve gözaltıları da listeye eklemek gerekiyor.
Ülkenin iktisadi haritasını şirketlere tanınan ayrıcalık ve himmetlerle siyasi haritasını ise muhalefeti ezerek dönüştürmeye çalışan ve ancak majestelerinin muhalefetini yaratırsa rahatlayacak olan tek adam rejiminin direksiyonundaki güç, karşısında biriken tepkiyi değersizleştirmek için hurafeden yalana, olmamış şeyleri olmuş gibi göstermeye, iftiraya ve hukukla oynamaya devam ediyor. Muhalefetin elindeki belediyeleri kriminalize ederken, LGBT’leri aile düşmanı ilan ederken, ekmek parası için mücadele edenleri henüz sesi çıkmayan toplumun diğer kesimleriyle karşı karşıya getirirken hakkında konuştukları sayesinde kendisini mütemadiyen konuşturmuş oluyor. Daha kaç dönem gideri olduğunu, koltukta ne kadar oturması gerektiğini medyadaki ve siyasi aparatçiklerine tartıştırıyor. Bu psikolojik savaşın hedefi, kim ne derse desin, ne yaparsa yapsın kendi kaderi üzerinde söz sahibi olamayacağına, dediğim dedik bir iktidarın ‘Bu can bu bedende kaldıkça’ süreceğine ikna olmuş, sinik bir halk yaratmak. Öğrenilmiş çaresizlik duygusu yaratmakta 23 yılda ustalaşmış iktidarın derinleştirmeye çalıştığı patikayı asfaltlamak için olağanüstü çaba harcadığı görülüyor.
Altın, gümüş, bakır, çinko, linyit ve daha birçok madenle şirketleri ihya etmek; onlara enerji santralleri için alan açmak, sahil bölgelerini yandaş turizmciler için boşaltmak, saray harcamalarından vazgeçmezken dış ticaret açığını kapatmak için halkın cebine el atmakla sürdürülen bir sınıf savaşı bu. Gerekirse poyrazı arkasına alan bir Poseidon gibi doğa olaylarını yönetmeye, depremi lütuf saymaya, ormanların cayır cayır yanmasına seyretmeye yönelebilir.
Kürsüden ve sözden, grevden ve eylemden, ısrardan ve gerçeklerden başka bir seçeneği olmayan kitlelerin kalabalıklaştıkça artan öz güveni, küçük-büyük kazanımları, emekçilerin demokratik haklarına sıkı sıkı sarılmaları, yasaklamaları tanımamaları ve daha önemlisi öğrenilmiş çaresizliğe prim vermemeleri; karşısındaki birliği yenmekten başka bir derdi kalmamış iktidarın en büyük korkusu haline geldi.
Cezaevi, gözaltı, biber gazıyla, kitlesel tutuklamalar ve bir karikatür için seferber edilen güruhlarla korkutularak dağıtılmak istenen meydanlardan her şeye rağmen yükselen ‘Birleşe birleşe kazanacağız’ çağrısı günün en önemli sloganı haline gelmişse iktidarın sürekli kendi bekasını konuşturarak inşa etmeye çalıştığı geleceği büyük bir meydan okumayla karşı karşıya demektir.
Her şeye hazır olmak gerekir. Seçimleri alavere dalavere ile bile kazanma şansı olmadığında zaten elindeki iktidarı kaybetmemek için, çıkarları halkın yoksullaşmasından ve baskı altına alınmasından geçen sermaye gücünü arkasına almış bir iktidarın yapabileceği her şeyi yapacağı her gün kanıtlanıyor. Erdoğan ‘alışacaklar’ sözünü sadece ‘Ne derlerse desinler yapacağız’ dediği Kanal İstanbul için söylemiyor.
İktidar mekanizması, altındaki ısı artırılarak yakılan kurbağa muamelesi yapıyor. Sıcaklık yakan bir ateşe dönüşmüş durumda. Birleşe birleşe kazanmak için altında ateş yakılan o sac levhayı devirmek gerekir. Bölünmeyi, halkın bir kısmını diğerine kışkırtan propagandayı boşa çıkarmak, hep birlikte örgütlenmek gerekir. Halkın gücü birliğindedir çünkü.
/././
EVRENSEL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder