CHP ve NATO tartışması: 'Amerika'nın hizmetinde', 'AKP'den geri', 'NATO memuru', 'Tetikçi olmamalıyız' -Aslı İnanmışık/Yalçın Çuğ-soL-

CHP'de "gözden kaçan" NATO raporu partide tartışma başlattı. Konuyla ilgili pek çok ismin farklı fikirleri savunduğu anlaşıldı. Peki rapor, o çevrede nasıl karşılandı? soL, 4 isimle konuştu.

CHP'nin NATO Parlamenterler Asamblesi’ne (NATO PA) sunduğu “İran tehdidi” konulu rapor büyük yankı buldu.

Rapor Eylül ayında NATO PA'ya sunulmuştu. Kimse fark etmedi, hiç gündeme gelmedi. 14 Ekim'de soL'un haberi ve TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan'ın X mesajıyla konu birdenbire gündeme oturdu.

Ekrem İmamoğlu'nun İsrail'i Venezuela'ya davet edecek kadar gözü dönmüş bir muhalife Nobel Barış Ödülü verilmesini kutlaması, üstüne Özgür Özel'in Brüksel'de Batı kültürünü yere göğe koyamamasının hemen ardından gelen rapor, bu kez gelişigüzel bir söylem değil, ayrıntılı bir pozisyon ifade ettiği için de çok tartışıldı. 

Rapor, CHP içerisinde de hareketliliğe yol açtı.

Partililer, milletvekilleri, eski vekiller, CHP'yi yakından tanıyan kimi isimler, NATO'ya sunulan raporu tartışmaya başladı.

soL bu isimlerin bir bölümüne ulaştı.

Bazı isimler "çeşitli gerekçelerle" konuşmak istemedi, yorum yapmaktan kaçındı. Partinin önemli kademelerindeki bazı sorumlu isimler, şaşırtıcı bir biçimde "rapordan haberleri olmadığını" söyledi ve görüş beyan etmedi.

CHP'nin parti programında* üyeliğin ve ilişkilerin geliştirilmesinin savunulduğu NATO konusunda farklı farklı görüşler ortaya çıktı.

Sertel: NATO çok açık ve net Amerika'nın hizmetinde

Raporla ilgili genel bir değerlendirme yapan eski CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, "ABD emperyalizminin ilişki kurmadığı, tehdit etmediği, işgal etmediği, yönetimine müdahale etmediği hiçbir ülke yok dünyada. Emperyalizmin yönetmesine karşıyım. Komşumuzla ilişkiler çerçevesinde de, Amerika'nın müdahalesinin yanlış olduğunu düşünüyorum" dedi. Sertel şöyle devam etti:

Her ülke kendi iç yönetimini kendisi idare etmeli. Ama ne yazık ki bu gördüğünüz gibi... ABD kendini dünyanın patronu ilan etmiş, her yere müdahale etmeye yetkili sayıyor. Tüm insanları felakete sürüklüyorlar. Bir yandan silah, uçak, bomba üretip satıyor, savaşı körüklüyorlar. Ellerindeki silahları satmaları için dünya halklarının savaşması lazım. Emperyalizm dünyayı bu kısır döngüde yönetiyor. NATO da çok açık ve net Amerika'nın hizmetinde.

NATO'ya karşı olup olmamak da önemli değil, o bir ittifak. Ülkelerin kendi güvenliğini sağlamak için kurulmuş bir teşkilat. Öte yandan Amerika'nın bu konuda müdahalesi çok açık ve net. NATO da tabii ki en büyük destekçisi oluyor. Ancak NATO'ya girip girmeyeceğine ülkeler kendisi karar vermeli. Asıl emperyalizmin saldırganlığına dur demek lazım, binlerce çocuk öldü. Dünyadaki bütün yönetimler böyle düşünmeli.

NATO'nun kullandığı Kürecik Üssü'nü hatırlattığımız Sertel şöyle dedi:

Kürecik'in bize yararı ne ki? Amerika'nın üssüne, dış müdahalelerine konum sağlayan bir yer.

Çakırözer imzalı raporda, İran tehdidine karşı Kürecik Üssü'nün önemine dikkat çekiliyordu. 

Oysa Kürecik Üssü hep ABD ve NATO'nun hizmetinde olduğu için, 1970'lerde Sinan Cemgil ve yoldaşları, Deniz Gezmiş'lerin idamını önlemek için Kürecik Üssü'ne karşı eylem yapmayı planlıyordu.

Cihaner: Ancak bir NATO memuru tarafından yazılabileceğini düşünüyorum

Meclis’te üç dönem boyunca CHP’yi temsil eden İlhan Cihaner de sözlerine “Umarım rapordaki perspektif partinin görüşü olarak olgunlaşmamıştır. Raporu kaleme alanların kendi görüşleri olduğunu umut ediyorum” diyerek başladı.

Benimsenilen ilkelerle arasındaki makasın zaman zaman açılabilmesine karşın CHP’nin bağımsızlıkçı ve antiemperyalist bir çizgiyi savunduğunu öne süren Cihaner, “En azından CHP’ye destek veren kitleler partiyi sosyal demokrat bir çizgide görür ama raporda bunun izleri yok. CHP'ye oy verenlerin, CHP'ye biçtikleri rollerle uyuşmuyor bu rapor” diye konuştu.

Cihaner, raporun kabul edilemez olduğunu vurguladı:

ABD ve müttefiklerini uluslararası toplumun yegâne doğrusu, iyisi, hatta kurallara dayalı uluslararası düzenin savunucusu olarak görmek akıl alır bir şey değil. Hele hele Filistin’deki soykırımı aşan o büyük felaket daha hafızamızda canlıyken… Neredeyse tüm varlığını İsrail’in güvenliğine, Filistinlilerin ortadan kaldırılmasına vakfetmiş olan ABD’nin öncülüğünde kurallara dayalı uluslararası düzenden bahsetmek bana çok safça ve çocukça geliyor. Bu kabul edilebilir bir şey değil.

En önemlisi de Sovyetler Birliği’nin çözülmesiyle birlikte herhangi bir amacı kalmamış -olumlu anlamda söylemiyorum- NATO’yu ve çıkarlarını bu kadar önemseyen bir rapor Cumhuriyet Halk Partisi'nden çıkmamalıydı.

İran, Çin, Rusya ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin raporda “kargaşa ekseni” olarak nitelendirilmesine de değinen Cihaner, “NATO ve ABD’nin Ortadoğu'ya yönelik emperyalist müdahalelerini göz ardı edip böyle bir rapor düzenlenmesini gerçekten aklım almadı” dedi.

Cihaner, böylesi bir raporun “yol kazası” olamayacağını belirtti ve “Böylesi bir raporun ancak NATO çıkarlarını önceleyen bir NATO memuru tarafından yazılabileceğini düşünüyorum” diye konuştu.

Oyan: CHP bu konuda AKP'den geri durumda

22, 23 ve 24. Dönem'de CHP'de Milletvekilliği yapmış olan soL yazarı ve Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi (THTM) Sözcüsü Prof. Dr. Oğuz Oyan ise bazı dönemler dışında CHP’nin 1950’li yıllardan beri hep NATO tarafında konumlandığını belirtiyor. Buna karşın günümüzde doludizgin bir NATO’culuğun CHP içinde öne çıktığını aktarıyor.

CHP’nin dış politikada ABD’yi ve Avrupa’yı karşına almak istemediğini ifade eden Oyan, “ABD ve NATO’nun karşısına aldıklarını biz de karşımıza alalım yaklaşımı var. Bu aslında ABD’den destek almadan iktidar olunamaz varsayımının bir uzantısı” diye konuşuyor.

Rusya, Çin, İran ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ne yönelik “kargaşa ekseni” tanımlamasının, AKP tarafından bile dile getirilmediğini belirten Oyan, AKP’nin söz konusu ülkelere yönelik adımlarını anımsatıyor ve “CHP bu konuda AKP’den geri durumda. Dolayısıyla bu durum çok tehlikeli. CHP'nin mutlaka buna bir denge getirmesi gerekir” diyor.

Oyan, CHP’nin kendisiyle de çeliştiğini vurguluyor ve “CHP son zamanlarda İsrail’in soykırımına karşı iktidardan çok daha sert bir söylem üretiyor. Hatta zaman zaman ABD’ye kafa tutan bir çizgide gibi gözüküyor. Ama bütün bunların arkasından böyle bir rapor hazırlandığında, tüm bunların samimiyetsiz olduğu anlaşılıyor” ifadelerini kullanıyor.

CHP'nin Dışişleri Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Namık Tan'ı işaret eden Oyan, sözlerini şöyle noktaladı:

Dışişleri Bakanlığından gelen Parti yöneticileri NATO’cu ve Amerikancı çizginin dışına çıkamazlar. Bunlar Nato’cu şahin kanadı oluşturur. Eğer politikayı onlara teslim ederseniz zaten ortaya bu çıkar ve bu da bilinçli bir tercihtir. 

Bunun dışında CHP liberal politikacılar tarafından kuşatılmış vaziyette. Bunu NATO Parlamenter Asamblesi’nde CHP’yi temsil eden milletvekilli de dahil olmak üzere söylüyorum.

Bizzat Cumhuriyet Halk Partisi'nin kurucusunun yurtta barış, dünyada barış çağrından bu kadar uzaklaşılabilir. Sanırım daha fazla uzaklaşılamazdı.

 Havutça: Ne CHP ne de Türkiye, NATO’nun bölgedeki tetikçisi haline getirilemez

Üç dönem boyunca CHP’nin Balıkesir Milletvekili olan Namık Havutça da CHP’nin tarihsel misyonu itibarıyla NATO’nun genişlemesine yönelik bir görevi ve misyonu olmadığına dikkat çekiyor ve "Bu ‘Yurtta barış, dünyada barış’ şiarı ve Atatürk'ün oluşturduğu dış politika dengeleriyle örtüşen bir durum değil. Cumhuriyet Halk Partisi'nin bölgesinde barış sağlayacak politikalar geliştirmesi ve desteklemesi gerekir" yorumunda bulunuyor.

İran ile Türkiye’nin bazen sorunlar yaşasa da aralarında yüzyıllardır düşmanlık hukuku olmadığını ifade eden Havutça, şöyle devam ediyor:

Bizim misyonumuz İran’ı düşmanlaştıracak, kutuplaştıracak bir politika değil, tam aksine bölgesel barışı destekleyici bir politika olmalıdır. Ne Cumhuriyet Halk Partisi ne de Türkiye, NATO’nun bölgedeki tetikçisi haline getirilemez. Bu durum kabul edilmez. Bu coğrafya bizim kaderimiz. Ne Rusya’yla ne İran’la ebedi düşmanlığımız olamaz. 

Bizim bölgesel dengeleri ve barışı sağlayacak, kutuplaşmadan uzak raporları öncelememiz gerekiyor. NATO’nun genişlemesini savunan bir çizgi ve NATO’nun hamisi gibi bir tutum CHP’nin dış politikasıyla örtüşmez, bu nedenle de kabul edilmez. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi'nin böyle bir misyonu yok.

CHP'nin ABD-İsrail ekseninde Ortadoğu'nun şekillenmesine yönelik politik hatta gelmesinin mümkün olmadığını savunuyor Havutça. Bölgesel barışa ve uzlaştırıcı politikalara dikkat çekiyor ve "Dolayısıyla İsrail'in katliamlarını meşrulaştıracak, İsrail'le bizi yan yana getirecek, Türkiye’yi ABD-İsrail çizgisine getirecek politikaya karşı çıkılmalı" diyor.

"O zaman CHP temsiliyetine sahip herhangi bir kişi inisiyatif alarak kendi görüşlerine yer verdiği bir raporu sunabilir mi?" sorusuna ise şu cevabı veriyor:

Hazırlayan kişinin kişisel görüşüdür. Cumhuriyet Halk Partisi'nin yetkili kurullarını ve Cumhuriyet Halk Partisi'ni bağlamaz diye düşünüyorum. Böyle bir politik hattı Cumhuriyet Halk Partisi kabul edemez. Dolayısıyla ben böyle bir raporun Cumhuriyet Halk Partisi’ni kapsadığını düşünmüyorum.

Bir şeyin parti görüşü olabilmesi için ya yetkili komisyonlarda mutabakata varılması ya da genel başkan tarafından dillendirilmesi gerekir. Mesela Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda pek çok konuşma yaptım. Onlar benim kişisel görüşlerimdi. İran’la kutuplaşmayı, CHP’nin yetkili kurullarının destekleyeceğini düşünmüyorum ben. Tabii partinin yetkili kurullarının nasıl bir karar aldığına vakıf değilim, kişisel görüşlerimi ifade ediyorum.

Aslı İnanmışık/Yalçın Çuğ-soL

*Partinin sitesinde bulması çok güç olan programa ulaşmak için verilen bağlantıya tıklandığında, site sizi ana sayfaya yönlendiriyor. Yani CHP'nin programına yurttaşların şu anda parti sitesinden ulaşması mümkün değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

T-24 "Köşebaşı + Gündem" -18 Ekim 2025-

Viva İspanya -Hasan Göğüş- İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’in bir özelliği var. Kişisel bilgilerinde dini inancı “yok” yazıyor. Göreve başla...